Hamdi Akın: Sadece Kürt sorunumuz var

TAV Havalimanları Holding’de kalan yüzde 8.1’lik payını geçen hafta Fransa merkezli ADP şirketine devreden Akfen Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Gazete Duvar’a konuştu. “Havacılıktaki misyonumu tamamladım” diyen Akın, Körfez krizini şu sözlerle değerlendirdi: “Barışçıl olmamız lazım çünkü giderek ortalık karışıyor. Bu karışıklığın içinde bizim olmamızı gerektirecek henüz bir şey yok. Sadece bir Kürt sorunumuz var. Onu da inşallah oturup hep birlikte çözeriz, Güney Doğu ile birlikte. ”

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Akfen Holding’in geçen cuma günü, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes Havalimanları dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında çok sayıda havalimanında faaliyet yürüten TAV Havalimanları Holding’de kalan yüzde 8.1’lik payı için Fransa merkezli Aéroports de Paris Group(ADP) şirketi ile hisse devri anlaşması imzalaması ekonomi gündeminde önemli yer buldu. Akfen’in, bu devirden elde edeceği 160 milyon dolarlık geliri, 2017 yılı başında 1.5 yılda tamamlayacağını açıkladığı 6.7 milyar liralık yatırım paketi için kullanacağı belirtilirken aynı gün gazetelerin ekonomi sayfalarında TAV’ın, Suudi Arabistan’ın üç kentinin havalimanlarını geliştirme ve işletme anlaşması imzaladığı duyuruluyordu. Halen Birleşik Arap Emirlikleri’nin Başkenti Abu Dhabi’nin yeni havalimanı terminalini inşa eden TAV, daha önce Katar’ın Başkenti Doha Havalimanını da yapmıştı.

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, TAV Holding’deki Akfen hisselerinin devrine ilişkin açıklamasında “20 yıllık TAV maceramın birinci perdesi burada kapanıyor” demişti. Grup içindeki Akfen Holding, Akfen Mühendislik, Akfen Altyapı Danışmanlık şirketleri ile havalimanı, inşaat, deniz taşımacılığı, enerji, gayrimenkul, su dağıtım, liman gibi farklı iş kollarında faaliyet gösteren Akfen’in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Gazete Duvar’a konuştu.

İşte Hamdi Akın’ın havalimanı işletmeciliğini bırakmasından Körfez krizine kadar merak edilen konularda sorularımıza verdiği yanıtlar…

KÖRFEZ KRİZİNDE BARIŞÇIL OLMAMIZ LAZIM: Körfez krizine dair kimse yeterli bilgiye sahip değil. Devletin elindeki bilgilere saygı duymak lazım. Onların kararlarının ne olacağını iyi takip etmek lazım. Sanıyorum en doğrusunu yaparlar. Bizim bölgedeki pozisyonumuz belli. Yani her halükarda barışçıl olmamız lazım çünkü giderek ortalık karışıyor. Bu karışıklığın içinde bizim olmamızı gerektirecek henüz bir şey yok. Sadece bir Kürt sorunumuz var. Onu da inşallah oturup hep birlikte çözeriz, Güney Doğu ile birlikte.

HAVACILIKTAKİ MİSYONUM TAMAMLANDI: Havalimanı inşaatlarında ben devam ediyorum ama bir teknik zorunluluktan dolayı devam ediyorum. Onun için zaten ‘birinci perdesini kapattık’ dedim. İnşaatların devam etmesinin sebebi benim iradem dahilinde değil ama orada da en kısa sürede inşaat grubunda da yani zaten minority(azınlık) olduğumuz için orada durmasında bir zarar yok. Halka açık da bir şirket değil. Onun için çok önemsemiyorum ama şunu söyleyebilirim havacılıkta olan misyonum benim burada tamamlandı. Artık bu sektörde olmayacağımı rahatlıkla söyleyebilirim.

KEYİFLİ BİR İŞ: Benim yapmakta olduğum iş daha doğrusu bizim holdingimizin görevi istihdam yaratan şirketler yaratmak ve bu yaratılan şirketleri assetleri(varlıkları) uluslararası pazarda taliplerini aramak . Böyle dünya devlerinden talipleri çıktıkça da bu bana ayrıca bir haz veriyor. Bu platformda olmak, bu tip dünya devi şirketlere Türkiye’de değerli assetler yaratıp pazarlayabilmek doğrusu çok da keyifli bir iş. Onun için bunu devam ettireceğim. Genelde de de altyapı sektöründe bunu yapmaya devam edeceğim. Doğrusu büyük keyif alıyorum bu işten.

YAPTIĞIMIZ ŞEY, ŞİRKETLERİ ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEK: Neden dışarıya pazarlamak? Bu içeride de olabilir ama dışarıdan gelecek olan para Türkiye’nin ihtiyacı olan bir para. Bizim yaptığımız ufacık bir 160 milyon dolarlık işten konuşacak olursak orada duran sabit, donuk bir değer vardı. O değeri Fransa’dan gelmiş olan 160 milyon doları Türkiye ekonomisine sokmuş olduk. Bu ha bizim aracılığımızla girdi ha başkasının aracılığıyla girdi ama sonuç itibariyle burada olan bir menkul, donuk olan hiç kimsenin işine yaramayan bir değer paraya çevrilerek ekonominin içine dahil oldu. Bu dahil olan parayla sanıyorum yeni iş imkanları, yeni yatırımlar yapacağız ve bu yapılacak yeni yatırımlarla da yeni istihdam alanları yaratacağız. Bu sirkülasyon bu şekilde devam edecek. Sonra bu yarattıklarımızı yurt dışından gene gelecek olan paraya hisselerini satarak bu hisse değişiklikleriyle şirketleri ölümsüz hale getiriyoruz. Aslında bizim yaptığımız şey şirketleri ölümsüzleştirmek. Bu son derece önemli bir misyon. Bunu çok önemsiyorum çünkü bizde uzun ömürlü şirket yok. Bizim 300 yıl,400 yıl yaşayacak şirketlere ihtiyacımız var. Avrupa ve Amerika bunu sağladı ve biz de bunu sağlamalıyız. Bunun da en önemli şartı şirketlerin sahiplerinin olmamasıdır, şirketlerin ortaklarının olmasıdır. Şirketlerin ortaklarının da çok uluslu şirketlerden ya da kurumsal finansmanlardan olması doğrudur. Böylelikle de şirketler hisseleri elden ele geçerek çok uzun vadeli yaşama şansına sahip oluyorlar. Bunun pratikteki sonucu şirketlerin ömrünü uzatmaktır.

SADECE KENDİ İNŞAATLARIMIZI YAPIYORUZ: Aşağı yukarı 1997’den bu yana inşaat işi yapmıyoruz. 97’de ben havaalanı aldığımdan itibaren AKFEN olarak devlete olan müteahhitlik işini bırakmıştım ve devlete hiçbir şekilde yani bir başkasına AKFEN olarak iş yapmadım; devlet ya da özel sektör. Sadece bizim inşaat şirketimiz kendi inşaatlarımızı yapıyor. Kendi HES’lerimizi, kendi otellerimizi, kendi konutlarımızı, kendi arsalarımız üzerine binalar yapıp onları pazarlıyor. Yani devletle yapmış olduğumuz bir taahhüt işi ya da özel sektörle yapmış olduğumuz bir inşaat müteahhitliği işimiz yok ve bunu 1997’den bu yana yani 20 yıldır bıraktık. Onun için biz kendi developmentlarımızı(geliştirme) yapan, kendi değerlerini yaratan bir inşaat şirketine sahibiz. O da dışarıya hizmet değil kendine hizmet veriyor. Bunun böyle devam etmesini istiyorum.