Milliyetçi ittifakların HDP'ye katkısı

Eşit olmayan bu yarışa HDP’nin en geri kulvardan başlamasına kimse ses çıkarmazsa, baskılar sürerse, HDP’nin muhalefet cephesinden dışlanması devam ederse bu durum HDP’nin tıpkı 7 Haziran’daki gibi sürpriz bir oy almasıyla sonuçlanabilir.

Özlem Akarsu Çelik oakarsucelik@gazeteduvar.com.tr

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli isim vermeden Meral Akşener’e cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza verecek 100 bin kişiyi “FETÖ’nün seçmen ayağı” ilan etti. Düpedüz tehditti bu. Amaç açıktı, insanlar fişlenme korkusuyla seçim kurullarına imza vermeye gitmeyecekti. Tam tersi oldu. Bu tehditkâr açıklama geri tepti, Akşener gerekli imzayı kısa sürede topladı. Saadet Partisi’nin Ankara’da, Genel Başkan Temel Karamollaoğlu için imza topladığı standa güpegündüz saldırı oldu. Buna rağmen onlar da imza vermekten çekinmedi.

Cumartesi sabahının sürprizi ise FOX TV’de İlker Karagöz’le Çalar Saat programının konuğu olan AK Parti Milletvekili Metin Külünk’tü. Her konuşmasında ağzından bal damlayan(!) Külünk, “CHP-İYİ Parti-SP-DP” ittifakını “FETÖ’nün siyasi ayağı” ilan etti.

Erdoğan karşıtı CHP-İYİ Parti-SP-DP ittifakı için iktidar tarafından kullanılan, “zoraki nikah, zoraki ittifak, dört benzemezlerin birlikteliği” gibi ifadeler ve yukarıdaki açıklamalar, olaylar, ittifakın iktidar kanadında şimdiden nasıl bir rahatsızlık yarattığını göstermeye yetiyor. CHP ile ittifak yapan Saadet Partisi’ni de Erbakan Hocanın kemiklerini sızlatmakla suçlayan AK Partililerin tavırlarında bir panik havası göze çarpıyor.

Birbirine benzemezler cephesinde kimler yok ki! İktidarın, özellikle de Erdoğan’ın otoriter tutumundan rahatsızlık duyan ve bunu 16 Nisan Referandumu'nda büyükşehirlerde kullandıkları “hayır” oyuyla ortaya koyan kentli muhafazakârlar; bağımsızlık referandumu yaptığı için AK Parti Hükümetinin hakaretine uğrayan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin lideri Mesud Barzani’ye edilen küfürleri unutmayan muhafazakâr Kürtler; belediyelerine kayyım atanan, seçtiği yerel yöneticiler ve milletvekilleri hapse atılan ve her türlü bedelin ödetildiği HDP seçmeni; OHAL’in baskısını en ağır hisseden özgürlükçü sol hareketler; seküler kadınlar ve daha fazlası... Hepsi Erdoğan karşıtlığında buluşmuş görünüyor. Bu kez korkutarak geri adım attıramayacakları, gerçekten birbirine benzemeyen ama ortaklaştıkları konuda kararlı duran fiili bir ittifak var karşılarında.

CHP KENDİ SEÇMENİNİ KONSOLİDE ETTİ, SEÇMENİN BİR BÖLÜMÜ HDP’YE EL UZATACAK

Fiili ittifak böyleyken ilan edilen ittifaklarda ne AK Parti-MHP’nin “Cumhur”una ne de “CHP-İYİ Parti-SP-DP”nin “Millet”ine sığıştırabildiler HDP’yi. Muhalefetin Erdoğan karşısında Meclis çoğunluğunu ele geçirme hedefiyle kurduğu ittifakta da “istenmeyen” HDP için İYİ Parti göğsünü gere gere “HDP ile olmaz” derken CHP ile Saadet daha utangaç, kaçamak açıklamalar yapıyor.

“İkinci turda onların seçmeninin oyunu alamayan seçimi alamaz” dedikleri ama uzak durmayı tercih ettikleri HDP ise bir buçuk yıldır hapiste tutulan Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ve genel seçim için neşeli bir kampanyaya başladı. Demirtaş'ın Twitter'dan paylaştığı cümleleri herkesi gülümsetti. Ne var ki her türlü zor kullanılarak engelleniyor HDP’nin çalışmaları. İl, ilçe teşkilatları basılıyor, yöneticileri gözaltına alınıyor, seçmen polis kameralarıyla taciz ediliyor, eş genel başkanların otomobilleri dahi polis tarafından durdurularak kimlik kontrolü yapılıyor.

Eşit olmayan bu yarışa HDP’nin en geri kulvardan başlamasına kimse ses çıkarmazsa, baskılar sürerse, HDP’nin muhalefet cephesinden dışlanması devam ederse bu durum HDP’nin tıpkı 7 Haziran’daki gibi sürpriz bir oy almasıyla sonuçlanabilir. “Milli” ittifaklar yarışırken sadece özgürlükçü sol değil demokrasiyi savunan farklı kesimlerden sol seçmen de tüm gücüyle HDP’yi kucaklayacaktır. Hatırlarsanız 7 Haziran’da aynı ailenin bir seçmeni CHP’ye oy verirken diğeri Mecliste temsil edilmesi gerektiğini düşünerek HDP için oy kullanmıştı. CHP’nin Muharrem İnce’yi aday göstererek kendi seçmenini konsolide ettiği ve rahatlattığı şu günlerde solcu seçmenlerin önemli bir kısmı HDP’ye el uzatmanın gerekliliğini konuşuyor.

“TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ” VE MUHARREM İNCE’NİN KONUŞMASI

Barış Ünlü’nün Türklük Sözleşmesi'nde (Dipnot Yayınları 2018) ifade ettiği gibi, doğallaşan imtiyazlar, ayrıcalıklı olanların gözünde “sahip olunması normal” özelliklere dönüştüğü için üzerine düşünülmezken sahip olmayanlar veya kaybedenler için bir o kadar fark edilir, görünür hâle gelir. Tam da bu yüzden CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ilk konuşmasında birileri “Diyarbakırlı Kürt Ahmed Arif” sunuşuyla okuduğu şiiri duydu, başka birileri “Kendisini vatana, millete, bayrağa adayan çocuklarımız ve milletimiz için çalışacağım” sözlerini. “Sadece bu salonun değil, 80 milyonun, MHP'lilerin, CHP'lilerin, Alevilerin, Sünnilerin, HDP'lilerin, Kürtlerin, Saadet Partililerin, herkesin cumhurbaşkanı olacağım. Size rozetimi emanet ediyorum, ben tarafsız bir cumhurbaşkanı olacağım” diyen İnce konuşmasının bir başka yerinde de şöyle söyledi, “Adil olacağız, kimsenin başörtüsü, mezhebi, mini eteği, Kürtlüğü ile ilgilenmeyeceğiz...” Oysa Kürtlüğüyle ilgilenilmesini isteyen, bekleyen milyonlar bu seçimde oy kullanacak.

24 Haziran seçimi Erdoğan ve AK Parti’nin yenilgisiyle sonuçlanabilir. 16 Nisan Referandumu'nda ön prova yapan “Erdoğan karşıtları” bu kez daha güçlü bir sesle Erdoğan’a hayır diyecek. Adayların korkmadan “barış, demokrasi, emek” demesi seçmeni ürkütmez tam aksine umutlandırır. Ötekileştirici, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı söylemden bıkmış seçmenin, yüzünü güldürecek mesajlar duymaya ihtiyacı var. Erdoğan’ın paradigmasına hapsedilmiş dilin dönüşmesi toplumun ruh halini değiştirebilir, seçimin kaderini belirleyebilir. Bu nedenle en ağır koşullarda dahi neşeden taviz vermeyen HDP kampanyası diğer partilerce de örnek alınmalı.

Not: Yazı kaleme alındığında Muharrem İnce Yalova'da halka seslenirken "HDP’liler de, MHP’liler de bu memleketin evladı. Adil yarış yapacaksak Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ile uğraşma, Selahattin Demirtaş’ı cezaevinden tutma. Gel erkekçe yarışalım." çağrısını yapmamıştı. Bu umut verici çağrıya bakalım diğer partiler de katılacak mı? Bir de şu iyi niyeti, dili erkek sözcüklerinden temizlemekte görsek şahane olacak.

Tüm yazılarını göster