Katil Ergene mi?

Resim çok net, Ergene Derin Deniz Deşarjını kapatmak için aylarımız yok, günlerimiz var. Hem Marmara’nın tabutuna bir çivi çakmamak için, hem de Karadeniz’i de öldürmemek için.

Önder Algedik oalgedik@gazeteduvar.com.tr

Marmara Denizi’nin yaşadıkları bir Agatha Christie romanı olsaydı katil ne bakanlık, ne de İSKİ olurdu. Denize kanalizasyon, çöp ve termik atıkları boşaltmayı sağlayan bir bakanlığımız var evet. Derin deniz deşarjının bir numaralı uygulayıcısı İSKİ’de var, evet. Ama ikisi de maktulü hasta etmekte ve hatta komaya sokmakta gayet sorumlular. Ama asla katil onlar değiller. İSKİ hâlâ üstüne alınmıyor. Twitter’da başa tutturduğu şu tweet bile umursamazlığını bize anlatıyor. Sahi, İSKİ müsilaj konusunda acil eylemlerin bir tanesine bile başlamadı değil mi? Bakanlık ise denizin 25 metre altında oluşan ve sonra yer yer yüzeye ulaşan deniz salyasının artık görülmediğini ispatlama derdinde.

Peki katil kim? Tabii ki Ergene Derin Deniz Deşarj tesisinin sahibi Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj A.Ş. (TEDDDAŞ). Evet doğru duydunuz, proje değil, şirket!! Katili anlatmak için önce Ergene’yi, sonra derin deniz deşarjını ve en son anonim şirketi anlatalım.

ERGENE!

Ergene havzasında 2 bin 37 sanayi tesisi var ve bunlar arıtma yapmadan ve Türkiye Cumhuriyeti atık su mevzuatını tanımadan çalışabilen tesisler. Kentsel atık su daha çok biyolojik kirliliğe sahipken, endüstriyel atık su daha çok kimyasal kirliliğe sahip. Bakanlığın 2015 yılı su kalitesi izleme raporuna göre bu tesisler günde 460 bin metreküp kimyasal kirlilik yükünü bu havzaya boşaltıyor. Rapor “Ergene Nehri su kalitesinin, Genel Şartlar, (A) Oksijenlendirme Parametreleri, (B) Nutrient (Besin Elementleri) Parametreleri, (C) İz Elementler (Metaller) ve (D) Bakteriyolojik Parametrelerinde IV. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir” diyor. Yani her şekilde kirli diyor.

Ancak bir mesele daha var. Önceden Ergene nehrine ve diğer akarsulara verilen endüstriyel atık su doğrudan Kuzey Ege’ye boşaldığı için durum biraz idare ediliyordu. Yeni tesis ile bu kirlilik Marmara’ya verilmeye başlandı.

DERİN DENİZ DEŞARJ

İSKİ’den başlayarak bütün ülkede derin deniz deşarj yöntemini uygulayan iktidar, Ergene havzası için de aynı yöntemi uygulamaya karar verdi. Devlet artık kanunları uygulamayan bir yapıya dönüştüğü için, mevcut mevzuatı uygulayıp, şirketleri ülkedeki yasalara uygun davranmalarını sağlamak yerine suistimal yolunu seçti. Kanunları uygulamanın alternatifi tabii ki müteahhitlere iş sahası açmaktı. İktidar “önden derin deniz deşarjını yaparız, arkadan arıtmaya bakarız” sloganı ile işe soyundu. Sonunda deşarj kısmı bitti ve kasım ayında açıldı.

Müsilajın patlamasının Ergene DDD ile alakası var, çok iyi biliyoruz. Birincisi, ilk müsilaj, tesis açıldıktan sonraki günlerde görülüyor. İkincisi, arıtma tesislerinin tamamlanmadığını kasım ayındaki açılışta Mustafa Varank söylüyor. Onun bu ifadesi, arıtılmamış suyun deşarj edildiği şüphesini güçlendiriyor. Gelelim üçüncü noktaya, arıtmadan dünya standartlarında su çıkacağını yine bakan söylüyor. Dünya standartlarında arıtmadan çıkan su varsa hemen orada kullanırsın. Asla onlarca kilometrelerce boru çekip, denizin altında 4,5 kilometre ilerleyip 50 metre derinde deşarj etmezsin. Böyle ise ortada ciddi bir kamuyu zarara uğratma durumu söz konusu. Ya da dedikleri gibi temiz bir su değil!

Ama hâlâ katil Ergene Derin Deniz Deşarjı değil. Çünkü mesele Ergene DDD’den öte, Tekirdağ Ergene DDD A.Ş.

TEDDDAŞ İYİ GÜNLER DİLER

Hani 3-5 maaş alan, 6-7 koltuk işgal eden parti elemanları var ya.. Bir de şehir hastaneleri, Çevre Ajansı gibi yeni ekonomik yapılar. İşte Tekirdağ Ergene DDD A.Ş. de bunun gibi bir şey. Bunu aslında özetle “kirliliğe dair mevzuatı uygulamayan devletin suistimalinin şirketleşmiş hali” diye tanımlayabiliriz.

Tekirdağ Ergene DDD A.Ş.’nin kurucu ortakları Tekirdağ Eğitim ve Çevre Derneği ile Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi, Velimeşe Islah Organize Sanayi, Ergene I Islah Organize Sanayi Bölgesi, Ergene II Islah Organize Sanayi Bölgesi, Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi, Türkgücü Islah Organize Sanayi Bölgesi, Veliköy Islah Organize Sanayi Bölgesi, ASB kurucu ve İşletmecisi A.Ş, Karaağaç Islah Organize Sanayi Bölgesi. Kısaca TEDDDAŞ OSB’ler ve bir dernek tarafından kuruluyor. Şirketin başında Tekirdağ valisi var. TEDDDAŞ’ın kurucusu olan Tekirdağ Eğitim ve Çevre Derneği’nin de kurucusu da Tekirdağ valisi.

(Burada bir not gireyim, TEDDDAŞ’a ait bir web sayfası yok. Ticari Sicil Gazetesi'nde de bilgisini bulamadım. Pek çok haberin Tekirdağ Valiliği sayfasında olduğunu ayrıca not edeyim)

Biraz daha kafanızı karıştırayım mı? TEDDDAŞ’nin yönetim kurulu başkanı ve şirketin kurucu olan Tekirdağ Eğitim ve Çevre Derneği’nin kurucusu, şimdiki İstanbul Valisi!

SUİSTİMAL ÖZELLEŞTİRİMİŞ

Aslında ortada berbat bir politika var. Kirlilik sorunun mevzuatı atlatarak “halletme” sorunu var. Bu “halletme” işini bir ekonomik yapıya kanalize etme durumu var. Çok açık ki şirketlerin kirlettiği bir havzaya dair çözümü suistimal edip burada mevzuatı özelleştirmişler. Ama daha kötüsü enerjide, eğitimde, sağlıkta devletin bu yeni “suistimal rejimi” derinlere nüfuz etmişken, bundan Ergene’nin de nasibini alması ve bunu görecek, bütünleştirecek siyasi partilerin konu ile hiç ilgilenmemeleri... Alanı boş bulan iktidar çok yol almış, çok.

KARADENİZ’İN ŞANSI VAR MI?

Marmara Denizi’nin katili Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj A.Ş., bu kesin. Sadece İSKİ yüzünden her gün milyonlarca metreküp kanalizasyon Marmara’ya akıyor. Diğer kirlilik yükleri ile Marmara tam bir fosseptik. Üstüne, Ergene havzasından günlük çeyrek milyon metreküp kentsel atık ve yarım milyon metreküp kimyasal zehir yüklü endüstriyel atığın eklendiği gün Marmara ölmüş. Şimdi o kirlilik alt akıntı ile Karadeniz’e akıyor.

Resim çok net, Ergene Derin Deniz Deşarjını kapatmak için aylarımız yok, günlerimiz var. Hem Marmara’nın tabutuna bir çivi çakmamak için, hem de Karadeniz’i de öldürmemek için.

Tekirdağ Ergene DDD A.Ş. iyi günler diler.

Notlar:

1-TBMM’de müsilaj ile ilgili araştırma komisyonu önerisi 1 Haziran’da reddedilmiş ve Sonra 10 Haziran’da bu sefer beş partinin 10 önergesi yine beş partinin oybirliği ile kabul edilmişti. Biz de “Müsilaj komisyonu Marmara Denizi’ni kurtarabilir mi?” sorusunu peşinden sormuştuk.

2-Neredeyse bir ay sonra partiler komisyona verecekleri üyeleri ilettiler. 6 Temmuz 2021 tarihli Meclis Genel Kurulu'nda isimler toplu olarak sunuldu ve onaylandı. Bu gecikmenin iktidar kaynaklı olduğunu belirtelim.

3- 7 Temmuz tarihli Genel Kurul’da da komisyon görevlendirmeleri yapıldı. Böylece komisyon kurulması ile şimdiden bir ay geciktik.

4- Komisyon Meclis'in kapalı olduğu yaz aylarında da çalışacak. Ancak bu üç aylık çalışma devamında rapor çıkartarak Meclis'e sunacak. Burada iki kritik durum var. İlki bu kadar sürede araştırmaya devam edersek Karadeniz’i de kaybetme olasılığımız çok yüksek. İkincisi ise araştırılacak değil, yapılacak işler var. Yani acil durum eylemleri komisyonu gibi çalışılırsa bir anlamı var. Diğerleri Marmara’nın tabutuna çivi çakmak anlamına geliyor.
Okurun bilgisine.

Tüm yazılarını göster