Sosa, Fenerbahçe ve uzantıları

Sosa transferiyle beraber bir gerçek daha tescillenmiş oldu. Alex de Souza konusunda iki cephe olmuştu Fenerbahçe camiasında ve hatta Türk futbol kamuoyunda. Bir tarafta 'Alexciler' vardı, diğer tarafta 'Başkan haklı' diyenler yani “Aziz Yıldırım etrafında oluşan biat kültürü”. Bugün şunu anlıyoruz: Alexciler haklıymış. Az bile yapmış Fenerbahçe taraftarı protestolarda.

Ara Gözbek agozbek@gazeteduvar.com.tr

Futbol dünyasının en temel yaşam felsefelerinden biri “dün dündür, bugün bugündür” diyerek düşünmektir. Bunu artık herkes çok iyi bilir. Rock yıldızı Teoman'ın 1996'da ilk çıkış şarkısı Papatya'nın ikinci bölümün giriş cümlesi şöyleydi: “Zaman mı değişti yoksa ben mi?” Futbol dünyasında elbette değişkenler vardır. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerinden biri ise 'adaptasyon'dur. Ama 'yapılar' diye bir gerçek de vardır. Bunun içeriğinde bazen kurallar, çoğu zaman kültürler ve zaman zaman zihinsel refleksler mevcuttur. Bütün bunlar ise alınan kararları şekillendirir. Tuttuğumuz takımlar yani mevzu bahis spor kulüpleri ise temel barındıran yapılardır.

Jose Ernesto Sosa, artık Fenerbahçe'de. Sosa, 1 Eylül 2014'te Beşiktaş'a transfer olduğu ve ayakları 'misak-ı milli'nin içine bastığından beri savunduğum bir düşünce vardı. Alex de Souza, bu ülkeden ayrıldığından itibaren lige gelen en kaliteli ve en değerli oyuncu. Sosa, Beşiktaş'ta oynadığı iki sezon boyunca, Trabzonspor'da oynadığı üç sezon boyunca ligin tartışmasız MVP'siydi. MVP, NBA basketbolundan bir kavramdır. “Most Valuable Player” yani “En Değerli Oyuncu” anlamına gelmektedir. Beşiktaş'ta ve Trabzonspor'da gördük ki ligin tartışmaya kapalı en çok fark yaratan oyuncusudur.

Fenerbahçe, bu yaz gerçekten çok iyi transferlere imza attı. Benim iddiam ise şuydu ilk Sosa haberleri çıktığında: Fenerbahçe, Sosa'yı da alırsa ligin açık ara en büyük şampiyonluk adayına dönüşür. Bu düşüncemin arkasındayım. Sezon sonunda yanılırsam hesabını veririm. Ama bu işin futbol tarafı. Yani Sosa, transferinin doğru bir transfer olduğunu düşünüyorum yanlış anlaşılmasın. Sonuçta 2018 yazında göreve gelen sayın Ali Koç, ilk görev döneminin üçüncü yılına girerken bir keskin başarısızlık durumunda başkanlık macerasını sonlandırabilir. Bu yüzden bu sezon “ya herro ya merro” sezonu denilebilir Fenerbahçe için. “Bu sezon şampiyon olalım da sonrasına bakarız” düşüncesi hakim Fenerbahçe yönetiminde. Bunu anlamak için da uzman olmaya gerek yok. Gökhan Gönül ve Caner Erkin transferleri ortada. Ama dediğim gibi bu, işin futbol tarafı.

Alex de Souza'yı tanırsınız. Fenerbahçe'de oynamıştır. Hatta Yoğurtçu Parkı'nda heykeli vardır. Hatırlamayanlar için, unutanlar için hatırlatalım dedik. Fenerbahçe'de sekiz sezon oynamıştır. 14 Eylül 1977'de doğmuştur Alex. Fenerbahçe'den tabir-i caizse postalandığı tarih ise 1 Ekim 2012'dir. Yani Alex, Fenerbahçe'den koparılıp gönderildiğinde tam 35 yaşındaydı. Eski Başkan Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman iş birliği ile Fenerbahçe'nin kalbine adeta neşter vurulmuştu. Peki argüman neydi bu “twit mivit” ve “doğru değil mi Samet”in dışında? Tek kişiye bağlı olmayan, Alex'e mahkum olmayan bir Fenerbahçe yaratmak. Aykut Kocaman'ın teknik argümanı buydu. İyi hatırlayın. O zamanki gazete manşetleri halen internette bulunabilir. “Alex yaşlandı” düşünceleri ile önce Alex'in gönderilişi için mantıklı bir zemin yaratılmaya çalışıldı. Devamında gelen uygulama ise “itibar suikasti”ydi ama tutmadı. Bir kısım Fenerbahçe taraftarı her şeyin farkındaydı.

Jose Ernesto Sosa, 19 Haziran 1985'te doğdu. Bugün itibariyle tam 35 yaşında. Fenerbahçe, 35 yaşında bir oyuncuya mahkum olamaz, üzerine bir gelecek kuramaz diye Alex postalanırken bugün 35 yaşındaki Sosa, Fenerbahçe'ye bir kurtarıcı olarak transfer ediliyor. Elbette bazılarınız “dün dündür, bugün bugündür” diyecektir bu yazıyı okurken ama bu mantık şahısların hayatında daha fazla geçerlidir. Kulüplerin bir felsefesi, ilkeleri ve profesyonel planlamaları olması gerekiyor. Fenerbahçe üzerinden anlattığımız bu konu esasında Türkiye'deki genel futbol iklimi için de geçerlidir. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Tıpkı Yıldırım Demirören'in başkanlığında “Beşiktaşlılık duruşu”nun nasıl hasar aldığı gibi. Benim özellikle size anlatmak istediğim; satır aralarında gizlenen gerçekleri yakalayabilmeniz.

Bu Sosa transferiyle beraber bir gerçek daha tescillenmiş oldu. Alex de Souza konusunda iki cephe olmuştu Fenerbahçe camiasında ve hatta Türk futbol kamuoyunda. Bir tarafta 'Alexciler' vardı, diğer tarafta 'Başkan haklı' diyenler yani “Aziz Yıldırım etrafında oluşan biat kültürü”. Bugün şunu anlıyoruz: Alexciler haklıymış. Az bile yapmış Fenerbahçe taraftarı protestolarda. 2014'te şampiyonluk kutlamasında Alex tezahüratı yapan bir kısım Fenerbahçe tribününe “Paralı köpekler” diye bağıran Aziz Yıldırım'ı haklı bulan Fenerbahçe taraftarı acaba bugünlerde nasıl düşünceler içerisindeler? “Biz nasıl bugünlere geldik?” diye düşünüyorlar mı? Sosa'nın Fenerbahçe'ye transferi sadece bir futbolcuyla mukavele yapmaktan ibaret değil. Bu transfer aslında geçmişte yapılan birçok hatayı tescilleyen bir hamle. Ama futbol açısında son derece yerinde bir transfer ki ben bunun altını defalarca çizdim.

Şunu iyi anlayalım; Alex'i veya Dirk Kuyt'ı sevmek için Fenerbahçeli olmaya gerek yok. Talisca'ya hasta olmak için Beşiktaşlı olmaya gerek yok. Drogba hayranı olmak için de Galatasaraylı olmaya gerek yok. Sosa da böyle bir futbolcu. Türkiye'ye gelen sayılı futbolculardan. Onu izlemek için, futbola kattığı güzelliklere şahit olmak için Beşiktaşlı, Trabzonsporlu veya şimdi de Fenerbahçeli olmaya gerek yok. Ligin en değerli oyuncusu... Bakalım altı yıldır şampiyon olamayan, denizde kaybolan Fenerbahçe'yi şampiyonluk limanına ulaştırabilecek mi? Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Tüm yazılarını göster