CHP Eskişehir Adayı Ünlüce: Belediyeciliği duayenden öğrendim

CHP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce, seçim çalışmalarını anlattı, kendisi ile ilgili ortaya konan iddialara yanıt verdi. Ünlüce, "Kente adaletli hizmet edeceğim" dedi.

CHP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce
Google Haberlere Abone ol

ESKİŞEHİR - CHP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce, adaylığının açıklandığı 10 Ocak'tan bu yana yoğun bir seçim programının içinde yer alıyor. Her gün çok sayıda programa katılan Ünlüce ile seçim çalışmaları sırasında buluştuk ve kendisine; kentte merak edilen konuları sorduk.

Ünlüce ile rakibi Nebi Hatipoğlu'nun iddialarını, belediyenin çok eleştirilen kentsel dönüşüm çalışmalarını, trafik sorununa bakışını, seçim çalışmalarında en çok etkilendiği zamanları ve nasıl bir başkan olmayı hedeflediğini konuştuk.

'HATİPOĞLU İLE PROGRAMA ÇIKACAĞIMI BELİRTTİĞİM ANDAN İTİBAREN KARALAMA KAMPANYASI BAŞLADI'

1985 yılında kurulan Esnaf Sarayı'nda yoğunlukla nelerden şikayet ediliyor? Esnaf Sarayı ile ilgili projeleriniz var mı?

Tüm ülkede olduğu gibi buradaki esnafın da ilk sorunu ekonomik kriz. Yaşanan yoksullaşma burada da etkilerini gösteriyor. Ancak uzun yıllar birlikte çalışmış esnafımızın burada dayanışma içinde olduğunu görmekten mutluluk duydum. Kadınlara istihdam sağlayan, çok güzel girişimcilik örneklerini, şehrin tarihine tanıklık etmiş değerli dükkan sahiplerinin Eskişehir öykülerini de dinledim. Ne yazık ki AKP adayının şehrimizi küçük düşürmeye varan açıklamalardan dolayı esnafımızın rahatsızlık duyduğunu, bu söylemlerin kent turizmine olumsuz etkisi sebebiyle işlerinin daha da azalacağı korkusunu yaşadıklarını da üzülerek dinledim. Esnaf Sarayı'mızı yeniden canlandırmak için tur rehberlerimiz başta olmak üzere bu alanı hareketlendirecek bazı çalışmalar yapacağız.

AK Parti adayı Nebi Hatipoğlu ile karşılıklı çıkacağınız televizyon programına katılmadınız ve Hatipoğlu, programa çıktığı ilk dakikalarda, "Ayşe hanım korktu, gelemedi” dedi. Neden programa çıkmadınız?

Aslında televizyon programına birlikte çıkma konusunda ilk konuştuğumuzda aramızda ciddi bir siyasi nezaket vardı, birbirimizi üzecek suçlayacak bir diyaloğumuz olmamıştı. Ancak ikili programa çıkacağımı kabul ettiğimi söylediğin günden sonra inanılmaz bir karalama kampanyası başlatıldı. Ben şubat ayının 26’sından sonra kendisi ise 19’undan sonra uygun olduğunu söylemişti ve birtakım yerlerde “Ben 19’unda gidiyorum, gelirse gelir gelmezse, ben programı yaparım” gibi cümleler kurduğu aktarıldı.

Ancak bu iki tarafın vereceği bir karardır. Hatta ben bunu yerelde de yapabileceğimizi düşünmüştüm, tüm başkan adayları da gelsin diye konuşmuştuk. Ancak biliyorsunuz, bir Seçim Koordinasyon Merkezi açılışında benim hakkımda rahmetli eşim Aydın Ünlüce’nin de adını anarak, haksız ithamlarda bulunup, benim onun sayesinde belediyede işe alındığımı öne sürerek, “Sen nasıl kadınsın” gibi açıklamalar yapınca bu üslupla konuşan biriyle aynı programda yer almak istemedim. Ama birlikte programa çıksaydık eminim çok güzel bir program olacaktı.

 

Ünlüce, esnafı ve halkı ziyaret ederek sorunları dinliyor, çözüm önerilerini aktarıyor. 

'BELEDİYECİLİĞİ BİR DUAYENDEN ÖĞRENDİM'

Şehirde 25 yıldır süren bir Yılmaz Büyükerşen yönetimi var, siz de uzun yıllar yan yana çalıştınız. Büyükerşen ile ilgili sorun yaşıyor musunuz? Örneğin, Büyükerşen dönemiyle ilgili eleştirilere tavrınız nedir?

Aslında bu konuda iki handikabım var. Görüştüğüm insanlardan bir bölümü; “Sakın Yılmaz hocamızı bırakmayın” diyor bir bölümü ise “Yılmaz hocanın etkisinde mi kalacaksınız” diyor. Şehirde bu konuda iki farklı görüş olduğunu söyleyebilirim. Ben ikisine de saygı duyuyorum. Belediyeye gelmeden önce belediyecilik konusunda çok bilgim yoktu ve belediyeciliği bir duayenden; Yılmaz Büyükerşen’den öğrendim. Hukuki süreçlerle birlikte belediyenin çalışma şekli konusunda çok şey öğrendim, yine genel sekreterlik dönemimde Büyükerşen ile çok yakın çalışma olanağı buldum.

Çalıştığınız sürede fikir ayrılıklarınız olmadı mı?

Elbette çalışma hayatında birbirimizin benimsemediği görüşlerimiz oldu ancak buralarda bile birbirimizden çok beslendiğimizi düşünüyorum, bunlar aramızda çatışmaya yol açmadı.

Yılmaz Büyükerşen, seçim sürecinizde bazı noktalarda size müdahale ediyor mu?

Bu dönemde o kadar yoğun bir programımız var ki kendisiyle ne yazık ki çok görüşme şansımız olmuyor, Yılmaz hocamla aramızda derin bir saygı bağı vardır ve benim kararlarıma müdahale etmez. Hatta Nebi Hatipoğlu; benim programa çıkmama, Yılmaz hocanın izin vermediğini de iddia etti. Ama hiç ilgisi yok hatta hocam çok heveslenmişti bu program için ancak yaşananlardan sonra çıkmamak benim kararım oldu.

Ünlüce, Şenay Bilik Yıldırım'ın sorularına yanıt verdi. 

'ÖZGÜR RUHLU BİRİYİM, BİRİLERİNİN AKLIYLA ÇALIŞMAM'

Seçimden sonra Yılmaz Büyükerşen’in arka planda kentin yönetiminde etkili olacağı iddiasına ne diyorsunuz?

Ben özgür ruhlu biriyim, birilerinin yönlendirmesi ve aklıyla çalışacak biri değilim. Ancak Yılmaz hocamın kıymetli görüşlerinin benim için her zaman çok önemi ve bende yeri ve yol göstericiliği vardır. Biliyorsunuz Büyükerşen şimdi CHP Genel Merkezi'nde önemli bir görev aldı yalnızca bana değil, tüm yerel yönetimlere yol gösterecek bundan sonra.

Eskişehir’de yapılan anketlerde trafik sorununun ilk 3 sırada yer aldığı belirtiliyor. Eskişehir’de bir trafik sorunu var mı?

Eskişehir’de çok fazla bir trafik sorunu olduğunu düşünmüyorum, Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı belediye başkanlarımız sorunları çözmekte çok mahirler. Ama trafik sorunu olmayan bir şehir de yoktur, en küçük şehirlerde bile sabah ve akşam iş saatlerinde trafik pik yapar. Bizden daha küçük illerde, Afyon‘da da Kütahya’da da bu böyledir. Ancak bu trafikle ilgili sorunları çözmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Eskişehir’in trafik sorununun en önemli sebebi; çevreyolu eksikliğidir. Bu sorunu çözebilirsek şehirdeki trafik sorununu da çok önemli bir ölçüde çözebileceğimizi düşünüyorum.

'ÇOK BAŞARILI BİR ÇED İNCELEME BİRİMİMİZ VAR'

Rakibiniz AK Parti adayı Nebi Hatipoğlu çevreyolunun yapılmasını sizin engellediğinizi öne sürdü, ÇED olumsuz raporunun altında Büyükşehir Belediyesi’nin imzası olduğunu iddia etti. Bununla ilgili görüşleriniz nedir?

O konu da çok ilginç. Kuzey-Güney Çevreyolu olarak konuşuyoruz ama buralar çevreyolu değil bir otoban olarak geçiyor, yap işlet devret otoban sistemi. Kuzeyle ilgili bir takım yazışmalar oldu. Biz ikisinde de olumlu yazdık, üçüncüsünde ise hassasiyetimizi belirttik. Oradaki hassasiyetimiz de şuydu; Bakanlar Kurulu’nun o dönem İnönü ve Alpu ile ilgili ova kararı çıkmıştı, bunu belirtmiştik. Eskişehir’de bizim çok başarılı bir ÇED inceleme birimimiz var, bu konuda hangi adım atılacaksa bunu araştırır ve karara bağlarlar. Ancak belediyenin ÇED olumlu veya olumsuz raporu vermek gibi bir yetkisi yok zaten.

“Çevreyolunu biz yapacağız” diye bir açıklamanız olmuştu. Belediye bunu nasıl yapacak?

Anladık ki, hükümetin yıllardır yapmadığı çevreyolunu yapmaya hala niyeti yok, 'çevreyolundaki sorunu biz çözeceğiz' dedik. Şöyle ki; biz belediye olarak kuşak yolları yapacağız. 25 binlik planlarımızda bu var, kuzey-güney çevreyolları ile şehrimizin yerleşim alanları arasında kalan şehri çeperleyen yollar olacak bunlar. Bursa yolundan başlayıp organize sanayi bölgesine kadar devam ederek sizi şehrin içine sokmadan götürecek.

Bu çeper yollar, şehir içi trafiği rahatlatacak mı?

Kesinlikle rahatlatacak. Bir kere çevreyoluna girmelerine gerek kalmadan şehrin batısından organizeye, TEKSAN’a gidenler bu yolu kullanacak. Vadişehir’den, Sakintepe’den, Muttalıp’tan bu tarafa; şehrin kuzey ve güneyini düşünün buradaki mahalleler ve özellikle batı tarafını hiç şehrin içine sokmadan trafiği buralardan geçireceğiz. Böylece trans geçen hiç kimse şehrin içine girmemiş olacak. En büyük trafik sorunumuz, sabah ve akşam iş saatlerinde organizeye giden güzergahta yaşanıyor. Merkezdeki sıkışıklıklarla ilgili bunun dışında da çözümler bulacağız.

Ayşe Ünlüce, belediyeciliği bir duayen olarak gördüğü Yılmaz Büyükerşen'den öğrendiğini söyledi. 
ESKİŞEHİR DEPREME HAZIR MI?

Özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra tüm illerde olduğu gibi deprem bölgesinde yer alan Eskişehir’de de konuşulan en önemli konulardan biri, kentsel dönüşümdü. Siz bu konuda neler yaptınız? Yine bu kapsamda Hatipoğlu’nun 25 yılda 24 daire yapıldı iddiası doğru  mu?

Bu elbette doğru bir rakam değil, bizim belediye olarak Gündoğdu projesinde, Porsuk 1 ve 2 projesinde kentsel dönüşüm alanlarımız vardı. Buralarda planlamalar yapıldı, muvafakatlar yapıldı. Porsuk 1-2’de çalışmalarımız tamamlandı artık müteahhitlerle arsa sahipleri kendi aralarında anlaşacak. Biz buralarda sadece planları yaptık, ancak Gündoğdu’da işi belediye üzerine aldı, bunu biz yürüteceğiz, burada 1500 konut yapılacak bunun içinde ticari alanlar da var.  Hatipoğlu konuyu tam bilmediği için ne dediğini tam anlamıyorum ama biz mülkiyet sorunlarını çözdüğümüz her yerde hızlıca binaları yapalım istedik. Bu binaları boşalttık ve bu 1500 konutu bir anda da ihaleye çıkabilirdik ancak biz çözdükçe, parsel parsel, ada ada ihaleye çıktık insanları bekletmeyelim diye. Önce 60 konutluk, şimdi 110 konutluk olanı hazırlıyoruz. Burada  800’e ulaşacak konut sayısı, çevreyolunun sağ tarafında ise sayı 700’e ulaşacak ve toplamda 1500 konut olacak. Bunun dışında bakanlığın yapacağı Gündoğdu’da ve Yenidoğan’daki eski sanayi çarşısı, bakanlığın yetkisindeydi ve buralara bir çivi bile çakılmadı.

1999 depremini yaşamış bir Eskişehir’den söz ediyoruz. Belediyenin bu konudaki çalışmaları yeterli mi? Yarın bir deprem olsa Eskişehir bundan nasıl etkilenecek?

Depreme dirençli kentlerle ilgili çalışmaları hiç bir zaman bırakmadık. 1999 yılında bir deprem yaşadık, Eskişehir de etkilendi. O günden bu yana pek çok şey yapıldı. Bizim yurt dışından büyük miktarda destek almamızın en önemli nedenlerinden biridir depreme yönelik çalışmalarımız... Örneğin Porsuk Rehabilitasyonu Projesi, aslında bir afetle mücadele projesidir, bir peyzaj çalışması değildir. Nehrin yatağı genişletildi, köprüler güçlendirildi... Etrafında şu anda kamulaştırma yükü ile uğraştığımız yeşil alanlarımız var. Biz izin vermiş olsaydık oralar da imara açılacaktı. Neden istemiyoruz? Çünkü; Porsuk Nehri'ne yaklaştıkça sıvılaşmanın, alüvyon zeminin arttığını biliyoruz, Porsuk çevresini yeşil alan ilan etmek de afetle mücadeledir aslında.

Riskli binaları yıkıp yerine yeniden beton binalar yapmak değildir dönüşüm. Ben bina bazında dönüşüme karşıyım. Bölgesel, ada bazında yapılmalı bu dönüşümler, dönüşüm zemini araştırmadan bu yapılamaz. Eskişehir'in fay haritasını yeniden çalışmaya başladık. Şimdi İMO ile birlikte bina envanterlerini çıkartıyoruz.

Bir kere Eskişehir deprem konusunda yeterince hazırlıklı değil ancak bunun tek sorumlusu da belediyeler değil elbette. Depremle ilgili şehirde pek çok paydaş var, pek çok kurumun görevleri var. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız şubat depreminden sonra valilikle birlikte tüm paydaşların yer aldığı ciddi çalışmalara başlandı ve ben bunlardan çok umutluyum. En azından bu kurumların bir araya gelmesi umut verici. Bir de kentsel dönüşümle ilgili bir strateji belgesi hazırlıyoruz, buradan çıkacak sonuçlara göre şehri dönüştürmek lazım.

'DEPREMDEKİ ASIL SORUN, BİTİŞİK NİZAM VE 8 KATLI KONUTLAR'

Nebi Hatipoğlu açıkladığı projede, kentsel dönüşüm ile binaların kat sayısını arttıracağını, dairesi olanların daha büyük ve konforlu evlere sahip olacağını söylüyor. Bu mümkün mü?

Ben çok anlamadım, nasıl bir kentsel dönüşümden söz ediyor... Ada bazında, parsel bazında dönüşüm nedir biliyor mu? Ondan da emin değilim. İki katı beş kat yaptığınızda buradaki nüfusu da bir anda artırmış oluyorsunuz. Burayı nasıl yöneteceksiniz?  Okula, yola, parka sağlık ocağına ihtiyacı olmayacak mı buraların? Biz parsel bazında değil ada bazında çözeceğiz. Burada mağduriyet yaşatmadan ilerlemek istiyoruz.

Bir de deprem konusunda Eskişehir’deki asıl sorun, bitişik nizam, en az 8 katlı olan ve 1999 öncesi yapılmış bina stoklarıdır. Biz dikkatimizi asıl buraya verelim. Buraların çözümü daha zor aslında. Yoksa kenar mahallelere gidip popülist söylemlerle '2 katınızı 5 kata çıkaracağım' demek kolay...

'UMARIM ESKİŞEHİR'İN İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI OLURUM'

Seçim çalışmalarında en sevdiğiniz ve sizi en çok zorlayan şey ne oldu?

En zor konu; belediyenin bir parçası olduğum için şehirde yapılmamış, olmamış her şeyle benim ilişkilendirilmem. Ben bundan şikayetçi değilim. Zaten şehirlerin sorunları bitmez, ben bunun bir parçasıyım, sorumluluklarımızı üstleniyorum. Ancak aynı zamanda bunun Eskişehir için bir şans olduğunu da düşünüyorum. Belediyeciliğin içinden gelmiş, bu konuda bilgili ve deneyimli birisinin başkanlığa talip olması güzel bir şey. Çünkü şehir zaman kaybetmeyecek. Bunu da zorluk olarak görmeyip iyi yanlarını görmeye çalışıyorum. Güzel tarafı ise şu; bir kere kadınlar sağ olsunlar çok güzel destek oluyorlar. Ancak erkekler de diyor ki, “Biz kadın adayı destekliyoruz.” Bunu duyunca çok mutlu oluyorum.

Çünkü daha önce bu şehirde kadın aday olmamış. Bu nedenle daha da anlamlı buluyorum adaylığımı. Umarım başkan seçilerek Eskişehir’in ilk kadın büyükşehir belediye başkanı olma şerefini de yaşarım.

Son soru, Ayşe Ünlüce nasıl bir başkan olur?

Ben çok pratik biriyimdir ve şehri iyi bildiğim için hemen çalışmaya başlar, çözümlere odaklanırım. Şefkatli, anaç bir başkan olacağımı, kente adaletli bir şekilde hizmet edeceğimi düşünüyorum. Siyasetin beni çok etkilemeyeceğini düşünüyorum çünkü yapılan karalamalar bile beni etkilemiyor, hiç takılmıyorum ve moralimi bozmuyorum. İşime odaklanarak bu şehre hizmet güdüsüyle çalışacağımı düşünüyorum.

 

 

 

(HABER MERKEZİ)