Koynunda bize ne hikâyeler saklıyorsun İstanbul?

St. Pierre Han'ı gezdikçe hikâyeleriyle aklınız uçuyor. Bu kadar ismi, efsaneyi sen nasıl içine sığdırdın, hikâyelerini biriktirdin? Bu nasıl bir ruh? Efsane mimarların ofislerinin isimleri, numaraları halen duvarda duruyor. Ceneviz surlarının bir kısmı bu binanın yanından geçiyormuş, onları da görebiliyoruz. Nişler, volta döşemeler, daha eski döneme ait tonozlu sistemler, kilisenin manastırına geçişler… Dönem dönem apayrı hayaller.

Irmak Özer heyirmako@gmail.com

Kuleden aşağı doğru iniyorum…Venedik mi Ceneviz mi tartışmasında Bizans’ın desteğiyle galip gelmiş bir Ceneviz kolonisindeyim. 12. yüzyıldan beri burada bu koloni. Elips şeklinde kolonimin 2021 St Benoit Lisesi bir sınırı, Kumkapı Köprüsü öbür sınırı olacak şekilde surlarla çevreleniyor. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler yaşıyor burada. Harika binalar var, hayat var. Aşağıda Boğaz, yukarıda Pera, Bankalar Caddesi’nden süzülüyorum. 1700’lerin sonlarındayım. Galata burası. Dünyanın en güzel yerlerinden birindeyim. Dünyanın kalbinin attığı yerlerden birinde. Ticaret, para, ihtişam… Uzunca bir binanın önünde duruyorum. St. Pierre Han. 1732’de Fransız Ticaret Temsilciliği ve lojmanıymış, hatta Fransız şair André Chénier 1762’de burada doğmuş. (Sonra Sunay Akın’ın dediği gibi, göbeğini Galata’da, kellesini Fransız İhtilali sırasında giyotinde, Fransa’da bırakmış). Çıkan yangın sonrası yeni inşa edilen bina, 1770’te bir han olmuş. Fossati Kardeşler'in inşa ettiği St. Pierre Kilisesi’ne geçitleri olan bir han burası. St. Pierre, St Antuan, St Maria Draperis… Konstantinopolis’in üç Katolik bölgesinde, St. Pierre’e sur içi Galata ve Haliç’in ötesinde tarihi yarımadanın idaresi verilmiş. Öyle önünden geçilip gidecek bir yer değil burası.

Osmanlı Döneminde Galata – Sen Piyer Kilisesi web sitesinden alıntıdır.

MİRAS GEZİLERİ İLE YENİDEN İSTANBUL

İstanbul’a aşkım, hayranlığım büyük. Bizans’tan Osmanlı’ya, erken Cumhuriyet’e haritalarına bakarım İstanbul’un. Hayal etmeye çalışırım eski hallerini. Şehir nasıldı, kimler yaşadı, neler konuşuldu, kimler ayak bastı, kimler, neler iz bıraktı? Hepsi bizim için bugünkü güzel İstanbul’u oluşturur. Baş başa vakit geçirmeyi çok sevdiğim bir arkadaşımdır İstanbul. Onu daha iyi tanımak için hikâyelerinin peşine düşerim.

Bugün övmekten kaçınmayacağım izninizle. İstanbul Büyükşehir Belediyesi benim gibi şehrin tarih ve kültürüne meraklı insanlar için harika işler yapıyor. Alanlar açıyor, restore ediyor, hikâyeleri açığa çıkartıyor, canlandırmaya, tekrar kazandırmaya çalışıyor. İstanbul Kitapçısı'nı çok seviyorum mesela. Şehre özel o kadar güzel yayınları var ki… Bir de çok yeni İBB Miras’ın büyük takipçisi oldum. Gördüm ki uzun zamandır takip ettiğim Halil Kendir, Seda Özen Bilgili gibi şehre, tarihe değer veren isimler de bu projenin bir parçası. İBB Miras’tan bir şantiye gezisine kaydoldum ve bu hikâye, onun hikâyesi. St. Pierre Han’ın.

.

250 YILIN HİKÂYESİ: ST. PIERRE HAN

İBB Miras ekibi, St. Pierre Han, Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Bukoleon Sarayı Şantiyesi ve İBB Miras Uygulamaları’nı kayıt olan herkese kontenjan yettikçe ücretsiz olarak gezdiriyor. Ben, deneme olarak St. Pierre Han’ı seçmiştim. Bir bakayım, güzelse arkadaşlarıma da haber veririm diye düşünmüştüm. Sosyal medyadan gören arkadaşlarım baştan haber vermediğim için çok kızdılar. Haklılar… Harika bir gezi yaptık çünkü. Üstelik şansıma, takip ettiğim Halil Kendir’in rehber olduğu tur denk geldi ve dolu dolu, detaylı bir anlatımla gezdik hanı.

St. Pierre Han, Bankalar Caddesi ile Eski Banker sokağın kesiştiği noktada bulunan 250 yıllık, iç içe geçmiş yapılardan oluşan, inanılmaz bir tarihi olan 2500 m2’lik görkemli bir bina. Tarihi inanılmaz çünkü St. Pierre Han, Fransız Bankası’na, bugün baktığınızda İstanbul’u İstanbul yapan muazzam imza binaların mimarları Alexandre Vallaury (örn. Sanayi-i Nefise Mektebi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Pera Palas), Hovsep Aznavur (örn. Aznavur Pasajı, Demir Kilise, Tütün Fabrikası), Antoine N. Perpignani (örn. Hanif Han), Marco G. Langas (örn. Hanif Han), Giulio Mongeri’nin (örn. St Antuan Katolik Kilisesi, Maçka Palas, Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın kaidesi ve niceleri) dahil olmak üzere 23 mimarın mimarlık ofislerine, Bank-ı Osmanî-i Şahane’ye (sonradan bugünkü Salt Galata binasına taşınan Osmanlı Bankası), Konstantiniye Barosu’na, İtalyan Ticaret Odası’na, Türkiye’ye “kot” terimini kazandıran Muhteşem Kot beyefendinin hem imalathane hem yazıhanesine, ilk hardal üretim tesisine ev sahipliği yapmış bir bina. Binayı gezdikçe hikâyeleriyle aklınız uçuyor. Bu kadar ismi, efsaneyi sen nasıl içine sığdırdın, hikâyelerini biriktirdin? Bu nasıl bir ruh? Efsane mimarların ofislerinin isimleri, numaraları halen duvarda duruyor. Ceneviz surlarının bir kısmı bu binanın yanından geçiyormuş, onları da görebiliyoruz. Nişler, volta döşemeler, daha eski döneme ait tonozlu sistemler, kilisenin manastırına geçişler… Dönem dönem apayrı hayaller. Örneğin; bir salonda Osmanlı Bankası’nın veznelerini hayal ederken, başka bir tünel başında binayı gösteren Halil Kendir size hanın Fransız Bankası olduğu dönemden bir gravür gösteriyor; tam o tünelden para çuvalları atılıyormuş aşağı kata… Turda o kadar güzel bir anlatım var ki, hana komşu Galata’nın diğer binalarından da bahsedilerek mevkinin önemini kavramanız sağlanıyor. Bunların yanında, belli ki doğru bir restorasyon sürecinden geçen (çalışmaları, renk katmanı araştırmalarını görebiliyorsunuz) binadaki Fransız tuğlalarından ortaya çıkarılmış gravürlere, harika merdivenlere, tarih boyu kullanıldıkça yaşanmışlıkla aşınmış mermer basamaklara kadar küçük ve güzel detaylar da yine size bu güzel turda aktarılıyor.

Şantiyede görebileceğiniz bu tünelden atılan para çuvalları, Fransız Bankası’nı gösteren bu gravürdeki alana ulaşıyormuş.

ST. PIERRE HAN'IN YENİ MİSAFİRLERİYİZ!

St. Pierre Han onca isme, tarihe ev sahipliği yaptıktan sonra 1930’larda ağır işlerin yapıldığı bir imalathaneye, daha sonra da gıda üretimi merkezine dönüşüyor (ki bunlar bile ayrı bir tarih yazımı), ondan sonra da imalatçıların yavaş yavaş çıkmasıyla atıl kalıyor. Bugün ne mutlu ki hanın üzerinde Fransız kraliyetini de temsil eden 3 mermer kitabeyi göremiyoruz, çünkü önünde bir iskele var. Hem içini, hem dışını görebilmemiz, içinde bu yüzyılda da yaşayabilmemiz, anılar, hikâyeler biriktirebilmemiz için artık restorasyonda! 2011 yılında işletme hakkı Bahçeşehir Üniversitesi'ne geçen bina, bürokratik sorunlar sebebiyle bir türlü restore edilememiş. Sonunda 2021 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyon çalışmaları kapsamına alınmış ve Bahçeşehir Uğur Eğitim Vakfı ve İBB, bir protokole imza atarak tarihi binayı birlikte restore ettikten sonra kullanma kararı vermişler. Yaklaşık 3 yıl sürmesi planlanan (ki bu süre bana çok kısa geldi, izleyeceğiz bakalım) restorasyon sonrası St. Pierre Han, kütüphane, geçici ve kalıcı sergi salonları, atölyeler ve kültürel etkinlik alanlarına ev sahibi edilerek İstanbul’un 21. yüzyıldaki halkına kazandırılacakmış. Han şu an şantiye halinde olsa da mimarlık öğrencilerine ve bahsettiğim turlar sayesinde meraklılarına açık. Turda gördüğüm mimarlık öğrencilerinin ilgisi, soruları, nasıl katkıda bulanabilecekleri merakı, İBB Miras ekibine nasıl katılabileceklerini sormaları bana geleceğe dair umut verdi. Umudumuz sönüyor gibi oluyor, sonra bakıyorum, bu ülkede hala bir şeyler yapmak isteyen pırıl pırıl insanlar var!

.

İBB Miras’ın site ve sosyal medya hesaplarından ücretsiz turları takip etmenizin yanı sıra, size son bir önerim de bu yazı için araştırma yaparken karşılaştığım, Sen Piyer Kilisesi’nde devam eden “Fossati Kardeşler -Morcote'dan İstanbul'a İsviçreli mimarlar” sergisi olsun. 2022’de de sürecekmiş. Yazıdaki bilgiler, turda kulaktan dolma ve çok da güvenmediğim arama motoru kaynaklarından olduğu için yanlışlar varsa affola! Yeni bir turda karşılaşmak üzere İstanbul meraklıları...

Tüm yazılarını göster