Yelda Eroğlu

yazar@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Hem pastam dursun hem de yeni pastam olsun “Son yıllarda muhafazakar diyebileceğimiz geniş bir okur kitlem oluştu. Olağanüstü saygılı, sevgili bir güzellik yaşıyoruz onlarla. Sanırım herkese örnek olması gereken, büyülü bir ilişki bu” diyor Erbaş. Muhafazakar okurlarım da var artık deyip geçebilecekken, bu yeni okurlarıyla düzeyli seviyeli ilişkisini ille de vurgulama ihtiyacı… Biz Erbaş’ın masasında duran sol pasta rahatlıyoruz böylece; oh neyse ki yüz göz olmamışlar.
Nasreddin Hoca, Dostoyevski ve 'Yaradaşlık' Takkeyi önlerine koyacak orta yaşı geçmiş yerli öykücüler, genç öykücüleri kendilerini okumaya ikna etmek için mesela ne yapmalıdır? İnsanın aklına türlü tuhaf yöntem geliyor: Mesela orta yaşı geçkin öykücülerin gençlerin ilgi duyduğunu varsaydığı temalarda öyküler yazması (Instagram’da yeterli takipçiye ulaşamayan genç bunalıma girer ve olaylar gelişir/ Zara indiriminde 45 dakika kasada bekleyen genç harcadığı vaktin aldığı monta değmediğinden şüphelenip varoluşsal bir sorgulamaya girişir ve olaylar gelişir)... Seri politik yanlışçılık Yazardan herkese her inanca saygı sevgiyle yaklaşmasını beklemiyoruz. Ama ama “Bir rahibenin donu kadar ciddi görünüyordu” benzetmesi bize hangi yeni bakış açısını kazandırıyor ya da karaktere ne katıyor ya da karakterdeki hangi özelliği imliyor?
Charlotte Bronte’e kardeşini kim öldürttü? Eğer Charlotte, doğduğu yaşadığı öldüğü papaz evinin tepesindeki mucize balonlarını bu sıradan insan iğneleriyle dürtmeseydi. Miti mit olarak bıraksaydı. O zaman belki de kardeşlerini zehirlediği kurgulardan azade kalabilecekti. İpek Ongun'dan Nilgün Bodur'a ortalama Bir Genç Kızın Gizli Günlüğü, adına kanıp entrika, beyaz dizi imkanları hayal eden satın almacılara avcunu yalatıp, Türkiye’nin ortasında, ama her anlamda; politik, coğrafi, düşünsel, kültürel “orta”sında ikamet eden Serra adlı bir genç kızı lise çağından alır, onu çoluk çocuk sahibi bir kadın haline getirir. Türkiye’den bir bildungsroman, derdim, fesatlık yapacak olsam.