Bahadır Özgür

bozgur@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Fenerbahçe’yi öldürecek plan: Genişleterek özelleştirme Kalamış Yat Limanı bir kez daha satışa çıkarıldı. Ama burada mesele özelleştirme değil sadece. Genişleterek özelleştirme! Yani parkların, yeşil alanların, yürüyüş ve bisiklet yollarının bulunduğu bölgede binlerce metrekare yeni inşaat alanı açılacak. Nitekim özelleştirme dosyasında yat limanının gelirinin ve cazibesinin, yeni imar planıyla artırılacağı vurgulanıyor.
Eylem Tok ve oğlu davası: 112 kayıtları nerede? Kamuoyunda bir vicdan meselesi haline gelen Eylem Tok ve oğlunun firarı hala tam aydınlatılamadı. Tanık ve sanıkların ifadeleri üzerinden yürütülen soruşturmada, kazadan saniyeler sonra 112’ye ulaştığı belirtilen resmi kayıtlar ise henüz dava dosyasına girmedi. Kayıtlara göre kaza ile Eylem Tok ve oğlunun olay yerinden kaçması arasında 40 dakikalık bir zaman var. 155 mm’lik mermiyle büyüyen yeni ‘savaş tüccarı’ kim? Dört bir yanımızda savaş makinesi harıl harıl işlerken, bunun yarattığı kârlı ticarete de dikkat kesilmek lazım. İşte Türkiye’nin seçime kilitlendiği günlerde, ABD-Türkiye arasında son yılların en büyük ihracat anlaşması yapıldı. Konu Ukrayna’ya gönderilecek 155 mm’lik top mermisi. Peki kim üretecek ve bu sayede ihracat şampiyonu olacak?
Bölüşüm şokundan bölüşüm kavgasına… Her bölüşüm şoku peşinden bir bölüşüm kavgası getirir. Türkiye geçmiş 10 yılın ardından bu aşamaya geçiyor gibi. Dolayısıyla yerel seçimleri belirleyen ‘boş tencere’, bundan sonrası için de siyaseti belirlemeyi sürdürecektir ve onu çok daha parçalı hale getirecektir. AKP-YRP: Anadolu’da miras değişimi YRP, yerel seçimde ileriye dönük köklü sonuçlar doğuracak biçimde AKP’ye darbeyi indiren parti. İslamcı siyaset içinde, ‘kapalı devre’ bir yer değiştirme yaşandı demek, abartı olmaz. YRP, İslamcı siyasetin yeni adresini ilan eder gibi 20 yıllık kalelerde burçlara kendi bayrağını dikti. AKP’nin omurgasına Yeniden Refah neşteri AKP için gözü kapalı oy veren illere bakıldığında YRP’nin iktidarda yarattığı tahribat dikkat çekici. YRP, omurgaya neşter atmış görünüyor. Bu illerde oylarının büyük bölümünü AKP’nin kalbinden sökmüş durumda. Erdoğan’ın önünde bir de YRP’nin yarattığı Gordion düğümü var artık. Ve aynı tarihsel ağacın meyvesi için karşı karşıyalar. İliç’in bilirkişi raporu: Şirket suçlu, en yetkili isim suçsuz! 9 işçinin bedeninin hala milyonlarca ton siyanürlü toprağın altında durduğu İliç’teki çevre katliamıyla ilgili bilirkişi raporunun detayları belli oldu. Raporda havanın, suyun ve toprağın kirletildiği, şirketin kayan liç yığını sahasında hiçbir önlem almadığı belirtildi. Anagold ‘asli kusurlu’ bulundu. Ama şirketin Türkiye’deki en yetkili isminin sorumluluğu olmadığı savunuldu. İliç’ten çıkan arşiv: Çalık, eski AYM üyesi ve Ziraat Bankası İliç’te memleketin pek çok hücresine nüfuz etmiş çok kollu bir canavara bakıyoruz. Orada sadece küresel sermaye ve yerli işbirlikçisi ile onun siyasi bağlantıları durmuyor. Satın alınmış bürokratlar, bilim insanları, gazeteciler, hukukçular da var. Erdoğan bırakır mı? O yönetmeyecekse niye var bu rejim? Her konuda ‘u’ dönüşü yapabilir, dün söylediğini bugün reddedebilir fakat, bulunduğu konumdan taviz veremez Erdoğan. Esneyemeyeceği yegane yer burası. Verirse rejimi de biter. Sonrasının iyi mi kötü mü olacağını tamamen toplumun siyasal konumlanışının belirleyeceği bambaşka bir sürece evrilir ülke. Anagold’u, Anagold’a çalışan şirkete denetletmişler! İliç’te tam da felaketin yaşandığı bölgede daha önce gerçekleşen liç yığını kayması için Çevre Bakanlığı, denetimi özel bir şirkete yaptırmış. Üstelik o şirket, 2009’dan beri Anagold ile çalışıyor. Düşman yapmaz: Trabzon yaylaları altın için paylaşıldı! Erdoğan’ın üç yıl önceki kararı ile turizm bölgesi olmaktan çıkarılan Trabzon’daki iki yayla, altın madeni şirketlerinin av sahasına dönüştürüldü. Dün yapılan ihale ile 10 adet maden hakkı satıldı. Alan şirketlerin kimler olduğuna bakınca, siyaset-ticaret rant çarkının nasıl acımasız işlediğini bir kez daha görüyoruz. Erdoğan, İngiliz altın tekeli için sınırı nasıl değiştirdi? Biz İliç’teki 9 madencinin yasını tutup, felaketin korkusunu yaşarken, İngiliz altın tekelleri Londra Borsası’nda hissedarlarına Türkiye’de yağmalayacakları yeni rezervlerin müjdesini veriyor. O müjdelerden birisi de Balıkesir’le ilgili. Şirketin önündeki engeli kaldıran ise Recep Tayyip Erdoğan’dı. İngiliz hissedarların çıkarı için koruma altındaki bölgenin haritasını değiştirdi. Altın-siyaset-ticaret: İliç’teki yerel oligarşi Sermayesi kıtalara yayılmış, güçlü yerli işbirlikçilere sahip Anagold’un çıkar piramidinin, geniş bir de ‘alt tabakası’ var. Maden geldikten sonra kurulan onlarca taşeron şirket, birkaç ailenin elinde. Onlarla kan bağı bulunan yüzlerce yoksul ise madenin işçi deposu. Üstelik yerel siyaset ve bürokrasi de altının etrafına örülü ilişkilerin hakimiyeti altında. İliç’teki madenden bir de oligark çıktı Sömürge madenciliğinin ardında devasa bir çıkar evreni var. İç içe geçmiş şirketler ağı farklı ülkelere, kıtalara, vergi cennetlerine uzanıyor. İşte İliç’teki madenin ardındaki çıkar ağında da küresel bir maden simsarı dikkat çekiyor. Maden faaliyete geçtiğinde onun yöneticisi şöyle diyordu: “Dünyanın en ucuz maliyetli madeni…” Failler aynı: Erzincan’ı yıktılar, sıra Artvin’de Tüm uyarılara rağmen kapatılmayan Erzincan’daki altın madeni felaketinin bir benzeri, Artvin için de yaklaşıyor. Üstelik failler, Erzincan’daki ile aynı şirketler. Ve uzmanlar, çevre mücadelesi verenler, hukukçular yine uyarıyor: Geç olmadan durdurun! Kelebek etkisi: Özak işçisi, Husi füzesi ve Erdoğan’ın rayı Özak Tekstil işçilerinin direnişi, Levi’s’ın Hindistan hayali, Yemen’deki Husilerin füzelerle ticaret gemilerini vurması ve Erdoğan rejiminin her yana döşediği yeni demir yolu hatları… Şanlıurfa’da kanat çırpan bir kelebek, bakın nasıl küresel ticarette bir titreşime dönüşüyor. Bankalar tertemiz soydu: Deli Dumrul haracında rekor! Ücretlilerin hayatının daha da çöktüğü bir yılda bankalar, adi sokak yankesicilerini bile aratacak hırsızlığa imza attılar. Ücret ve komisyon adı altında aldıkları milyarlarca liralık Deli Dumrul haracındaki artışlar rekor kırdı: Garanti yüzde 140, Yapı Kredi yüzde 142, Akbank yüzde 188. Bizi nasıl bir İstanbul bekliyor?   İlçelerin nüfus hızlarını, kentsel dönüşümle beraber yaratılan yeni nüfus hareketliliğini ve iki ana kampa bölünmüş siyasi haritayı üst üste koyunca, tartışılması gereken bir manzara çıkıyor. Merkezde hız aşırı düşüp, sınıfsal ayrışma netleşirken; çeperde muazzam bir yeni nüfusla beraber, dinamik bir sınıfsal yapı oluşuyor. Erdoğan’ın yemini, yoksulun hali, İstanbul’un seçimi… Geçim derdi basit bir ekonomik durum değil, bütün toplumsal yapının nirengi noktasıdır. Doğrudan toplumun belli bir kesiminin çıkarını, diğerlerine karşı savunmayı; adalet terazisinin kefelerinden birine abanmayı gerektirir. Aksi halde devlet olanağı ve bunun dağıtımını kim elinde tutuyorsa, geçim derdini de siyaseten o yönetir. Açgözlülüğün kalbinden gelen bir ses: 'Ulan alçak Sakıp' Sabancı ailesinin ‘üvey’ mensubu Sevgi Sabancı’nın yazdığı anı kitabı, Türkiye’nin en zengin ailelerinden birisinin üzerinden sermaye sınıfının ahlaki, dini, etik anlayışının altındaki çırılçıplak servet tutkusunun genetik haritasını çıkarıyor. 5 vakada bir imar rantı kompedanının portresi Murat Kurum tamam ama Erdoğan öyle bir adayı daha sahneye sürdü ki, kazandığı taktirde İstanbul’u neyin beklediğinin beyanı oldu. Kimse imar rantı konusunda onun kadar maharetli değil. AKP’ye kentsel dönüşümle arazi gaspının nasıl yapılacağını da, imar planlarının değiştirilmesi sayesinde milyarlarca liralık rantın nasıl yaratıldığını da o öğretti denilse, yeridir. 600 bin binayı dönüştürecek parayı niye cebe attınız? Meclis’in raporuna bakılırsa AKP iktidarı 11 yılda ülke çapındaki toplam 6-7 milyonu bulan riskli yapıların sadece 238 binini dönüştürdü. Ama aynı dönemde İstanbul’daki 130 projeden yandaş müteahhitin cebine 85 milyar dolarlık rant aktarıldı. İnşaat mühendislerinin hesabına göre, İstanbul’daki 600 bin riskli konutu birkaç defa dönüştürecek bir kaynak bu. MİT’in ‘aşırı sağ’ raporu MİT, 2024 yılının raporunu Batı’daki aşırı sağın yükselişine ayırdı. Ana konu Batı ama iktidarın kendine yönelmiş yeni bir ‘iç tehlikeyi’ işaretlediği de muhakkak. Lakin bu yeni tehlikeyi öyle kolayca ‘düşman’ olarak etiketleyemiyor. 21 yıldır sürdürülen kültür savaşının mevcut biçimlerinin içine yerleştiremiyor. AKP’nin demir ağları: İmtiyaz İngiliz’e, propaganda Türk’e Cumhuriyet’in 10’uncu yılında bağımsız bir kalkınmanın simgesi öz kaynaklarla yapılan demiryollarıydı. 100 yıl sonra AKP, buna nazire yaparcasına, ‘yerli ve milli’ propagandası eşliğinde, "ülkeyi demir ağlarla örüyoruz" diyerek benzeri ancak Osmanlı’nın dağıttığı kapitülasyonlarda görülebilecek bir bağımlılık ilişkisine imza atıyor. Yetim malı gaspından inşaat rantına: Emlak GYO AKP’nin iktidara gelir gelmez ilk el attığı iş, Emlak Konut’u yeniden yapılandırmaktı. Çünkü kamu malına çökmenin, sermaye grupları yaratmanın ve bu çıkar evrenini siyasi ve hukuki bir rejimle örmenin tarihsel yolu hep Emlak Konut’tan geçmişti. Emlak GYO devasa bir gayrimenkul şirketi olmuştu. 2009-2018 arasında da Murat Kurum’a emanet edildi. Kurum, 5 yıl da bakan olarak tüm bu inşaat rantı makinesini yönetti. Murat Kurum ve ‘deprem pazarlığı’   Erdoğan, belki Ekrem İmamoğlu karşısında şimdilik politik cazibesi güçlü görülmeyen bir ismi İstanbul’a atamış görünebilir. Ama Erdoğan’ın 21 yıllık rant üretim ve dağıtım mekanizmasının inşa ve uygulayıcılarından birisini tercih ettiği muhakkak.  Alman yargısı borcu affetmedi: Demirören’e iflas kararı Ziraat Bankası’na milyonlarca dolarlık borcunu ödemeyen Demirörenler’in Almanya’daki gayrimenkul şirketi hakkında, 240 milyon euro kredi borcu sebebiyle geçici iflas kararı verildi. Mahkeme şirketin mal varlığının yönetimini de görevlendirdiği bir avukata devretti. Demirörenler, Berlin’in en lüks gayrimenkul projelerinden birisi olan Upside Berlin’i yapıyordu. Gübretaş’ta ne oluyor?.. İran’daki ‘kara kutu’ Borsada günlerdir Gübretaş depremi yaşanıyor. Şirketin değeri 60 milyar liradan fazla eridi. Peki ne oluyor? Gelin SPK’nın izin vermediği sermaye artırımının, ucu İran’a uzanan sebebinin perde arkasına bir bakalım. Organize suç mu arıyorsunuz, dönüp borsaya da bir bakın Özellikle son iki yılda halka arz furyasıyla coşan borsada mükemmel bir soygun yaşanıyor. Elbette borsa daima manipülasyonla maluldür ama mesele birkaç bin para babasının, şirketini borsaya açan patronun ve onların tetikçisi simsarların organize işine döndü artık. Esas sorun olan bitenin sadece endeksteki oyunlardan ibaret olmaması. Paylaşılan servet, hepimizin hayatından emilen değerlerin bir toplamıdır. Buyurun örnekleriyle beraberce bakalım. Ziraat’e, Next Level kazığı: ‘Biz böyle para kazanıyoruz’ AKP’li vekilin eşinin yaptığı, Erdoğan’ın açtığı, Sedat Peker’in “rüşvetin üssü” dediği Ankara Next Level AVM, 2019’da kredi borcu karşılığı Ziraat Bankası’na devredilmişti. Neredeyse tamamı Ziraat kredisiyle yapılan AVM için yandaşın 2019’da 412 milyon lira borcu silinmişti. Ziraat, AVM’yi bu ay 1 milyar liraya satışa çıkardı. Dolar bazında bakıldığında arada tam iki katı zarar var.