Diril ailesi avukatı: Apro Diril’in tutuklanması gerekli bir şeydi

Diril çifti davasıyla ilgili tutuksuz yargılanan sanıklar Apro Diril, Behçet Öztunç ve İsmail Yıldız, bugün hâkim karşısına çıktı. Apro Diril için tutuklama kararı verilirken duruşma ertelendi.

Abone ol

Şirin Bayık

ŞIRNAK - Hürmüz ve Şimoni Diril çiftinin öldürülmesiyle ilgili davanın bugün ilk duruşması görüldü. Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada tutuksuz yargılanan Apro Diril, Behçet Öztunç ve İsmail Yıldız, hâkim karşısına çıktı.

Mahkeme haziran ayına ertelenirken, Apro Diril’in tutuklanmasına ve diğer sanıkların tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine karar verildi.

SANIKLAR BÜTÜN SUÇLAMALARI REDDETTİ

Duruşmaya, Diril çiftinin çocukları, akrabaları, Hollanda Konsolosluğu’ndan bir gözlemci, Birleşmiş Milletler’in Avrupa İnsan Hakları Hukuk ve Adalet Sivil Toplum kuruluşundan bir temsilci katıldı. Sanıklar Apro Diril, İsmail Yıldız ve Behçet Öztunç kendilerine yöneltilen bütün suçlamaları reddetti, savcılığın elindeki telefon tapelerini yalanladı veya hatırlamadıklarını savundu. Daha önce ifadelerinde Behçet Öztunç ile görüşmelerinin olmadığını belirten Apro Diril, telefon tapelerinin ortaya çıkmasıyla söylemini değiştirdi. Sanıklardan Apro Diril, Maktul Şimoni Diril ve Kayıp Hürmüz Diril ile zaman zaman husumetlerinin olduğunu, daha sonra barıştıklarını ifade etti. Diril çifti kaybolduktan sonra kimseye haber vermeyen Apro Diril, çelişkili ifadeler kullanmakla suçlandı.

‘SORUŞTURMADA EKSİKLER VAR’

Duruşma sonrası açıklama yapan Diril ailesi avukatı Nihat Öner, Apro Diril’in tutuklanmasının olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Öner, “Bize göre soruşturma süreci çok kötü geçti ama mahkeme süreci öyle olmadı. Sorgulayan, delilleri değerlendiren bir heyet vardı. Mahkemenin iyi geçtiğini söyleyebiliriz. Apro’nun tutuklanması adalet duygusunun zedelenmemesi ve kamu vicdanı adına gerekli olan bir şeydi” dedi.

 Hürmüz Diril ve Şimoni Diril

Ortada bir sürü iddianın olduğunu belirten Diril ailesi avukatı Nihat Öner, “Bu cinayeti tek kişinin değil, birden fazla kişinin işlediğini düşünüyoruz. Bu hangi amaçla, fark etmez. Burada işlenen cinayetin vahameti de önemli. Cinayet davasında en ağır maddelerden biri yani “canavarca hisle”, “işkence ile adam öldürme suçu” ile yapılmış. Olay, görgü tanıklarına dayanıyor bir tek. Bizim delil toplama alanımız da çok daralıyor. Burada spekülatif bazı şeylerin olduğu gibi haklılık payı olan şeyler de oldu. Özellikle savcılığın iddianame ile ilgili tanzimi... Ailenin de bizim de kafamızda kuşkular oldu. Ne yazık ki, dava açıldığında kuşkularımızın haklı olduğunu gördük. Çünkü bu iki yıllık süreçte gizlilik kararı konulduğunda biz bütün sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlediğini, bu suçun içindeki şahısların tespitine yönelik çalışmanın gayet iyi yürüdüğünü düşünüyorduk ama maalesef öyle yürümemiş.”

‘TELEFON KONUŞMALARININ TAMAMININ DOSYAYA EKLENMESİNİ TALEP EDİYORUZ’

Soruşturmada eksiklerin olduğunu ısrarla belirten Nihat Öner bu konunun üzerine gideceklerini ve mahkemeden eksik telefon tapelerini talep edeceklerini söyledi: “Özellikle telefon konuşmaları ile ilgili, tespitlerle ilgili, bazı telefon içeriklerinin olmadığını görüyoruz. Bilirkişi marifetiyle telefon tapelerini incelettik. Özellikle suçun işlendiği 7 -8 Ocak akşamı yoğun telefon trafiğinin olduğunu tespit ettik. Bunlar savcılığın elinde de var. Biz de bu kayıtları Savcılıktan aldık. Bu kadar maddi delilin olmasına rağmen, hatta bazı telefon içeriklerinde birebir suçla ilişkili olduğunu düşündüğümüz haldeki konuşmalar var. Eksikler ve bunlar tamamladığında suçun örtbas edilip edilmediğini anlayacağız. Bazı telefon konuşmalarında 2 bin küsur saniye eksik. Neden eksik? Apro’nun ses kayıtlarında iki diğer şüpheli isimle olan konuşmaları var. Akrabalarıyla suçun içeriğini ikrar eden konuşmaları var. Suçu beraber işlediği şahısların isimlerini de söylüyor. Bunu netleştirebilmemiz için bu konuşmaların tekrar mahkeme tarafından talep edilmesi ve çözümlemelerinin dosyaya konulması gerekiyor. Bu konuşmaların içeriğine baktığımız zaman zaten gerçeği de göreceğiz.”

‘TELEFON KAYITLARININ İZAHINI İSTİYORUZ’

Öner, “Apro’nun ifadeleri çok çelişkili. İlk ifadesinde silahlı örgüt üyesi iki erkek bir kadının gelip aldığını söylüyor ama üç gün bekledikten sonra bunu söylüyor. Bunu söylememesi bile bir suç. Burada ibrenin kendisine döndüğünü fark etti. Dört beş farklı ifadesi bulunuyor. En çelişkili ifadesi ve kendini ele verdiği söylemi şüphelilerden biri olan Behçet ile hiçbir şekilde görüşmediği ifadesinden sonra Savcılık HTS’leri çıkarınca Apro’nun dediğinin aksine her gün konuştuğu ortaya çıktı. Savcılık bize söylediği halde bu konuşmalar dosyanın içinde yok ve biz tekrar dosyaya eklenmesini talep ediyoruz” dedi.

Apro’nun yalnız olmadığını düşünen Öner, ellerinde bununla ilgili delillerin olduğunu söyledi: “Apro bize göre yalnız değildi. Yalnız olmadığını düşündürecek telefon kayıtlarının bazılarının içeriğinde Apro’nun açıkça korunmaya çalışıldığını görüyoruz. Biz özellikle bu telefon kayıtlarının izahını istiyoruz. Özellikle savcılığın belirttiği HTS kayıtları, sinyal tespit baz istasyonu kayıtları ve Sulh Ceza Hakimliği’nden karar aldığı tarihten itibaren yapılan dinlemelerin tamamını dinledik. Aslında savcılığın yapması gerekiyordu ve suça ilişkin olan konuşmaların iddianameye tanzim etmesi gerekiyordu ama o halde bırakılmıştı. Biz o kayıtları bilirkişi ile çevirdik. Bazı konuşma içeriklerinin eksik olduğunu gördük. Dinlediğimiz telefon tapelerinde özellikle suçun işlenmesinden sonra suçun ortaya çıkmasındaki endişe ve korku yüzünden sürekli birileri tarafından sakinleştirildiğini düşünüyoruz. Telefonlara yansıyan konuşmaması yönündeki telkinler olduğunu düşünüyoruz.”

‘APRO DİRİL’İN SUÇ İTHAMINI DOĞRULATACAK ONLARCA DELİLİMİZ VAR’

Savcılık iddianamesinde tüm konuşmaların olmadığını belirten Öner, ses kayıtlarının tamamen dinlenmesi durumunda suçluların bulunacağını düşünüyor. Öner, “Telefon konuşmaları açık. Tetiği çeken değilse bile suça ortak olmuş. Biz işlemediğini düşünmüyoruz. Özellikle diğer şahıs İsmail’in evinde Apro’nun pasaportunu bulundurması… Kaçışa hazırlandığı çok açık. Ama onlar da yakalandı. Burada beraber suç işlediği şahıslar var. Sen bu tarihlerde operasyon bölgesindesin. Bize göre sivil birinin o köyde olmaması gerekiyor. Orada olmaması gereken şahıslar var. Konuşmadıklarını söylediler ama konuşmaları çıkıyor. Neden yalan söylüyorlar? Hepsi yalan söylüyor ve çelişkili ifade veriyor, neden? Biri suçu işlemişse de neden diğerleri saklıyor?” diye sordu.

Özenle yazılmış bir iddianame olmadığından şikâyetçi olan Öner, ikinci duruşmada mahkemeden telefon tapelerinin tamamını, 1 Ocak- Mart arası HTS kayıtlarını, sanıklara ait ilgili tarihlerdeki banka havale akışını, ilgili tarihte olay yerinde bulunan İHA’ların görüntülerinin incelenmelerini talep etti.

Öner, "Bu sadece bizim değil mahkemenin de tespiti bu yüzden iade etti. İade kararına rağmen tanıkları dinlemek istedi. Apro Diril’in suç ithamını doğrulatacak onlarca delilimiz var" ifadelerini kullandı.  

NE OLMUŞTU?

8 Ocak 2020 tarihinde Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya Köyü’nde yaşayan Keldani çift Hürmüz ve Şimoni Diril, ortadan kayboldu. 12 Ocak 2020 günü Diril çiftinin çocuğu, İstanbul Keldani Katolik Kilisesi papazı olan Remzi Diril, köye geldiğinde, anne ve babasının “kayıp” olduğunu fark etti. Diril çiftinin çocukları, güvenlik birimlerine “kayıp” ihbarında bulundu. Ancak ilk günlerde “hava koşulları” gerekçe gösterilerek aramalar sönük kaldı. Daha sonra Beytüşşebap Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmaya "gizlilik" kararı getirildi.

Çift ortadan kaybolduktan 70 gün sonra, Şimoni Diril’in cansız bedeni köye yakın Hezil Çayı’nın kenarında bulundu. Hürmüz Diril’den ise hâlâ haber alınamadı. Soruşturma kapsamında dosyanın bir numaralı şüphelisi konumunda olan Diril çiftinin akrabası Apro Diril, daha önce üç kez tutuklansa da "yeterli şüphe oluşmadığı" gerekçesiyle serbest bırakıldı.