Cannes 2022... Tom Cruise ne zaman yaşlanacak?

Filmin sonlarına doğru tehlikeli görev başlıyor, salondaki adrenalin seviyesi yükseliyor, 'düşman ülke'deki uranyum fabrikası yok ediliyor. 'Her şey bitti' derken bir adrenalin fırtınası daha geliyor.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Boyacıoğlu

Merak ettim, baktım. Tom Cruise, 3 Temmuz 1962 doğumlu, yani altmışıncı baharını yaşıyor. Ancak sanki otuz yaşında gibi görünüyor. Saçlarının boyalı olduğu kesin, başka estetik ameliyatlar var mı, bilemiyorum.

1986 yapımı, o zamanlar oldukça ses getiren "Top Gun" filminin ikinci bölümü "Top Gun: Maverick", Cannes’da yarışma dışı olarak gösterildi. Tom Cruise da kırmızı halıyı şereflendirdi. Önemli bir olay. Filmin 27 Mayıs’ta gösterime gireceği düşünülürse, yapımcılığı da üstlenmiş olan Tom Cruise için iyi bir tanıtım olanağı, yani tam bir 'kazan kazan' durumu.

Salon tam dolu değildi. Bir taraftan insanlar bilet bulamıyorlar, diğer taraftan salonlarda bir sürü boş koltuk var. Anlaşılır gibi değil. "Top Gun Maverick" başlamadan önce festivalin Tom Cruise için yaptığı 15 dakikalık bir tanıtım filmini izledik. "Yağmur Adam" ve "Doğum Günü 4 Temmuz"dan da sahneler vardı. İnsan 30 yıl geriye dönünce bu filmlerin gerçekten sinema tarihinde yerleri olduğunu fark ediyor.

.

"Maverick", yani başına buyruk, sağı solu belli olmayan Tom Cruise, aradan geçen 36 yıl içinde yüzbaşı rütbesinde kalmış ve en çok sevdiği iş olan test pilotluğuna devam ediyor. Oysa söylenene göre çoktan iki yıldızlı bir general ya da senatör olabilirmiş. Ancak o amirallere kafa tutmayı seviyor, aklına ne gelirse onu yapıyor. Üstelik hep haklı çıkıyor, çok da sempatik. Filmin başında, henüz deneme aşamasındaki çok özel bir uçağı, hem de emirlere karşı gelerek test uçuşunda parçaladıktan sonra, 1969’da kurulan ve ordunun en yetenekli pilotlarının eğitim aldığı 'Top Gun Akademi'de öğretmenliğe atanıyor. Görev, 'düşman ülke'deki uranyum zenginleştiren bir fabrikayı yok etmek. Çok fazla zaman da yok, üç hafta içinde uranyum üretimine geçilecek, bu da ABD için büyük bir tehlike. Ülkenin adı verilmiyor ama siz tahminde bulunabilirsiniz.

Bu yaşıma geldim, neden atom bombası bazı ülkelerde üretilirse savunma silahı kabul ediliyor, bazı ülkelerin ise adını ağızlarına almalarına izin verilmiyor, anlamış değilim. Neyse bu konu zaten hepimizi aşar. Biz hikâyemize dönelim. Senaryo iyi yazılmış, bir devam filmi olduğu için yıllar öncesinin dostlukları, hayal kırıklıkları ve eski aşklar yeniden pişirilip önümüze konuyor. Filmin müziğinde ünlü Hans Zimmer’in de imzası var.

.

Jennifer Connelly de öyle güzel bakıyor, öyle güzel bakıyor ki...

131 dakikalık filmin önemli bir bölümü F-18 uçaklarının içinde geçiyor, bu da filme biraz video oyunu havası veriyor ancak o kadar hata olur, genç izleyicileri de düşünmek gerek. Tom Cruise, on iki yetenekli pilottan altısını görev için seçmek zorunda ama biz filmin başında onun da bu son derece tehlikeli görevde yer alacağını anlıyoruz. Bu arada pilotlardan birinin genç bir kadın olduğunu ve böylece kadın kontenjanının da kullanıldığını belirtelim.

Filmin sonlarına doğru 'tehlikeli görev' başlıyor, salondaki adrenalin seviyesi yükseliyor, 'düşman ülke'deki uranyum fabrikası yok ediliyor. Tam 'her şey bitti' derken bir adrenalin fırtınası daha geliyor. Ancak üzülmeyin sayın seyirciler, kahramanlarımızın burnu bile kanamıyor. Şimdi bunu yazmasam siz de merak içinde kalacak, rahatsız olacaktınız.

Kaç düşman askerinin öldüğünü doğal olarak bilemiyoruz ancak bu da biraz konumuz dışı. Afganistan yenilgisinden sonra ve Ukrayna-Rusya savaşı sürerken tam da böyle bir filme ihtiyacı vardı dünyanın...

Yolu açık olsun.