Azam Ali: Kalbim ve ruhum her zaman Doğu'ya ait

Klarnet Festivali için Türkiye’ye gelen Azam Ali'yle konuştuk. Ali, "İran'da kadınları görüyorum ve sahip olduğum özgürlüğe sahip olmalarını diliyorum. Onlar için konuşmak ve savaşmak görevim" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İran’da doğan ancak devrimden sonra sürgün edilen Azam Ali, 11. Klarnet Festivali kapsamında Türkiye’ye geldi. 13 Kasım Pazar günü AKM Tiyatro Salonu'nda dinleyicilerle buluşacak. 

Azam Ali, çocukluğunda sürgün edildiğinde önce Hindistan'a, ardından da Amerika’ya gitti. 2004 yılına kadar Vas grubuyla müzik yaptı ama her zaman Azam Ali olarak solo söylemeye devam etti. Ardından Niyaz grubuyla eşzamanlı müziğini yapmaya devam etti. “Evim” dediği İran’a özlemini her fırsatta dile getiren Azam Ali’nin hit şarkıları arasında 'Refuqe', 'Ben Pode Santa Maria', 'Endless Reverie', 'Forty One Ways', 'Neni Desem', 'Dem', 'Mehman' (The Guest), 'Beni Beni', 'Leyli' yer alıyor.

Sesini adeta bir enstrüman gibi kullanan sanatçı, Kürtçe, Türkçe, Arapça, Farsça, Azerice seslendirdiği şarkılarını İran’da öldürülen kadınlar için söylüyor. Sadece müziğiyle tepki göstermiyor, aynı zamanda sokaklarda İran için protestolara katılıyor. Konser öncesi bir araya geldiğimiz Azam Ali ile müzikten hayata, sürgün yıllarına ve çocukluğuna uzanan hikâyesini konuştuk…

Azam Ali

Klarnet Festivali için İstanbul’da bulunuyorsunuz. Uzun zaman sonra Türkiye’ye geldiniz, neler hissediyorsunuz?

Benim için Türkiye'ye gelmek, eve gelmek gibi. Kendimi her zaman Türkiye'nin kızı gibi hissettim. Son birkaç yıldır gelemiyordum ve benim için oldukça zordu bu durum.

'TÜRKİYE'Yİ EVİM OLARAK GÖRÜYORUM'

Türkiye ile bağınız nereden geliyor? Bu festivale katılmaya nasıl karar verdiniz?

Festivalden benimle iletişime geçen ve beni davet etmek istediğini söyleyen Serkan Çağrı oldu. Gelebilmek çok güzel bir duygu, Serkan Çağrı’ya bu davet için çok müteşekkirim.  Türkiye ile bağıma gelince... Türkiye ile bağlantım çok derin, ikinci bir vatan gibi. İran'da şarkı söyleyemediğim, vatanıma gidemediğim için burayı evim olarak görüyorum ve gerçekten de öyle hissediyorum.

Sizin bu bağınızı Türkiyeli olarak biz de hissediyoruz ki müziklerinize de yansıyor. Alevi müziği albümlerinizde yer almıştı, bunun ötesinde Mahzuni’ye Saygı albümünde yer aldınız. Tabii bir de Aşık Dertli’nin “Beni Beni” eserini de sizin yorumunuzla dinledik. Türküler, Ortadoğu esintileri her zaman yer alıyor müziğinizde. Bu sizin içsel yolculuğunuz diyebilir miyiz?

Özellikle Alevi müziğiyle çok derin bir ruh bağım var. Bu müziği yıllardır dinliyorum ve ruhumun dilinin bir parçası olduğunu hissediyorum. Ayrıca birçok Alevi müzisyen tanıyorum ve onlardan çok şey öğreniyorum. Bu müziğin uluslararası düzeyde sevilebileceğine inanıyorum ve bu yüzden söylüyorum.

Sufizm, sanıyorum sizin için farklı bir anlam taşıyor. Hem sesinize hem de müziğinize fazlasıyla yansıyor. Etnik çatışmaların ortasında mistisizm sizi nerelere götürüyor?

Doğu kültürünün en güzel yönü, maneviyat ve mistisizmdeki kadim köklerimizdir. Dünya daha modern ve daha batılılaştıkça, köklerimizle olan bu bağı kaybedemeyeceğimizi hissediyorum. Bu yüzden müziğimde o maneviyat duygumu yaşatmaya çalışıyorum. Benim için din ve tasavvuf arasında bir fark var, özellikle tasavvuf tasavvufu. Din, dini doktrini izleyen dışa dönük bir ifadedir ancak tasavvuf kişisel ve bireysel bir yolculuktur ve bazen bu yolculuk Mevlana için olduğu gibi müzik ve şiir yoluyla olur.

'KALBİM VE RUHUM HER ZAMAN DOĞU'YA AİT OLACAK'

Doğu-Batı arasında kaldığınızı düşünüyor musunuz?

Bedenim Batı'da yaşıyor ama ben Doğu'nun kızıyım, bu yüzden kalbim ve ruhum her zaman Doğu'ya ait olacak ve eve dönmeyi çok istiyorum.

Müziğe sınır koymuyorsunuz, sesinize de… Gerçekten müzikte sınır yok mudur?

Benim için müzik ve şarkı söylemek, sadece müzikal olarak değil, ruhsal olarak da gelişebilmeniz için çalışmaya ve öğrenmeye devam etmeniz gereken sonsuz bir yolculuktur. Bu, özünde ilahi ile müziğin kalbine ve gizemine inen derin bir yolculuktur.

Hem Niyaz hem de Azam Ali olarak albümleriniz var… Yaşadıklarınız müziğinize nasıl yansıyor?

Niyaz benim ana projem. Solo albüm yaptığımda müzik Niyaz'a uymuyor ve Niyaz'a uymayan birçok fikrim var. Ama diğer müzisyenlerle çalışmaktan zevk alıyorum, bu yüzden Niyaz benim en önemli projem.

Niyaz

'HEPİMİZ KÖKÜ OLMAYAN AĞAÇLAR GİBİ OLDUK'

Çocuk yaşlarda İran’ı terk etmek zorunda kaldınız. Sürgünü deneyimlemiş bir anne olarak, çocukken yaşadığınız, bugün zaman zaman sizi meşgul eden anlarınız var mı? İran’da sizi en çok etkileyen neydi çocukluk yıllarınızda?

Belki de Türkiye'de kendimi evimde gibi hissetmemin sebeplerinden biri de bana İran'daki çocukluğumu hatırlatmasıdır. Özgürdük ve tüm ailemle birlikteydim. Devrimden sonra neredeyse her İranlı aile yok edildi ve ayrıldı. Hepimiz kökü olmayan ağaçlar gibi olduk.

'İRAN'DAKİ KADINLARIN SAHİP OLDUĞUM ÖZGÜRLÜĞE SAHİP OLMALARINI DİLİYORUM'

Sanırım 2002 yılında gitmiştiniz İran’a. Sonrasında da gitme durumunuz oldu mu? Bugün hala İran’da kadınlar öldürülüyor. Siz uzakta olsanız, tepkinizi sosyal medyadan gösteriyorsunuz. Peki, duygu olarak, bir kadın olarak İran’da yaşanılanlara nasıl bakıyorsunuz?

Aktivist olmamın nedeni, kadın ve erkeklerin özgür olmasının bir insan hakkı olduğuna inanmamdır. İran'da kadınları görüyorum ve sahip olduğum özgürlüğe sahip olmalarını diliyorum, bu yüzden onlar için konuşmak ve savaşmak benim görevim. Bakın İran'da bugünlerde kaç genç öldürülüyor. Onları öldürmek, geleceği öldürmektir. İran kendi halkını öldürüyorsa nasıl bir geleceği olabilir? O yüzden de onları yaşamaları, hayatları, umutları ve hayalleri için savaşmalıyız.

Kürtçe, Türkçe, Arapça, Farsça, Azerice ninniler de söylediniz. Bu çocuklar için en masum ninnileri söylüyorsunuz. Hayatın bu kadar da masum olmadığı günümüze bir gönderme mi?

Müziğimde ezilen insanlara ışık tutmayı seviyorum. Ninni albümüm, İran kökleriyle hiçbir bağlantısı olmayan, ABD'de doğan oğlum Iman içindi. Ancak bu tür bir vatan kaybını yaşayan tek çocuk o değil. Ortadoğu'da pek çok çocuk siyaset ve baskı yüzünden acı çekiyor. Bütün bu çocukların anneleri ve babaları için şarkı söylemek istedim.