Dünyanın en güvenli ülkesinde bile güvende değilsiniz

Türkiye’de Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı göçmenlere kapıyı gösterenler Almanya’da yaşananlara bakarak belki yaşadıkları sorunların çözümünü yanlış yerde aradıklarını fark ederler.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) raporuna göre dünyada 2020’nin sonunda 82 milyon 400 bin insan savaş, çatışma, yoksulluk ve insan hakları ihlalleri nedeniyle yurdundan göç etti.

Sosyal medyada ülkesinde mülteci istemediklerini yazanlar bir gün herhangi bir nedenle ülkesini terk etmek zorunda kalacağını nedense hiç göz önünde bulunduramıyor. Milliyetçilik ve ırkçılık beyni o kadar felç edebilen bir ideoloji ki insanın en büyük özelliği olan empati gücünü yaşanan felaketlere rağmen kullanmayı engelleyebiliyor.

Türkiye’de Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı göçmenlere kapıyı gösterenler Almanya’da yaşananlara bakarak belki yaşadıkları sorunların çözümünü yanlış yerde aradıklarını fark ederler.

Geçtiğimiz haftadan bu yana ekonomisi, alt yapısı güçlü diye tanıdığımız Almanya bir anda doğal afetle nasıl karşı karşıya kaldı? Göç, göçmen, sığınmacı denilerek istenmeyen insan ilan edilenin her an kendimiz olabileceğini deneyimledik. Bu güçlü ülkede bile birkaç dakika içerisinde insanlar evlerini, iş yerlerini, işlerini kaybettiler. Pazartesi itibariyle yaşamlarını yitirenlerin sayısı 164 oldu. Muhtemelen bu sayı daha da artacak. Almanya tayfunun, depremin veya tsunaminin şiddetlenerek arttığı dünyanın diğer bölgelerinden bilinen görüntülerle 50 yıl sonra ilk defa karşılaştı. Başbakan Angela Merkel "Alman dilinin burada meydana gelen yıkım için hiçbir kelime tanımıyor" dedi.

FELAKETİN GENEL SEÇİMLERE YANSIMASI DA OLACAKTIR

26 Eylül’de ülkede genel seçimler var. Hiçbir partinin ve parti liderinin hesabında olmayan böylesi bir felaket, afete maruz kalan bölgelerde yaşıyor olsun veya olmasın pek çok kişinin hangi lidere ve partiye oy vereceğinde etkili bir rol oynayacaktır. Seçmen için bu saatten sonra bu sel felaketinin nedenlerini en iyi okuyan ve bu duruma gelecekte en mantıklı şekilde çözüm üretecek parti öncelikli olabilir.

Aşırı hava olaylarının, insanın neden olduğu iklim değişikliğiyle bir ilgisi olup olmadığı sorusu artık gereksiz hale geldi. Sadece Almanya için değil, en güvenli olduğu düşünülen ülkeler, şimdiye kadar iklim değişikliği nedeniyle doğal bir afetle karşı karşıya kalmamış olanlar bile kendilerine afet kontrolünün nasıl iyileştirilmesi gerektiğini, nasıl ve en hızlı yardım ağının oluşturulabileceğini sormak zorundalar. Avrupa ülkeleri ortak olarak afetlere karşı önlemlerini genişletmek zorundalar. Uzmanlar yıllardır iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olayları konusunda uyarıyor olsa da politikacılar yeterli önlem almayı gerekli görmedi ve bugün sonuç: Avrupa’nın ortasında hayatlarını, evlerini, işlerini kaybeden insanlar.

CDU lideri, şansölye adayı ve selin en etkili yaşandığı eyalet olan Kuzey Ren Vestfalya Başbakanı Armin Laschet felaketten sonra, iklimi korumak için daha çok adım atıp atmayacaklarına dair bir soruya “Bir anda böyle bir felaket yaşandı diye hemen politika değişikliğe gidilmez” cevabını verdi. İklim değişikliğine karşı daha çok önlem alınması gerektiğini CDU bugün değilse ne zaman fark edip bu konudaki politikasını değiştirecek? Bu gafı yetmezmiş gibi bir de sel felaketinin yaşandığı yerdeki ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Steinmeier'le konuşurken güldüğü kameralara yansıyan Laschet bir kez daha eksi puan aldı. Davranışı nedeniyle kamuoyundan hemen özür dilese de kolay unutulmayacak bir hataya imza atmış oldu. Seçimlere on hafta kala partiler halkı iklim değişikliğine karşı alacakları önlemler konusunda ikna etmek durumunda kalacaklar.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ AVRUPA’YA GÖÇÜ TETİKLER Mİ?

Varlığı iklim değişikliği nedeniyle tehdit edilen güney yarımkürede çoğu insan Avrupa'ya göç edecek yeterli maddi kaynağa sahip değil. Gençlerin son derece tehlikeli yollardan AB topraklarına ulaşmaya çalıştığı Sahraaltı Afrika'dan gelen göçün şimdilik ekolojik faktörlerle ilgisi yok. Burada, şiddetli çatışmalar, kırılgan devlet olma ve insan hakları ihlalleri gibi nedenler göç etme sebebi. Bu bağlamda daha çok 'karma göç' ifadesi kullanılıyor. Avrupa'da sığınma arayan mülteciler arasında hala en yaygın sebep ülkelerde yaşanan şiddetli çatışmalar. 

Avrupa’ya göç etmeye çalışan insanların şimdilik savaşlardan, yoksulluktan kaçtığının altı çiziliyor olsa da küresel ısınmanın sonuçlarının giderek daha şiddetli hale gelmesi muhtemeldir. İnsanların büyük bir bölümü iklim değişikliği nedeniyle yaşadıkları yerlerde balıkçılık, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda artık üretim yapamaz duruma geliyorlar. İklim değişikliğinden hızla etkilenen ülkelerde sürekli doğal afetler, yangınlar, kuraklık gibi problemler yaşanıyor. Küresel ısınma elbette tek başına göç nedeni değil ama bunun yaratacağı ekonomik, politik, sosyal faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucunda göç oluşacaktır. Deniz seviyelerindeki artış, uzun vadede dünya çapında birçok alanı yaşanmaz hale getirecektir. Diğer birçok bölgede, yaşam ve ekonomik durum önemli ölçüde kötüleşecektir.

Çok az bir zaman sonra çok daha fazla insan bu nedenlerle görece daha korunaklı yerlere gitmeye çalışacaktır. Diğer taraftan herhangi bir yere göç edecek kaynaklara sahip olmayanlar küresel ısınmanın etkilerinden en çok zarar gören nüfuslar olacaktır. Ülkelerine mülteci, sığınmacı, göçmen istemeyen milliyetçi veya zengin devletler iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı en savunmasız insanlara, ülkelere ve bölgelere yardım etmeyi gündemlerine almak zorundalar.