Türkiye'de memur neden az kazanıyor?

TÜİK'in 'Devlet Hesapları' başlıklı raporuna göre, Türkiye Avrupa ülkeleri arasında memur maaşlarının en az olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ve KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik'e bu durumun nedenlerini sorduk...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 'Devlet Hesapları' başlıklı bir rapor yayımladı. Rapora göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında memur maaşlarının en az olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Avrupa'daki ülkeler arasında kamu çalışanlarının maaşlarının en yüksek olduğu ülkeler ise Danimarka, Norveç, İzlanda, Fransa ve İsveç. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, 'Türkiye neden son sıralarda?' sorusunun tek bir cevabı olduğunu söylerken KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise, "Demokratik haklar, sendikal haklar, toplu sözleşme haklarının antidemokratik olmasından kaynaklı ücret belirleme süreçleri de tamamen keyfi oluyor" diyor.

'TEK BİR CEVABI VAR...'

TÜİK 2016-2017 yılları için açıkladığı verilerde, devlet çalışanlarına yaptığı ödemenin GSYH'ye (Gayri Safi Yüksek Hasıla) oranına göre AB ülkeleri arasında son sıralarda. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, "Neden Türkiye sorusunun tek bir cevabı var: Adaletsiz gelir dağılımı" diyor: "Öğretmen, hemşire, doktor... En düşük maaşı alanlar Türkiye'de çalışanlar. Bir taraf Türkiye'de çok fazla maaş alıyor. İş adamları, bürokratlar, ülkeyi yönetenler gelirin kaymağını yemekte. Kamu çalışanları, işçiler yani alt tabakadakilere de, 'Elimizde olan budur. Bu kadarını verebiliyoruz' teraneleriyle en düşük maaşı veriyorlar."

Balık, Avrupa ülkelerinde bürokratların ve kamu çalışanlarının maaşları arasında büyük farklılıklar olmadığını söyleyerek şöyle devam etti: "Avrupa'yı incelersek bir milletvekili ile bir öğretmenin maaşı birbirinden çok uzak değil. Ama Türkiye'de siyasetçiler ve çalışanların maaşları arasında uçurum var. Avrupa'da kamu çalışanları arasında da bizdeki kadar büyük bir fark yok. Adaletli gelir dağılımı sağlandığı zaman sorun çözülmüş olur. Ama bizim ülkemizde adaletli gelir dağılımından bahsetmek mümkün değil. Yönetenler ile yönetilenler arasında uçurum var. Hem bürokratik hem de ekonomik olarak uçurum var. Bu sorun giderilmeden hiçbir şey düzelmez."

'ANTİDEMOKRATİK TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİ YAŞANIYOR'

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik'e göre ise sorunun başlıca nedenlerinden biri Türkiye'deki antidemokratik toplu sözleşme süreçleri: "Asgari ücretin ve kamu emekçilerinin ücretlerinin belirlenmesinde tamamen antidemokratik bir toplu sözleşme süreci yaşandığını görüyoruz. Sürekli olarak devletin olanaklarından bahsediliyor. Oysa AKP döneminde yapılan yatırım projelerine, yatırım teşviklerine baktığımızda 'devletin bekası' gibi çeşitli söylemlerin atfedilmesi bütçenin yetersiz olmadığı gerçeğini ortaya çıkartıyor. Bu durum aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin sınıfsal bir tercihi olduğunu ortaya çıkartıyor. Hem Avrupa Sosyal Şartlar açısından baktığımızda hem ILO, hem de Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeler bakımından değerlendirdiğimizde toplu sözleşme süreçlerinin demokratik olmadığını görüyoruz. Demokratik haklar, sendikal haklar, toplu sözleşme haklarının antidemokratik olmasından kaynaklı ücret belirlenme süreçleri de tamamen keyfi oluyor."

'YUNANİSTAN'DA 3 BİN DOLAR'

Bozgeyik, artan zamlar karşısında memur maaşlarının erdiğini söyleyerek son olarak şöyle konuştu, "Uygulanan neoliberal politikalardan kaynaklı ekonomik krizlerle giderek artan hayat pahalılığı, enflasyondaki yükselme, işsizlikte her gün artan rakamlar, doğal gaza, elektriğe, eğitime, temel besin maddelerine yapılan zamlarla birlikte baktığımızda ülkemizde kamu emekçilerinin aylık ücretleri 600-700 Dolar. Oysa komşumuz olan Yunanistan'da bir öğretmenin maaşı 3 bin Dolar. Bunun çözümü antidemokratik bir şekilde toplu sözleşme süreçlerinde taraf olan tüm konfederasyonların eşit düzeyde katılımı. Bu görüşmeler eşit düzeyde katılımla konfederasyonların hem üyeleriyle hem de diğer kamu çalışanlarıyla ilgili ücret politikasının belirlenmesinde, demokratik ve özlük sorunlarının konuşulduğu müzakereler olmalı."