Dünya Forum: Sam Amca’nın kağıttan kırbacı nasıl ortaya çıktı?

İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük kazananı olan Amerika Birleşik Devletleri, kapitalizmi dünya genelinde hâkim ekonomik ve siyasal sistem haline getirirken, dünya piyasalarının kontrolünü de kendi bastığı banknotlara endekslemişti. Son günlerde, öncelikle Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik sorunların ana göstergesi de yine bu paranın değişim sistemindeki değerinin yükselmesi oldu. Bir koloni isyanının sembolü olarak ortaya çıkan bu para birimi, geçmişin özgürlük düşkünü toplumundan ziyade, artık bir baskı ve iktidar aracı olarak işlev görüyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- 'Dolar', Günümüz Almanya’sının bir eyaleti olan Bavyera’daki Joachimsthal şehrinde ortaya çıktı. 1518’den itibaren, Joachimsthal yakınlarındaki madenlerden çıkarılan gümüş ve 29.2 gram ağırlığa sahip olan ve “Thaler” adı verilen madeni paralar haline getirildi.

Bir süre sonra, Avrupa çapında hükümetler ticari işlemlerde bu parayı standart değişim aracı olarak kabul etti. Gümüş birçok yerden çıkarılıyor ve farklı hükümet paraları üretiyor olsa da hepsi temelde aynı paraydı. 'Thaler', Avrupa çapında standart değişim aracıydı.

İspanyol gümüş Doları ise, Yeni Dünya’daki İspanyol kolonilerinden, özellikle de Meksika’nın zengin madenlerinden ortaya çıktı. Geçmişte, Amerika’da kurulan kolonilerde en çok kullanılan para İspanyol Doları oldu; ancak Avrupa çapında da bu para dolaşıma girmişti.

DOLAR ÖNCESİ AMERİKAN EKONOMİK TARİHİ

1620 yılında, Doğu Londra’daki bir limandan, dönemin dinî muhaliflerini taşıyan Mayflower adlı İngiliz gemisi, Yeni Dünya’ya (Amerika’ya) doğru yola koyuldu. İlk yerleşimciler, yanlarında kısıtlı miktarda altın ve İngiliz parası götürmüştü. Bu insanlar zengin değillerdi ve çok geçmeden kısıtlı miktardaki paraları tükendi; Amerikan kıtasının kadim yerli halklarından yiyecek, hayvan postu ve diğer ihtiyaçları satın alamaz hale geldiler.

‘Greenback’ adlı kitabın yazarı Jason Goodwin, kudretli dolar ve Amerika’nın gelişimindeki zorlukları şöyle özetliyor; “Kısacası hiç paraları yoktu. İlk yerleşim bölgelerine geldiklerinde zengin değillerdi. Kolonicilerin kendi aralarında değişim yapmaları için takas yöntemi de kullanışlıydı ancak çok geçmeden oldukça karmaşık değişimlere girdiler ve bu noktada paraya büyük bir ihtiyaç duydular.”

Yerleşimciler Yeni Dünya’ya geldikten sonra, 'wampum' adıyla bilinen belirli bir tür kabuğun birçok yerli Amerikalı için büyük bir sembolik öneme sahip olduğunu keşfettiler ve İngiliz kolonicileri, bu kabuğu yiyecek benzeri ihtiyaç maddeleri için değiş-tokuş aracı olarak kullandılar. Wampum, 1637’de, ABD’nin doğu kıyısında bulunan Massachusetts Körfezi Kolonisi’nin yasal ticareti değişim aracı olarak kabul edildi.

Yerleşimciler arasındaki ticaretin hacmi arttıkça, takas için diğer malları da kullanmaya başladılar. Örneğin, kuzey kolonilerinde mısır ve morina balığı kullandılar ve daha güneydeki kolonilerde tütünü tercih ettiler.

Erken dönem yerleşimcileri, bu kendine has değişim araçları dışında bir seçeneğe sahip değildi; zira, İngiliz makamları altın ve gümüş madeni paraların ihraç edilmesine izin vermiyordu ve aynı zamanda sömürgecilerin kendi sikkelerini basmalarına da izin yoktu. Diğer yandan, İspanyolların kullandığı madeni paraları elde etmek daha kolaydı ve bunlar 19. yüzyılın başlarında bile ABD’de hâlâ dolaşımdaydı.

Neticede, İngiliz makamlarının uzlaşmaz tutumu, İngiliz hükümeti tarafından yerleşimcilere uygulanan vergi yüküyle birleşince, İngiltere’yle tam bir kopuşa yol açtı. Koloniciler, 1776’da meşhur Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınladılar ve uzun süren Bağımsızlık Savaşı’nın ardından, 1783’te İngiliz kuvvetlerini yenmeyi başardılar. Öte yandan, Bağımsızlık Savaşı, Koloniler Birliği’ne bağlı 13 devleti mali bir kargaşaya da sürükledi.

Savaş, koloniler açısından beklenenden uzun geçmişti ve çok pahalıydı. Savaşın ardından, Birleşik Amerika’nın kurucu babalarından, Amerikan Doları’nın en bilindik figürü olan Benjamin Franklin, o döneme dair şunları aktarıyordu: “Kongre ... askerlerin maaşını ödemek, giydirmek, kollamak ve beslemek, gemilerimizi yüzdürmek için muazzam miktarda kağıt banknot bastı ve, ilk üç yıl boyunca vergi uygulanmaksızın, bu banknotlarla Avrupa’nın en güçlü milletlerinden biriyle savaştık.”

1785 yılında Kıta Kongresi New York’ta toplandı ve 6 Temmuz’da dolar, Amerika Birleşik Devletleri’nin resmi para birimi olarak ilan edildi. 1792’de, Amerikan Kongresi, yeni kurulan ABD’de doları, Avrupalı 'Thaler'in standart eşdeğeri olarak kabul etti. Bu kararla, Avrupa çapındaki standart uygulamayı takip ediyorlardı. ABD Doları, orijinal gümüş Thaler’in ağırlığından biraz daha hafif biçimde 27 gramdı.

YENİ BİR FİNANS SİSTEMİ

Savaş zamanında kazanılan tecrübe, Amerikalıları, önceleri büyük ölçüde sahtekârlık olarak görülen kâğıt para kullanımına yöneltti. Devlet harcamalarını istikrara kavuşturmak için, Hazine Müsteşarı olarak görev yapan Alexander Hamilton, 1791 yılında Amerika Birleşik Devletleri Bankası'nın kurulması için bir kredilendirme sistemi kurulmasında öncülük etti. Bu banka ve eyaletler tarafından kullanılan diğer öncü finans kuruluşları, borçlanma ve ödemeleri kolaylaştırmak için özel paralar üretmeye başladılar. Anayasanın kabul edilmesiyle, parasal üretim yeniden tanımlandı ve ulusal bir ayrıcalık olarak sınırlandırıldı.

İç savaş döneminde ortaya çıkan para talepleri, özel bankacılık sisteminin kullanılabilirliğini aşmıştı. Hem Kuzey hem de Güneydeki hükümetler, geçici bir savaş dönemi uygulaması olarak kendi paralarını basmaya başladılar. İç Savaş’ın ardından, banknot basan kuruluşların çoğu başarılı bir şekilde tasfiye edildi veya birleştirildi ve diğerleri 1863 Ulusal Bankacılık Yasası kapsamında “ulusal bankalara” dönüştürüldü.

Amerika Birleşik Devletleri Bankası, özel bir kuruluş olmasına rağmen, ülkenin ilk merkez bankasıydı. Devlet mevduatlarını ve ödemeleri gerçekleştirmek ve ticareti kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmıştı. Kendi çeklerini ve banknotlarını üretmesi, bazı kesimlerin tepkisini de çekmişti.

1863 yılında Amerikan Kongre’si, ulusal bankacılık sistemini oluşturan mevzuatı kabul etti. Bu mevzuat, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri için tek bir ulusal para birimi saptadı. Yeni ulusal bankacılık sisteminin bir parçası olarak Kongre, banknotları yönetmek ve denetlemek için ABD Hazine Bakanlığı’nı kurdu. 1869 yılında, Gravür ve Baskı Bürosu banknotların üzerine portreler ve mühürler basma sorumluluğunu üstlendi.

Ulusal Bankacılık Kanunu uyarınca, özel bankaların yeni ve birleşik bir ulusal para birimi sisteminin bir parçası olarak kendi banknotlarını basmalarına izin verildi. İlk deneme döneminde para basımı yapılarak, 1882’de bu dönem sona erdirildi. Bu tarihten sonra, kiralanan bankalar 1902’ye dek çeşitli para tasarımlarını kullandı. 1920’lerin sonuna doğru daha küçük boyutlu modern banknotlar dolaşımdaki yerini aldı.

Federal Rezerv Yasası, 1913 yılında Amerikan Merkez Bankası olarak görev yapması için Federal Rezerv sistemini kurdu. Federal Rezerv paraları, 1914 yılında yürürlükten kaldırılan ulusal banknotların yerini alarak dolaşıma girdi. 1919’e gelindiğinde, bu yeni banknotların çeşitleri 1 ilâ 10,000 dolar arasında değişiyordu.

1957 yılında, “In God, We Trust” (Biz Tanrı’ya Güveniyoruz) sözleri, Soğuk Savaş dönemi korkularını yansıtan bir ruh haliyle, ABD Doları üzerindeki yerini aldı. 1969’a gelindiğindeyse, 500 dolar ve üzerindeki banknotlar yürürlükten kaldırıldı.

KARMAŞIK BİR YAPISAL GELİŞİM

Anayasa’nın ilgili maddesi, federal hükümete “para basma” ve “değerini düzenleme” yetkisi verir. Ancak kâğıt para hakkında bir ayrıntı vermez. Bu, büyük ölçüde, Kıta Kongresi’nin Amerikan Devrimi’ni finanse etmek için bastığı banknotların, İç Savaş’ın sonunda neredeyse değersiz hale gelmesinden kaynaklanır. Kıtasal erozyona uğrayan para değeri nedeniyle, Anayasa Konvansiyonu delegeleri, bu konuda sessiz kalmaya karar vermişti.

Bağımsız ve birleşik bir Amerika’nın ilk 70 yılı boyunca, federal hükümet değil, özel kurumlar kâğıt para bastılar. Altın ve gümüş karşılığında değiştirilebilen ve devlet tarafından kiralanmış bankalar aracılığıyla basılan banknotlar, dolaşımdaki en yaygın kâğıt para birimiydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşundan Ulusal Bankacılık Kanunu’nun yürürlüğe girmesine dek, 8.000 farklı kuruluş karşılığı olmaksızın bir para kaynağı yarattı ve yaygın bir sahteciliği de kolaylaştırmış oldu. Tek bir ulusal para birimini yürürlüğe koyan Ulusal Bankacılık Kanunu, ülke çapında dolaşımda olan kâğıt paraların çeşitliliğini ortadan kaldırdı.

ABD Gravür ve Basım Bürosu tarafından üretilen en değerli banknot 100.000 dolarlık altın sertifikasıydı. Bu banknotlar, 18 Aralık 1934 ve 9 Ocak 1935 arasında, ön yüzünde Başkan Woodrow Wilson’un portresiyle basıldı. Banknotlar hiçbir zaman halkın kullanımına açılmadı ve yalnızca Federal Rezerv bankaları arasındaki işlemler için kullanıldı.

1970’lerin başından bu yana, tüm ABD banknotları Federal Rezerv Bankası aracılığıyla basılıyor. Bundan önce, diğer bankalar tarafından basılan banknotlar, Gümüş Sertifikaları, Altın Sertifikaları, ABD tahvilleri, Hazine Bonoları ve Ulusal Banka banknotlarını içeriyordu.

Şu anda 1, 2, 5, 10, 20, 50 ve 100 dolarlık kâğıt paralar kullanılıyor. Geçmişte, 500, 1.000, 5.000 ve 10.000 ABD Doları da piyasaya sürülmüştü. Kullanılmayan ABD banknotları hâlâ yasallığını korumaya devam ediyor. Yani, ödeme için üzerinde bulunan değer hâlâ geçerli. Ancak, çok sayıda kullanımdan kalkmış kâğıt para, koleksiyoncular açısından sayısal değerinden çok daha kıymetli hale gelmiş durumda. Günümüzde, yapılan tahminlere göre dünya genelinde dolaşımda bulunan ABD Doları miktarı yaklaşık 11 Trilyon dolar düzeyinde.

Etiketler Dolar ABD kriz para sam amca