Bir şövalyenin hataları

Lassalle’in dehası, kendi kaleme aldığı Franz von Sickingen’in yağmacılığı kadar yayılmış, ilgi çekmiş fakat bir adım ötesine geçmekten uzak hatalar yığını olarak son bulmuştur. Franz von Sickingen bir şövalye olarak ne denli hatalar içindeydiyse, Ferdinand Lassalle de aynılarını tekrarlamış ve Alman işçi sınıfı Bismarck’ın politikalarına biraz da onun yüzünden razı olmuştur.

Google Haberlere Abone ol

Nurullah Yıldız*

Franz von Sickingen, Almanya topraklarında Edinburg Şatosu'nda dünyaya gelmiş ve 1481-1523 yılları arası yasamış soylu bir şövalyedir. Bu şövalye, Orta Çağ'ın sonlarına doğru epey nam salmış, yağmacılığı ve yakıcılığıyla hafızalara kazınmış önemli bir barondur. Palatinat topraklarında en geniş arazilere sahip olan Sickingen, mazlumların hak talep ettikleri bölgeleri satın alarak yahut silah zoruyla ele geçiren, inatçılara ve direnç gösterenlere karşı koyarak ezilenden yana olmayı alışkanlık haline getiren bir kişiliktir. 1515 yılında faaliyetleri yasaklanmış, fakat 1518 yılına gelindiğinde öyle güçlenmiş ki, ona yasak koyanlara karşı Metz’i, Hessen’i ve Palatinat’i yakarak meydan okumuştu…

Sickingen Reform'un ilk yıllarının en önemli sembollerinden olmuştur. 1508 yılında I. Maximilian için Venedik’te savaştıktan sonra, topraklarını genişletmiş, zenginliğini katlamıştır. Onu meşhur eden toprak sayısını arttırması olmamıştır. Bire bir gerçekleşen felsefi ve edebi tartışımlar boyunca ezilenlere dost söylemleri sebebiyle şöhretlenmiştir. 1513 yılında, Worms şehrinde bozguna uğramış olan Balthazar Schlir’in mücadelesini benimsemiştir. Bu şehre 7 bin kişiyle beraber saldırıp, her yeri ateşe vermiş, yağmalamış ve ticaret alanlarını yakıp yıkmıştır. Şehrin sakinleri ona büyük bir fidye vermeyi kabul edinceye kadar devam etmiştir. Ayrıca, Antoine de Lorraine’e karşı savaşmış, Hessen kontu Philippe Landgrave’i 35 bin florin ödemeye zorlamıştır.

Yukarıdaki hikâye, Ferdinand Lassalle’in bir şövalye hikayesinden.

Sonia Dayan-Herzburn, Gotha Programı çevresinde gerçekleşen yoğun tartışmaların kilit ismi olan Lassalle’ın haksız bir prestij kaybına uğradığını iddia ettiği kitabı “Sosyal Demokrasinin Kökenleri”ni yayınlayarak, kaybolan itibarını ona geri kazandırma heyecanını yaşıyordu. Burada yazar, işçi sınıfı mücadelesi tarihini, tartışmalarını ve rekabetleri titiz analizlerle sunmaya çalıştı. Aynı zamanda işçi sınıfının zayıf yanlarını doğrudan eleştiriyor, yapılması gereken ne varsa bir bir açıklıyordu. Bu kitapta, parlak entelektüel, isyankâr bir Yahudi olan Ferdinand Lassalle’e övgüler düzen Sonia, tarihin bu ilk İsçi Partisi kurucusunun adının onurlu direnişler tarihinde yer almasını amaçlıyordu.

Doğu Almanya kırsalından gelen bu yetenekli Yahudi, romantik bir yazar olmakla beraber Karl Marx’ın hem dostu hem de rakibiydi. Lassalle, 1848'de boşanma hakkı için mücadele eden Kontes Sophie von Hatzfeld'i savunmasıyla ünlendi. 1848 devrimi sırasındaki bu “asi” faaliyeti ona "halkı kraliyet güçlerine karşı silahlı bir isyana tahrik" nedeniyle hapis cezası olarak geri döndü. Romantik bir drama olan Franz von Sickingen’i, çeşitli felsefi metinlerde Heraklitus'u, ekonomik bir makale olarak liberal ideolog Hermann Schulze-Delitzsch'e karşı yazıları ve siyasi eserleri kaleme aldıktan sonra, 1862'de kendisini en yukarıya taşıyan metin olan İşçi Programı'nı yayınladı. Bu program ona işçiler arasında olağanüstü bir popülerlik kazandırdı. Bu yayınlanan program çok kapsamlı ve detaylı bir sınıf programı olduğundan, işçi liderleri gerçekleşen harekete öncülük etmesini, eylemlilikleri yönetmesini talep ettiler. Ülke çapında yoğun bir ajitasyon kampanyasının ardından, 1863 yılında Alman tarihinin ilk işçi partisi olan Alman İşçiler Derneği’nin (Allgemeinen Deutschen Arbeiterverein (ADAV)) kuruluşuna başkanlık etti. Henüz iki yıl geçmemişti ki, 39 yaşında bir kadın için giriştiği düelloda öldü. Marx bu olayın akabinde Lassalle’dan bahsederken şöyle diyor: "Akhilleus gibi genç ve zaferin doruklarında”.

Sonia, Alman işçilerinin örgütlenmeleri hakkında yukarıda bahsi geçen kitabında, Karl Marx’ın teorisinin Alman işçi sınıfı için belki bir çimento olabileceğini, fakat tüm dinamikleri yan yana getirip onları birleştiren taşıyıcı gücün dönemin hatibi Lassalle’in söylevleri olduğunu iddia ediyor. Sonia’ya göre, 0 öyle bir hatipti ki yalnızca düzgün cümle kurup ajitasyon çekme yeteneğiyle değil, aynı zamanda ikna etme kabiliyeti ve olağanüstü fiziksel çekiciliğiyle de damga vurmuş biriydi. Konuşmaları gerçekten de toplumsal hareket içerisinde kışkırtıcı bir yapıya sahipti ve işçi sınıfının siyasal arenaya girmesine kesin olarak katkıda bulundu. Bu sadece kişisel cazibesinden, mistik özelliklerinden, karizmasından değil, aynı zamanda basit ve net hedefler sunma yeteneğinden de kaynaklanıyordu. İşçi sınıfına resmen kurtuluş için bir anahtar sunduğu her söylevi çok fazla ilgi çekiyordu. Tüm derdi, isçi sınıfının örgütlü bir güç olarak yerini alması ve hak talep etmesiydi. En önemlisi, oy kullanabilmesiydi.

Sonia Dayan-Herzbrun'un çok iyi gösterdiği gibi, Breslau'nun bu genç Yahudi’si, entelektüel ve şaşırtıcı derecede maceracı olmakla beraber, isyankâr bir sınıf savunucusuydu. İşçi sınıfının kadim dostuydu. 1843 yılındaki ilk makalelerinden birinde, Ferdinand Lassalle başka bir felsefi yöntem önermek için Romalı hatip Tacitus'un eserinden örnek vermeyi yeğliyordu: "Öfkeyi öyle derinden hissetmeliyiz ki, tarihi bir öfke olduğunu anlamalıyız;Kuzey ışıkları yüzümüzü aydınlatıyor gibi bir his vermeli bu öfke ve bu sayede yaratıcı ve kocaman bir patlamaya yavaşça nasıl dönüşeceğini görebilelim”.

Lassalle tam bir Alman milliyetçisi ve hatta üstün bir Alman ulusunun zorunluluğu üzerine düşünen biriydi. İşçiler içindeki örgütlülüğün somutlaşmasını bekleyene kadar, onlara sosyalizm diye bir talepten bahsetmek onları çekinceye itecektir diye öneriyordu. İşçilerin en başat talebinin oy kullanabilmek, devlet eliyle sendika kurulması ve sendikalaşmak, sosyal hakların gerekliliği gibi düşünceler üzerine yoğunlaşıyordu. Kurulacak bir sosyalizme, Almanların öncülük edebileceğine inancı tamdı.

ADAV’ın başındayken pek çok eleştiriye göğüs germiş olan Lassalle’in belki de yaşamındaki en ilginç gerçek, 1928 yılında tamamı yayınlanan şansölye Bismarck’a yazmış olduğu mektuptur. İşçi sınıfı tarihinde Bismarck önemli bir figürdür. Sınıfın taleplerini görmezden gelen bu demir yumruk, Avrupa’da refah devleti teorisini ortaya atan kişidir. Bunun nedeni ise, sosyalist hareketin yayılmasıdır. Emeklilik hakkı ve sosyal sigorta anlayışı Bismarck tarafından geliştirilmiş, Sosyalist partilerin devrim talebine karşı sınıfı bölmek için kullanılmıştır.

Her ne kadar Sonia Dayan-Herzbrun'un açıklığa kavuşturmak için telaş içinde olduğu mektuplar bize birkaç yeni fikir verse de Ferdinand Lassalle’in hatalarını kapatmaya yetmiyor! Lassalle’in hataları, Franz von Sickingen’inkilerden pek az sayılmaz. Sickingen savaşarak ele geçirdiği toprakları topraksızlara ya da onun üzerinde hak iddia edenlere vermeyi tercih ederken yeni bir sömürü ilişkisinin devamlılığına vesile oluyordu. Lassalle’in hatalarının başındaysa, Alman milliyetçiliğine olan derin güveni ve koşuluz bağlılığı nedeniyle Prusyalı bir sınıf yaratma arzusu olmuştur. Bu nedenle de gelişen Alman burjuvazisine karşı Bismarck ile anlaşma yapmaktan bile çekinmeyecek bir karaktere sahiptir. Marx ve Engels, güven duymadıkları bu dosta karşı daima açık davranmışlar ve kendisine “Alman işçi sınıfının sosyalizme giden yolunu sosyal bir devlet talebi ve oy hakkı gibi kısır tartışmalarla daralttığından bahsetmişlerdir. Buna ek olarak, Engels, "Yahudilik ve şövalyelik", tutkunu olarak eleştirdiği Lassalle’i Stendhalci bir ajitatör olarak betimler. Lassalle’in dehası, kendi kaleme aldığı Franz von Sickingen’in yağmacılığı kadar yayılmış, ilgi çekmiş fakat bir adım ötesine geçmekten uzak hatalar yığını olarak son bulmuştur. Franz von Sickingen bir şövalye olarak ne denli hatalar içindeydiyse, Ferdinand Lassalle de aynılarını tekrarlamış ve Alman işçi sınıfı Bismarck’ın politikalarına biraz da onun yüzünden razı olmuştur.

Bir şövalye yazarı olarak Lassalle, hatalarıyla yaşadı ve yine bir şövalye gibi düelloda öldü.

Kaynakça:

Sonia Dayan-Herzbrun, L’invention du parti ouvrier. Aux origines de la social-démocratie (1848-1864), Paris, L’Harmattan, 1990, p. 9.

Michael Löwy, (2011). Notes critiques sur la Critique du programme de Gotha: Un hommage à Sonia Dayan-Herzbrun, historienne du mouvement ouvrier. Tumultes, 37(2), 39-48. doi:10.3917/tumu.037.0039.

*Araştırmacı-çevirmen