Aşk hormonunun karanlık yüzü

Oksitosin: Aşk Hormonu... Bu hormonun marifetleri yalnızca olumlu yönde tezahür etmiyor...

Google Haberlere Abone ol

S. Craig Roberts*

On yıl önce yayınlanan devrimci bir araştırma bildirisinde, “oksitosin” adı verilen bir hormonun diğer insanlara beslediğimiz güven duygusunu yaratan etken olabileceği açıklandı. Bu açıklama, oksitosin hormonunun sosyal etkileşimi artırma potansiyelini ortaya çıkaran bir araştırma furyası başlattı. Şimdi yeni bir çalışma, hormonun aslında iyi bilinen bir sosyal kolaylaştırıcı olan alkol birçok benzerlik taşıdığını gösteriyor. Ancak, alkol gibi, karanlık bir yanı da var.

2005 yılında yayınlanan ilk çalışmada gönüllülere, dürüstlüğü garanti edilemeyen isimsiz bir emanetçiye para göndermeleri istendi. Bir doz oksitosin alan insanlar plasebo (içeriğinde etken madde bulunmayan sahte ilaç) alanlardan çok daha fazla para göndermeyi tercih ettiler; bu kişiye daha fazla güven duydular. Sonraki deneyler, oksitosinin insanların empati gücünü artırdığını, onların daha cömert ve işbirliğine yatkın olmalarını sağladığını göstermiştir. Sosyal farklılıkları ve yüz ifadelerini okuma konusunda diğer kişilerin gözünde daha fazla ulaşılabilir olmak için güven duygusu beslediler; sosyal ilişkilerde daha az tedirgin ve endişeli oldukları gözlemlendi.

'PEMBE IŞILTI' SINIR TANIMIYOR

Dahası, oksitosinin sadakati teşvik etmeye yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bunun kanıtı, yoğun biçimde incelenen ve benzer genlere sahip iki kemirgen türü üzerinde en açık şekilde gözlenlenmiştir. Bir yanda, “tarla faresi” adlı hayvan (bir kemirgen türüdür) tek eşlidir; çiftleşmiş eşler karşılıklı olarak yakın bir bağ oluşturur ve yuva yapımı ile ana-babalık görevlerini paylaşır. Diğer yanda, “çayır faresi” adlı ve diğerine oldukça yakın olan kemirgen türündeyse, erkekler dişileri bebeklerle baş başa bırakır ve yeni adaylarla tekrar çiftleşmeye çalışır.İki türün oksitosine ilişkin duyarlılıkları farklıdır. Bununla birlikte, hormon dozajını artırarak veya algılayıcıları bloke ederek oksitosine etkili biçimdeki duyarlılığı arttıran deneyler, çiftler arası bağlanma davranışını değiştirebilir; dişi çayır faresinin bir ortak seçmesi ve önceden başına buyruk yaşayan çayır faresi erkeklerini tek eşli, çocuklarına ilgi gösteren bir babaya dönüştürmeyi kolaylaştırır.

Kendi türümüzde, oksitosinin bir ilişkisi olan erkeklerin diğer çekici kadınlara yaklaşmasını önlediği tespit edilmiştir; diğer cazip kadınlarla karşılaştırılırken eşlerinin yüzünü gördüklerinde beyin ödül sistemlerinin faaliyetlerini artırır ve çiftlerin sorunlarla olumlu bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olur.

Başta anne-bebek bağlarının oluşumunda olmak üzere, diğer işlevlerle birlikte "aşk hormonu"nun pembe ışıltısı hiçbir sınır tanımıyor gibi görünüyor ve sevgi dolu ilişkilerin çimentosu haline gelme ve ilişkiyi sürdürmeye yardımcı olma potansiyeli apaçık ortadadır. Sosyal etkileşimi kolaylaştırmaya dair etkileri, otizm, şizofreni ya da kaygı bozuklukları da dahil olmak üzere sosyal sorunlar ve iletişim problemleriyle mücadele eden hastalar için bu maddeyi makul bir tedavi aracı haline getirmiştir.

Daha da iyisi, kullanımı çok kolaydır. İnsanlar üzerindeki tüm çalışmalarda, oksitosin seviyelerini artırmak için burun içi spreyleri kullanıyor. Bu spreyler internet üzerinden de kolaylıkla temin edilebilir ve en azından kısa vadede kullanımı güvenli görünmektedir; hiç kimse uzun vadede bir zararı olup olmadığını bilmemektedir.

YAN ETKİLER

Öte yandan, son birkaç yılda bazı araştırmacılar tarafından ifade edilen endişeler, terapötik (terapi amaçlı) bir araç olarak oksitosinin potansiyel uygulamaları hakkındaki heyecanı düşürmeye başlamıştır.

Son çalışmalar, olumlu etkilerin en çok ihtiyaç duyanlarda çok daha zayıf, hatta zararlı olabileceğini gösteriyor. Sosyal açıdan yetkin veya güvenli bireylerin aksine, maddednin kullanımı, sosyal anksiyete eğilimli kişilerde işbirliği ve güven duygusunu azaltabilir. Aynı zamanda, eşlere yönelik şiddet eğilimini de artırır. Bu sadece genel olarak daha agresif olma eğiliminde olan insanlarda görülse de bunlar mevcutsa böyle bir tedaviden en çok zarar gören kişiler olacaklardır.

Bu olaylardaki paradoksal etkilerin açıklanması zordur; zira özellikle sorumlu olan beyin mekanizmaları henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Diğer yandan, yeni bir çalışma cevabı bulmamıza yardımcı olabilir. Birmingham Üniversitesi'nden bir ekip, oksitosinin alkol ile olan benzerlikleri üzerine yapılan çalışmaları karşılaştırarak anlamaya karar verdi ve iki bileşik arasındaki inanılmaz benzerliklerle şaşkınlığa uğradı.

ALKOL VE OKSİTOSİN

Oksitosin gibi alkol de sosyal açılardan olumlu etkilere sahip olabilir. Cömertliği arttırır, gruplar arasında bağ kurmayı sağlar ve korku, endişe ve stres de dahil olmak üzere sinirsel engellemelerin sosyal davranış üzerindeki etkisini sınırlandırır.

Ancak, elbette akut (düzenli) alkol tüketimi önemli dezavantajları da beraberinde getirir. Kronik kullanımın sağlık üzerindeki etkilerinden başka, duygusal yüz ifadesinin tanınmasına müdahale eder, ahlâki yargıları etkiler ve risk alma ve saldırganlık eğilimini artırır. Ve oksitosin ile olduğu gibi, saldırganlıktaki artış, var olan bir eğilime sahip olanlar ile sınırlıdır.

Araştırmacılar, davranışsal sonuçtaki çarpıcı benzerliklerin bünyemizde meydana gelen biyolojik mekanizmalar hakkında bir şeyler gösterdiğini iddia ediyorlar. Oksitosin ve alkol farklı beyin reseptörlerini hedeflemesine rağmen, bu reseptörlerin aktivasyonu benzer fizyolojik etkilere neden olur. Gerçekten de endişe tedavisinde yaygın olarak kullanılan “benzodiazepinler” de dahil olmak üzere, diğer bileşiklerin çalışma şekli ile benzerliklerine dikkat çekiyorlar. Böylece, bir kimyasalın etkilerini nasıl ortaya çıkardığına dair anlayışımız, diğerlerinin hareketlerini anlamamıza yardımcı olabilir.

Ancak, eğer bu yeni yaklaşım doğruysa, aşk hormonu hakkında kötü bir baskı yarattığı öne sürebilir. Hormonun şöhretini zedelemekle tehdit eden bazı karanlık bulutların toplanmaya başlamış olabileceği düşünülmektedir. En azından, onu çare olarak kullanmaya başlamadan önce dikkatli bir değerlendirme yapmak gerekiyor.

*S. Craig Roberts, Stirling Üniversitesi’nde araştırmalar yürütmektedir.

Makalenin aslı Discoverr'ın blogunda yayınlanmıştır. (Çeviren Tarkan Tufan)

Etiketler alkol aşk hormon