KESK'ten İstanbul'da miting: 'Halktan yana bütçe istiyoruz'

KESK'in 'Geçinemiyoruz' mitingi İstanbul Kartal'da yapıldı. Yoğun katılımın olduğu eylemde hükümetin istifası ve erken seçim talebi kitleler tarafından dile getirildi.

Abone ol

İSTANBUL - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)'in çağrısıyla bugün binlerce kişi İstanbul Kartal meydanında kur artışı, peş peşe yapılan zamlar ve hayat pahalılığına dikkat çekmek için “Geçinemiyoruz” sloganıyla bir araya geldi.

KESK'in “Emekten, Halktan Yana Bütçe” çağrısıyla toplanan emek ve sivil toplum örgütlerinin ortak vurgusu hayat pahalılığı ve adalet oldu.

'600 LİRAYA ARSA ALIYORDUM, ŞİMDİ KAŞIK BİLE ALAMIYORUM'

Eyleme katılanlardan olan ve hem oyuncu hem ozan olduğunu söyleyen Rıza Ekin, "Ben 1973'te devlet memuru olarak atandım. O zaman maaşım 600 liraydı. Harcaya harcaya bitiremiyordum. İki tane arsa aldım. Bugün 600 lira ile kaşık bile alamıyorum kaşık. Ona göre hesabını yapsınlar, ne kadar pahalı olduğunu anlasınlar. Yeter artık boğazıma geldi. 34 yaşındaki bir çocuğumu evlendiremiyorum. Bu kadar da olmaz. Kiralar had safhasına çıktı. Yeter. Erken seçim istiyoruz" dedi.

Rıza Ekin

'HALK SOKAĞA DÖKÜLMELİ'

Mitingdeki katılımcılardan Ali Tekin "Tüm bunlar olurken Türkiye'de toplumsal bir isyanın hâlâ nasıl olmadığına anlam veremiyorum. İki yıldan beri maaşlarımız yüzde 60 değer kaybetti. Yaşam standartlarımız 20 yıl geriye gitti. 20 yıl önce aldığımız maaşla daha iyi geçiniyorduk. Şimdi insanlar evlerine ekmek götüremiyor. Markete girmekten korkuyorlar. Bunları nasıl hâlâ hazmedebiliyoruz, bu alanın nasıl hâlâ boş kalabiliyor ben şaşıyorum. Halkın bu hükümeti göndermesi gerekiyor. Halkın sokağa dökülerek bu iktidarı düşürmesi gerekiyor. Kimse kendi başına tahtını bırakıp gitmiyor. Kimse bu saltanatı bırakıp gitmez. Biz gönderirsek gider. Biz böyle sessizliğimizi koruduğumuz müddetçe hiçbir şey olmaz bu ülkede" diye konuştu.

'HEM KENDİSİ ÇALIYOR HEM KENDİSİ SORUŞTURUYOR'

Yeni emekli olan Mehmet Çıplak, şunları söyledi:
"En büyük sorun sistem. Bu sistemin değişmesi lazım. Bakanlar vekiller babasının hayrına mı çalışıyor? Hayır. Biz maaş veriyoruz. Sen bu kadar maaş alıyorsun, bu kadar imkânın var. Ya arkadaş, sen ne iş yapıyorsun? Aldıklarınızın karşılığını veriyor musunuz millete? İşte bu sistemin değişmesi lazım. Bu hesap sorma mekanizması olması gerekiyor. Bu olduğu zaman düzeltebilir. Hangi hükümet olursa olsun, bu sistem değişmediği zaman o gelse, bu gelse aynıdır. Hem kendisi çalıyor, hem kendisi soruşturuyor hem de kendisi oynuyor. Böyle bir şey olur mu? Bu sistem değişmediği müddetçe Türkiye'nin değişmesi mümkün değil. Zihniyet ve sistem değişecek. Başta hukuk sistemi değinmeli. Bakan, müdür, polis... Yanlış iş yaptıkları zaman hesap vermeli. İnsanların dayanacağı, güveneceği bir şey olması lazım. Polis bana hakaret ediyor. Arkadaş bunu birine şikayet edeceğim, şikayet merci yok. Nasıl olacak. Hükümet değişse de bunlar değişmediği sürece ne ekonomi düzelir, ne de başka bir şey. Bana iş imkanı yaratmak zorundasınız. Bunu sağlayamıyorsan sen ne iş yapıyorsun?"

'ŞU ANKİ SİSTEM KÖYDEKİ BİR AİLENİN SİSTEMİNE BENZİYOR'

Çıplak, ülkenin yaşadığı durumu verdiği şu örnekle anlattı: "Şu an sistem köydeki bir ailenin sistemine benziyor. Baba öküz yemiyor. Ne yapalım oğlum? Öküzü keselim. Tarlayı neyle süreceksin? Ya tarla fazla gelir, tarlayı da satalım. Ee? Baba bu bizim daire bir trilyon. Bu daireyi satalım. Beş yüz lira kiraya çıkalım beş yüz bize kalır. Ne kaldı? Hiçbir şey. Bu ülke böyle bir sistemle yönetiliyor. Köyde insanlar parsel parsel arsa satıyor. Köylüler üretim yapmasını sağlayacaksın. Hangi parti gelirse gelsin, bu değişmediği zaman hiçbir şey olmaz."