DEM Partili Akın, Şişli'de rezerv alan ilan edilen araziyi Meclis'e taşıdı

Şişli'de rezerv alan ilan edilen arazinin yapılaşmaya açılacağı iddialarıyla ilgili soru önergesi sunan CHP'li İbrahim Akın, "72 katlı bir rezidans inşa edileceği iddiası doğru mudur?" diye sordu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Şişli'de bir arazinin rezerv yapı ilan edilerek alışveriş merkezi yapılacağı iddialarıyla ilgili  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin cevaplaması istemiyle Meclis'e soru önergesi sundu.

'BİLİRKİŞİ RAPORU 'YERLEŞİM YERİ OLARAK KULLANILAMAZ' DİYOR'

Akın, soru önergesinde şu ifadeleri kullandı:

"Cumhuriyet Gazetesi’nde Cengiz Karagöz’ün haberiyle Şişli Kaptanpaşa Mahallesi’nde yer alan, 10619 ada, 3 parselde bulunan arazinin rezerv yapı ilan edilerek, rezidans ve alışveriş merkezi yapımına göz yumulması yeniden gündeme gelmiştir.

2016 yılında, arazinin mülkiyetine sahip Bulgar Ortodoks Eksarhlığı Vakfı ile Taş Yapı’nın anlaşması sonrası, 37 katlı 4 gökdelenin projesi Şişli’nin tam ortasında yükselecek şekilde, herhangi bir değerlendirmeye tabi olmadan, ilgili kurum kuruluşlara danışılmaksızın oluşturulmuştur. Bölgede bulunan Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nin kampüs alanının %70 azaltılmasını da içerecek şekilde, alana otel, alışveriş merkezi ve rezidans yapma hakkı tanınmıştır. Hali hazırda betona gömülü, mezarlıkları dışında da yeşili yok denecek kadar az bir ilçe olan Şişli’de bu proje yüzünden inşaat başlamış, 200’e yakın ağaç sökülmüştür. Dönem içerisinde Şişli Belediyesi ve bölge üzerinde tescilli arazisi bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı süreçten ekarte edilmiş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili kurumların bilgi taleplerini yanıtsız bırakmış, belediyenin hukuki itirazlarını içeren 16 davaya rağmen her türlü işlem yetkisinin bakanlık bünyesinde olduğunu iddia ederek, zabıta ekiplerince durdurulan inşaat faaliyetinde ısrarcı olmuştur.

2017’de ise, Recep Tayyip Erdoğan, ‘Uluslararası Medeniyet Şurası’nda yaptığı bir konuşmada “40 kat, 100 kat binalar yapmak sizi medeni yapmıyor ama biz de bu tuzağın içine düştük. İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" diyerek, kentin ihtiyacının dikey mimari değil yatay mimari olduğunu vurgulamış ve bu süreç içerisinde yükselen binalarla ufukların daraldığına dikkat çekerek, mevcut pratiklerine dair serzenişlerde bulunmuştur. O dönemden bu yana tartışmalı olan arazi, 2021 Ocak ayında rezerv alan ilan edilmiş, itirazlar sonucu ise İstanbul 8. İdare Mahkemesi tarafından bakanlığın rezerv alan kararı iptal edilmiştir.

Konuya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, söz konusu arazinin yeni bir yerleşim alanı olarak kullanılamayacağını, davaya konu işlemin şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve afet riski altındaki alanların dönüştürülmesini de kapsayan 6306 sayılı kanuna uygun olmadığını belirtmiştir. Bütün bu değerlendirmelere ve karara rağmen, arazi 8 Ağustos 2022’de ikinci kez rezerv yapı alanı ilan edilmiştir.

Halihazırda nüfus yoğunluğu ve trafik problemi bulunan ilçede, bu projenin tamamlanması ek 20 bin kişilik bir nüfus yükünün oluşmasına sebebiyet verecek, alt yapı problemlerinde ciddi sıkıntılar yaşanmasına yol açacaktır. Bölgedeki araç yoğunluğunun artması ile mevcut trafik problemlerinin katlanması söz konusu olacaktır. Hem çevresel hem de yaşamsal anlamda olumsuz etkiler doğurduğu için yapılması planlanan projeye tepkili yurttaşlar ise “bölgenin rezidansa değil, 6 Şubat depremi sonrası acısını derinden yaşadıkları bir afet anında kullanılmak üzere toplanma alanına ihtiyacı olduğunu” belirtmektedir.

6 Şubat depreminin yaralarının hala sarılamadığı, merkezi ve idari uygulamaların eksiklikleri hasebiyle afetin felakete dönüştüğü ve İstanbul’un benzer bir kaderi paylaşmasından duyulan endişenin yaygın olduğu bir dönemde, afet riskine karşı önlem adı altında düzenlenen bir
kanunun rezidans yapımı için araçsallaştırılması kabul edilebilir değildir.

Bu bağlamda;

1- 2016 yılından bu yana rezidans yapımında ısrarcı olunmasının gerekçesi nedir?
2- O dönem 37 katlı, şimdilerde ise 72 katlı bir rezidans inşa edileceği iddiası doğru mudur? Projenin detaylarına ilişkin bilgiler nelerdir?
3- Şişli’de yaratacağı çevresel etki değerlendirmesine dair bakanlığın herhangi bir çalışması var mıdır?
4- İstanbul İdare Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen ve sunduğu bilirkişi raporunda arazinin yerleşim alanı olarak kullanılamayacağı belirtilmesine rağmen, hangi gerekçelerle bölge yeniden rezerv alan ilan edilmiştir?
5- Rezerv alan kararı ile yapılması planlanan rezidans projesi afete gerekçe gösterilen 6306 sayılı kanun ile ne derece örtüşmektedir?
6- Bakanlık olarak, olası bir İstanbul depremine karşı Şişli’de alacağınız önlemler, rezidans yapımı ile sınırlı mıdır yoksa herhangi bir tedbir çalışmanız söz konusu mudur? Söz konusu ise detayları nelerdir?"