Rus basınında geçen hafta (5-11 Mayıs): Ruslar Marksizmden habersiz

İzvestiya gazetesi, Karl Marx’ın 200'üncü doğum günü münasebetiyle VTsİOM reyting ajansı tarafından yapılan anketi yayımladı. Ankete göre Rusların yüzde 54’ü Karl Marx’ın yazdığı tek bir eserin adını bile bilmiyor, yüzde 66’sı ise Marksizm'den habersiz.

Andrey İsaev aisaev@gazeteduvar.com.tr

Voyenno-Promışlennıy Kuryer dergisinde çıkan yazıda önde gelen Rus Doğu Bilimcilerinden Evgeniy Satanovskiy, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri değerlendirdi.

Şubat ayında Afrin’e nakledilen SDG militanları IŞİD ile savaşmak için Fırat Ovası'na dönmeye başladı. Ankara’dan yapılan açıklamalara rağmen Afrin’i alan TSK, Şam, İran ve Rusya’nın askerlerinin bulunduğu Tel-Rıfat’a doğru ilerlemekten vazgeçti. Yazarın deyişiyle, erken seçimlerde milliyetçi oyları toplamak amacıyla başlatılan “Zeytin Dalı” harekatı, İslamcıları Doğu Guta’dan tahliye operasyonunda Moskova ve Tahran’a yardım etmekle sonuçlandı.

ABD yanlısı Kürt militanlarının Suriye’nin kuzeydoğusuna dönüşü onların Sünni Araplarla çatışmasına yol açabilir. Satanovskiy, "Bu durumda Moskova ve Tahran’ın yapacağı şey, seçimden sonra Erdoğan’ı Menbic ve ötesine ilerlemeye özendirmek olacak" dedi.

REGNUM ajansı yazarlarından Aleksandr Zapolskis, Rusya’nın Ermenistan’dan çekildiği takdirde “Kafkasya’daki güç boşluğunu Türkiye’nin dolduracağını” iddia etti.

Aslında Rusya karşıtı olmayan ve “yerli klanların iktidar kavgasından” kaynaklanan Ermenistan’daki gelişmelerin devlet yapısını yıktığına dikkat çeken yazar olup bitenlerin Rusya’nın bölgede nüfuzunu objektif olarak zayıflattığını öne sürdü.

Rusya’nın dış ticaretinde Ermenistan’ın payı sadece yüzde 0.3 olmasına rağmen Rusya Gümrü şehrinde askeri üs bulunduruyor, Rus askerleri Ermenistan’ın İran ve Türkiye sınırında konumlanmış durumda. Zapolskis’e göre Rusya Ermenistan’dan çekilirse Moskova’nın Kafkasya’daki etkisi sıfırlanmış olacak, ancak Rus askeri varlığı sayesinde kontrol altında tutulan, başta Dağlık Karabağ olmak üzere bölgesel anlaşmazlıklar patlak verecek.

Durumu değerlendiren Türkiye “mutlak bir şekilde” jeostratejik boşluğu doldurmaya çalışacak. Bu da hem Rus-Türk ikili ilişkilerine hem de Ortadoğu’daki Moskova-Ankara-Tahran üçlü ittifakına olumsuz etki yaratacak. Ne var ki yazarın deyişiyle “Ermenistan’ın Türkiye’ye teslimiyetinin” ne ekonomik ne siyasi yararı var; aksine var olan sorunların büyümesi beklenecek. ABD bölgeye pek ilgi duymuyor, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna örneğinin gösterdiği gibi AB de Ermenistan ile fazla ilgilenmeyecektir.

Yazıyı bitirirken Zapolskis, gidişat Ermenistan’ın Avrasya Birliği dışında çıkış yolunun olmadığını gösteriyor, dedi.

Medya, uzmanların Vladimir Putin’in başlayan dördüncü devlet başkanlığı dönemi ile ilgili şu yorumlarına yer verdi:

Carnegie Moskova uzmanlarından Konstantin Gaaze (Business online): "Kremlin, iktidarı yavaş yavaş kaybediyor, Putin’in çevresinde kendisine “hayır” diyebilecek çok az kişi kalmış. Elitler arası çatışma şiddetleniyor, “Telegram” gibi sosyal iletişim araçları anlamsız bir şekilde kapatılıyor. Genel olarak Rusya, büyük bir savaşa hazırlanan bir ülkeye benziyor."

Gazeteci Mihail Rostovskiy (Moskovskiy Komsomolets): "Putin tarafından durgunluk simgesi haline gelen Dmitriy Medvedev’in yeniden başbakanlığa atanması büyük bir hayal kırıklığı. Belli ki Putin güçlü ve etkili başbakanlardan hoşlanmıyor. Makama girerken Putin’in “Her alanda atılımlara ihtiyacımız var” açıklaması, Medvedev’in makama devam etmesi ile anlamsız kalıyor."

Business-ombudsman Boris Titov (RBC): "Ciddi ekonomik ve kurumsal reformların zamanı geldi. Devlet, girişimci kesim ile toplum arasındaki ilişkiler açık ve şeffaf olmalı. Çok zaman kaybettik. Rusya’nın ekonomisinde kapsamlı reform yapmak için belki bu son şansımız."

Siyaset bilimci Andrey Maksimov (Aktualnıye Kommentarii): "Önümüzdeki dönemde Putin artık iç siyasete odaklanacak. Rusya’nın esas amacı ekonomik ve sosyal kalkınma. Bunu başaran Rusya, jeostratejik nüfuzunu koruyacak, başta komşular olmak üzere dünya ülkeleri için çekici bir model haline gelecek."

Carnegie Moskova uzmanlarından Andrey Kolesnikov (Eho Moskvı): "Sanırım, önümüzdeki süreçte eylemsizlik ağır basacak. Bence bizim hükümet ile devlet başkanlığı aynı senaryodan yana. Gözle görünen herhangi değişiklik beklemiyorum."

Siyaset bilimci Vladimir Şapovalov (Politexpert.net): Seçimde oy rekoru kıran Putin’in etrafında halk kuşkusuz konsolide oldu. Son yıllarda Rusya’nın karşı karşıya geldiği meydan okumalara bakılınca Putin’in devlet başkanlığına gelmesi ekonomik, sosyal ve dış politika açısından büyük önem taşıyor.

İzvestiya gazetesi, Karl Marx’ın 200'üncü doğum günü münasebetiyle VTsİOM reyting ajansı tarafından yapılan anketi yayımladı. Ankete göre Rusların yüzde 98’i Alman düşünürün ismini duymasına rağmen Marx’ın kim olduğunu bilmeyenlerin sayısı da az değil.

Ankete katılanların yüzde 37’si onun “Das Kapital”i yazdığını, yüzde 23’ü komünist, sosyalist biri olduğunu, Marksizm doktrinini ortaya koyan ve Komünist Parti'yi kuran biri olduğunu biliyor. Vatandaşların yüzde 16’sı ona bilim insanı, yüzde 13’ü siyasetçi, yüzde 7’si "Lenin ve Stalin’in öncülü" dedi. Yüzde 28’i ise kim olduğunu hatırlayamadı.

Rusların yüzde 54’ü Karl Marx’ın yazdığı tek bir eserin adını bile bilmiyor, yüzde 66’sı Marksizm'den habersiz. Rusların yüzde 49’u Marksizme ilgisiz kalıyor, yüzde 30’u ona sempati duyuyor, yüzde 9’u ise Marksizm'den nefret ediyor.

Anketi değerlendiren RUDN üniversitesi uzmanlarından Dmitriy Yegorçenkov’a göre ilkenin birçok yerleşim yeri ve sokağı hâlâ Marx’ın adını taşıdığı için insanların Alman düşünüründen haberi var. Üstelik “sosyal adalet” ve “halk için devlet” gibi sloganlar Ruslar tarafından her zaman önemseniyor. Siyaset bilimci Anton Haşçenko'ya göre ise Marksizmi destekleyenlerin çoğu 45 ve üstü yaşlarda.

Tüm yazılarını göster