YAZARLAR

Kafe Kadıköy’e belediye başkanı aranıyor

Yerel seçim öncesi tüm İstanbul, bırakın İstanbul’u, tüm Türkiye ve dahi rehber bayraklarının ardına takılmış turist kafileleri, seçilecek başkanın kafeyi nasıl yöneteceğine dair taahhütlerini merakla bekliyor. Artık sakin kalamayan bir Kadıköy sakini olarak, yüksek müsaadenizle sayın başkan adaylarına etraflı önerilerimi sunmak isterim.

Başlığı yanlış okumadınız. Kadıköy’ün merkezi artık yekpare bir kafedir. Bistrolar, konsept restoranlar, barlar, meyhaneler ve bilumum yeme içme mekanları da bu kafenin yan işletmeleridir. Haliyle seçilecek belediye başkanının da, üç mahalleye yayılan bu devasa kafeyi layıkıyla yönetme görevi vardır ve elzemdir. Yerel seçim öncesi tüm İstanbul, bırakın İstanbul’u, tüm Türkiye ve dahi rehber bayraklarının ardına takılmış turist kafileleri, seçilecek başkanın kafeyi nasıl yöneteceğine dair taahhütlerini merakla bekliyor. Artık sakin kalamayan bir Kadıköy sakini olarak, yüksek müsaadenizle sayın başkan adaylarına etraflı önerilerimi sunmak isterim.

HER YERE KAFE, HER YERE ÖZGÜRLÜK

Sayın ve müstakbel Başkanım; şehir plancılarına, semt örgütlerine, meslek odalarına falan kulak kabartırsanız size, Kadıköy’ün üç mahallesinin tarihsel gelişimi itibarıyla konut, eğitim, ibadet, çarşı pazar, dinlence fonksiyonları uyarınca imar görmüş bir semt olduğunu söyleyeceklerdir. Lütfen dikkate almayınız. İşçi sınıfı, orta sınıf, ekaliyetler, öğrenciler ve esnafın usulüne göre paylaştığı bir yaşamın hüküm sürdüğü bu eski semtin elbette olduğu gibi kalmasını beklemek abes olacaktır. (Bu söylediğimde ironi yok dikkatinizi çekerim.)

Gezi’den sonra Beyoğlu ve Cihangir’den kaçan orta- üst sınıfın, ‘’özgürlük alanı’’ olarak bellediği Kadıköy’e göçmesi, metronun yaygınlaşması, kültür sanat mekanlarının kendilerine daha kolay yer bulması ve benzer dinamikler değişim rüzgarını başlatan ilk unsurlardı. Üzerinden de on yılı aşkın zaman geçti. Artık bu rüzgar daha kuvvetli esmelidir. Sayın ve müstakbel başkan; Yeldeğirmeni, Rıhtım, Söğütlüçeşme, Bahariye ve Moda’nın hala sakin kalan ve kafesiz birkaç sokağı var. Lütfen bu sokakları da özgürlük timsali modern ve konsept kafelerden mahrum bırakmayın. Artan kira fiyatları yüzünden kent merkezinde barınma sorunu çekenlerin boşalttığı çatı katlarını ve dahi ara katları kafeye çevirirseniz, emin olun Kadıköylünün ‘’duasını’’ alırsınız.

KALDIRIMLARI İŞGAL EDEN YAYA SORUNU

Kadıköy kaldırımlarının yayalar tarafından işgal edilmesinin yarattığı sorunlar artık katlanılamaz boyuta gelmiştir. Zaten dar olan kaldırımlardaki yaya işgali neticesinde kafelerin önü kapanıyor, masalar arası mesafe düşürülmek zorunda kalınıyor. Bu da ciroların düşmesine neden oluyor. Bir başkan adayı olarak sizden beklenti elbette kar maksimizasyonu olacaktır. Buna dikkat ederseniz size karada ölüm yok. Her seçimi kazanabilirsiniz.

Semt sakinlerinin, kaldırımları asıl kafelerin işgal ettiğine dair belediyenize başvurabileceğini unutmayın. Sizden önceki başkanların ve zabıta müdürlerinin yapılmasını salık verdiği gibi; her kafenin önüne dekoratif ve şirin bir kamyonet yerleştirme uygulamasını çeşitlendirerek, bu manipülasyonun önüne geçebilirsiniz. Hem belediye kasasına resmileştirilmiş işgaliye parası girer, hem arsız kafe esnafı kamyonetlerin üzerinde ikinci servis barları oluşturabilir, hem de semt sakinlerinin sesi kesilmiş olur.

Kadıköy sakinlerinin her şeyden şikayet eden elit ve ayrıcalıklı snoplar olduğu gerçeğini değiştiremeyeceğiniz için, elektrikli sukutırlara yönelik taleplerini de bu bakış açısını kaybetmeden değerlendirin lütfen. Kaldırımı kullanan yayalar yüzünden sukutırlara yeterince yer kalmıyor. Bunun için martısı, akbabası, leş kargasıyla yani tüm sukutır esnafıyla el ele vererek her apartmanın bahçesinde bir sukutır park alanı tahsis edebilirisiniz.

KAİNATIN TÜM SESLERİNE VE TİTREŞİMLERİNE AÇIK KADIKÖY

Sayın başkan adayı, sakinlerine sorsanız Kadıköy artık tahammül fersah bir gürültü üretecidir. Bu ‘’seçkin ve beyaz Türklere’’ zaten herhangi bir şeyi beğendirmek mümkün olmadığı için, takılmayınız efendim. Her apartmanın altındaki kafe ve barlardan yayılan frekansı ve desibeli yüksek seslerin yarattığı armoniyi, kakafoni ve gürültüyle karıştıracak kadar da cahildirler.

Üstelik her yere asılan ‘’Kadıköy’de yaşamak ayrıcalıktır’’ sloganının ağırlığını da anlayamıyorlar. Her sokağını son ses tavaf eden araçlardan yayılan horonları, kolbastıları, Roman havalarını, rap parçalarını başka hangi semtte biteviye dinleyebilirler ki. Testosteron kokulu, sörround sistemli, pavyon ledli araçlar artık Kadıköy’ün vazgeçilmez ve başat simgesidir. Bazı sakinler, kolluk güçlerinin bu araç terörüne özellikle kayıtsız kaldığına dair söylentiler yaysa da, bence korunması gereken kültür varlığı olarak tescil ettirilmeleri gerekiyor artık. Kampanyanızda bu taahhüdünüz öne çıkarırsanız Kadıköy ve Kadıköylü sizin adınızı tarihe geçirir.

KADIKÖY HAFRİYAT A.Ş. BİR AN ÖNCE KURULMALIDIR

Kentsel dönüşümün adının, rantsal dönüşüme çıktığı şeklindeki tezviratlara da kulak asmayın. Kadıköy’ün topyekun depreme hazırlanma zorunluluğu var. Bunun planı olmaz. Olamaz. Gerekirse bir sokağı aynı anda yıkıp, yeniden yapabilmelisiniz. Müteahhitlerin sahip olduğu yüksek tavanlı giriş katlarının, kafe mimarisine uygun olması zorunluluğunu hatırlatmaya gerek yok elbette. Eşyanın tabiatı öyle gelişiyor zaten.

Bunun için vakit nakittir deyip hafriyat kamyonlarının, beton mikserlerinin, darbeli matkapların günde yirmi dört saat, hafta yedi gün aralıksız olarak çalışacağı bir düzenlemeyi yapmak ilk işiniz olmalıdır. ‘’Şu anda farklı bir düzen mi var?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Sayın ve müstakbel Başkanım ben işin yazılı bir metne bağlanmasının sonsuz faydalarından bahsediyorum. Naçizane.

TEK ESNAF, TEK YÜREK, ÇAĞDAŞ KADIKÖY

Sayın ve müstakbel başkan, bileceğinizi düşündüğüm gibi, nostalji, aslında psikolojik bir rahatsızlığa verilen isimdir. İnsan kapılmaya görsün. Her şeyi geçmişin romantik, hülyalı ve güzel gösteren filtresiyle değerlendirir. Yok efendim neymiş, eskiden mahallenin kasabı, bakkalı, terzisi, tesisatçısı, nalburu, kırtasiyesi varmış; şimdi teker teker yok oluyorlarmış. Olacak elbet. Ne de olsa değişmeyen tek şey değişim.

Samimi olarak sormak isterim o tarihi Kadıköy çarşısındaki balıkçıların vahşetini kime nasıl açıklayabilirsiniz? Meyhanelerin, restoranların ortasında sebze, meyve satmak akıl karı mı? Yıl oldu iki bin yirmi dört, kuruyemiş isteyen online sipariş veremez mi? Bir Kadıköy sakini olarak arada kalmış elektrikçi, terzi falan gördüğümde benim bile tüylerim diken oluyorsa artık, ‘’Çağdaş ve Özgür Kadıköy’’ meftunlarının halini varın siz düşünün.

Gerçi Kadıköy için bu mesele, mesele olmaktan çıktı sizden önceki başkanlar döneminde. Çoğu gitti azı kaldı. Sistemli bir çalışmayla ‘’monopol kafe esnafı’’ ülküsünün tamamlanması gerekmektedir.

HANGOVER KADIKÖY'DE YAŞANIR

Bu satırların okurlarının iyi bildiği gibi içkiyle ve içki içenle herhangi bir sorunum yoktur. Lakin şimdiye dek; Kadıköy’ün her sokağının açık hava barına dönüşmesine, elinde bira şişesiyle apartman kapılarının önüne işeyenlere, kusanlara, aşkını naralarla höykürenlere, ikinci, üçüncü katlara bira şişesi fırlatanlara ve testosteron arabalarına karşı mesafeli duruyordum. Bakış açımı değiştirdiğimden bu yana, güncel jargonla söyleyeyim, ‘’benim kafa pırıl’’.

Şu anda görüyorum ki Kadıköy’de sabaha karşı dört ile yedi buçuk arasında sakin bir zaman dilimi var. Bunun monopol esnaflarımız için ciddi bir gelir kaybı olduğunu düşünüyorum şimdilerde. Hayır efendim, bu arsızlık olmaz. Monopol esnaflar doğaları gereği arsız olabilir mi? Mümkün değil, kimse beni buna inandıramaz. Dolayısıyla bu zaman dilimini ‘’Hangover Hours’’ olarak ilan edip kar maksimizasyonununda çığır açabilirsiniz. Alem de başkan görmüş olur.

DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ OLUR MU?

Sayın ve müstakbel Başkanım; her ne kadar sorun yokmuş gibi gözükse de Kadıköy’ün de sorunları mevcuttur. Lakin yukarıda aktaramaya çalıştıklarım acil olanlardır. Ben kendi adıma önerilerimin çok sıkı takipçisi olacağım. Ara ara buradan da haberleşiriz. Size şimdiden başarılar dilerim.

 


Grand Korçi Kimdir?

Grand Korçi İstanbul’da dünyaya geldi, haliyle birtakım okullarda okudu ve kimya mühendisi oldu. Akademiden kopmamak ve askerlik vecibesini ertelemek için iki ayrı yüksek lisans yaparak bir süre hem mühendislik yaptı hem de keyif çattı. O dönemlerde fotoğraf ve sinemaya olan ilgisi nedeniyle mühendisliği bıraktı ama bu alanlarda tutunamayarak eğitimini aldığı mesleğine geri döndü. Haliyle birtakım işlerde çalıştı. Alkollü içki sektörüne yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar sırasında ve sonrasında alkolün üretimi, kültürü ve tarihine yönelik ilgisi giderek arttı. Hobileri arasında golf, modern dans, yoga hiçbir zaman yer almadı ancak ‘’kişisel gelişim yolculuğunu’’ bir çilingir müdavimi olarak sürdürüyor. Halihazırda bu çilingirlerde yeşerip hayata geçen işlerine cilingirsohbetleri.com adresinde yer veriyor.