Emin Barın’ın mirası yeni bir kültür mekanıyla korunuyor

Hat sanatını modern bir dile kavuşturan Emin Barın’ın atölyesi yeni bir kültür mekanı olarak açıldı. Torunu Emir Barın’la konuştuk.

Kültigin Kağan Akbulut kultigin.akbulut@gmail.com

Anıtkabir duvarlarında yer alan yazılar, Galata Kulesi’nin ve Surların tarihini anlatan yazılar, Yunus Emre’nin mezar yazıları ya da İslamabad Kültür Merkezi’nin yazıları… Başta İstanbul olmak üzere birçok yerde Emin Barın’ın tasarımından çıkmış metinleri görebilirsiniz. Hat ve cilt sanatını modern bir dile kavuşturan, hat sanatını Latin Alfabesine uyarlayarak geleneksel sanatlara çağ atlatan Barın’ın ölümüne kadar çalıştığı Barın Han ailesi tarafından bir kültür mekanına dönüştürüldü. Eylül ayınca Atonal 9 Solo isimli dokuz sanatçının güncel üretimlerinin yer aldığı sergilerle açılan Barın Han aynı zamanda Barın’ın atölyesini, kullandığı aletleri, ciltleme makinelerini de karşımıza getiriyor. Mekanın dönüşümünde aktif rol oynayan Barın’ın torunu Emir Barın’la konuştuk.

Öncelikle Emin Barın’ı konuşalım. Emin Barın’ı hat ve mücellit alanıyla ilgilenenler tanıyor, ancak bunun dışında geniş bir kesim bilmiyor. Bugünden baktığımızda Barın’ın çalışmalarını Türkiye’deki yakın dönem hat ve mücellit alanı, hatta daha geniş bir açından grafik alanı içinde nasıl okuyabiliriz?

Emin Barın yaşamının tamamını güzel yazı, cilt ve kitap sanatları ile yoğurarak geçiren, Türkiye’deki grafik tasarım ve tipografi gelişimine yön veren, sanat hayatı boyunca hep çağdaşlaşma üzerine odaklanan bir sanatçıdır. Hem eski harflere hem de yeni harflere hakim olmasıyla ve ana çizgisini çağdaş dünyanın üzerine kurmasıyla geleneksel sanatlar ile çağdaş sanat arasında bir köprü görevi gördüğünü söyleyebiliriz. Eski yazı ile yeni yazı arasında kültürel bir ilişki kurarak hat sanatının sınırlarını zorladığını, yazıyı kendi kafasındaki estetik ve kurallar ile yeniden yorumlayarak dünya çağdaş yazı literatüründe de çok önemli bir yer edindiğini belirtebiliriz.

Yakın zamanda Barın Han’ı kamuya açık bir kültür kurumu olarak yeniden açtınız. Açmaktaki düşünceniz neydi? Barın Han nasıl bir işlev görecek?

Barın Han, Emin Barın’ın yazı ve cilt atölyesi olması sebebiyle tarihi boyunca hep sanatçıların, koleksiyonerlerin, sanat yazarlarının bir araya geldiği bir mekan olmuştu. Özellikle dedem hayattayken 25 yıl boyunca her hafta Perşembe Toplantılarında birçok sanatçı bir araya gelmiş, yaptıkları sanat çalışmalarını paylaşmış ve fikir alışverişlerinde bulunmuştu. Emin Barın’ın vefatından sonra Barın Yazı ve Cilt Atölyesi bu binada çalışmalarını devam ettirse de 2002 yılında bu binadan taşınmış ve Barın Han 17 yıllığına kapılarını kapatmıştı. Emin Barın’ın ailesi olarak biz bu binanın tekrar kültür ve sanatla bütünleşmesi ve Emin Barın’ın yaptığı gibi sanatçıların birbirinden beslendiği bir mekan olması gerektiğini düşündük. Bu doğrultuda Atonal 9 Solo sergisi ile Barın Han tekrar kapılarını açtı ve Barın Han’ın eski günlerdeki gibi kültür ve sanat ile donatılmasını, farklı disiplinlerde sanatçıların özgün eserlerini üretebildikleri ve sergileyebildikleri bir hale dönüştürülmesini hedeflemekteyiz.

.

Bir nevi küçük bir Emin Barın müzesi de yer alıyor mekanınızda. Burada Barın’a ait ne gibi eşyalar göreceğiz?

19 Eylül tarihi itibariyle Emin Barın’ın Yazı ve Cilt Atölyesi, eskilerin deyimiyle yazıhanesi, ilk defa gezilebilir duruma geldi. Şu anda yazıhanede Emin Barın’ın kullandığı hokkalar, mürekkeplikler, kamışlar, ıstakalar ve cilt aletlerinin yanı sıra gözlüğü, küllüğü, cetvel ve çizim aletleri gibi kişisel eşyaları da sergilenmektedir. Üst kattaki odasında ise 1984 yılında Unesco Binası'nda açtığı sergiye eserlerini götürürken kullandığı tahta bavulu, Anıtkabir Kitabeleri için yaptığı eskizler ve çeşitli grafik tasarımlarını izleyiciye açmış bulunmaktayız.

.

Emin Barın klasik sanatlar alanındakilerin ilgi duyduğu bir isim. Ancak siz açılış sergisini Bengü Gün küratörlüğünde Atonal 9 Solo sergisiyle yaptınız. Güncel üretimlerin yer aldığı ve kavramsal ağırlıklı bir sergi. Böyle bir sergiyle açmanızın sebebi neydi?

Emin Barın, bilginin nesilden nesile aktarılması konusuna özen gösteren bir sanatçı. Genç sanatçıların işlerini her zaman takip eder ve onların gelişmeleri için de elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışırmış. Her zaman da geleneksel ve çağdaş arasında duran bir yerde olmuş. Onun bu duruşunu devam ettirmek amacıyla bu mekanı da çağdaş ve geleneksel arasında bir köprü oluşturacak bir yapıda kurguladık. Bengü Gün'ün küratörlüğünde bu ilk sergiyi de oluştururken mümkün olduğunca farklı nesillerden sanatçıların yer almasını hedefledik. Böylelikle Emin Barın'ın bu alanda yaptığı çalışmaların bir devamı niteliğinde olabileceğini düşündük. Çağdaş ve geleneksel arasındaki mesafeyi daraltmak, bir köprü ve diyalog kurmak ilk amacımızdı.

Barın Han’da bundan sonra ne gibi sergiler, atölyeler, çalışmalar göreceğiz?

Barın Han’da önümüzdeki dönemlerde geleneksel sanatların çağdaş sanatla buluştuğu çalışmalar, çağdaş sanat çalışmalarının en yeni örneklerinin incelenebileceği sergiler, büyük çaplı festival, bienal gibi organizasyonlar görebileceğiz. Ekim ayı itibariyle geleneksel Perşembe Toplantılarına da başlayarak sanatçıların güncel işlerini paylaşabilecekleri, çalıştıkları konuları anlatabilecekleri sohbetler, konuşmalar düzenlemeye başlıyoruz. Ayrıca yabancı sanatçıların ağırlandığı misafir sanatçı programları, cilt ve yazı üzerine farklı atölyeler, sanatçı atölyeleri gibi projeler de program dahilinde diyebiliriz.

Tüm yazılarını göster