Önderoğlu: Tüm toplum susturuluncaya kadar devam edileceği endişesi var

TİHV Başkanı Fincancı ve RSF Türkiye temsilcisi Önderoğlu Cumhuriyet'e yönelik operasyonu değerlendirdi. İki isim de kaygılı ama mücadele dışında 'yol' olmadığı fikrinde.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhuriyet gazetesinin dokuz yazar ve yöneticisinin tutuklamasına tepkiler sürüyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu özgür medyaya tahammül edilemediğini söyledi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı (TİHV) Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise, medyaya yönelik baskılara tepki gösterdi, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ve haber alma hakkı için mücadele edeceklerini ifade etti.

ÖNDEROĞLU: ENDİŞE DUYMAK YETMİYOR

Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyonun Türkiye'de eleştirel ve özgür medyanın zerresine tahammül edilemediğini gösterdiğini belirten Önderoğlu, hükümetin sadece tehlike olarak gördüğü politik çevreleri değil merkeze çok yakın medya kuruluşların da hedef aldığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bu baskılar Cumhuriyet gazetesine kadar gelmişse sadece bir kimlik ve kültürel olarak farklı toplum kesimlerini hedef alan bir baskı söz konusu değil. Aynı zamanda yayın çizgisini hükümet bakımından tehlikeli bir biçimde emek hareketine doğru ve insan hakları ihlallerine doğru genişletmiş bir gazetenin de ne kadar hedef tahtasına oturtulabildiğini de açıkça gösteriyor.”

Önderoğlu, süreci sadece 'sindirilemeyen, bugünkü ideolojiye hitap etmeyen birkaç muhalif medyanın' değil, aynı zamanda toplumsal politik alanların da ortadan kaldırılması olarak gördüklerini söyledi: “Cumhuriyet gazetesini var eden toplum kesimlerini ve ideolojisi yahut hayat değerlerini dikkate aldığımız zaman bu suçlamaları ('FETÖ' ve PKK ile ilişkili olmak) nereye sığdıracağımızı bilemiyoruz. Dolayısıyla bu durumu uluslararası alanda da kemalist, cumhuriyetçi, sosyal demokrat ve belirli emek grubuna hitap eden küçük bir gazetenin nasıl oluyor da Fetullah Gülen hareketine üye olmamakla birlikte bu cemaate hizmet etmekle suçlanabileceğini de anlatamıyoruz. Fakat Türkiye'de kimse hukukun nasıl bu kadar trajikomik, vahim standartları iç içe geçirerek nasıl bu kadar büyük operasyonlar yürütüldüğünü de aslında görüyoruz. Endişe duymak yetmiyor. Bu operasyonlar, tüm toplum susturuluncaya kadar devam edileceği endişesi de uyandırıyor.”

FİNCANCI: BASINA YÖNELİK BİR KALKIŞMA

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise, 'Kürt basınına yönelik saldırılarla başlayan ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik bir kalkışma' ile karşı karşıya olunduğunu söyledi: “Onlar kalkışma diyor, ben de bu duruma kalkışma diyorum. Çünkü gerçekten hakikatin peşinde olan ve neler olup bittiğini anlatmaya çalışan insanların içeriye mahkum edildiği bir dönemde Cuumhuriyet gazetesi bu ülkenin en önemli değerlerinden bir tanesidir. Cumhuriyet'e yönelik saldırılar bardağı taşıyan son damla oldu. Bu baskılar Özgür Gündem gazetesi ile başladı. Buna sahip çıkmadıkça sıra başkalarına geldi. Son olarak da Cumhuriyet gazetesi hedef haline getirildi. Ama biz hiçbirine yönelik yapılan bu baskıları kabul etmiyoruz. Hepsinin yeniden yayın hayatında olması ve hakikatlerin bizlerle paylaşılması için, haber alma hakkımız için mücadele edeceğiz.”