Diril çifti soruşturması: Gizli bir el failleri koruyor

Hürmüz ve Şimoni Diril dosyasıyla ilgili hazırlanan iddianame mahkeme tarafından yetersiz bulunarak reddedildi. Avukat Cengiz, dosyada yaşanan gelişmeler nedeniyle faillerin korunduğunu söyledi.

Şimuni Diril ve Hürmüz Diril
Google Haberlere Abone ol

Ardıl Batmaz

DUVAR - Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya Köyü’nde yaşayan Şimuni Diril ve Hürmüz Diril çifti, 8 Ocak 2020’de kayboldu. 65 yaşındaki Şimuni Diril’in cansız bedeni 70 gün sonra Diril çiftinin oğulları tarafından köy yakınlarında bir derede bulundu. Şimuni Diril’in faili ya da failleri halen bulunamazken, Hurmüz Diril ise 747 gündür kayıp.

Diril çiftinin kaybolmasının ardından başlatılan soruşturmaya gizlilik kararı koyuldu. Dosyada gizlilik kararı devam ederken yeni bir gelişme yaşandı. Diril soruşturmasıyla ilgili Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sunulduğu Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yetersiz” bulunarak reddedildi. Yaşanan bu durumu hukuki anlamda büyük bir skandal olarak yorumlayan avukat Orhan Kemal Cengiz, faillerin korunduğunu ve cezasız bırakma politikası uygulandığını belirtti.

‘ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ’

Diril çiftinin kaybolmasının ardından başlatılan soruşturmada, dosyanın bir numaralı şüphelisi ve görgü tanığı Apro Diril, iki kez ‘tutuklamaya yeterli şüphe oluştuğu’ gerekçesi ile tutuklandı ve serbest bırakıldı. Üçüncü kez tutuklanan ve şu an cezaevinde bulunan Apro Diril, aynı zamanda 94’te kaybolan İlyas Diril ve Zeki Diril’in de de babası. Şimuni Diril’in amcasının torunları olan 12 yaşındaki İlyas Diril ve 16 yaşındaki Zeki Diril 1994'te gözaltına alındıktan sonra kaybolmuş, soruşturma takipsizlikle kapatılmıştı. Ailenin AİHM'e başvurusunun ardından devletin sorumlu olduğuna oybirliğiyle karar verilmiş, Türkiye mahkûm edilmişti.

Diril dosyasıyla ilgili bugüne kadar hiçbir taleplerinin karşılık bulmadığını söyleyen avukat Orhan Kemal Cengiz, verdikleri dilekçelerin hiçbirine tek bir kelime bile cevap alamadıklarını belirtti. Cengiz, bu kadar uzun süren bir gizlilik kararının, soruşturma makamlarının yetersizliklerini ve işlerini düzgün yapmadıklarını gizleme amacından başka bir açıklaması olmadığını söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarının çok açık olduğuna dikkat çeken Cengiz, “Yaşam hakkıyla ilgili bir soruşturma yapıyorsanız, etkin bir şekilde bunu yürüteceksiniz. Aileyi soruşturmaya katacak, kamuoyu denetimine açık olacak, süratli davranacak, delilleri düzgün bir şekilde toplayacaksınız. Bu açılardan baktığınızda tamamıyla sorunlu bir soruşturmayla karşı karşıyayız. Öldürme olayından sonra da devletin pozitif yükümlülükleri var. O pozitif yükümlülüğün parçası da etkin bir soruşturma yürütmek. Bu anlamda asla etkin bir soruşturma yürütülmedi, etkin bir arama yapılmadı” dedi.

‘2 YILDIR BİZİ OYALIYORLAR’

Diril soruşturmasıyla ilgili Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sunulduğu Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yetersiz” bulunarak reddedildi. Yaşanan bu durumu hukuki anlamda büyük bir skandal olarak yorumlayan Cengiz, faillerin korunduğunu ve cezasız bırakma politikası uygulandığını belirtti. ‘Soruşturma yapıyoruz, delilleri topluyoruz, o yüzden gizlilik var’ denilerek iki yıldır oyalandıklarını söyleyen Cengiz, “Dosyayı açın, biz de görelim ve katkıda bulunalım dememize rağmen bir gelişme olmuyor. İddianamenin reddedilmesiyle bütün kaygılarımızın, korkularımızın doğru olduğu ortaya çıktı” diye konuştu.

‘APRO DİRİL’İN TUTUKLANIP SERBEST BIRAKILMALARINDAN DAHİ HABERİMİZ OLMADI’

Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin tavrını ‘enteresan’ bulduğunu söyleyen Cengiz, Apro Diril’in tutuklanıp serbest bırakılmalarından dahi haberlerinin olmadığını ancak kendilerinin arayarak öğrendiklerini söyledi: “Tutuklanması için kuvvetli suç şüphesi gerekiyor. Tutuklanacağı kadar delil varsa iddianame düzenlenmesi için hayli hayli olması gerekiyor. Çünkü iddianamenin düzenlenmesi için ceza mahkemeleri usulü kanunu, ‘suçun işlendiğine dair yeterli şüphe varsa iddianame düzenlenir’ diyor. İddianame hakikaten tam teşekkülü hazırlanmasa bile ağır ceza da başından atmış gibi görünüyor. Bulaşmak istemiyorlar. Başından beri bir gizli el failleri koruyor. Bunun nasıl işlediğini bilemiyoruz. Dosya açılacak, şüpheliler, sanıklar gelecek ve zaman içerisinde anlayacağız.”

‘DEVLETİN İÇERİSİNDEN DESTEK ALAN BİRİLERİ YAPTI KANAATİNDEYİZ’

Diril çiftinin kaybolduğu sırada bölgede iki askeri operasyon olduğunu söyleyen Cengiz, bölgenin yüksek güvenlikli bölge olduğunu ve kimsenin oraya girmesinin mümkün olmadığı belirtti. Çiftin kaçırılmasıyla ilgili devletin içerisinden destek alan birilerinin yaptığına dair kanaatleri olduğunu söyleyen Cengiz, “Bu soruşturmanın ilerlemesine neden izin verilmiyor? Fail veya failler kimse, bir korumayla karşı karşıyalar. Bu dosya cezasız bırakılmak isteniyor. Başka her şey spekülasyon olabilir ama bunu söylemek spekülasyon olmaz. Bu dosya cezasız bırakılmak isteniyor. 2-3 yıldır sabırla ‘birilerinin ilgisi azalsın, kamuoyunun dikkatini çekmesin, yavaş yavaş biz bunu sümen altına itelim’ diyorlar. Biz bunu böyle bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.

‘MAĞDURLAR DOSYADAN DIŞLANIYOR’

Avukat Orhan Kemal Cengiz’in, reddedilen iddianameyi ve ağır cezanın ret kararını kaldırmak için Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru, ‘gizlilik’ gerekçesiyle reddedildi. Soruşturmada mağdurların dosyadan tamamen dışlandığını söyleyen Cengiz, “Ailenin iddianamenin neden reddedildiğini öğrenmesine bile izin verilmemesi, yaşama hakkının bir kere daha ve vahim şekilde ihlal edilmesidir” dedi.

Verdikleri ikinci dilekçenin ardından ağır cezanın ret kararını alabildiklerini belirten Cengiz, sosyal medya hesabından şu açıklamalarda bulundu: “Bazı delillerin toplanmaması gerekçe gösteriliyor. Bunlar doğru gerekçeler değil. CMK iddianame düzenlenmesi için ‘yeterli şüphe’ kriteri getiriyor. Bu dosyada sanık için ‘kuvvetli şüphe’ olduğu için tutuklama kararı çıktı. Ağır Ceza bir an önce iddianameyi kabul etmelidir. Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şimuni Diril'in otopsisinde yakın atışla vurulduğunu ve barut izinin tespit edildiğini belirtip sanıkların evlerinde çıkan silahlarla mukayese edilmemesini gerekçe gösteriyor ret için. Şimuni Diril'in cenazesi kaçırıldıktan 70 gün sonra bulundu. Faillerin bu kadar gün boyunca mağduru öldürdükleri silahı evlerinde saklaması hayatın olağan akışına aykırı. Bu durumda eğer bu silahlar olmazsa Ağır Ceza davayı tümden mi reddedecek? Böyle bir ret gerekçesi olamaz.”