Doğal afet değil cinayet!

Madencilik kamunun işidir. Madencilikte özelleştirmeye, özel sektör işletmeciliğine kesinlikle izin vermemek gerekir. Bu alanı özel sektörün kar hırsına açarsanız, ölümlere davetiye çıkarısınız.

Google Haberlere Abone ol

Nuran Gülenç

17 Kasım gecesi  Siirt’in Şirvan ilçesinde bir maden kazası daha yaşandı. AKP’ye yakınlığı ile tanınmış, medyadan turizme pek çok alanda faaliyet gösteren Ciner Grubu’na bağlı Park Elektrik Şirketi’nin işlettiği bakır madeninde toprak kayması sonucu 16 işçi toprak altında kaldı. Bu yazı yazıldığı sırada henüz Murat Ant, Reşit Can, Abdulbaki Aydın, Ali Sönmezsoy, Şefik Tuncer, Sedat Bulut toplam 6 işçinin cansız bedenine ulaşıldı. Diğer 10 işçi için de arama çalışmaları devam ediyor.

Şimdi dört gözle bekliyoruz. Acaba geride kalan 10 işçinin de bedenlerine ulaşılabilecek mi? Yoksa, onlar da cinayet grubuna dönüşmüş olan Ciner Grubu’nun 2011 yılında Afşin-Elbistan linyit açık işletmesinde meydan gelen maden faciasında   toprak altında bırakılan 9 işçinin kaderini mi paylaşacaklar! Sevdiklerinin en azından başına gidip bir gözyaşı dökebilecekleri birer mezarları olabilecek mi? Hep birlikte göreceğiz.

Şirket yetkilileri ve hükümet sözcüleri görünen o ki, Soma’da olduğu gibi, yaşanan katliamı doğal afete, fıtrata bağlayıp hem kendi siyasi sorumluluklarını hem de Ciner Grubu’nu aklama peşine düşmüşler. Madencilik bilindiği gibi, doğanın bağrına gizlenmiş cevheri çıkarma işlemidir.  Bu işlem ya açık işletme ya da yeraltı madenciliği ile yapılır. İkisi de çok tehlikeli iştir. Madencilik derslerinin ana konusu açık işletmecilikte toprağın kaymasını, yeraltı madenciliğinde, göçüğün engellenmesini, gazların miktarlarının takibini , ocağın yeraltı suları ile dolmaması için yapılacaklardan oluşur. Yani bunlar bilinmeyen tehlikeler değildir.  Önlem almazsan, toprak kayması, göçmesi, ocak yangını gaz patlaması beklenen kazalardır. Tıpkı, Siirt Şirvan bakır madeninde yaşandığı gibi. Bir açık işletmede de basamak yüksekliğini, genişliğini ve şev açısını ona göre bırakacaksın, alınabilecek diğer önlemleri alacaksın,  ramak kalaları dikkate alacaksın ki, toprak kaymasın, insanların dünyası başına yıkılmasın, hayatlar kararmasın.

Şimdi kimse bize, Siirt, Şirvan Madenköy’de  yaşanan katliamı, önlenemez bir durum  doğal afetmiş, heyelanmış gibi göstermeye çalışmasın, bu da Soma, Ermenek, Afşin-Elbistan ve diğer niceleri gibi, göz göre göre cinayettir.

GERÇEK SORUMLULAR YİNE TUTUKLANMADI

Ortada, bir iş cinayeti var. Tutuklananlar şirketin iş güvenliği uzmanları, sanırsınız karar alma ve uygulama yetkileri var!  Sicili kabarık Ciner Holding yöneticilerine dokunan yok.

2012 yılından bugüne çalışma yaşamında iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu esas alarak yürütülüyor. Yasa çok net bir şekilde “İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” dür demesine rağmen, bakır madeninin patronları ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Yine, Kanun’da iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışan uzmanların görevi, “İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir” diye tanımlanmasına rağmen, bu maden faciasında da tutuklananlar onlar oldu.

Aynı yasayı bu kadar farklı yorumlama bizim ülkemize ait bir özellik olsa gerek diyeceğim ama aslında bunun, siyasi iktidarın yandaş sermayeyi korumaya çabalarının bir ürünü olduğunu görmek gerek.

SON SÖZ YERİNE

Pek çok vesile ile tekrarladım, 16 canı aramızdan alan, 35 yavruyu öksüz bırakan, içimize ateş düşüren Siirt, Şirvan Bakır Madeni katliamı nedeniyle bir kez daha tekrarlayayım. Madencilik kamunun işidir. Madencilikte özelleştirmeye, özel sektör işletmeciliğine kesinlikle izin vermemek gerekir. Bu alanda özel sektör işletmeciliği ölüm getirir. Özel sektörün kar hırsına bu alanı açarsanız, ölümlere davetiye çıkarısınız. Bunu  Soma’da , Ermenek’te ve daha nice maden facialarında  gördük. Madencilik zor ve maliyetli bir iştir. İşçi sağlığı ve güvenliği öncelikli konudur bu da maliyeti artırır. Madeni çıkarmak bir ihtiyaçsa  zararına da olsa bunu devlet eliyle yapılması gerekir. Bu nedenle, hükümet bir an önce madencilikte özelleştirmeden, özel sektör uygulamalarından vazgeçilmelidir.

Aksi taktirde, bizler medyanın toprak altında kalan işçilerin sayısı ve durumundan önce toprak altında kalan makina sayısının yazmasına daha çok isyan ederiz.