Gazeteci Abdurrahman Gök'ün tutukluluğuna devam kararı verildi

Abdurrahman Gök'un Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 'örgüt üyesi olmak' ve 'örgüt propagandası yapmak' iddiasıyla yargılandığı dava 5 Aralık'a ertelendi. Gök'ün tutukluğuna devam kararı verildi.

Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri üzerinden yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da Diyarbakır merkezli 21 ilde eş zamanlı operasyon gerçekleştirildi. Aralarından gazeteciler, avukatlar, sanatçılar, siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Operasyon kapsamında tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla iddianame hazırlandı. 

142 gün sonra hakim karşısına çıkan Gök'ün duruşması bugün görüldü. Dava 5 Aralık'a ertelenirken Gök'ün tutukluluğuna devam kararı verildi. 

HABERLER SUÇLAMA KONUSU YAPILDI

14 sayfalık iddianamenin ilk 3 sayfasında KCK’nin tanımına yer verilirken, sonraki 3 sayfasında ise açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanlarına yer aldı.

Sefkan Kobanê’nin kaleme aldığı “Kobanê Direniş Güncesi” kitabı ile İbrahim Kaya’nın "Uçurum Çiçekleri" adlı kitabının haberleri, 70 yaşındaki Elif Kısa’nın 3 Aralık 2020’de tutuklanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan duyma ve konuşma engelli oğlu Ahmet Kısa’nın, dönemin Adalet Bakanı Abdullahamit Gül’e gönderdiği mektuba dair haber, 2014 yılında IŞİD’in Kobane'ye saldırısı sürecinde Gök’ün haber takibi sırasında çektiği görüntülerden oluşan belgesel, Selahattin Demirtaş'ın Devran ve Leyla kitaplarının Kürtçe çevirisi ile Harun Doğan'ın “Dağ-ı Devran” şiir kitabının Aram Yayınları’ndan çıkmasına ilişkin haber, iddianamede suç unsuru olarak gösterildi.

İddianamede, Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiası ile 7 yıl 6 aydan 15 yıla ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.

KENDİSİNE CEZA VEREN MAHKEMEDE YARGILANIYOR

2017’de Diyarbakır’da yapılan Newroz kutlamasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülme anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök, “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası" iddiasıyla Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 yıl 6 ay hapis cezası istemiyle yargılandı. Gök’e “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasından beraat verilirken, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasından ise 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Mahkemenin gerekçeli kararında, Gök'ün gazetecilik kimliği ve mesleki sorumluluklarına dair savunmaları, "Suçtan kurtulmaya yönelik” olarak değerlendirildi. Öte yandan mahkeme, Gök’ün ‘yeniden suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmaması’ gerekçesiyle verilen cezayı da ertelememişti.

Gazeteci Abdurrahman Gök, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla kendisine ceza veren Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bu sefer “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanıyor. Gök, 142 gün sonra hakim karşısına çıkarken duruşmayı gazeteciler, avukatlar, meslek örgütleri, milletvekilleri ve yakınları takip etti.

ABDURRAHMAN GÖK: 'BİR TANIĞIN YALAN İFADELERİYLE TUTUKLANDIM'

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada açık tanık Ümit Akbıyık hazır bulunmadı. Duruşmada ilk olarak söz alan Abdurrahman Gök, Kemal Kurkut’un Diyarbakır Newroz'unda vurulma anına ilişkin çektiği fotoğrafları yayınladıktan sonra hakkında 5 defa soruşturma açıldığını, bu davanın açılmasında da bu fotoğrafın etkisinin olduğunu düşündüğünü söyledi. Bir tanığın PEL prodüksiyonda çalıştığına ilişkin yalan ifadeleriyle tutuklandığını söyleyen Gök, daha önce hakkında açılan davalardaki suçlamaların da dosyaya konulduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

"2017’de çektiğim fotoğrafın ardından emniyet mensupları hakkında dava açılınca baskı arttı. Kobanê'de çektiğim fotoğrafların kıyaslamasıyla bir belgesel yaptım. Bu da bana ceza verilme gerekçesi yapıldı. Demek ki emniyet istediği zaman benim sosyal medyamdan görüntüleri alıp, zincirleme propagandadan dava açabiliyor. Belgeselde tabii ki mezarlıklar, heykeller olacak. Yine belgeseldeki güzellemeler suçlama konusu yapılmış, kaldı ki güzellemeleri de yapan ben değil oradaki insanlar. Tabii ki güzellemeler yapacaklar, binlerce insan orayı DAİŞ’ten almak için can verdi. Orası alınmamış olsaydı bugün DAİŞ ile komşu olurduk. DAİŞ’e karşı orayı savundular."

'DAVANIN ASIL MOTİVASYONU KEMAL KURKUT FOTOĞRAFLARI'

Kitap tanıtım haberlerinin ve gazetecilerle yaptığı telefon görüşmelerinin de suçlama konusu yapıldığını söyleyen Gök, kitapların, resmi kurumların onayıyla çıktığına dikkat çekti. “Basın savcısının izin verdiği kitabı sanki ben yazmışım gibi yargılanıyorum” diyen Gök, daha önce yargılandığı davada 2017-2020 yılları arasındaki konuşmalarda suç bulunmadığının altını çizdi. Telefon görüşmelerinin içeriğinin olmadığını belirten Gök, "Kim bu gazetecilerle konuşursa suç işlemiş gibi davranılıyor” dedi. Son olarak Gök, davanın asıl motivasyonunun, Kemal Kurkut’u çektiği fotoğraflar olduğunu söyledi.

TEMUR: AKBIYIK'IN DİNLENMEMESİ TUTUKLULUK GEREKÇESİ YAPILMASIN

Gök'ün savunmasının ardından konuşan avukat Resul Temur, dosyanın tamamının Gök'ün gazetecilik faaliyetlerine ilişkin olduğunu söyledi. Gök'ün, hukuki olmayan amaçlarla tutuklandığını belirten Temur, suçlama konusu yapılan içeriklere dair beyanlarda bulunmasının ardından, açık tanık Ümit Akbıyık’ın duruşmada dinlenmemesinin tutukluluk gerekçesi yapılmaması gerektiğini belirterek Gök'ün tahliyesini talep etti.

'2 ENGELLİ ÇOCUĞUN FERYADI MI RAHATSIZ ETTİ?"

Temur'un ardından söz alan avukat Mehmet Emin Aktar, Abdurrahman Gök'ün gazeteci olduğunu belirterek, "2017’de Diyarbakır’da yapılan Newroz kutlamasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülme anını fotoğraflamasının bedelini ödüyor" dedi. Açık tanık Ümit Akbıyık'ın, savcılıkça ek beyanı alınana kadar Gök hakkında herhangi bir beyanı olmadığını hatırlatan Aktar, "Cumhuriyet savcısı çok açık bir şekilde 'Gök hakkında bir şey yok, bize bir şey söyle' demiştir" dedi.

70 yaşındaki Elif Kısa’nın 3 Aralık 2020’de tutuklanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan duyma ve konuşma engelli oğlu Ahmet Kısa’nın, dönemin Adalet Bakanı Abdullahamit Gül’e gönderdiği mektuba dair haberin de suçlama konusu yapıldığını hatırlatan Aktar, "Bu haberin dili mi, içeriği mi, 2 engelli çocuğun feryadı mı rahatsız etti?" diye sordu.

GÖK: İÇERİDE DE OLSAM DIŞARIDA DA OLSAM GAZETECİLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM

Avukatların ardından mütalaasını açıklayan savcı, eksikliklerin giderilmesini ve Gök'ün tutukluluğun devamına karar verilmesi talep etti. Savcının talebinin ardından savunma yapan Gök, "Dosyada ne eksik merak ediyorum" dedi. Soruşmadan önce de fiziki takip altında olduğuna ilişkin anekdotlar aktaran Gök, daha önce aynı mahkemede kendisine verilen cezanın gerekçesinde gazetecilik kimliği ve mesleki sorumluluklarına dair savunmalarının, "Suçtan kurtulmaya yönelik” olarak değerlendirildiğini hatırlattı, "Yaptığım her haberin savunmasını yaparım ama yapmadığım bir şeyi yaptım diyemem" dedi. Yargıdan kaçan bir kişi olmadığını söyleyen Gök, 25 yıl 6 ay hapis cezası ile yargılanırken dahi her duruşmaya katıldığını söyleyerek tahliyesini talep etti.

'TANIĞIN DİNLENMEMESİNİ MÜVEKKİLE YÜKLEMEYİN'

Gök'ün ardından avukatların beyanlarına geçildi. Avukat Resul Temur, dosyada toplanması gereken bir delil olmadığını belirterek, "Tanığın dinlenmemesini müvekkile yüklemeyin" dedi. Aktar ise Ceza Muhakemesi Kanunu'ndan atıflarda bulunarak Gök'ün tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.

Duruşmaya verilen 5 dakikalık aranın ardından kararı açıklayan mahkeme başkanı, tanıkların dinlenmesine, Abdurrahman Gök hakkında Yargıtay'da bulunan dosyanın getirilmesine ve tutukluluğun devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma ise 5 Aralık'ta görülecek.