Dünya Kadınlar Gününü rekorla mı kutlayacaktık?

“Anıt Sayaç” verilerine göre son 10 yılda 3 bin 850 kadın öldürüldü. Bu tablo çok acı ve utanç vericidir. Artık yeter, yeter, yeter. Bir seferberlik başlamalı ve tez zamanda bir çözüm bulunmalıdır.

Fotoğraf: Sosyal medya
Google Haberlere Abone ol

Dünya Kadınlar Günü’nün tarihi, 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında gerçekleşen ve birden çok öyküye konu olan olaylara dayanmaktadır.

Bu olayların en çok bilineni 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında kötü koşullar altında bütün gün açlık sınırındaki ücretlere çalışan ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen çoğu kadın 40 bin işçinin  iş bırakma eylemi yapması, polisin grev yapan işçileri fabrikaya kilitlemesi, sonra çıkan yangında kapıların kilitli olması ve polislerin engellemesi nedeniyle işçilerin kaçamamaları sonucu 120 veya 129 işçinin bu yangında can vermesidir.

Bu güne dair bir olay da tekstil işçilerinin New York, Chicago ve Boston’da başlattığı sendika gösterilerine karşı polisin şiddet göstermesidir.

Bir başka sebep de 1911’de New York- Manhattan’da Triangle Gömlek Fabrikası’nda meydana gelen ve fabrikanın yanması sonucu 146 tekstil işçisinin can verdiği olaydır.

Bu olayların üzerinden çok zaman geçmesine karşın yaşanan acı ve vahşet unutulmamış, 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde gerçekleştirilen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda, 8 Mart 1857 tarihindeki yangında yaşamını yitiren kadın işçilerin anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verilmiştir. 

1921'de Moskova’da yapılan 3.Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda günün adının “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”  olması kabul edilmiştir.

16 Aralık 1977 tarihinde ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak her yıl kutlanmasını kabul etmiştir.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk olarak 1922 yılında Ankara’da,  kadın haklarını elde etmek için “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmıştır 

1975 yılında “BM Kadın On Yılı” ilan edilmiş ve Türkiye’de de aynı yıl bu kapsamda İlerici Kadınlar Derneği’nin öncülüğünde “Kadın Yılı Kongresi” yapılmıştır.

Dünya Kadınlar Günü ve Sevgililer Günü gibi tüm özel günlerin amaçlarından söz etmeksizin her şeyin aşırı pahalı olduğu bu dönemde indirim kampanyaları ile ticaretin ön plana çıkarılması ve herkesin psikolojik olarak teşvik edilerek alışverişe sevk edilmesi özellikle bu enflasyon ortamında doğru değildir. Doğru olan Dünya Kadınlar Günü'nün anlamını idrak etmek, bugüne gelinceye kadar kazanılan hak ve özgürlüklerin demokratik mücadelesini topluma, kadınlara, gençlere ve çocuklara anlatmaktır. Bugün, kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarıları ile kazanımlarını ve sorunları ortaya koymak için bir fırsat sunmaktadır.

Her yıl 8 Mart günü dünya genelinde kadın hakları, eşitlik ve cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele gibi konularda farkındalık yaratmak, kadınların karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta daha fazla katılımını teşvik etmek için kutlanmaktadır. Kadınların ve kız çocuklarının hakları, evrensel insan haklarının vazgeçilemez bir parçasıdır. Yaşam hakkı riski taşımak öncelikli olmak üzere, kadınlar şiddet, baskı, taciz ve hak ihlalleri, haksızlıklar, cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalmakta, korunamamaktadır. İşte bu nedenle kadınlar tarih boyunca bir mücadele gereği duymuşlardır.

Tüm dünyada kadınlar, parlamentolarda yüzde 26,7 ve yerel yönetimlerde yüzde 35,5 oranlarında temsil edilmekte ve iş yerlerinde yönetim görevlerinde ise yüzde 28,2’sine sahiptir. Bugün her 10 kadından 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu durum devam ederse, gelecek yıllarda milyonlarca kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde olduğuna tanık olacağız. Gelecek yıllarda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin azalması yerine özellikle bazı ülkelerde daha da derinleşeceğini düşünmek istemeyiz fakat bu bakımdan fazla iyimser olmanın da şimdilik bir gerekçesi yoktur.

Birleşmiş Milletler 2024 Dünya Kadınlar Gününü "Kadınlara Yatırım Yapın; İlerlemeyi Hızlandırın" teması ile kutluyor. Bu bildiride kadınlara yatırımın bir insan hakları sorunu olduğu bildirildikten sonra “Zaman bitiyor. Cinsiyet eşitliği halen en büyük insan hakları sorunudur. Kadınlara yatırım yapmak bir insan hakları zorunluluğudur ve kapsayıcı toplumlar inşa etmenin temel taşıdır. Kadınlara yönelik ilerleme hepimize yarar sağlar” denmektedir.

Bilindiği gibi önce Rusya-Ukrayna ve sonra da Gazze’de başlayan bir savaş var. Bu savaş ölen, yaralanan ve ağır zararlar gören ve halen aynı riski taşıyan kadınlar ve çocuklar için de BM bildirisinde yer verilmesi daha iyi olurdu. Ayrıca Afganistan, İran ve benzeri ülkelerde kadınlara karşı uygulanan, kadınları dışlayan, eve kapatan, yönetim ve sosyal yaşamdan uzaklaştıran, eğitim olanağı vermeyen tutumlar da unutulmamalıdır.

Dünyada ve ülkemizde kadın hakları ve cinsiyet eşitliği bakımından birçok sorun halen çözülebilmiş değildir.

2023 yılında yapılan 28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin sonuçlarına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne seçilen 600 milletvekilinin 121'ini kadınlar, 479'unu erkekler oluşturdu.

27’nci Dönem parlamentosunda yüzde 17’1 olan kadın temsil oranı, 28’inci Dönem’de yüzde 20,1’e yükselmiş olmasına rağmen bu durum son derece üzücüdür. Çağdaş demokrasinin yaşandığı ülkelerde bu oran yüzde 50 civarındadır.

2019 TUİK verilerine göre ülkemizde 25 yaş üstü kadınların yüzde 6.9’u okuryazar değildir , yüksekokul veya fakülteden mezun olma oranı ise yüzde 18.5’ dir..

2020 yılı yaşam memnuniyeti araştırmasının sonuçlarına göre ülkemizde kadınların yüzde 6.2’si evde yalnız otururken, yüzde 27.3’ü ise yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissetmektedirler .

Mimarı olduğumuz İstanbul Sözleşmesinden bir gecede ayrıldık. Şimdi kadın-erkek eşitlik temeli üzerine kurulan ve cinsiyetçi ayrımlara mümkün olduğunca son veren Medeni Kanunumuz için nasıl düzenlemeler yapılacağı konusunda endişeliyiz.

Türkiye 27 Şubat 2024 günü 24 saatte ülkemizin her yanında 8 kadın öldürüldü. 2024 yılının Ocak ayında ise 31 kadın öldürülmüş, kadınların anısına kurulan “Anıt Sayaç”ta yer alan verilere göre son 10 yılda 3 bin 850 kadın öldürüldü. Bu tablo çok acı ve utanç vericidir. Artık yeter, yeter, yeter. Bir seferberlik başlamalı ve tez zamanda bir çözüm bulunmalı. Türkiye kadın cinayetlerinde  utanç verici tarihi bir rekorla değil, kadınların voleyboldan güreşe, bokstan tekvandoya dünya şampiyonluklarında gösterdikleri övünç ve gurur duyduğumuz başarılarında olduğu gibi, kültür sanat dalında, iş insanı olarak iş dünyasında, siyasette, yönetimde ve üretimdeki başarıları ile anılmalıdır.