Arsan: Peker videoları iktidar için korku üretme tekniğini anlatıyor

Doç. Dr. Esra Arsan, Peker videolarını değerlendirdi. Arsan, "İzlerken 'kanınızla duş alacağız' sözlerinin de bir politik mesaj, bir korku üretme tekniği için planlanmış olduğunu anlıyoruz" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Organize suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker'in videolarının gördüğü ilgiyi değerlendiren Doç. Dr. Esra Arsan bu durumun üç nedenden kaynaklandığını belirtti. Arsan, Evrensel gazetesinden Serpil İlgün'e yaptığı açıklamada, "Sedat Peker’in uzun süredir devam eden Youtube yayınları ve diğer aktif sosyal medya hesapları düşünülürse, ya dijital ayak izlerini ustalıkla saklıyor ya da birileri kendisini bulmak istemiyor" dedi.

Arsan'ın değerlendirmelerden bir bölüm şöyle:

Siyaset-medya-mafya ilişkisi sosyal medya üzerinden skandala dönüştü. Öncelikle mafya-sosyal medya ilişkisini konuşalım.

Konu Sedat Peker’in videoları olunca, “alem Youtuber olmuş” demek geliyor içimden. (Gülüyor)

Sosyal medyanın mafya tarafından bu kadar ustalıkla kullanılması alışıldık bir şey mi?

Bu çok yaygın. Güney Amerika’da ve İtalya’da uyuşturucu kartelleri sosyal medyayı geniş kitlelere ulaşmak için kullanıyor. Özellikle TikTok ve Snapchat, narco kültürünü suç ve şiddet kültürünü yaymak için kullandıkları mecralar. Mafya bu platformlardan yeni elemanlar da devşiriyor. Ayrıca yasadışı ticaret ve fuhuş için sosyal medya kullanımı çok yaygın. Uyuşturucu satışında Instagram birinci,  Facebook ikinci sırada deniyor. Mafya patronları kendi yasal markalarını güçlendirmek için de sosyal medyayı kullanıyorlar. Yasadışı işlerini yasalmış gibi gösterdikleri paravan işleri var, mesela şarap bağları, medya şirketleri, kumarhaneler gibi. Bunların reklamını yapıyorlar sosyal medyada.

Fakat sosyal medya, kullandıkça dijital ayak izi bırakılan bir mecra. Eğer netteki ayak izlerinizi gizlemezseniz, güvenlik güçleri kolayca yerinizi tespit edebilir. Nitekim, son yıllarda birkaç medya baronu bu şekilde sosyal medya hesapları üzerinden yakalandı. 2020’de Colombia’da Diego Optra, Instagram hesabı takip edilerek yakalandı. Yine bu sene Mart ayında Dominic’te bir İtalyan mafya babası Youtube’a yüklediği bir yemek tarifi videosundaki ayak izleri takip edilerek yakalandı. Sedat Peker’in uzun süredir devam eden Youtube yayınları ve diğer aktif sosyal medya hesapları düşünülürse, ya dijital ayak izlerini ustalıkla saklıyor ya da birileri kendisini bulmak istemiyor.

Videoların izlenme oranının 40 milyonu aştığı ifade edilen Sedat Peker ifşaatları sizce neden bu kadar geniş ilgi gördü?

Üç nedenle: Birincisi, Sedat Peker’in ifşaatları bir grup izleyicide mafya-siyaset-medya üçgeninde halkın tahayyülünde var olan paradigmayı yıktı. Gerçi, ülkede az çok bütün kurumların artık kirlenebileceği kadar kirlendiğine ilişkin bir algı vardı. Ama Türkiye’nin en karanlık faili meçhul cinayetlerinin, uyuşturucu kaçakçılığının, mafya ile kirli ilişkilerin bizzat bu ülkenin askeri, polisi, eski ve yeni bakanı, hatta eski başbakanının oğlu tarafından gerçekleştirilmiş olduğu iddiası tokat gibi indi. Toplumda büyük bir çoğunluk hâlâ “kutsal devlet suç işlemez” mantığıyla olaylara bakıyor. Devlet gazeteci öldürmez. Devlet masum Kürt çocuklarını sokak ortasında alnından vurarak öldürmez. Halbuki Sedat Peker diyor ki, “Uğur Mumcu öldürüldükten sonra onun evine ilk giden kişi Mehmet Ağar; katil hep ilk gelen olur.” Şok etkisi. Yine benzer bir şekilde Korkut Eken ve Mehmet Ağar tarafından Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetinin tetikçi olarak ilk önce kendisine teklif edildiğini, ama “işi” başkalarının “hallettiği”ni iddia ediyor. İnsanların kanı donuyor. Bu iddiaları Peker’in kardeşi Atilla Peker de tanık olarak doğruluyor ve bunlar derin devlete ilişkin Susurluk skandalından sonra gördüğümüz en yakıcı açıklamalar. Geniş bir kesim bu açıklamaları hayretle ve dehşetle izliyor.

İkincisi, acımasız dünya sendromuyla medyadan yayılan şiddet görüntülerini izleyen ve korkularıyla güvensizliklerini pekiştiren kitle. Gerbner’in acımasız dünya sendromu düşüncesine göre, medyadan yayılan şiddet, suç paranoyasını arttırır. Özellikle ekranda izlenen şiddet içerikleri, insanların dış dünyaya olan güvenini sarsar ve bir korku sarmalına sokar. Sedat Peker de bu videolarda tekinsiz, güvensiz, korku ve şiddet dolu bir dünyaya kapı açıyor. Üstelik bu bir dizi film değil, gerçek dünya. Şimdi tabii pandemi nedeniyle hastalık korkusuyla evlerinde kapalı kalmış milyonlarca insan var. Kurtlar Vadisi, Çukur gibi dizilerle kurgusal şiddeti izleyerek dolmuş olan bu kitle, Peker’in açıklamalarıyla dizilerdeki şiddet sarmalının aslında gerçek olduğu duygusuyla bir kez daha paranoyaya kapılıyor. Bu grup, sokağa çıkmadıkça ve olaylara sessiz kaldıkça kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünerek daha da içe kapanıyor. Gerçekten de içinde yaşadığımız çağ bir korku çağı ve korku bir politika olarak üretilen, toplumsal nizamı sağlamak için sistematik olarak medya aracılığıyla pompalanan bir şey. Videoları izlerken mesela Peker’in biz barış akademisyenlerine söylediği “kanınızla duş alacağız” sözlerinin de bir politik mesaj, bir korku üretme tekniği, AKP’ye yaranmak için özellikle planlanmış bir söylem olduğunu anlıyoruz.

Üçüncüsü, Türkiye’de işlenen tüm faili meçhul cinayetlerde derin devletin, siyasilerin, polis ve askerin rolünü bilen, bunu yıllardır yılmadan ispatlamaya çalışan, sorumluluk sahibi insanlar. Ve tabii bu cinayetlere kurban gidenlerin yakınları. Bunlar siyasetçi, gazeteci, hukukçu, kayıp yakını, sivil toplum örgütü çalışanı veya barış akademisyenleri gibi yıllardır hakikati ve adaleti arayan insanlar. Bu grup da, bu şerden bir hayır çıkar mı, acaba namuslu bir savcı çıkıp da bu iddialardan bir soruşturma dosyası açar mı diye umutlanıyor.

SÖYLEŞİNİN TAMAMI