YAZARLAR

Erdoğan İstanbul için kimi açıklayacak?

AK Parti'de hakim fikir, İstanbul’un adayla değil daha çok partiyle kazanılacağı yönünde. İşte bu durum Erdoğan’ın kimi aday göstereceği kadar kimi göstermeyeceğini de belirledi. Peki formül tutacak mı?

İktidarın İstanbul adayı için beklenen gün geldi. Tam, parti içinde ‘geç kalınıyor’ sesleri yükselmeye başlamışken dün yapılan açıklama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 7 Ocak Pazar günü başka merkezlerle birlikte İstanbul adayını da ilan edeceği duyuruldu.

Son dönemde siyasetin en çok konuşulan başlığına dönüşmüştü aslında İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun karşısında kimin aday gösterileceği. İktidar cenahında İmamoğlu’nun artık 2019’daki gibi ‘Erdoğan karşıtlarının adayı’ olmadığı, Belediye Meclisi’nde ve ilçe belediyelerinde çoğunluk yakalanamamış olmasına rağmen ilk dönemindeki performansıyla İstanbul için en güçlü isim durumuna geldiği kabul ediliyor. Zaten bugüne kadar yapılan temayül yoklamaları ve araştırmalarda da hep o sorunun yanıtı arandı: İmamoğlu kadar popüler olabilecek isim kim?

Yanıt da alındı: Yok!

***

Bu durumun çok farklı nedenleri var elbette ancak herhalde en güçlü etken iktidar tarafında siyasetin uzun süredir tamamen Erdoğan’a endeksli yürümesi ve sonunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülke genelinde de bu noktaya gelinmiş olmasıdır. Erdoğan muhalefette çok rağbet gören tanımlamayla ‘tek adam’ değilse de yüzde 50+1 siyasetinde sahnede olabilecek tek isim. İstanbul’daysa bu duruma en yakın olan açık ara İmamoğlu. Ülkenin kaderi ile en büyük şehrin kaderinin bu şekilde benzeşmesi ise siyasetin yakın gelecekte de en büyük açmazlarından biri olacak: Partilerin değil kişilerin dediği olur!

***

Peki Erdoğan Pazar günü hangi ismi söyleyecek?

Bugüne kadar en çok anılan isimler üzerinden bakalım.

Ali Yerlikaya: Mayıs seçimlerinin ardından İçişleri Bakanlığı’na getirilen ve Süleyman Soylu gibi bir ismin ardından bu makamda çok da beklenmeyen bir ‘popülerlik’ kazandığı söylenen Yerlikaya, daha önce İstanbul Valiliği de yapmıştı. Ancak İstanbul’la bütün ilgisi de buydu! Bir siyasetçiden beklenecek ‘şehir bağlantıları’nın olmaması, İstanbul seçmeninin seküler hayat konusundaki hassasiyetlerine uygun bir profil çizmediği vb. gibi şerhler vardı hakkında. Ancak son dönemde en çok öne çıktığı söylenerek şansı yüksek görülen isim oydu. Olmadı…

Selçuk Bayraktar: Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Erdoğan’ın damadı olan Bayraktar, bu unvanlarının yanına geçen hafta ‘vergi rekortmenliği’ni de ekledi. Mayıs seçimleri öncesinde yapılan Teknofest etkinliklerinde gördüğü ilginin partinin yaptırdığı araştırmalarda da ortaya çıktığı, hatta ‘Erdoğan’ın kazanmasını etkileyecek’ boyutta olduğu söyleniyordu. Bunların etkisiyle mi bilinmez, -daha önce de burada belirtmiştik- Erdoğan’ın da Bayraktar’ı aday gösterme eğiliminde olduğu parti içinde konuşuluyordu. Ancak şu eleştiriyle birlikte: İktidarın da muhalefetin de hiç hoşlanmadığı bir ‘damat’tan sonra bu kadar sevilen bir damat varken siyasette kullanılması yanlış olur! 

Bunun yanı sıra kendisinin de bir gün siyasete girecek olursa bunun kapsamının İstanbul’dan çok daha büyük ölçekli olmasını hayal ettiği parti içinde konuşuluyor. Sonuçta adaylık için ‘sürpriz’ olarak en çok anılan isimdi ancak onun açısından ‘sürpriz’ başka bahara kalmış görünüyor. 

Tevfik Göksu: Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili olan Göksu, İmamoğlu döneminde İstanbul’da iktidarın en çok öne çıkan ismiydi. Adaylık için de çok çalıştı. Ancak çabaları yeterli olmamış görünüyor. Kendisini muhtemelen yine Esenler ya da başka bir ilçede aday olarak göreceğiz.

Ergün Turan: İstanbul örgütünün ‘sürpriz adaylara’ karşı ‘Kadir Abi’ formülü olarak öne çıkmıştı. Parti örgütü üzerinde Kadir Topbaş gibi birleştirici bir etkisi olacağı söyleniyordu. Ancak CHP’nin Mahir Polat gibi İmamoğlu’na çok yakın bir adayı açıklamış olmasının ardından Turan’ın daha çok mevcut görevi için bir kez daha aday gösterilmesi olasılığı yükseldi.

Murat Kurum: Adaylık konusu ilk kez gündeme geldiğinde en iddialı isim o gibi görünüyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da yapmış olması deprem konusunun en önemli gündemlerden biri olacağı seçimde İstanbul’da büyük avantaj olarak değerlendiriliyordu. Bu çerçevede kendisi de sahaya indi ancak gayretine rağmen araştırmaların sonuçlarına göre çok da ilerleme sağlayamadığı söylendi. Fakat buna rağmen Erdoğan’ın pazar günü açıklayacağı isim yüzde 99.5 ihtimalle o olacak. Bunun nedenini yazmadan önce 0.5 payı neden bıraktığımızı söyleyelim: Erdoğan geçmişte sık sık bütün parti örgütünü de ‘terse yatıran’ aday tercihlerinde bulundu. Sadece bu yüzden böyle bir pay bırakılabilir. Ancak bu defa bunu yapması gerçekten zor görünüyor. Bunun nedeni aynı zamanda neden Murat Kurum’un aday olacağının da yanıtını veriyor.

Neden Murat Kurum?

Çünkü İstanbul adaylığı için bugüne kadar araştırmalarda sorulan isimlerin hiçbiri için çıkan sonuçlar İmamoğlu’nun karşısında ‘garanti’ görülecek seviyelere ulaşamadı. Ama bu araştırmalarda yanıtı aranan bir soru daha vardı: AK Parti’nin popülerliği. İşte oradaki durum, adayın kim olacağını da belirledi. Çünkü yaptırılan araştırmalarda İstanbul’da “en çok tercih edilen parti” olarak AK Parti öne çıkıyordu. Bu durum, yerel seçim sonrası yeni yasal düzenlemelerin de etkisiyle büyük bir ‘kentsel dönüşüm’ hareketinin beklendiği İstanbul için Murat Kurum adını öne çıkarmış görünüyor. Çünkü hakim fikir, İstanbul’un adayla değil daha çok partiyle kazanılacağı yönünde. İşte bu durum Erdoğan’ın kimi aday göstereceği kadar kimi göstermeyeceğini de belirledi. Peki formül tutacak mı? O noktada iktidar cenahında en çok merak edilen şey muhalefet cenahında -kısmen İYİ Parti seçmeninin sandık başı tercihinin- ama asıl olarak DEM Parti merkezinin eğiliminin ne olacağı…


‘Demirtaş yargılanmıyor yeni siyasetçileri yetiştiriyor’

HDP Eş Genel Başkanlığı yapmış, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki kez iki ana gövdeye karşı yükselen “üçüncü aday” olmayı başarmış ve siyasetteki etkisi yıllardır cezaevinde olmasına rağmen devam eden Selahattin Demirtaş, Kobane Davası duruşmalarında 2023 sonunda başlayan son savunmasına devam ediyor. Demirtaş’ın savunmasını yakından izleyen bir gazeteci dostumuzla sohbetimizde, gayet ayrıntılı açıklamaları ile nereye ulaşmaya çalıştığına dair şu dikkat çekici yorumu yaptı: “Demirtaş’ın her duruşmasını sekiz farklı şehirde onlarca genç avukat izliyor. Bizzat onun avukatı değiller ancak hukukçu bir siyasetçi olarak neler söyleyeceğine karşı büyük bir merakları var. Demirtaş savunmasını elbette sadece onlara yönelik yapmıyor, derdini bütün halklara anlatıyor. Ancak konuşurken bu genç meslektaşlarıyla yani yakın gelecekte Kürt siyaseti içerisinde öne çıkması muhtemel insanlarla özel bir temas sağlıyor. Onlara ‘Davanızdan vazgeçmeyin, geri adım atarsanız birbirinizin yüzüne bakamazsınız. Birlik olun ancak silahla değil, siyasetle ve hukukla mücadele edin. Bana bakın. Kendi çevrenize bakın. Tarihe bakın. Kimse geri adım atmadı. Siz de geri adım atmayın.’ diyor. Hem Türkler hem de Kürtler cephesinden tarihsel olayları anlatarak konuyu bugüne getiriyor ve izleyicilerine neyle karşı karşıya olduklarını anlatıyor. Savunması ile Kürt sorunu konusunda yeni bir hukuki zemin oluşturuyor. Demirtaş’ın bu savunmasının etkilerini belki hemen değil ama Kürt sorunu merkezli olarak siyasetin genelini de etkileyecek şekilde önümüzdeki yıllarda göreceğiz…”