Çerkesler İstanbul’dan dünyaya sesleniyor: Soykırım tanınsın

Türkiye’deki Çerkesler 18 ve 19’uncu yüzyılda anavatanları Kafkasya’da yaşanan soykırım ve 21 Mayıs 1864 tarihiyle simgeleşen sürgünü anmak için bugün İstanbul’da Yenikapı Miting alanında buluştu.

Google Haberlere Abone ol

Akanda Taştekin

DUVAR - Bünyesinde 56 derneği barındıran Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun (KAFFED) çağrısıyla Çerkesler, Yenikapı Miting Alanı’nda toplandı. Saat 16.00 itibarıyla başlayan mitinge siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinden çok sayıda temsilci katıldı.

KAFFED Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Dinçer, 158 yıl önce anavatanlarından sürülen Çerkeslerin soykırım acısını hâlâ yüreklerinde hissettiklerini ancak hala yitmediklerini ve kırılmadıklarını dünyaya göstermek için bugün Yenikapı’da buluştuklarını belirtiyor. Çerkes halkı bu sürgünü "Yistanbulako" ağıdıyla anıyor. Dinçer, İstanbul’un Çerkesler için önemli bir hafıza mekânı olduğunu, Yistanbulako’nun da “İstanbul yolu” ya da “İstanbul sürgünü” anlamlarına geldiğini ifade ediyor. “Bu sürgünün bizim tarihimizdeki ismi Yistanbulako’dur. Dolayısıyla biz sadede yas ve madem havasından çıkarmak istediğimiz organizasyonu Çerkesler açısından önemli olan hafıza mekânında yapmak, büyük bir metropole yapmak, dünyanın izleyeceği bir alanda yapmak, gayesiyle İstanbul’u seçtik” diyor. Dinçer “Biz burada bir yası, bir matemi, bir kıyımı insanların bizimle paylaşmalarını ve bunu tanımalarını istiyoruz. Öte taraftan bu meseleye ilgisiz kalınmamasını istiyoruz. Dolayısıyla bize bu konuda anlayış gösterecek destek olacak herkesi davet ettik” diye ekliyor.

'ANAVATANA DÖNÜŞ HAKKI İSTİYORUZ'

Dinçer Çerkeslerin Çarlık Rusyası’nın mirasçısı olan Rusya’dan talepleriyle ilgili de şunları söylüyor: “Bu soykırım ve sürgünün tanınması ve gereğinin yapılmasını istiyoruz. Biz Kuzey Kafkasya’nın otokton halkıyız. Şu anda sürgünde olan bir ulusuz. Bunun tanınıp gereğinin yapılması, herhangi bir önkoşula bağlı olmaksızın anavatana dönüş hakkı olmak üzere Çerkeslere haklarının geri verilmesini talep ediyoruz. Anavatandaki haklarımızın genişletilmesi ve olması gereken federe devletler gibi konumlandırılmasını istiyoruz.”

'SOYKIRIMDA ZAMAN AŞIMI OLAMAZ'

KAFFED Genel Başkan Yardımcısı Mutlu Akkaya ise 21 Mayıs 1864’ün Çerkes soykırım ve sürgününün sembol tarihi olduğunu belirterek “Bunu anmak, anlamak, anlatmak için buradayız. Bugünkü miting bizim açımızdan geleneksel olarak KAFFED’in yaptığı organizasyonlardan farklı çünkü ilk defa büyük bir organizasyonla kamusal alana taşınıyor. Soykırımı hem anlamak hem dünyaya anlatmak bizim için son derecede önemli” diyor.

Akkaya tarihler arka planla ilgili şunları söylüyor: “Rusya’nın sıcak denizlere inme politikası meşhurdur. O çerçevede bütün Kafkasya’yı işgale girişti. 1763’te Kafkasya’da Mozdok’un işgali ve kalenin yapılmasından itibaren kesintisiz olarak sürem bir savaş var. Buna belirli bir yere kadar savaş denebilir ama sonrası tamamen soykırıma dönüşmüştür. Köylerin yakıldığı, yaşlı çoluk çocuk demeden tam bir kıyımın gerçekleştirildiği bir süreç. Bu nihayetinde 21 Mayıs 1864’te şimdiki adıyla Grasnaya Polyana’da (Kızıl Çayır) Ruslar Kafkasya’yı tamamen işgal ettiklerini duyurup zafer töreni yaptı. Bu da tarihsel olarak bugüne büyük bir anlam yüklüyor.” Akkaya neden buna soykırım dediklerini ve niçin Rusya’nın muhatap alınmasına ilişkin olarak da şu değerlendirmeyi yapıyor:  “Öncelikle dünyanın bizi anlamasını istiyoruz. Soykırım 2. Dünya Savaşı’ndaki Holocaust’la başlayan bir kavram. Ama soykırımda zaman aşımı olamaz; 50 yıl önce olanla 150 yıl önce olan arasında fark gözetmek ya da bunları sayısal anlamda karşılaştırmak mümkün değil. Soykırımın bir faili var; Çarlık Rusyası. Çarlık Rusyası’nın devamı da Rusya Federasyonu. Rusya Federasyonu’ndan öncelikle soykırımı tanımasını istiyoruz. İkinci olarak soykırımın gereklilikleri var: Tazminat, geri dönüş, toprak-mülkiyet vs. Tamamı dünyanın dört bir yanına dağıtılmış Çerkes halkının yasal haklarıdır. Bunların tanınması gerekiyor. Anavatanda an itibarıyla süreç kötüye gidiyor. ‘Soykırımlar devam ediyor’ diyoruz biz bu anlamda. Demokratik olarak hakların tamamı gasp edilmiş halde. Anadilde eğitim seçmeli ders haline getirildi. Tüm hakların Rusya tarafından tanınmasını istiyoruz.”

Akkaya en büyük Çerkes diasporasının yaşadığı Türkiye’den de talepleri olduğunu vurguluyor: “21 Mayıs soykırımının tanınması birincil talep. Devamında kültürel haklar ve dil oldukça önemli. Demokratik haklar kapsamında radyo ve televizyon kanalının açılması, kurumlarımızın desteklenmesi gerekiyor. Türkiye’nin izin veren değil destek olan konumunda olması gerekiyor. Çünkü biz yok oluyoruz, ciddi bir asimilasyon sürecinden geçtik ve bu devam ediyor. Bunların son bulması ve Çerkes halkının geleceğe taşınmasında devletin ciddi katkılarının olması gerektiğini düşünüyoruz.

Yaşadığınız ülke ne kadar demokratik olursa, ne kadar insan haklarına saygılı olursa o kadar rahat edersiniz. Buna İsrail örneğini gösterebiliriz. İsrail’de 2 Çerkes köyü 5-6 bin civarında nüfusuyla kendilerini korumayı başardı. Devlet bu imkânı onlara verdi. Anadillerini öğrenme imkânlarına sahipler. Bizde Osmanlı ve devamında Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısı ve politikaları içinde hiçbir zaman bu imkânlar tanınmadı. 2010’lara kadar AB sürecinde gelişen ama sağlıklı uygulanamayan haklar var; cılız haklar. Seçmeli ders imkânı gibi. Elbette memnunuz ama asla yeterli değil.”

'KOŞULSUZ ŞARTSIZ VATANDAŞLIK HAKKI İSTİYORUZ'

KAFFED Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Selçuk Ulutaş ise yer seçimiyle ilgili olarak “Rusya Başkonsolosluğu önünde bir eyleme izin verilmiyor. Onun dışında metropolde kitlesel bir eylem yapmak istedik. Bunun yeri de İstanbul ve büyük bir alan olarak Yenikapı’yı seçtik. İlk kez Yenikapı’da yapıyoruz. Daha önce Kefken’de yapıldı, bir hafıza mekânı olarak ama sadece kendimize değil bütün dünyaya anlatmak hedefiyle yola çıktığımız için burayı seçtik. Bütün Çerkes ve Çerkes dostlarını çağırdık” diyor.

Ulutaş da beklentileri şöyle aktarıyor: “Rusya’dan taleplerimizin başında bu tarihi gerçekle yüzleşip soykırımın tanınması geliyor. Soykırımın mağdurlarının mülkiyet ve tazminat başta olmak üzere haklarının itibarlarının iadesini istiyoruz. Mevcut yasalardaki koşullar dışında sadece Çerkes olduğumuz için koşulsuz şartsız vatandaşlık hakkı istiyoruz. Anavatanımız Kafkasya’daki temel hak ve hürriyetlerin genişletilmesini ve daha demokratik bir ortam olmasını istiyoruz. Türkiye’den taleplerimiz ise 158 yıldır buradayız, anadilimizi korumakta kültürümüzü korumakta zorlanıyoruz. Bunun için tedbirler alınmasını istiyoruz. Hem biz hem diğer haklar için daha demokratik hak ve özgürlük temelli bir anayasa yapılmasını istiyoruz. Anadilimizin öğretilmesinin önündeki engellerin kalkmasını, Abhazya ve Güney Osetya Cumhuriyetleri’nin tanınmasını ve anavatanımızda güçlü ilişkiler kurulmasını istiyoruz.”

'ÇERKESLER İÇİN 21 MAYIS SEMBOL GÜNDÜR'

KAFFED Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Oral da “Çerkesler için 21 Mayıs kolektif anlamda sembol gündür. 101 yıl süren Kafkas-Rus savaşlarının bittiği ve bizlerin anavatandan sürüldüğü tarih olarak kolektif hafızamızda yer alır” deyip ekliyor: “Biz çağrımızı bizimle dayanışmak isteyen, derdi insan hakları ve adalet olan tüm sivil toplum gruplarına yaptık. Bizimle dayanılmak isteyen herkese kapımız açık. Soykırım ve sürgün her anlamda çok büyük bir kolektif travma. Bu 158 yıl kuşakları göz önünde bulundurursak 3-4 kuşaklık bir süreç var. Yerleştikleri ülkelerdeki adaptasyon süreci, yaşadıkları travma, bu dağılmışlık içinde kendi kimliklerini inşa etme hali ve bulundukları coğrafyalarda ulusal uluslararası siyasi dengeler ve konjonktür etkiliyor. Bu içine kapanma hali soykırım ve sürgün yaşamış toplumlar için kendini koruma dürtüsü genellikle pek çok şeyin üstünde yer alır. Özellikle Soçi Olimpiyat Oyunları’ndan bu yana başlayan süreci göz önünde bulundurursak bu anlamda sesimiz çok daha gür çıkmaya başladı. Kendi kimliğini yeniden sahiplenmek gibi etmenlerle beraber artık sesimiz daha gür çıkıyor.

KAFFED Yönetim Kurulu Üyesi Nezihe Kayaoğlu da “21 Mayıs Çerkes tarihi için çok önemli bir gün. Soykırım ve sürgününü bugünde anıyoruz. Çerkesler artık dillerini kaybetmek üzere. UNICEF’in raporlarına göre Türkiye’de 50 yıl sonra Çerkes dili konuşulmayacak, Çerkesçe artık unutulan dillerden biri olacak. Bu kültürün yok oluşuna karşı bir var oluş mücadelesi vermemiz gerekiyor. Yok oluş sürecini tersine çevirmek için Çerkeslerin anavatanlarıyla bağlantılı hale gelmesi şart. Bu nedenle Çerkeslerin koşulsuz olarak topraklarına dönebilme hakkını dillendiriyoruz” diyor. Kayaoğlu “Çerkesler için geri dönüş giderek zorlaşıyor. Elbette özellikle gençler bu konuda aktif ve talepkâr. Bu mitinge baktığımızda da gençlerin yoğun olduğunu gözlemliyoruz” diye ekliyor. Kayaoğlu “KAFFED Türkiye’nin pek çok bölgesinde örgütlü. 56 derneğimiz var. Farklı bölgelerden derneklerimiz bugün burada katılım gösteriyor. İstanbul sürgün sırasındaki en önemli bitiş noktasıydı. O yüzden burada anma etkinliğini çok önemsiyoruz” ifadelerini kullanıyor.