Bin Ladin'in ailesi: Annemiz hâlâ inkâr ediyor

Usame Bin Ladin'in annesi Alia Ghanem ve kardeşleri ilk defa basına konuştu. Anne Ghanem oğlunun iyi biri olduğunu ve üniversitede beyninin yıkandığını söylerken, Bin Ladin'in üvey kardeşi Ahmed 'annelerinin hâlâ inkâr halinde olduğunu, onu suçlamayı reddettiği için etrafı suçladığını' belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - El Kaide'nin bir Amerikan operasyonuyla Pakistan'da öldürülen kurucusu ve eski lideri Usame Bin Ladin'in annesi Alia Ghanem, 11 Eylül saldırılarından 17 yıl sonra ilk kez basına konuştu. Alia Ghanem, bin Ladin'in üvey kardeşleri Ahmed ve Hasan'la birlikte İngiliz gazetesi The Guardian'ın Ortadoğu muhabirlerinden Martin Chulov'la bir söyleşi yaptı.

Alia Ghanem Cidde'de bulunan aile mâlikanesinde ağırladığı Chulov'la söyleşide söze, bin Ladin için "Çok iyi bir çocuktu, beni çok severdi" diyerek başladı. Ghanem ikinci eşi Muhammed al-Attas için de "Üç yaşından sonra Usame'yi o büyüttü ve Usame'ye çok iyi davrandı" diyor. Ghanem, Bin Ladin'i 20'li yaşlarına kadar utangaç, akademik olarak yetenekli bir çocuk olarak hatırlıyor. Ghanem, bu yaşlardan sonrası içinse "Güçlü, azimli, dindar bir genç olmuştu" diyor.

Alia Ghanem, Usame bin Ladin'in Kral Abdülaziz Üniversitesi'nde öğrenciyken değiştiğini, orada beyninin yıkandığını söylüyor. Özellikle sonradan Bin Ladin'in akıl hocası haline gelen eski Müslüman Kardeşler üyesi Abdullah Azzam'ı suçluyor: "Onlara bir tür tarikat da diyebilirsiniz. Davalarını devam ettirmek için paraları da vardı. Her zaman bu insanlardan uzak durmasını söyledim ama yaptığı şeyleri asla bana itiraf etmezdi çünkü beni çok severdi."

'SÜPERSTAR OLDU AMA BİR HİÇ UĞRUNA'

Üvey kardeşi Hasan, Usame Bin Ladin'deki değişimi "1980'lerde Afganistan'a gittiğinde herkes ona saygı duyuyordu. Başta biz de gururlandık. Sonra Usame mücahit oldu" sözleriyle nitelendiriyor. Hasan Bin Ladin, üvey ağabeyini anlatırken şunları söylüyor: "Ağabeyim olarak onunla çok gurur duydum, bana çok şey öğretti ama bir adam olarak onunla hiç gurur duyamadım. Küresel sahnede bir süperstarlık mertebesine erişti ama hepsi bir hiç uğrunaydı."

Annesi Ghanem, "Bir cihatçı olacağını düşünüyor muydunuz?" sorusuna ise hiç tereddüt etmeden "Asla" yanıtını veriyor. "Fark ettiğinizde ne yaptınız?" diye sorulunca da Ghanem, "Çok üzüldüm. Bunların hiçbiri olsun istemedim. Bir insan neden elindeki her şeyi bir kenara atar ki" diyor.

Alia Ghanem Suriye'nin Lazkiye vilayetinde bir Alevi köyünde büyümüş. 1950'lerin ortalarında Suudi Arabistan'a gelen Ghanem, 1954'te Usame'yi doğurmuş. Usame bin Ladin'in babası olan Muhammed Bin Ladin'in ise daha sonra en az 11 karısından 54 çocuğu olmuş.

'EN BAŞTAN O OLDUĞUNU ANLADIK'

Alia Ghanem'den sonra söz alan diğer üvey kardeş Ahmed ise 'bir annenin asla objektif olamayacağını' söylüyor; 'annelerinin Usame'yle ilgili hâlâ bir inkâr halinde olduğunu, onu suçlamayı reddettiği için etrafı suçladığını' belirtiyor. Ahmed, 11 Eylül'den sonra New York'tan ilk haberler gelmeye başladığında şok olup sarsıldığını söylüyor, yaşadıklarını "En baştan itibaren o olduğunu anladık. Gencinden yaşlısına hepimiz onun adına utandık. Bundan sonra çok kötü sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızı biliyorduk. Zaten ailemiz de Lübnan, Suriye, Mısır'dan Avrupa'ya kadar, dünyanın dört bir yanına dağıldı" sözleriyle anlatıyor.

'EN SON BABAMIN ÖCÜNÜ ALACAĞIM DİYORDU'

Martin Chulov röportajın ilerleyen bölümlerinde Usame bin Ladin'in Afganistan'da olduğu düşünülen en küçük oğlu Hamza'dan haberleri olup olmadığını sorduğunda, amcası Muhammed al-Attas "Hamza'yı en son gördüğümde babasının öcünü alacağını söylüyordu. Onunla konuşma şansım olsaydı Allah yardımcın olsun ama yaptıklarını iki kere düşün ve sakın babanın yolundan gitme derdim" diyor. Hamza Bin Ladin ise en son  22 Mayıs 2017'de gerçekleşen bir intihar saldırısından 10 gün önce 'Yahudi ve Haçlılara yönelik saldırı' çağrısı yapmakla suçlanıyordu.

'RÖPORTAJA SUUDİ PRENS İZİN VERDİ'

11 Eylül saldırısı hakkında Suudi Arabistan devleti hakkında çok fazla spekülasyon ve komplo teorisi üretilmişti. Bu iddialara, Bin Ladin'in Vehhabî kimliği vurgusu ve devlet tarafından desteklendiği de dahildi. Chulov ise söyleşi metninde, özellikle 'ılımlı İslam' söylemiyle dikkatleri üstüne çeken veliaht prens Muhammed Bin Selman'ın röportaja bu yüzden vize verdiği yorumunu yapıyor. İngiliz gazeteciye göre, Suudi Arabistan kraliyet ailesi Bin Ladin'in bir ajan değil, marjinal bir birey olduğu mesajını vermek istiyor. Bir yandan da Bin Ladinler hâlâ ülkenin en zengin ailelerinden biri ama devlet tarafından yakından takip ediliyorlar.

TURKİ EL FAYSAL AFGANİSTAN'DAN DÖNEN BİN LADİN'İ ANLATIYOR

Söyleşide, 2001'de görevi bırakana kadar 24 yıl boyunca Suudi istihbaratının başında bulunmuş olan Turki El Faysal'ın görüşlerine de yer veriliyor. Birçok defa Bin Ladin'le bir araya geldiği bilinen El Faysal, Bin Ladin'in 1990'larda politize olduğunu, Cidde camilerinde vaazlarda Afganistan örneğini anlatarak provokasyonlar yaptığını söylüyor. Bin Ladin'den bunlara son vermesini istediğini belirten Faysal, Bin Ladin'in o dönemde Yemen'in güneyindeki Marksist hükümeti yıkmak istediğini, ona bu sevdadan vazgeçmesini söylediğini ifade ediyor.

Turki El Faysal, Bin Ladin'in özellikle Afganistan'ın kendisine iltica hakkı verdikten sonra radikalleştiğini, her yere radikal mesajlarla dolu fakslar gönderdiğini söylüyor. Turki El Faysal Usame Bin Ladin'in en son 1993 ve 1994'te Navaz Şerif başbakanken Pakistan'da Müslümanların birbirini öldürmek yerine birlik olmaları gerektiği mesajını veren bir toplantıda gördüğünü, Bin Ladin'in oradan Suudi Arabistan yerine Sudan'a gittiğini ve orada bir arıcılık işletmesi kurduğunu ve bir yol inşaatı yaptığını belirtiyor.

Daha sonra 1996'da Kandahar'da Molla Ömer'le buluşmalarını anlatan Faysal, Molla Ömer'in "Usame Bin Ladin'i iade etmeye karşı değilim ama Afgan halkına çok yardımı oluyor" dediğini aktarıyor.  Faysal 1998'de ise daha öfkeli bir Molla Ömer'le karşı karşıya kaldığını, Taliban liderinin kendisine "Kendini Müslümanlara yardıma adayan bu değerli insanı nasıl zulmedersiniz" dediğini, kendisinin de Ömer'i yaptıklarıyla Afgan halkına zarar vereceğine dair uyardığını söylüyor.

Derleyen: Balkan Talu /Dış Haberler