İçkiciler elli milyon ödeyecek

Üretici veya ithalatçılardan ileride doğacak borçlarına karşılık Ocak 2024’ten itibaren teminat istenecek. Kestirmeden söyleyelim, teminatları yatırmakta zorlanan firmalar bu anlamsız maliyeti doğrudan ürünlerine yansıtacaklar ve daha da pahalı içki içeceğiz. Butik biracı ve şarapçılar, bu dert çekilmez deyip kapılarına kilit vuracak. Bağlar bozulacak, kazanlar boşa çıkacak.

Grand Korçi grandkorci@gmail.com

‘’Ben yaptım oldu’’ düzeninde içki üretenler, 1 0cak 2024 sabahı bambaşka bir güne uyanacaklar. Bazı küçük üreticilerse o günün akşamında kendilerine yeni bir iş bakmak zorunda kalacak.  Buna sebepse üreticilerden doğmamış borçlarına ilişkin teminat istenmesi. Devlet-i Ali, "küçüğüyle büyüğüyle içki üreticilerini o kadar zorladık ki bunlar ileride kesin tökezler. Vergi, SGK borçlarından tutun, peşin ÖTV falan bir yerde altından kalkamazlar. Şimdiden doğmamış borçlarına karşılık elli milyona varan küçük teminatlar alalım ki ilerde başımız ağrımasın’’ diye düşündü sanırım ve 30 Aralık 2022’de bir torba kanunla kendisini garantiye aldı.    

İçki ve tütün piyasasına; 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile çeki düzen veriliyor. Bu kanun, içki ve tütün üretici ve ithalatçılarına izin, uygunluk ve yetki belgesi alma zorunluluğu getiriyor. Bu belge periyodik olarak da yenileniyor. Memlekette kimse bu belge olmadan herhangi bir ticari faaliyet yürütemiyor ki oldukça makul ve gerekli bir düzenleme. Lakin bu belgenin alınması ya da yenilenmesi söz konusu olduğunda, kanunun 8. Maddesi 1 Ocak 2024’ten itibaren devreye girecek. Kanunun uygulanmasına yönelik çıkarılan ve sektörel kuruluşlara gönderilen tebliğ taslağı ortaya çıkınca sektör temsilcilerinden cılız da olsa itirazlar yükselmeye başladı.

Taslağa göre üretici veya ithalatçılardan ileride doğacak borçlarına karşılık Ocak 2024’ten itibaren istenecek teminat bedelleri aşağıdaki gibi şekillendi.

Butik bira ya da şarap üreticilerinin 10 milyon ya da 30 milyon liralık teminat göstermesi oldukça zorlayıcı bir hüküm. 20 bin litre kapasitesi olan küçük bir firma, ciro olarak da küçük kalıyor haliyle. Örneğin ürettiği şarabın litresini 200 TL’ye satan ve yılda yirmi bin litre üretim yapan firma, yıllık 4 milyon ciroluk bilançosuyla herhangi bir bankadan 5 milyonluk teminat istemek zorunda kalacak. Biraz piyasa bilenler bunun mümkün olsa bile çok pahalı bir işlem olacağını da bilir. 

İzin belgeleri, üretim ve dağıtım olmak üzere iki kategoride veriliyor. Dolayısıyla bu düzenleme hem üreticileri hem de ithalatçıları ilgilendiriyor. Şu anda izin belgesine sahip olan firmaların sayısı da aşağıdaki gibidir.

Tablodan da görüldüğü gibi bu düzenleme toplamda 557 firmayı ilgilendiriyor.  Gurme Ajanda sitesinde Nahide Mutlu’nun şarap sektörü için yaptığı ayrıntılı bir çalışmada özellikle küçük üreticilerin durumu daha net gözüküyor.

Buna göre, üretim kapasitesi 500 bin litre ve altında olan 128 firma var. Bu rakam da toplam şarap üretim kapasitesinin yüzde 11’ine denk geliyor. Kapasite olarak küçük ancak sayı olarak çoğunluğu oluşturan bu firmalar Türkiye şarapçılığına asıl rengini veren firmalar aynı zamanda. Bu tür firmaların azalması piyasanın tamamen büyüklerin elinde kalmasıyla sonuçlanacak. Bu teminatları vermekte zorlanmayacak büyük firmalar açısından sorun yok gibi gözükse de orta, uzun erimde kaybeden tüm içki sektörü, içki satan mekanlar ve içki içenler olacak. İşin yaşam tarzına tekabül eden kısmına da az sonra değinelim.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI AMME ALACAKLARINI NEDEN TAHSİL EDER ?

‘’Ben yaptım oldu’’ düzeninde bu tür soruların hükmü kalmadı artık. Neredeyse hiçbir şey şaşırtmıyor bizi. Kuvvetler ayrılığının, demokrasi kültürünün, bürokrasi geleneğinin tarumar edildiği yeni düzende; bağcıyı dövmek için sopayı saklama zorunluluğu bile hissetmiyorlar. Tütün ve alkol piyasasını Tarım ve Orman Bakanlığı düzenliyor diye, ‘’henüz doğmamış amme alacaklarının bekçiliğine atanması’’ şeklinde özetlenebilecek bu uygulamanın normal bir hukuk düzeninde yapılamıyor olması ya da yapılsa bile bozuluyor olması lazım. Daha önce, yetki belgelerinin askıya alınmasına ilişkin belirsizlik üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verilmişti. O madde kılıfına uydurularak tekrar düzenlendi. Burada da benzer bir tablo oluşabilir lakin amaç gerçekten üzüm yemek değil, üzümü sıkıp içki yapanları dövmek. Araya buğday ve arpa pişirenleri de katarak.

Bu mantık üzerinden gidersek, meyhanelerden, birahanelerden ve Tekel büfelerinden de ileride doğabilecek borçlarına mahsup edilmek üzere teminat istenecek günler uzak olmasa gerek. İleride içki içip kamu mallarına zarar verebileceğimiz endişesiyle şimdiden teminat istenmesi ne kadar makulse, hayata geçirilmek istenen bu uygulama da o kadar makul.     

SARI ÖKÜZ YAŞAYACAK MI?

Kestirmeden söyleyelim, teminatları yatırmakta zorlanan firmalar bu anlamsız maliyeti doğrudan ürünlerine yansıtacaklar ve daha da pahalı içki içeceğiz. Teminatı yatıramayan bazı firmalar belki birleşme yoluna giderek ayakta kalmaya çalışacak. Zaten çok düşük kapasitede üretim yapan butik biracı ve şarapçılar, bu dert çekilmez deyip kapılarına kilit vuracak. Bağlar bozulacak, kazanlar boşa çıkacak. Büyük firmalarsa yollarına devam edecekler. Pazar paylarını koruyup büyüteceklerini zannederek. Oysa artık sağır sultan bile biliyor ki butik içki üretimi gastronomiyle, tarımsal  kalkınmayla, nitelikli turizmle, kültürle ve en nihayetinde demokratik bir toplum tahayyülüyle ilgilidir.  Bu memleketin geleceğe dair umududur üzüm bağları. Yanına zeytin ağaçlarını da eklemeliyiz elbet. Mesele, verilmesi hem anlamsız hem de zor teminatlar meselesi değildir; mesele içki içenleri memlekette barındırmak istemeyenlere karşı ne diyeceğimiz meselesidir. 

Ez cümle, bağcıların, sektör derneklerinin, muhalefet partilerinin hatta içki içenlerin ne dediklerine, ne yaptıklarına bağlı bilmem kaçıncı sarı öküzümüzün durumu.

Tüm yazılarını göster