Buldan: Millet kuru ekmek bulamıyor, o, manda yoğurdu, kestane balı...

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, "Çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine ‘Manda yoğurdu yiyin’ diyen bir AKP Genel Başkanı var" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan, Meclis'teki toplantıda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 

Buldan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

MİLYONLAR, 2013 ÇÖZÜM MEKTUBUNUN ARKASINDA OLDUĞUNU GÖSTERDİ: Halkımız, rehine siyasetiyle, irade gaspıyla, darbeyle, halk iradesinin asla engellenemeyeceğini gösterdi ve ilan etti. Milyonlar, HDP etrafında en büyük kenetlenmeyi sağlayarak, kapatma ve kumpas davalarıyla demokratik siyasetin asla engellenemeyeceğini, buna izin vermeyeceğini ispat etti. Newroz, Kürt sorununun tecritle, Kürt düşmanlığıyla, inkâr ve imhayla değil, diyalog ve müzakereyle, barış politikalarıyla ancak çözülebileceğini gösterdi. Milyonlar, 2013 çözüm mektubunun, 2015 Dolmabahçe Mutabakatı’nın arkasında olduğunu bir kez daha gösterdi. İmralı’yla diyalog kapılarının bir an önce açılması talebini Newroz’da haykırdı. Kürt halkı, anadilde eğitim başta olmak üzere anadillerinin üzerindeki yasak, baskı ve asimilasyonun bir an önce kaldırılmasını haykırdı. ‘Anadilim onurumdur, kimliğimdir, sonuna kadar onuruma sahip çıkacağım’ dedi.

FURKAN VAKFI'NA SALDIRIYI ŞİDDETLE VE NEFRETLE KINIYORUZ: Rotası demokrasi ve hukuk olmayan bir iktidar, zulümden, karanlıktan beslenir ve bunu pratikte de görüyor ve yaşıyoruz. Furkan Vakfı’nın Adana'da yapmak istediği basın açıklamasına, demokratik bir hakkın kullanımına kolluk güçlerinin yapmış olduğu insanlık dışı, hukuk dışı saldırı, AKP-MHP iktidarının siyasetteki, sokaktaki gerçek yüzünü herkese, tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Tüm saldırılar gibi bunu da en güçlü şekilde, şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Adana’daki tablo, uzun bir süredir karakollarda, cezaevlerinde görünmez kapılar ardında rutin hale getirilen işkencenin sokaklara taşmış ve açık alanda uygulanmaya başlanmış halidir. Bizler, yaşam hakkına kasteden bu zulümleri bu zalimleri Servet Turgut’un gördüğü işkence sonucu hayatını kaybetmesinden biliyoruz. Biz zalimleri, Barış Annelerinin sokak ortasında coplanmasından, yerlerde sürüklenmesinden, insanların sınırda, dur ihtarına uymadı yalanlarıyla vurulmasından biliyoruz ve tanıyoruz. Kemal Kurkut’un katledilmesinden ve sorumluların bizzat yargı tarafından korunmasından elbette ki biliyoruz. Kadınların sokak ortasında katledilmesinden ve erkek yargının erkek katillere arka çıkmasından biliyoruz. Çocukların panzerlerin altında ezilerek katledilmesinden biliyoruz.

AKSEM’İN ÖLÜMÜ MUTLAKA AÇIĞA ÇIKARTILMALIDIR: Hafta sonu Urfa’da 16 yaşındaki Muharrem Aksem’in güvenlik güçlerinin atış yaptığı alana 400 metre mesafedeki alanda sağ eli kopmuş halde cansız bedeni bulundu. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum. Aksem ilk değildir. Bölge illerindeki askeri atış alanları ve sahipsiz mühimmatlar nedeniyle bugüne değin yüzlerce insan hayatını kaybetti. Aksem’in cansız bedeninin bulunduğu yer de atış yapılan bir bölgedir, meradır ve insanların geçtiği bir yerdir. Halka yönelik herhangi bir uyarının, bilgilendirmenin olmaması tehlikenin boyutunu daha da arttırmaktadır. Aksem’in ölümünün bütün yönleriyle aydınlatılması için etkin bir soruşturma derhal başlatılmalı ve sorumluluğu bulunanlar mutlaka açığa çıkartılmalıdır. AKP-MHP iktidarı, ölümün, işkencenin, cezasızlığın kol gezdiği bir ülke ortamını ne yazık ki yarattı. 'İşkenceye sıfır tolerans' dediler. İşkenceciye tolerans iktidarı oldular. '28 Şubat’ın mağduruyuz' dediler. Zulüm yarışında 28 Şubatçıların önüne geçmeyi başardılar. Hukukun üstünlüğü dediler, kendi hukuklarını yarattılar, ülkeyi hukuksuz bir hale getirdiler.

AYSEL TUĞLUK ARKADAŞIMIZ BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM HASTA TUTSAKLARI TAHLİYE EDİN: Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum. Cezaevlerine toplama kampına dönüştüren bu işkence uygulamasına bir an önce son verin çağrımızı yinelemek istiyorum. İnsanlık onuru ve kalıcı barışın tesisi için Aysel Tuğluk arkadaşımız başta olmak üzere tüm hasta tutsakları derhal tahliye edin. Tahliyelerini gerçekleştirin. Hasta tutsaklara yaklaşım, tüm toplumun ve demokratik kamuoyunun vicdanını derinden yaralamaktadır. Bu sese kulak verin! İnsani, hukuki adımları bir an önce atın! Toplumsal yaraları daha fazla büyütmeyin! Bu ülkenin ihtiyacı düşmanlık hukuku değil, insanlık hukukudur. Ve şunu da unutmayın. Tutuklular asla sahipsiz değildir. Milyonlar olarak tutukluların yanındayız. Onların yaşam hakkını ne pahasına olursa olsun savunmaya devam edeceğiz.

SANKİ MUHALEFET PARTİSİ GİBİ KONUŞUYOR: İktidarın sokakta, cezaevlerinde uyguladığı zulüm politikası halkın sofrasında da açlık ve sefalet olarak ne yazık ki sürmeye devam ediyor. AKP Genel Başkanı, ‘Hayat pahalılığının farkındayız’ diyor. ‘Halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyerek her gün bunları söylemeye devam ediyor. Sanırsınız 20 yıldır iktidarda olan kendileri değilmiş sanki muhalefet partisi gibi konuşuyor. Bir zamanlar ‘Bir mermi kaç para’ diyen zihniyet şimdi hayat pahalılığından söz ediyor. Krizin nedeni sizin bu mermi siyasetinizdir. Talan ve savaş siyasetinizdir. Biz bunun farkındayız. Ekranlara çıkınca ekonomik sorunların farkındayız diyorlar, bir de hiç sıkılmadan ‘Biz çözeriz’ yalanını her gün halka anlatmaktan vazgeçmiyorlar. İktidarda olan sizsiniz. Neden çözmüyorsunuz diye HDP olarak halkımız adına size sormak boynumuzun borcu ve sorumluluğumuzdur. Bırakalım çözümü; çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine ‘Manda yoğurdu yiyin’ diyen bir AKP Genel Başkanı var. Millet kuru ekmek bulamıyor, o, manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, yulaf yiyin diye ekranların başında halkımıza bunu söylemekten utanmıyor, sıkılmıyor. Halka önerdikleri çözüm budur. Türkiye gerçeklerinden kopan, toplumdan kopan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen iktidarın ülkeyi getirdiği nokta tam anlamıyla yıkımdır, çöküştür.

MÜDÜR YANLIŞ YAPTIYSA, ZAMMI NEDEN GERİ ALMADINIZ?: Bunların bir diğer çözümü de biliyorsunuz; ‘Uzun kuyruk olmasın diye et fiyatlarına yüzde 48 zam yaptık’ diyen Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünü görevden almak oldu. Müdür gitti ama zamlar yerinde duruyor. Müdür yanlış yaptıysa, zammı neden geri almadınız? Almazlar, çünkü onların dertleri kendi çıkarlarıdır, paradır, kendi rantlarıdır. Paradır! Bakın. Geçen hafta itibariyle hazineden, yani halkın vergilerinden ‘Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ ile bir avuç zengine ve yandaşa sadece 3 ay için 14 milyar TL ödeme yaptılar. Üretime, çiftçi, esnaf ve gençlerin borçlarına yani istihdama ayrılması gereken kaynakları garanti ve faiz ödemelerine harcadılar. Zengine kur-faiz garantisi, müteahhide yol, köprü rant garantisi, halka ise yoksulluk dayatması. İşte bunların sisteminin özü tam da budur! Yine geçen hafta müjde verir gibi Çanakkale Köprüsü’nün açılışını gerçekleştirdiler. Bu köprünün maliyeti 2.7 Milyar Euro. Yani 44 milyar TL. Günlük 45 bin araç garantisi var, geçiş ücreti ise 272 TL. Her bir rakam AKP iktidarının asıl amacının ihale ile rant dağıtmak olduğunu bizlere gösteriyor. Yaptıkları köprüler, halkın cebi ile yandaşın kasası arasında kurulan soygun köprüsüdür. 85 milyonun rızkını 5’li çeteye bağladıklarını bir kez daha görüyoruz. Neredeyse 10 bakanlığın bütçesinden daha fazla bir bütçe ile yandaşa rant dağıtımıyla halkın 11 yıllık geleceğine garanti ödemeleri adı altında ipotek koydular. İktidardan gittiklerinde bile yandaş şirketlerinin kazanması için dalavere peşindeler.

HIRSIZA HIRSIZ, ÇETEYE ÇETE DENİLMESİNİ YASAKLAMAK İSTİYORLAR: Meclis’e yeni getirdikleri bir torba yasa var. 5’li çete denilmesini yasaklayan bir yasadır bu yasa. Hırsıza hırsız, çeteye çete denilmesini yasaklamak istiyorlar. 5’li çeteye dokunulmazlık kazandırmaya çalıştıklarını biliyoruz. Çünkü bunlar çıkar ve rant ortaklarıdır. 5’li çetenin başındaki en büyük şirket AKP’dir. Şirketin merkezi de Saray’dır. Halk aç, perişan. Çözüm bekliyor. İktidar ise 5’li çetesi için özel bir kanun çıkartıyor! Meclisi bunun için çalıştırıyor. İşte kirli ve karanlık zihniyet tam da budur. Ne yaparsanız yapın! Biz hırsıza hırsız, çeteye çete demeye devam edeceğiz. Ve günü geldiğinde hileli ihalelerinizin dosyaları bir bir açılacak hiç merak etmeyin.

TEK BAŞINA KDV İNDİRİMİ HALKI RAHATLATMAZ: Dün, belli ürünlerde KDV’yi yüzde 8’e indirdiklerini açıkladılar. Raflardaki fiyatlara yansımasının olmayacağı ortadadır. Maliyet artışına yol açan nedenler ortadan kaldırılmadan tek başına KDV indirimi halkı rahatlatmaz. Onun için akaryakıt ve ulaşımdaki ÖTV kaldırılsın diyoruz. Mazot fiyatları indirilsin, çiftçiye teşvik verilsin diyoruz. Bu kürsüden hep söylüyoruz, halkın yoksullaşmasının, enflasyonun, TL’deki düşüşün nedeni suç ekonomisidir, savaş ve rant ekonomisidir. Milyonların işsiz geçirdiği günlerin, ekmeksiz sofraların, aç yatılan gecelerin, umutsuz bırakılan yarınların, boş iftar sofralarının, ödenemeyen borçların sorumlusu AKP-MHP iktidarının talan ve rant düzenidir. Halkı krizle yaşamaya alıştırmaya çalışıyorlar. Buradan hayır diyoruz.

ÖYLE BİR FARK YİYECEKSİNİZ Kİ, YSK DA SEÇİM KURULLARINIZ DA SİZİ KURTARMAYA YETMEYECEK: Bu iktidarın bir hikâyesi kalmayınca, halktan umudu kesince şimdi de başka bir oyun peşindiler. Seçim kanunlarıyla oynamaya başladılar. Sandığa girmeyecek oyun, sandıktan çıkması için yol bulmaya çalışıyorlar. Yani ikna yoluyla elde edemeyecekleri oyları, hileyle alma peşinde olduklarını biliyoruz. Ülkedeki ekonomik krizi biz çözeriz diyen iktidar, seçim hileleriyle kendi siyasi krizini çözme arayışındadır. Bugün genel kurulda görüşülecek yasanın de özü tam da budur! Bunun için ne yapıyorlar? YSK’yı, il-ilçe seçim kurullarını, eşi görülmemiş dalavere yöntemleriyle tümden ele geçirmeye çalışıyorlar. Ama bunlar boşuna nafileler. Sizin hilecilikte ustaysanız, halk da bu hileleri bozmakta ustadır. Öyle bir fark yiyeceksiniz ki, YSK da seçim kurullarınız da hileleriniz de sizi kurtarmaya yetmeyecektir. Sevgili Sırrı Süreyya’nın meşhur deyimiyle ‘xim-xiş’ olacaksınız. Küçük ortakları için barajı yüzde 7’ye indiriyorlar. Diyet ödüyorlar. Ver başkanlığı, al barajı alışverişidir bu. Kürtler Meclis’e girmesin diye koydukları barajı şimdi küçük ortakları MHP Meclis’e girsin diye indiriyorlar. Biz bu barajı yıkalı tam 7 yıl oldu. 7 Haziran’da yıkmıştık, geçersiz kıldık. Bir anlamı kalmayınca da şimdi kendileri için indirmek zorunda kaldılar. Ne diyelim? Hayırlı uğurlu olsun. Ama halk size gereken cevabı sandıklarda verecek haberiniz olsun. Bu getirilen seçim yasası teklifi ile ilgili arkadaşlarımız komisyon sürecinde HDP’nin tutumunu ortaya koydu, koymaya da devam edecek. Genel kurulda da demokratik muhalefetimizi en güçlü şekilde yapacağız.

HDP’SİZ DEĞİŞİM HESAPLARI YAPANLAR VAR: Bir de şunun altını önemle çizmek istiyorum: Hiç kimse HDP’yle ilgili yanlış bir hesap yapmamalıdır. İki gün önce Şırnak kongremizde de ifade ettim bugün tekrarlıyorum. HDP’siz siyaset, HDP’siz, parlamento, HDP’siz Türkiye, HDP’siz değişim hesapları yapanlar var. Kendilerine siyaset çöplüğünde şimdiden yer ayırsınlar. Geçmiş dönemde Kürtleri ve siyasetini tanımayanlar gibi onlar da siyasi çöplükte yer alacak. AKP ve MHP’nin yeri siyaset çöplüğünün dibidir. Siyaset HDP’yle yönünü ve yolunu bulacaktır. Değişim HDP’yle olacaktır. Türkiye’nin anahtarı HDP olacaktır. Milyonların iradesini yok sayarak, ‘HDP’nin kapatılması’ üzerinden masa başında siyaset analizi yapanlara da sesleniyorum; tarihin en büyük ve en doğru siyaset analizini her zaman olduğu gibi bu seçimlerde de yine halkımız, halklarımız yapacaktır. Ve fena halde yanılacaksınız. Analizleriniz de, siyasetiniz de çöp olacaktır. İşte Newroz alanları halkımızın en büyük siyaset analizidir! Hepinizi selamlıyorum. Yolunuz ve yolumuz açık olsun. (HABER MERKEZİ)