Putin, Trump karşısında oyunu zaten kazanmıştı

Trump’ın NATO zirvesindeki hiddetli çıkışı, Rusya’nın tam olarak beklediği şeydi. Yıllarca Doğu Avrupa’da NATO karşıtı görevlerde bulunan Vladimir Putin için, Trump’ı övgülere boğarak tavizler elde etmek göründüğü kadar zor olmayacak.

Google Haberlere Abone ol

Evelyn Farkas*

Başkan Donald Trump’ın uzun zamandır beklenen Vladimir Putin’le yapacağı zirve bugün (dün) gerçekleşiyor; ancak, Kremlin’in güçlü adamı zaten bir 'galibiyete' ulaşmıştı.

Putin’in stratejik amaçlarından birisi, ölümcül bir tehdit olarak gördüğü Batı ittifakının bölünmesi. Brüksel’de gerçekleşen NATO zirvesinin başlamasıyla birlikte Trump, Almanya karşıtı bir söyleve başladı ve Almanya’yı, Rus doğal gazına olan aşırı bağımlılığı sebebiyle, Moskova’nın piyonu olmakla itham etti. Yaptığı yorumlar, Amerikan başkanlarının savunma harcamaları ve asker katkısına ilişkin yakınmalarına alışkın olan Avrupalı diplomatları oldukça şaşırttı; onlar böylesi yakınmaları özel olarak işitmeyi ve çok daha fazla diplomatik nezaket gösterilmesini bekliyorlardı. Kremlin bile bundan iyisini başaramazdı!

Geçen çarşamba günü yaşanan fiyaskonun öncesinde dahi, Putin’le yapılacak görüşme ABD’de -bildirildiği kadarıyla, Trump yönetimi dâhil- büyük bir tartışmaya neden oldu ve Atlantik ötesi toplumla birlik duygusuna daha fazla hasar verdi. Trump, Helsinki’de, yıkıcı NATO zirvesinin üzerine basarak Putin’le birlikte oturacak; yılların KGB ajanıyla (ittifaklar konusunda ve ABD demokrasisi ve ulusal güvenlik çıkarlarına ilişkin hemen her maliyet hakkında) olumlu, işbirliğine dayanan bir ilişki kurmaya meyilli görünüyor ve Putin bunun farkında.

PUTİN DAHA FAZLA TAVİZ PEŞİNDE

(Trump’ın) Amacının zayıflığını anlayan ve Doğu Almanya’da istihbarat görevlisi olarak yıllarını geçiren Putin, Moskova lehine bir fayda elde etmeye çalışacak. Amerikan başkanlarının sınırlarını daha önce ölçmüştü: Hatırlatmak için, oldukça dindar olan George W. Bush’la yaptığı ilk görüşmede, Putin, annesinin kendisine verdiği bir haçın yanan evinden nasıl kurtulduğuna dair dramatik bir hikâye anlatmıştı. Bu din simsarlığı, ABD başkanının 'Putin’in gözlerine bakınca ruhunu gördüğüne' dair bir cümle kurmasına yol açmıştı; bu müthiş açıklama, Bush’u daha sonra pişmanlığa sürükledi.

Putin, Trump’ı nasıl alt etmeye çalışacak? Başkan’ın egosuna hitap edecek, onu gururlandıracak, fakat aynı zamanda Amerikalıya 'yerini' net biçimde göstermeye de özen gösterecek. Putin, Kim Jong Un’un yaptığı üzere, kameraların önünde Trump’ın herhangi bir odaya canının istediği gibi girmesine izin vermeyecek. Kendisi, Trump’ın en azından eşiti olduğu bir zeminde durmakta kararlı olacak. Putin, neredeyse her zaman yaptığı gibi, ABD Başkanı’na karşı hâkimiyetini öne çıkarmaya çalışacak: Örneğin, kararlaştırılan toplantı saatinden sonra gelerek, mevkîdaşını saatlerce bekletecek!

Putin, Rusya’nın tam anlamıyla ABD’nin eşiti bir güç olduğu zamanlardaki gibi, Trump’ı içi boş ve güven vermeyen bir övgü yağmuruna tutacak. Trump’ın Rusya’nın gücünü ve etkisini gözünde pek büyütmediğini anlayan Putin, Başkan’ı, en mühim küresel meseleler hakkında kendi aralarında karar verebileceklerine ikna etmeyi amaçlıyor.

Putin, ABD Başkanı’nın, tüm ABD askerlerini yurt dışındaki operasyonlardan geri çekmek gibi kendi kamuoyu hedeflerini yansıtan konuları da kullanarak, Trump’tan tavizler koparmaya çalışacak. ABD güçlerinin Suriye ve belki de Ortadoğu’nun diğer bölgelerinden çekilebilmesi ve Beşar Esad’ın tüm Suriye topraklarında süren egemenliğini kabul etmesi için Trump’ı zorlayacak. Trump’ı, Baltık Denizi’nden Karadeniz’e dek NATO’nun doğu sınırında gerçekleşen tatbikatları askıya almaya veya başka şekilde sınırlama getirmeye ikna etmeyi deneyecek. ABD güçlerinin Avrupa ve belki Afganistan’dan çekilmesi doğrultusunda baskı yapacak ve bunun, gerginliği azaltmak için zorunlu olduğunu savunacak.

BOŞ VAATLERLE GÖZ BOYAYACAK

Putin’in en büyük amacı, ABD ve AB’nin uyguladığı yaptırımlardan kurtulmak olduğu için, (2016 seçimlerinde kesin biçimde belgelenen müdahalesini inkâr etmeyi sürdürürken) Amerikan siyasetine karışmama konusunda işe yaramaz bir sözel garanti sunmaya hevesli olabilir. Ayrıca, Trump’la Ukrayna hakkındaki yarı-pişmiş barış teklifini gündeme getirmeyi tercih edebilir; ne var ki bu teklif, doğal olarak Rus askeri güçlerini, ekipmanlarını ve savaştaki vekillerini Ukrayna topraklarından hızla çekmek konusunda hiçbir önlem içermiyor.

Putin, 2021’de sona erecek olan “Yeni Başlangıç” silah kontrol anlaşmasını uzatmaya istekli olabilir; ancak orta ve kısa menzilli nükleer ve konvansiyonel füzeleri yasaklayan 1987 Orta menzilli Nükleer Güçler Antlaşması’nı 500 km’den 5 bin 500’e kadar genişletmeyecek. Rusya, geçtiğimiz on yıllarda, Avrupa ve ABD askerlerini risk altına sokarak, yeni bir orta menzilli seyir füzesi geliştirip imal ederek, bu anlaşmayı ihlâl etmişti. Ordusu yeni füzelerini yok etme konusunda gönüllü olmayacak ve ABD ve NATO, Avrupa’da bulunan füze savunma altyapısının bir kısmını –örneğin, Polonya ve Romanya’daki veya İspanya’da bulunan Aegis üssündeki engelleyicileri- ortadan kaldırmadıkça, bunu yapmayacak.

Trump, şayet Rusya’nın seçimleri manipüle etmeye çalışarak Batı demokrasilerini zayıflatmayı ve komşularına karşı askeri güç kullanmayı bırakacağına dair boş vaatleri memnuniyetle karşılarsa, bu, gelecekte ABD savunmasını ve Avrupa’yla olan Moskova karşıtı dayanışmayı daha da zayıflatacak. NATO ve AB, Rusya Federasyonu ve Belarus’u çevreleyen NATO devletleriyle (Polonya, Baltık ülkeleri, Romanya, Bulgaristan) Moskova’nın günlük manipülasyonlarına maruz kalan Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Balkanlar’daki diğer ülkeler açısından varoluşsal önemde olan siyasal bir kırılma yaşayabilir.

ZAYIF VE KENDİNE MUHTAÇ ÜLKELER İSTİYOR

Kremlin, Rusya’nın önünde sıraya girmiş, siyasi bağlamda bölünmüş ve zayıf bir demokratik devletler topluluğuyla karşılaşıncaya dek tatmin olmayacak. Putin, Atlantik ötesi ve Avrupa kurumlarının, asimetrik ölçekteki siber veya özel harekât saldırılarına veya Moskova’daki soruşturmalara yanıt verememesini sağlamak için çabalayacak. Ayrıca, NATO’nun önceliklerini aşmak amacıyla, geleneksel askeri dengeyi yeniden şekillendirmek için elinden geleni yapacak.

NATO’nun (askeri birlikler ve teçhizatlar aracılığıyla başardığı ve teyakkuz durumlarını geliştirmek için tatbikatlar gerçekleştirerek azmini gösterdiği) askeri caydırıcılığının zayıflaması, ciddi sonuçlar doğuracak. Kremlin, herhangi bir niceliksel veya niteliksel askeri çekilme karşısında genişleyecek.

Öte yandan, hiçbir şey hakkında hiçbir anlaşma olmasa bile, Putin’in Rusya’sının daha soyut bir ödül kazanması bekleniyor: Kaliforniya ekonomisinin büyüklüğünün yarısı kadar GSYİH’ya sahip ve ekonomide kan kaybı yaşayan bu gıcırdayan ülke, nükleer arenada gerçekten de Amerika’nın eşiti gibi görünüyor. Putin, Trump’ı övgülere boğarak, Kremlin’in saldırgan eylemlerine karşı isteksiz davranmasını ve net bir çizgi çekememesini etkin bir şekilde gerçekleştirecek.

Bu hafta Trump, Putin’le gerçekleşecek görüşmesinin, Avrupa’daki toplantıların “en kolayı” olabileceğini tweet’lemişti. İddialarının genelinden farklı olarak, bu doğru; yalnızca Vladimir Vladimiroviç’in kendisi, kolayca manipüle edilen düşmanının aslında çok az meydan okuduğunu görecek.

*Evelyn Farkas, Atlantik Konseyi'nde kıdemli bir çalışandır. 2012’den 2015’e dek Rusya, Ukrayna ve Avrasya konusunda savunma asistanı yardımcısı olarak görev yapmıştır.

(Çeviren: Tarkan Tufan / Kaynak)