Cannes: Ödüller hangi filmlere gider?

‘Arabulucu’, bu yıl kesinlikle tüm dünyada çok ses getirecek bir film olacak. Acaba jüri daha dört yıl önce Altın Palmiye almış bir yönetmene tekrar aynı ödülü verir mi? İşte en büyük sorun burada...

Google Haberlere Abone ol

Arkadaşlarımın ‘Aman sakın ha!’ uyarılarıyla uzak durduğum ve izlemediğim dört yarışma filminin tamamının Fransız yapımları olduğunu fark ettim. Bir de Cronenberg’in korku filmi ‘Crimes of the Future’ var. Cannes’da gelenektir, jüri kibarlık yapar, her yıl birkaç Fransız filmine ödül verir. Bu yıl jüri başkanının Fransız olduğunu da unutmayın. Ben jüri kararlarından önce kendi gönlümde yatan filmlerden söz edeyim.

2018’de ‘Shoplifters’ ile Altın Palmiye kazanan Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’nın Kore’de çektiği ‘Broker’ (Arabulucu) benim en sevdiğim film. Bir Japon yönetmenin Kore’de film yapması başlı başına ilginç bir olay. Çünkü Japonya 1910 yılında Kore’yi işgal edip haritadan sildiği için Koreliler Japonları pek sevmezler. Bir Koreliye ‘Japon musunuz?’ sorusunu sormanız ona yapabileceğiniz en büyük hakarettir. Kore ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan ve Türkiye’nin de dahil olduğu bir savaştan sonra ikiye bölünmüş olarak tekrar bağımsız bir ülke oldu. Bu tarihi bilgiden sonra filmimize dönelim. ‘Arabulucu’ ‘Parazit’ filmindeki su baskını sahnesiyle benzerlikler içeren bir gece sahnesiyle başlıyor. İzleyici için ilk büyük sürpriz, Kore’deki kiliselerde ‘bebek kutuları’nın olduğunu öğrenmek oluyor. Kore’de insanlar bakamayacakları bebekleri kiliselerdeki bebek kutularına bırakıyorlarmış. Kilise bebeklerin evlatlık olarak verilmesi için çaba harcıyor, bu gerçekleşmezse bebekler yetimhanelere gönderiliyormuş. Filmin ana karakterleri bebek kutusundan çaldıkları bebeği satmak isteyen iki adam (biri ‘Parazit’in başrolündeki Song Kang-ho), onların peşindeki iki polis kadın, bebeğin pişmanlık duyan annesi ve sevimli bir yetim çocuktan oluşuyor. Başından sonuna kadar hiç aksamayan, özenle yazılmış bir senaryo ve çok iyi oyunculuklarla ‘Arabulucu’, bu yıl kesinlikle tüm dünyada çok ses getirecek bir film olacak. Acaba jüri daha dört yıl önce Altın Palmiye almış bir yönetmene tekrar aynı ödülü verir mi? İşte en büyük sorun burada... 

Listemdeki diğer filmler Jerzy Skolimowski’nin yönettiği ‘EO’, Ruben Östlund imzalı ‘Triangle of Sadness’ ve henüz hakkında yazı yazmadığım ‘Armageddon Time’ (James Gray). Benim listemde olmayan, ancak Cannes’da çok konuşulan ‘Tori ve Lokita’ (Dardenne Kardeşler) ve ‘Close’ (Lukas Dhont) da favorilerden. Çok seçici olduğumu düşünebilirsiniz, ancak Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Dünya Sineması Bölümü’nde Cannes’dan en fazla beş-altı film yer alabilir. Diğerlerini unuttum bile.

Bu arada ‘Kurak Günler’in Belirli Bir Bakış Bölümü’nde ödül almadığı haberi de geldi. Bence hiç önemli değil. Cannes Film Festivalinde Jürilerin aldığı kararlar hep tartışmalıdır. ‘Titane’ denilen ‘şey’in geçen yıl Cannes’da büyük ödülü kazandığını unutmamak gerek. ‘Kurak Günler’ buradaki sinema profesyonelleri tarafından çok beğenildi, film hakkında övgü dolu yazılar çıktı. Sanıyorum 2022 yılı aynı zamanda ‘Kurak Günler’ yılı olacak.