Dr. Kubilay Kaptan: Deprem önlemi kişilere bırakılamaz

Depremden korunma politikasının kişilerin inisiyatifine bırakılamayacağını söyleyen akademisyen ve yazar Dr. Kubilay Kaptan, “Vatandaşımız önlem alsın” yaklaşımının kabul edilemez olduğunu belirtiyor. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Afet uzmanı Dr. Kubilay Kaptan, Türkiye’nin deprem öncesinde ve deprem sırasındaki eksiklikleri sebebiyle tüm yükün deprem sonrasına kaldığını belirtiyor. Küçük yaşlardan itibaren deprem eğitimi verilmesinin şart olduğunu söyleyen Kaptan, bu eğitimlerin tekrarlanarak tatbikatlarla pekiştirilmesi gerektiğini aksi halde işlevsiz kalacağını ifade ediyor.

Her fırsatta Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu vurgulansa da pratik de bu bilgiye göre hareket edilmiyor. Bugün çok azımız deprem anında ne yapması gerektiğini biliyor. Okullarda, işyerlerinde depreme dair eğitim verilmiyor. Verilse de yeterli olmuyor. Bu durumun bir sistem problemi olduğunu belirten Dr. Kubilay Kaptan, Türkiye’nin 1999 depreminden bu yana bir deprem çantası geleneği bile oluşturamadığını söylüyor. “Eğitim sıfır, deprem çantası sıfır, insanlara deprem sırasında ne yapacağını öğretmedik, sıfır.”

‘TEKRARLANAN EĞİTİM YOKSA DONUP KALIRSINIZ’

Deprem anında ne yapacağını bilmeyen birçok kişinin şoka girdiğini ve bu yüzden kendini koruyamadığını belirten Kubilay Kaptan şöyle devam ediyor: “Deprem sırasında bir yere kaçmak ve saklanmak için 15 saniyeniz var. Güvendiğiniz sağlam bir koltuğun arkasına ya da çok sağlam bir masanın altına geçip hemen hayat üçgeni oluşturup, başınızı korumanız gerekiyor. Bunu nasıl yapabilirsiniz, ancak tekrarlanan eğitimlerle yaparsınız. Tekrarlanan eğitimle hiç yapmadıysanız araba kazasına ne yaşıyorsanız onu yaşarsınız, donup kalırsınız. Çünkü insanımız o sırada ne yapacağını bilmiyor. Şok geçiriyor ve kendi akışına bırakıyor olayları, bu da gayet doğal. Burada insanımızı suçlayamazsınız, çünkü onlara bunu içselleştirebileceği kadar eğitim vermemişsiniz.” 

Dr. Kubilay Kaptan, ilgisi ve uzmanlığı olmayan kişilerin deprem bölgesine giderek kurtarma alanına girmesini, işi olmayan bir insanın ameliyathaneye dalıp ameliyata müdahale etmesine benzetiyor. Deprem sonrasında panik ve organizasyon bozukluğu yaşandığını kaydeden Kaptan, şöyle konuşuyor:

“Oraya çok fazla insan yığıldı. Devletin gücünü göstermek için anormal derecede insan yığması gereksizdi. Çok fazla insanın orada olması yine tamamen ve tamamen acizliğimizin göstergesidir. Altyapının yetersizliği, elektriklerin kesilmesi, telefonların iptal olması, iletişimin bozulması bunlar nerde oluyor dikkat edin. Bunlar bu büyüklükteki bir depremde oluyor, yani 6.9’da. Bu 6.9 İzmir merkezde olsaydı ne yapacaktık? 7.2 depremi olsaydı ne olacaktı? Doğal olarak deprem sonrasına da iyi not vermek mümkün değil. Bütün bunların ışığında öncesine bakın, sırasındaki davranışa bakın, sonrasındaki tepkilere bakın hepsi depreme hazır olmadığımızı gösteriyor.”

‘DEPREM DE SALGIN DA KİŞİLERE BIRAKILIYOR’

Dr. Kubilay Kaptan, deprem politikasının salgın politikasına benzediğini ve her ikisinde de önlem alma sorumluluğunun kişilere bırakıldığını vurguluyor. “Vatandaşımız önlem alsın” ya da “Bizim insanımız böyle” gibi yaklaşımların kabul edilemez olduğunu savunan Kaptan, “İnsanları eğitmezseniz, onlardan bir şey bekleyemezsiniz” diyor.

“Kalkıp da dar gelirliye, aylık 2 bin lira alana, çalışana, çalışamayana, ‘E siz de güvenli evleri seçin, o kadar kitapçık yayınladık açın okuyun’ derseniz, bu Müslüman mahallesinde salyangoz satmak olur. Bence son derece ayıp.”

“Hepimiz, bir sistem ahlaksızlığının, bozukluğunun verdiği toplum düzensizliğini yaşıyoruz. Bazen derler işte bizim insanımız bu konularda ahlaksız. Ben böyle düşünmüyorum. Ben sistemin ahlaksız olduğunu düşünüyorum. Bir yerde sistem işliyor, gerekli cezaları veriyor, halkını eğitiyor, sosyal devlet anlayışını eşitlik ölçüsünde yerine getiriyorsa insanlar da buna uyum sağlar. Bu yok, tam tersi varsa herkes bir şekilde çıkar sağlamaya çalışıyorsa o zaman insan şöyle düşünmeye başlar; ‘Benim bundan çıkarım nedir?’ Bunu da önleyemezsiniz."