Arap basınında geçen hafta: ABD'nin pençeleri bölgeye geri dönüyor

Arap basınında bu hafta kimyasal saldırı iddiaları ve ABD'nin Suriye'yi vurmasına ilişkin yorumlar ön plana çıktı. Operasyonu Suudi Okaz gazetesinde Cemil Elzeyabi “Trump Kükredi: ABD’nin pençeleri bölgeye geri dönüyor… Rus ayısı ise katillerle çözüm arıyor" diye değerlendirdi. Rai Al Youm gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, ABD’nin Şuayrat saldırısının Esaad’ı deviremeyeceğini ancak bütün dengeleri değiştireceğini yazdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap basınında bu hafta Han Şeyhun’daki kimyasal hadisesi ve ardından gelen ABD’nin Suriye’nin Şuayrat hava üssünü füzelerle vurması gündemin ana konusuydu.

Arap basınında genel olarak kimyasal saldırının sorumluluğu Suriye yönetimine yüklenirken, Suriye basını, bu hadisenin “ordunun ilerleyişini durdurmak için atılan bir iftira” olduğunu yazdı.

ABD’nin Suriye’ye yönelik Tomahawk füzeleriyle yaptığı saldırıya ise Körfez basınından övgüler geldi. Bunun yanı sıra Arap gazetelerinin çoğunda ABD’ye eleştiriler yağarken ABD’nin bölgedeki karnesi ve özellikle Irak hatırlatıldı.

SUUDİ BASINI: SON OLMAYACAK

Suudi El Riyad gazetesi, ‘cezasız kaldığı sürece bu tarz katliamların devam edeceğini’ yazdı:

“Vahşiliğiyle bütün dünyayı ürküten ve kurbanlarının görüntüleriyle kalplere korku salan Han Şeyhun saldırısı, Suriye rejiminin sistematik bir şekilde yürüttüğü katliamların sonuncusu olmayacak. Bu katliamın öncesi de vardı ve katil cezasız kaldığı sürece bundan başkası da olacak.”

Katar El Şark gazetesi ise Esad’ın uluslararası adalete teslim edilmesinin zamanının geldiğini savundu:

“Esad’ın katliamlarının kesin bir şekilde durdurulmasının ve uluslararası adalete teslim edilmesinin zamanı geldi. İdlip’in Han Şeyhun bölgesindeki kimyasal katliam karşısında sessiz kalmak insanlık için bir utançtır. Bunun cezasız kalması kesinlikle düşünülemez. Zira kimyasal saldırı bir savaş suçudur.

SURİYE BASINI: ORDUNUN İLERLEYİŞİNİ DURDURMAK İÇİN

Suriye El Savra gazetesi, Han Şeyhun’da kimyasal saldırı haberlerinin, Suriye ordusunun ilerleyişini durdurmak için ortaya atılmış bir iftira olduğunu yazdı:

“Suriye Arap Ordusu’nun sahadaki ilerleyişini durdurmak ve terör örgütlerinin katliamlarının üstünü örtmek için düşmanların oluşturduğu kutup Suriye aleyhine yeni bir kampanyaya başladı. Siyasi olarak kullanmak için yeni bir yalan ve iftira dalgasına başladılar. Bu yalan da Suriye ordusunun İdlib’in Han Şeyhun bölgesinde kimyasal saldırı gerçekleştirdiği şeklinde geldi.

El Baas gazetesi ise dikkat çekici bir iddia ortaya attı. Gazeteye göre, “Terör örgütleri Han Şeyhun bölgesini ve orduyu kimyasal silahlarla hedef aldı.” Bunu da “kendi başarısızlıklarını örtmek için umutsuz bir girişim" olarak değerlendirdi. Gazetenin bir diğer iddiasıysa, bunun “Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın yönlendirmesiyle yapıldığı” şeklinde.

'ABD’NİN GERİ DÖNMESİNE SEBEP OLACAK'

Londra’da Katar sermayesiyle yayınlanan El Arab gazetesinden Ahmed Ebu Duh, “Şam’ın Guta bölgesindeki kimyasal saldırı ABD’nin Suriye’den çıkışına zemin hazırladı. Han Şeyhun saldırısı ise ABD’nin Suriye’ye tekrar dönüşünün kapısını açacak” yorumunda bulundu.

Al Kuds Al Arabi gazetesi, olayın St. Petersburg’daki saldırıdan bir gün sonra gerçekleşmesine dikkat çekti.

“Kimyasal saldırının St. Petersburg’daki terör saldırısından bir gün sonra meydana gelmesi, rejimin koruyucusu ve stratejik ortağı Rusya’nın da itham edilmesini beraberinde getirdi.

ABD İŞGALİ ÖNCESİ IRAK ÖRNEĞİ

Yine Londra merkezli Rai Al Youm ise konuyla ilgili temkinli bir tutum takındı ve ABD işgalinden önce Irak’taki kitle imha silahları iddialarını hatırlattı:

“Savaşlarda daima komplolar ve çirkin kanlı olaylar yaşanır. Bu olaylar da taraflarca hem psikolojik hem de medya savaşları için kullanılır. Burada Irak’ta kitle imha silahları yalanını hatırlamamız lazım.

Bu, bizim bir tarafı kınayıp bir tarafı akladığımız anlamına gelmiyor. Aksine gerek hükümet gerekse de muhalefet, dış güçler veya Araplar bu kanlı olaylarda doğrudan veya dolaylı olarak ilgilidir.”

KÖRFEZ BASININDAN TRUMP’A ÖVGÜLER

ABD’nin Suriye’ni Şuayrat hava üssüne Tomahawk füzeleriyle düzenlediği saldırısı bazı körfez gazetelerince alkışlandı. Suudi Okaz gazetesinde Cemil Elzeyabi imzasıyla yayınlanan makalede şu ifadeler yer aldı:

“Trump Kükredi: ABD’nin pençeleri bölgeye geri dönüyor… Rus ayısı ise katillerle çözüm arıyor. Ancak şunu çok iyi biliyor ki Obama’nın yürüyüşü sona erdi ve artık Trump’ın kararlığının vaktidir.”

Bahreyn El Rai gazetesinden Faysal El Şeyh ise, ABD başkanı Donald Trump’ı Şuayrat saldırısı dolayısıyla “Faal bir adam ve dediğini yapan” şeklinde nitelendirerek, “halkını katleden Esad’ın halkına yönelik katliamlarına karşı askeri bir şekilde karşılık vermesi cesur bir adım” ifadelerini kullandı.

'YETMEZ AMA EVET'

Al Sharq Al Awsat gazetesi yazarlarından Selman Edduseri ise, “Şuayrat Saldırısı… Önemli ama yetersiz” başlığıyla kaleme aldığı makalede, “Şuayrat hava üssüne saldırı, beklenmedik bir şekilde geldi ama önemli bir adım. Bu adım Suriye’de sahada dengeleri değiştirmek ve krizi bitirmek için yetersiz bir adım. Belki de bu saldırı Barack Obama'nın 2013 yılında kırmızı çizgilerin aşılmaması konusunda tehditleri zamanında ve Rus müdahalesi öncesinde gerçekleşmiş olsaydı etkisi çok daha büyük olurdu ve muhalefete büyük bir destek niteliğini taşırdı.” ifadelerini kullandı.

'SURİYE’DEN ELLERİNİZİ ÇEKİN'

Mısır El Ahram gazetesinin başyazısında, krizin çözümüyle ilgili askeri adımların bir fayda getiremeyeceği ve tek çözümün siyasi olacağı görüşü yinelendi. Gazete iki büyük güç Rusya ve ABD’yi bu çerçevede hareket etmeye çağırdı:

“Suriye’de en hüzünlü olan şeylerden biri de çekişen taraflardan her biri haklı olduğunu iddia ediyor. Ancak bu akan kanın karşısında bütün taraflar sorumludur. Ve bu taraflar bu çirkin oyundan vazgeçmezse tarih hiç kimseyi affetmeyecektir. Dolayısıyla herkes elini Suriye’deki kardeşlerimizin üstünden çeksin. Ve hep beraber akın kanı durdurmak için yarışalım.”

'RUSYA’YA ZARARI BÜYÜK'

Lübnan En Nahar gazetesi yazarı Racih El Huvri, ABD saldırısının, Rusya’da büyük zarar yol açacağını iddia etti:

“Trump’ın füzeleri, çok ciddi mesajlar içeriyor. Bu müdahalenin Rusya’daki siyasi zararları büyük olacak. Dengeler bu müdahaleden sonra tamamen değişmiş durumda. Bu yüzden Moskova’nın Suriye’deki angajman kurallarının değiştiğine dair açıklamalarının hiçbir anlamı yok.”

Ürdün El Destur gazetesinden Mahir Ebu Tayyar ise, ABD saldırısı sonrasını konu aldığı makalesinde, bu girişimin askeri ve siyasi olarak çok olumsuz olduğunun altını çizdi.

Yazar, Suriye’deki ABD-Rus çekişmesinin bu gidişle İran ve Hizbullah’a da sıçrayacağını ifade etti.

SALDIRIYI DESTEKLEYENLERE ELEŞTİRİ

Mısır El Şuruk gazetesinden İmadeddin Hüseyin, saldırıyı destekleyen Arapları eleştirdi:

“Üzücü olan, var olan siyasi hava, kutuplaşma ve duyarsızlık, birçok Arap vatandaşının ABD’nin bu saldırılarını desteklemesine yol açtı. Sanki bu Trump’ın iddia ettiği gibi adaleti tesis etmekmiş gibi. ABD’nin Irak’ı 2003 yılında işgal etmesini de unutuyorlar. Biz halen bunun bedelini ödüyoruz. Ki bu işgal bugün yaşadıklarımızın ve bölgenin daha fazla parçalanmasının başlangıcıydı.”

Suriye yönetimine yakınlığıyla bilinen Lübnanlı Mepanorama adlı internet sitesi, Şuayrat hava üssünün seçilmesinin nedeninin, “geçtiğimiz günlerde İsrail uçaklarının Suriye’de bu üsten vurulması” olduğunu iddia etti.

'SALDIRI ESAD’I DEVİRMEZ'

Rai Al Youm gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, ABD’nin Şuayrat saldırısının Esaad’ı deviremeyeceğini ancak bütün dengeleri değiştireceğini yazdı. Atwan bu saldırının bölgesel veya dünya çapında büyük bir savaş başlatabileceğini ifade etti.

Abdulbari Atwan, ABD’nin diğer Arap ülkelerindeki eylemlerini de hatırlatarak insan haklarından bahsedemeyeceğini belirtti:

“Dört tane Arap ülkesine saldıran ve bu ülkeleri iflas ettiren, bölgeyi paramparça hale getirip bir savaş alanına çeviren ABD gibi bir devletin insan hak ve hukukundan bahsetmesini kabul edemeyiz. Bir milyon Iraklı’nın hayatını kaybettiği, katliamlar gerçekleştiren ve müttefiklerine verdiği sayesinde 300 bin Suriyeli’nin ölümüne yol açan ABD, insan haklarından bahsedecek en son devlettir.”