İspanyolca konuşan dünyada geçen hafta: Adalet, 'yasa dışı' referandumu kaldırdı

İspanya'da gündem, Katalan referandumu öncesinde çeşitli kamu binalarına yapılan baskınlardı. Latin Amerika basınında ise ABD Başkanı Trump'ın Küba ve Venezuela'ya yönelik tehditleri öne çıktı.

Google Haberlere Abone ol

Özerk Katalan bölgesinde 1 Ekim'de yapılması planlanan bağımsızlık referandumu gündemi, İspanya gazetelerinin manşetlerinden düşmedi. Anayasa Mahkemesi'nin referandumu 'yaşa dışı' ilan etmesinden kısa bir süre sonra Katalan yerel hükümetine ait Ekonomi, Sosyal İşler ve Dış İşleri Bakanlıklarının yanı sıra Genel Telekomünikasyon Merkezi, Katalan Finans Enstitüsü gibi binalarına jandarma gücü Sivil Muhafızlar baskın düzenledi, oy pusulalarına el koydu. Çeşitli bakanlık kamu binalarında yüksek mevkilerde görevli toplam 14 kişi gözaltına alındı.

OPERASYONLARI 'ADALET' Mİ 'SİVİL MUHAFIZLAR' MI YAPTI?

Operasyonların merkezi, Oriol Junqueras yönetimindeki yerel hükümetin Ekonomi Bakanlığıydı. El Pais, Madrid-Barcelona hattındaki gerilimi yükselten olayı, 'Adalet, Katalonya'daki yasa dışı referandum organizasyonunu ortadan kaldırdı' manşetiyle verdi. Aynı gün, El Diario, El Plural gibi daha solda yer alan gazetelerin manşetindeyse operasyonların 'Sivil Muhafızlar' tarafından yapıldığı vurgusu vardı.

Peki bu fark neyi ifade ediyor? Aslında bu manşet farklarının tarihsel bir arka planı var. 'Guardia Civil' adı verilen jandarma gücü günümüz İspanyasına, faşist diktatör Francisco Franco'nun mirası. Franco döneminde 'iç asayişi sağlama' gerekçe gösterilerek kurulan bu kurumun, ülke tarihinde sosyalistlere ve Katalan-Bask azınlıklara karşı sicili kabarık. Azınlıklar ve sosyalistler Franco döneminde ve sonrasında işlenen pek çok cinayet, işkence ve katliamdan bu kurumu sorumlu tutmakta. Bu nedenle jandarmaların Katalan bölgesinde düzenlediği operasyon, Katalanların Franco dönemi anılarının tekrar canlanmasına neden oldu. Operasyonların olduğu günün akşamı düzenlenen protesto gösterilerinde sokağa çıkan Katalanlar çok sayıda jandarma aracını kullanılamaz hale getirdi.

'SİVİL MUHAFIZLARIN ARACI VE KOCA BİR ÇAM AĞACI DEVİRMEK'

Araçların tahribatı, İspanyol sağ basınında, düzenlenen operasyonlardan çok daha fazla yer kapladı. El Mundo gazetesinden Eduardo Inda, La Sexta kanalında katıldığı bir programda, "Jandarmanın arabasına saldırmak bana şeytanice geliyor. Bir jandarma arabasına saldırmak bir çam ağacını devirmek gibi bir suç" ifadelerini kullandı.

ABC gazetesiyse araçların tahribinden Katalan yerel polisi "Mossos d'Esquadra'yı" sorumlu tuttu: "Katalan Ulusal Meclisi'nden gönüllüler Ekonomi departmanı önünde güvenlik kordonu oluştururken, kamu düzenini korumakla görevli Mossos d'Esquadra polisleri, gece yarısı görev yerlerini bırakıp serbestçe dolaşmaya başladı. Bununla birlikte jandarmanın üç arabası tahrip edildi."

'İSPANYA, KATALAN POLİSLERİNİ MADRİD'E BAĞLADI'

Olayın ardından Katalonya Yüksek Savcısı Jose Maria Romero de Tejeda, Mossos d'Esquadra da dahil olmak üzere tüm güvenlik güçlerin referandumu engellemek için tek komuta merkezinden emir almasını sağladı. 20 Minutos gazetesi, bu olayı "Hükümet, 1-O'yu (1 Ekim) engellemek için bir hafta öncesinde Mossos'ların kontrolünü eline aldı" manşetiyle verdi.

Bask bağımsızlıkçı sosyalist blok EH Bildu'ya yakınlığıyla bilinen GARA gazetesindeyse olayla ilgili çarpıcı bir detay yer aldı. "Madrid, Mossos'ların kontrolünü, işkenceden yargılanmış jandarmalara devretti" manşetiyle verilen haber, "Katalan özerkliğine yönelik devlet saldırısı, Mossos'ları mahkeme kararıyla Kepa Urra'ya işkenceden yargılanmış bir komutanın emrindeki Sivil Muhafızlara devretmesiyle yeni bir kilometre taşı oldu."

Sol cephede manşetlerde Madrid yönetiminin referanduma karşı aldığı sert önlemlere sıkça yer verildi. El Periodico de Cataluna'nun "İçişleri, referandum için üç gemiyle güvenlik gücü gönderdi" manşetiyle verdiği haber, sol cephede Madrid yönetiminin referandumu daha fazla güç kullanarak engellemek istediği yorumları yapılmasına yol açtı.


Latin Amerika basınında geçtiğimiz hafta Karayip Denizi'nde devam eden kasırgalar gündemdeki yerini korurken Meksika'da hafta ortasında gerçekleşen ve yüzlerce insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan deprem ve Birleşmiş Milletler'de konuşan ABD Başkanı Donald Trump'ın Küba ve Venezuela'ya yönelik 'askeri' ve 'ekonomik' tehditleri sıkça üzerinde durulan konular arasındaydı.

'KENDİNE UYMAYANA TEHDİTKAR'

Trump'ın ‘Nicolas Maduro’nun sosyalist diktatörlüğünde bu ülkenin iyi insanları acı çekmekte’ yorumunun ardından askeri müdahale sinyali vermesi, Venezuela merkezli Tele Sur tarafından, "Donald Trump BM'de Venezuella ve Küba'ya yönelik tehditlerini tekrarladı" manşetiyle yer aldı: "Uluslarası kamuoyu önünde ABD Başkanı, kendi doktrinlerine karşı çıkan halklara yönelik tehditkar bir konuşma yaptı."

Uruguay'ın Montevideo Portal haber sitesinde Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun bu yıl BM'ye gitmeyiş nedeninin 'suikast tehlikesi' olduğu öne sürüldü. Haberde Maduro'nun, "Bu yıl güvenlik şüpheleri nedeniyle BM'ye gitmemeye karar verdim. Çünkü ABD'de bazı grupların olası bir eylem düzenleme ihtimaline dair bir bilgi aldık" ifadeleri yer aldı.

Trump'ın Küba'ya yönelik ambargoyu, Havana yönetimi köktenci reformlar yapmadığı sürece devam edeceğini açıkladığı konuşması, Cubadebate'de yer alan haberde şöyle değerlendirildi: "Trump, 'America First' (Önce ABD) söylemini, Washington tarafından 'tehdit' olarak belirlenmiş ülkelere BM'de ateş püskürerek yineledi."

DEPREMDE LATİN AMERİKA DAYANIŞMASI

Karayip ve Orta Amerika'da kısa zaman aralıklarıyla gerçekleşen doğal felaketler, kimi hispanik ülkeler arasındaki gerilimi bir süreliğine rafa kaldırdı. Daha önce Trump'ın Meksika'ya örmeyi planladığı duvara yeterince karşı çıkamadığı için Meksika Devlet Başkanı Pena Nieto, Maduro tarafından 'korkak' olarak nitelendirilse de Venezuela'dan afet bölgesine büyük bir yardım ekibi gönderildi. Olay, Meksika Huffington Post'da "Politikanın ötesinde, Venezuela Meksika'ya deprem nedeniyle yardım gönderdi" manşetiyle verildi: "Uzak bir mesafeden provoke edilen farklı siyasetlerin önemi olmadan, Nicolas Maduro yönetimi, 10.4 ton materyal ve yardım ekibi gönderdi."

İkili arasındaki gerilim, Nieto'nun Maduro yönetimini devirmek isteyen sağ muhalefeti destekleyen açıklamalar yapmasıyla tırmanmaktaydı.