Gelecek kuşaklar için yeni bir 'geçmiş': Cevahir

Hüseyin Solgun’un kaleme aldığı 'Cevahir' kitabı Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Kitapta, Hüseyin Cevahir’in kısa süren yaşamı, Solgun’un birinci ağızdan edindiği tanıklıklar ve dönemin yazılı belgeleri üzerinden anlatılıyor. Dönemin siyaset anlayışı, eylem ve teorik çalışmaları Solgun tarafından inceleniyor ve bugünün süzgecinden geçirilerek kronolojik olarak okura sunuluyor.

Google Haberlere Abone ol

Türkiye devrimci tarihinin en özgün, nev-i şahsına münhasır isimlerinden biri Hüseyin Cevahir. Edebiyatla, daha doğrusu sanatla kurduğu yetkin ilişkisi, üç sene İstanbul Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldıktan sonra yüreğinin sesini dinleyerek, devrimci mücadeleye daha çok katılmak, kendini bütünüyle adamak için dönemin kaynayan kazanı Ankara Üniversitesi SBF’ye kayıt yaptırması, Pîr olması fakat bu sosyal statünün kazançlarını istismar etmemesi ve her şeyden önemlisi inanmış bir militan olması ve inandıklarından bir adım bile geri atmaması, onu olduğundan daha da değerli kılıyor.

40’lı yılların ortalarında, geçmiş on yılda acı bir katliam atlatan Dersim’de başlayan yaşamı, onun okuma inadı sayesinde, Erzincan’a, İstanbul’a ve Ankara’ya uzanır. Eğitim hayatının hemen her evresinde ceket cebinde taşıdığı bir kitapla gezen Cevahir, özellikle edebiyat alanında sağlam okumalar yapar. Yalnızca çağdaş ya da klasik Türkçe edebiyata değil, dünya edebiyatından farklı örnekleri de ilgiyle takip eder. Öyle ki, 60’lı yılların sonunda edebiyatın biçimleriyle ilgili kuramsal bağlamda yazılar kaleme alır.

60’lı yılların ortasında gelişen süreçte, üniversite öğrenimini sürdüren Cevahir’le birlikte, dünya da değişir. Che, Bolivya dağlarına yüreğini asarken, ABD, Vietnam’da sağlı sollu tokatlanıyor, Türkiye’deki geniş yığınlar TİP aracılığıyla sosyalizmle tanışıyordur. Avrupa’da kent merkezleri, üniversiteler, fabrikalar çalkalanıyordur. Cevahir de bu dönemde tavrını devrimci gençlikten yana koyar. Okur, bilinçlenir, yeni –başka türlü bakan- arkadaşlar edinir, önce kendini, sonra da çağını sorgulamaya başlar. Fakat edebiyatla olan sahici ilişkisini hiç koparmaz.

Cevahir, Hüseyin Solgun, 496 syf., Ayrıntı Yayınları, 2020.

Hüseyin Solgun’un kaleme aldığı 'Cevahir' kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Hüseyin Cevahir’in kısa süren yaşamı, Solgun’un birinci ağızdan edindiği tanıklıklar ve dönemin yazılı belgeleri üzerinden anlatılıyor. Dönemin siyaset anlayışı, eylem ve teorik çalışmaları Solgun tarafından inceleniyor ve bugünün süzgecinden geçirilerek kronolojik olarak okura sunuluyor. Bu anlatılma biçiminde Cevahir, her daim merkezde kalıyor. Onun arkadaşları, dönemin gazetelerinde, dergilerinde yer alan haberler ışığında, Cevahir’in yaşamı tüm detaylarıyla aktarılmaya çalışılıyor.

İşçi ve köylü eylemleri, üniversite işgalleri, faşistlere karşı mücadele, grevler, hapishaneler, banka soyma eylemleri, siyasal eylem biçimleri bu kitabın özünü oluşturuyor. Merkezde Cevahir’in olduğu ve temelde, kendini iyi yetiştirmiş, güzel bir dünyaya inanan bir kuşağın hikâyesinin anlatıldığı çalışma, 60’lı yılların sonu ve 70’li yılların başında yaşanan siyasal olayları derleyen tarihsel bir metin aynı zamanda. Solgun, bu bağlamda Cevahir’i ve onun kuşağının devrimcilerini ortaya çıkaran koşulları, düşünce biçimlerini ve siyasal biçimlenişlerini de irdeliyor. Çalışma bu yanıyla, bir kişinin yaşamını aktarırken, tarihsel olanı da yok saymıyor. Koşulları, eylemleri, sebepleri ve sonuçları mevcut siyasal pozisyonlar ve amaçlar üzerinden açıklamaya gayret ediyor. Bu noktadan hareketle anlatılanların gerçek, merkezdekilerin insan olduğunu birçok yerde yeniden hatırlatıyor Solgun. Var olanların, mücadele verenlerin, hayatlarını kaybedenlerin, bugün bir resimden, bir imajdan ibaret olmadıklarını, onların gerçek anlamda yaşadıklarını söylüyor.

Çalışma, Cevahir’i tüm boyutlarıyla, inandıkları, tutkuları, eylemleri ve azmiyle resmederken, onu ve mücadele arkadaşlarını da kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Ölümüne, son anına dek yanında olan yoldaşı Mahir Çayan’ı, aynı yapıda mücadele verdiği Ulaş Bardakçı’yı, Orhan Savaşçı’yı ve diğerlerini, başta Deniz Gezmiş olmak üzere dönemin bir diğer yapısını da merkeze alıyor. Üniversite işgallerini, yurt baskınlarını, işçi ve köylü eylemlerine yön verenleri kronolojik olarak anlatıyor.

Bir kitap olarak 'Cevahir', merkezinde yer alan Hüseyin Cevahir’in yanında, bir inanca, başka bir dünyaya tutkuyla bağlanan, bu uğurda canını veren bir kuşağın öyküsü… Fotoğraflarla, birinci ağız anlatımlarıyla 'Cevahir', her şeyin ötesinde, sağlam bir biyografik çalışma aynı zamanda.