Nişantaşı Üniversitesi’nde idari personele de ücretsiz izin

Nişantaşı Üniversitesi’nde idari personel ücretsiz izne gönderiliyor. Bir çalışan, “Hem tazminat vermeden kurtulmuş hem de diğerlerine daha fazla çalışmaları için korku salmış oluyorlar" diyor.

Abone ol

DUVAR - Nişantaşı Üniversitesi’nde ücretsiz izin krizi büyüyor. Akademisyenlerden sonra idari birimlerde çalışan personelin de ücretsiz izne gönderildiği öğrenildi. “Nişantaşı Üniversitesi’nde ücretsiz izin: Sopa niyetine kullanıyorlar” haberimizden sonra, aynı üniversitenin idari birimlerinde çalışan kişiler Gazete Duvar’a ulaşarak yaşadıklarını anlattı. İşten çıkarılma kaygısı nedeniyle isimlerinin gizli tutulmasını isteyen idari personelin verdiği bilgiye göre, idari birimlerdeki çalışanların sayısı pandeminin başından bu yana yüzde 50 oranında azaltıldı.

‘TAZMİNAT VERMEDEN KURTULMUŞ OLUYORLAR’

İdari personel, geçtiğimiz yılın nisan ayından beri devam eden ücretsiz izin uygulamasının bir baskı aracına dönüştüğünü belirtiyor: “Hem performansı düşük olan personelden tazminat vermeden kurtulmuş hem de diğerlerine daha fazla çalışmaları için korku salmış oluyorlar. Çünkü uzun süre ücretsiz izne dayanamayan kişi başka iş bakıyor, bir şans bulursa buradan ayrılıyor.”

Ücretsiz izne gönderilmeyen personel ise kısa çalışma ödeneği alarak işe devam ediyor. Ancak kısa çalışma uygulaması gereğince mesai saatleri azaltılmıyor, aksine artırılıyor ve tam zamanlı çalışma devam ediyor. Bir çalışan bu durumu “Hafta sonu evden çalışıyorsunuz. Gece yarısı bile yönetimden telefon alabiliyorsunuz” ifadeleriyle anlatıyor. “E-devlette 11 gün çalışıyor görünüyorum ama her gün gidiyorum” diyen diğer bir idari personel ise, yönetimin bu durumu gizleyebilmek için giriş çıkışlarda kart okutma uygulamasını aylarca rafa kaldırdığını söylüyor. Yaklaşık iki ay önce yeniden başlatılan kart okutma uygulamasıyla beraber çalışanlar 15.30’da işten çıkıyor. “Evden mail ve telefonla devam ettiğimiz oluyor” diye konuşan idari personel, tam vaktinde işten çıkanların toplantılarda, kuruma bağlı olmamakla suçlandığını anlatıyor.

Çalışanlara pandeminin başından beri öğle yemeği de verilmiyor. Hijyen, çalışma saatlerinin azalması, restoranların kapalı olması öğle yemeğinin kaldırılması için gösterilen başlıca sebeplerden. “Yönetimle bu konuyu görüştünüz mü?” diye sorduğumda ise çalışanlar bir diyalog zemini olmadığını belirterek “Soru sormaya cesaret edemiyoruz. Öyle deniliyorsa öyledir, sorulmaz” yanıtını veriyor.

'SOSYAL MEDYADA BİZİ BEĞENİN' BASKISI

Üniversitenin çalışanları sürekli duydukları “Biz bir aileyiz” ifadesiyle daha çok çalışmaya zorlanıyor. Çalışanlardan, okulun ve yöneticilerin sosyal medya hesaplarını takip etmeleri ve bu kişilerin fotoğraflarına yorum yapmaları bekleniyor. Yapmayanlar psikolojik baskıya maruz kalıyor: “Bize, ‘Sosyal medyada bizi beğenmeyen, bizi paylaşmayan, gerekirse başka okullarda bizi tanıtmayan bizden utanıyor anlamına gelir. Bizden utanan varsa da hemen şu an istifasını versin’ deniyor.” Öte yandan kurum içinde farklı siyasi görüşe ya da cinsel yönelime sahip olanlara mobbing uygulandığı belirtiliyor.

Yaz mevsimine denk gelen tanıtım, tercih ve transfer süreçleri sebebiyle çalışanların izinleri sürekli erteleniyor. Kış mevsiminde ise personel izin kullanmak istemiyor. Bu tür sebeplerden dolayı 3-4 yıl izne çıkmadan çalışanlar var. Çalışanların aktardığına göre izinler 2-3 günle sınırlı tutuluyor. 7 ya da 15 gün izne çıkmak gibi bir uygulama söz konusu olamıyor.

“Hiçbir özlük hakkımız tanınmıyor” diyen çalışanlar, Nişantaşı Üniversitesi’ndeki çalışma koşulların değiştirilmesi ve modern kölelik düzeninin son bulması gerektiği savunuyor.