Tarihi maçların şehri İstanbul

Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki en büyük üçüncü finale ev sahipliği yaparak üçlemeyi tamamlayan İstanbul'da, birçok açıdan tarihe geçecek bir maç yaşandı. İlk defa kadın hakemlerin yönettiği Chelsea, Liverpool'un 2005'teki gibi geri dönüşüne izin vermedi. Süper Final önce uzatmalara, sonra da penaltılara gitti. Ve İstanbul'da kazanan yine Liverpool oldu!

Volkan Ağır vagir@gazeteduvar.com.tr

İstanbul, 2005 yılında Şampiyonlar Ligi, 2009'da UEFA Kupası Finali'ne ev sahipliği yaptıktan sonra üçlemeyi yapacağı Süper Kupa Finali için hazırdı. Dünya'daki en iyi konuma sahip stadyumlardan biri olan, sevdiğim adıyla Beşiktaş İnönü Stadı, maçtan önceki günkü basın toplantıları sırasında gözlemlediğim kadarıyla bu tarihi güne hazırdı.

UEFA ve yerel organizasyon komitesi taraftarların bir araya gelemeyeceği şekilde yönlendirmeler yapmıştı. Böylece Chelsea taraftarları Beşiktaş'ta, Liverpool taraftarları Taksim'e yönlendirildi. Maçın oynanacağı stadyum etrafında alınan güvenlik önlemleri nedeniyle yollar kapatıldığından otobüs ya da dolmuş yerine İstanbul'un en keyifli ulaşım aracıyla günün ilk adımını Beşiktaş'a attım. Önce aşağı mahalledeki Chelsea'li taraftarların güne nasıl hazırlandığına bir göz attım.

AŞAĞI MAHALLEDE BANDO ŞOV

Öğlen saatlerinde, 4 civarında, Çarşı'ya girdiğimde ilk gördüğüm Chelsea formalıya kısa bir sohbet etmek için yanaştım. Melih'miş adı. UEFA'nın ilk satış aşamasındaki başvurusunda bilet çıkmayınca karaborsada şansını deneyeceğini söyledi. Kapıyı 1500 TL'den açmışlar, "500'e kadar çekersem girerim" dedi. Çok zor bir pazarlık. Kartal heykelinin oralara doğru ilerlerken sağda solda yer alan küçük ama işini bilen işletmeler mavili taraftarlara evlerinde gibi hissettirmek için hemen Chelsea şarkılarını çalma listelerine eklemişler. İşe yaradığını söyleyebilirim. Kartal heykeline vardığımda takımları ve taraftarları havaalanında karşılayan bando ekibi de oradaydı. Henüz kalabalık değilken, Chelsea taraftarlarının da alkol tüketim seviyesi henüz konuşulabilecek seviyedeyken birkaç taraftarla sohbete giriştim. Alex ve Max Chelsea'ye güveniyordu 2-1 alırız dediler. Bir başka Chelsea taraftarı ise takımından hiç umutlu değildi, ve maçın ilk yarıda 5-0 olacağını düşündüğünü söyledi. Belki de totem kovalıyordu. Liverpool taraftarlarının takımlarına güvenleri ise tamdı.

Frank Lampard'ın teknik direktör olması etkisiyle olacak ki, Lampard formalı Chelseali sayısı Beşiktaş'ta göze batar seviyedeydi, aynı şekilde Galatasaray, Fenerbahçe, Göztepe, Karşıyaka, Adana Demirspor, Adanaspor formalı taraftar sayısı da bir hayli fazlaydı. Bir Avrupa kupası olması nedeniyle herkesin özgürce desteklediği formasını giyerek Çarşı'da dolaşması gelecek için de belki bir kıvılcım olur ümidi yarattı bende. Fakirin ekmeği işte.

YUKARI MAHALLEDE PUBLAR TIKLIM TIKLIM

Saatim akşamüstü 6'yı gösterdiğinde bir de Liverpool taraftarlarının olduğu yere yukarı mahalleye doğru yol aldım. Bazı yollar kapalı olsa da Maçka'dan Teşvikiye'ye doğru çıkıp İTÜ Taşkışla'ya salınarak Talimhane çıkışında attım kendimi sokağa. Oteller bölgesi Liverpool taraftarları tarafından kuşatılmıştı bile. Gezi Parkı'nda maçı bekleyen Liverpool taraftarı sayısı da, Taksim Meydanı'nda maç saatini bekleyen İngiliz taraftarların sayısı da öyle. İstiklal Caddesi'ndeki kalabalık normal bir günkünden farklı değildi. Arka sokakları deneyip hızlıca Nevizade'ye inerek esas toplandıkları yerlere doğru hızlıca adımlarımı yönelttim. Yol üstünde bulunan bütün publar Liverpool bayraklarını asmış, Brit Rock parçalarla sokakları inletiyorlardı. Nevizade'de boş masa bulmak bir hayli zordu. Maça gidecek olanlar yemeklerinden son lokmalarını alırken, maçı orada izleyecek olanlar demlerine dem katıyordu. Maç saati yaklaşırken gerisin geri Galatasaray'dan, stadyuma hızlı adımlarla yürümeye koyuldum. Stadyum yolunda kalabalıkla birlikte coşkuda artıyordu. Güvenlik stadyum etrafında bileti olmayanlara geçiş izni vermiyordu. Dolmabahçe'deki stadyumun etrafı hınca hınç taraftarlarla doluydu.

MAVİLER BASKIN BAŞLADI

Maça Liverpool'un vuruşuyla başlandı. Fakat Chelsea hızlı, kısa ve direkt paslarla rakip kaleye gitme niyetinin olduğunu maç başında gösterdi. 5. dakikada Mane'nin röveşatasında top Christensen'in eline çarpsa da Fransız orta hakem Frappart pozisyonu yakın mesafe olarak değerlendirdi. Chelsea ilk 10 dakikada bu maçta kolay boyun eğmeyeceğinin sinyallerini veriyordu. Henderson 13. dakikada sağdan içeri ortaladı ancak kademede Christensen Mane'ye topa vuruş izni vermedi. Salah 16. dakikada maçtaki gol siftahını yapmak istedi. Defansın arkasına sarkarak kontrol ettiği topta Chelsea kalecisi Kepa geçit vermedi. Chelsea'de Giroud bu pozisyona hemen cevap vermek istedi ama sonuç alamadı. Maçın ilk tehlikeli atağını 22. dakikada Pedro ile Chelsea sol kanattan geliştirdi. İspanyol'un sol ayağıyla çıkardığı şut üst direkten döndü. Maviler hiç de öyle kolay lokma olmayacağını bastıra bastıra söylüyordu.

.

FİNALLERİN GOLCÜSÜ YİNE SAHNEDE

Bu dakikaya kadar Liverpool oyun kurmakta ve varlık göstermekte çok zorlandı. Klopp muhtemelen ilk yarının ortasına kadar süren Chelsea baskısıyla birlikte ikinci yarıda yapacağı değişiklikleri düşünmeye başlamıştır. Zira 32. dakikada defansın arkasına sarkan Kovacic'in gol vuruşuna Adrian engel olmasaydı Londra ekibi golle buluşacaktı. Maçın en ciddi gol tehlikesiydi. Çok geçmeden Kante'nin direnerek orta sahada kaptırmadığı topu, takımın yeni ve muhtemel hücum lideri Pulisic'e aktarmasıyla yaratılan tehlike sonrası, genç oyuncu defansın arkasına sarkan Giroud'yu topla buluşturdu ve finallerin golcüsü Fransız maçın ilk golünü attı. Ardından Pulisic topu bir kez daha ağlarla buluştursa da yan hakem hakem Manuela Nicolosi pozisyonun ofsayt olduğunu orta hakem Frappart'a iletti ve ilk yarı 1-0 sona erdi.

Devre boyunca Kante'nin orta sahadaki oyun kurma becerisine dur diyemedi Liverpool. İlk 11'de olması beklenmeyen Joe Gomez, Alexander Trent Arnold'u arattı. Uzun süren sakatlıktan dönen Oxlade Chamberlain neredeyse topla buluşamadı bile. Liverpool'un tek atak organizasyonu Matip ve Van Dijk'ın çapraz uzun toplarla Salah'ı sağ kanatta buluşturmasıydı. Kırmızılar bir kaç kez bu şekilde tehlike yaratabilse de şut çekmekte zorlandılar.

KIRMIZILAR İKİNCİ YARIYA AC DC PARÇASI GİBİ GİRİŞ YAPTI

İkinci yarının başlamasını beklerken kenarda ısınan Firmino'yu gören Liverpool taraftarlarının alkışları yükseliyordu, diğer yandan da AC DC'den Highway to Hell yankılanıyordu. İkinci yarının başlamasıyla birlikte, rockçı ruhunu hatırlayan Klopp'un takımı aynı, AC DC şarkılarının başlangıçlarındaki vurucu gitar riffleri gibi ilk vurucu atağında golü Mane ile buldu. Asist ilk yarıda verimsiz olan Oxlade'in yerine giren Firmino'dandı. Golün ardından Liverpool biraz hareketlense de Chelsea 60. dakikada oyunu tekrar dengeledi. İki takım da birbirinin şifrelerini çözmüş, Firmino'nun varlığı Kante'yi aksatmış, Kovacic onun rolünü tam da üstlenememişti. Ancak Liverpool da tehlikeli atak geliştirmekte zorlanıyordu. Bunda iki takımın da risksiz bir şekilde bekleyip enerjisini sonlara saklayarak bulacağı golle ipi çekme arzusu da baskındı.

Nitekim de öyle oldu. Son 15 dakikaya girilirken yan ortadan yakaladığı pozisyonda Liverpool önce Salah'ın şutuyla Kepa'nın müdahalesiyle, dönen topta Van Dijk'ın vuruşu direğe takıldı. Dakikalar tükenirken Chelsea'nin atak sayısı artarken bu sefer genç yetenek Mason Mount ile buldukları gol ofsayt gerekçesiyle geçersiz sayıldı. 90 dakika taraftarların istemediği ancak takımların arzu ettiği gibi sonlandı.

FRAPPART'IN TEREDDÜTSÜZ PENALTI KARARI

Berabere biten 90 dakika sonrası, uzatmalara giden maça Liverpool aynı ikinci yarıdaki gibi hızlı başlayarak Mane'yle golü buldu. Asist yine Firmino'dandı. Chelsea'nin cevabı penaltıdan oldu. Fransız hakem Frappart, Adrian ile Abraham arasındaki pozisyonda tereddütsüz penaltıyı verdi. Video hakemler devreye girmedi. Maçtan önceki gün UEFA Hakem Komitesi Başkanı Roberto Rosetti, ancak ve ancak %100 olan pozisyonlarda devreye girileceğini belirtmişti. Gri alanlar orta hakemin takdirindeydi. Topun başına geçen Jorginho uzatmanın ilk devresinde skoru 2-2'ye taşıdı. Liverpool'un 2005'te yaptığı gibi bir geri dönüşe izin verme niyeti yoktu Chelsea'nin. Yorgunlukların baş gösterdiği uzatmaların ikinci yarısında da sonuç değişmedi ve kupayı kazanacak takımı belirlemek için penaltı atışlarına gidildi.

LIVERPOOL'DAN İSTANBUL'DA DEVAM FİLMİ

Seri penaltı atışlarında Liverpool'da sırasıyla Firmino, Fabinho, Origi, Trent ve Salah topu ağlarla buluştururken, Chelsea de Jorginho, Barkley, Mason ve Emerson'un penaltı golleri yetmedi. Uzatma dakikalarındaki penaltı pozisyonunun kahramanı Abraham penaltıdan yararlanamayan isim oldu. Brezilyalı Alisson'un yerine kaleyi koruyan Adrian ayaklarıyla yaptığı kurtarışla İstanbul'daki finalde Liverpool'un kupaya uzanmasını sağladı. Liverpool, İstanbul'da oynadığı ikinci finalde yine kaybetmedi ve yine penaltılarla zafere ulaştı.

Tüm yazılarını göster