Ciao Messi! Ciao Ronaldo!*

Moskova'da yağan yağmur gibi yağan karşılıklı gollerle kazanan, son finalist Arjantin karşısında Fransa oldu. Akşam mesaisinde ise Uruguay, 2 kere çıktı, 2 kere gol attı ve son Avrupa Şampiyonu Portekiz'i evine gönderdi. Brezilyalıların ele geçirdiği Moskova'da sokaklar 'Ciao Bella'nın, Ciao Messi ve 'Ciao Ronaldo' versiyonuyla inledi.

Volkan Ağır vagir@gazeteduvar.com.tr

“Hava durumu tahminlerine göre 30 Haziran ve 1 Temmuz günleri Moskova'da şiddetli yağmur ve 22 m/s ulaşacak rüzgarlı hava bekleniyor. Bu yüzden araçlarınızı ağaç altlarına parketmemeyi tercih ediniz.” Sabah uyandığımda Rusya hattımı kullandığım telefonuma gelen mesajdı bu. Rostov ve Volgograd'daki 30-35 dereceyi bulan havadan sonra böyle mesajlarla karşılaşmak can sıkıcıydı. Maç saatlerinde taraftar alanında bir problem yaşanmaz diye umuyordum. Maç saatine kadar 4 Temmuz'dan 14 Temmuz'a kadar bulunacağım St. Petersburg'a tren biletlerimi ayarlamaya karar vermiştim.

KÖPRÜ ALTINDA YOKSULLUĞUN GÖRÜNÜRLÜĞÜ

Öğlene doğru arkadaşlarımla yazıştım, taraftar alanında buluşup buluşmayacağımızı öğrenmek için: “Taraftar alanı bugün kapalı” diye cevap gelince kontrol ettim, çoktan tivit atılmış, duyuru yapılmıştı. Beklenen şiddetli yağmur ve fırtına nedeniyle taraftar alanının kapalı kalacağı açıklanmıştı. E Peki 1 Temmuz'da Rusya'nın maçı var ve aynı hava durumunun devamı bekleniyor. Pazar günü ne olacaktı acaba? Bugünlük direksiyonu direkt olarak Kızıl Meydan'a ve civarlarına çevirdim.

Her zaman kullandığım metro için alt geçidi kullanıp giderken gözüme başka bir şey takıldı. Alt geçitte işporta tezgahları görünür olmaya başlamıştı. Daha fazla yoksulluğa itilmiş kişi para bekliyordu insanlardan. Elleri ve bacakları olmayan biri yemeğini yemeye çalışırken hüzünlü bir şarkı çalıyordu sokak müzisyeni. Grup aşamalarının tamamlanması ve turist taraftarların azalması şehirdeki alt kültürlerin ve yoksulluğun tekrar görünür olması anlamına geliyordu anladığım kadarıyla. Ya da bu konudaki polisiye önlemler azaltılmış ya da kaldırılmıştı.

YAĞMURLA BİRLİKTE GELEN GOLLER

Kızıl Meydan'a vardığımda yağmurun ben tüneller arasında gezinti halindeyken başladığını metro çıkışında oluşan yığılmalardan anlamıştım. Güvenlikler yağmurdan kaçan insanlara, girişleri kapattıkları için kızıyordu. Bir yerde haksız da değildi. Tahliye önemliydi. Ve ben bile gün içinde yağmur beklendiğinden haberdar olmuşsam herkes de haberdar olmalı en az bir şemsiye almalıydı. 15 yıl kadar önce alınmış olan ve ilk kez Rusya'da kullandığım Spartak Moskova yağmurluğum misyonunu yerine getirmek üzere bir kere daha işbaşındaydı. Fakat inanılmaz bastıran yağmur nedeniyle ancak Bolşoy Tiyatrosu'nun girişine kadar gidebilmiştim maçı izleyeceğim sokaklara varamadan. Yalnız değildim ve benimle birlikte bir çok insan da aynı yerdeydi. Adeta sanata sığınmıştık. O sırada orada bulunan Fransız taraftarlarla konuştum. Gilles ve arkadaşı Fransa'nın 3-1 yeneceğinden emin konuşuyorlardı. Yağmur dindikten sonra maç izleyeceğim sokakta bulunan Arjantinli Martin ise, “Bu maç Messi'nin maçı. 3-2 kazacağız.” diyerek iddialı bir yorum yapmıştı. “Agüero ve Higuain oynarsa kazanırız” diyordu da kadroda olmadıklarını hatırlatınca, “Sampaoli korkuyor galiba” demişti. Gollü maç beklentisi vardı, karşılıklı. Nasıl bir maç olacağını merakla beklemek üzere yerimi aldım.

Maçın henüz başında, Mbappe'nin hızının hakkını vermek gerekse de Rojo'nun aptalca ceza sahası için faulü Fransa'ya penaltı kazandırdı. Griezmann skoru 1-0 yapınca, acaba bu kadar kötü Arjantin'i bulan Fransa, bir başka Almanya-Brezilya maçı daha yaşar mıyız diye düşünmeye başlamıştık. Fakat Angel Di Maria'nın yoktan var ettiği gol, “Biz ölmedik” dercesine bir goldü. İkinci yarının başında Mercado ile devre başında gelen gol müthiş bir şans golüydü Arjantin için. Fakat Arjantin o şansı hiç mi hiç kullanamadı. Sağ bekin golüne, sağ bekinin müthiş golüyle karşılık verdi Fransa. Sonrasında Mbappe'nin hızıyla ve Fransa'nın hızlı çıkışlarıyla gelen 4 dakikada 2 gol, Arjantin'in ipini çekti. Agüero'nun attığı gol sadece skoru ilan etti. Arjantin ve Messi eve dönüyordu. Sampaoli'nin tercihleri Arjantin dışında bu kadar tartışılıyorsa acaba Arjantin'de ne konuşuluyordu.

İZMİRLİ KAZIM

İki saatlik maç arasında bir anda oturduğum bankta yanımda İzmirli Kazım Karasu'yla karşılaştım. 8 kişilik bir ekip olarak buralara gelmişler. 3 Brezilyalı, 3 Türk, 2 de İranlı. Brezilyalılar maç için Samara'da, İran'lı arkadaşları maç için başka şehirdeydi. Diğer 3 Türk'ün 2'si ise Nazım Hikmet'in mezarını ziyarete gitmişler. Kazım ve arkadaşları bir süredir Rusya'dalarmış. St. Petersburg'da bir taksicinin zulmünden zor kurtulmuş. Rusya'ya esas geliş nedeni ise İspanya – Rusya maçına almış olduğu bilet. Bakalım ev sahibinin maçında nasıl bir skor onu bekliyor.

İzmirli Kazım İspanya-Rusya maçına bilet aldığı için buraya gelmiş.

URUGUAY'DAN AYNI GOL

Akşamki maçta, gönlüm Uruguay'dan yanaydı. Sokaklarda Portekizli de görmek mümkün değildi. Konuşmaya çalıştığım bir Uruguaylı beyfendi çok gergindi ve zor bir maçın kendilerini beklediğini söyleyerek sigarasından bir nefes çekti. Bir başka baba oğulla konuştuğumdaysa “2 Cavani, 1 de Suarez atar ve yeneriz. Ronaldo'ya adım attırmayız” dedi tüm özgüveniyle. Tek tük Ronaldo formalı ya Rus ya da Asyalıydı. Brezilyalılar da Uruguaylıydı ironik bir şekilde. Gerçi onların derdi Arjantin'leydi. Portekiz – Uruguay maçı müthiş hızlı başlamıştı. Ronaldo baş döndürücü hareketler yapıyordu. Uruguay ise hızlı ataklarla rakibini boğmaya çalışıyordu. Suarez ile Cavani, 2014'te İngiltere'ye attığı goldeki rolleri değiştirip aynısını Portekiz'e atıyordu. Cavani'nin müthiş sıçrayışı akıllarda kalıcıydı. Brezilyalılar bu gole sevinmişti. Yanımdaki Brezilyalı arkadaki Sao Paulolu'ya dönüp dönüp “Lugano, Lugano” diye bağırıyordu.

İlk devreyi izlediğim mekan gereğinden fazla kalabalıktı. Ne maç izleniyordu ne de nefes alınıyordu. Hatta saatlerdir orada oturan Brezilyalılardan biri kalabalıktan dolayı ayakta ve önlerinde duran adama çekilmesini, sonradan gelip oturanlara saygısızlık yaptığını söylemesine karşın çekilmeyince masadan kalkıp adamın önünde durdu. Devrede sokak tribününe geçtim.

İTALYA'DAN DAHA İTALYA

Uruguay'ın savunmaya kapanacağı daha ilk devrede belliydi. Godin ve Gimenez en iyi kafaya çıkan iki stoperdi turnuvadaki. Yıllardır birlikte oynamaları da avantajlarıydı. Fakat Portekizli Pepe de onlardan az değildi. İkinci devrenin başında ortaya çıktı ve Muslera, turnuvadaki ilk golünü Pepe'den yedi. İki Süper Lig oyuncusunu izledik böylece. Dakikalar Uruguay bu golden sonra bir silkelendi. Bir kez daha hücuma organize olarak çıktı ve Cavani inanılmaz bir gol daha attı. Verimli futbol oynuyordu Uruguay. Portekiz ise bastırıyordu fakat sonuç almakta zorlanıyordu. Maçı izleyenlerin yüzlerinden çoğu insanın Ronaldo ve Portekiz'ci olduğu belliydi ancak, Ciao Messi'ye Ciao Ronaldo uyarlaması yapan Rusların sayısı az olsa da sesi yükseliyordu. Aynı ekip Uruguay diye de tezahüratlarına devam ediyordu.

Doksan dakika tamamlandığında Uruguay kazanan taraf olmuştu. Turnuvada İtalya yoktu ama, İtalya'dan daha İtalya olan ve belki de olmaktan başka fazla çaresi de olmayan Güney Amerika'nın İtalya'sı Uruguay son 8'de Fransa'nın rakibi oluyordu. Maç sonunda, “Cavani 2 gol atar” diyen Brian'ı buldum ve tebrik ettim.

*Güle Güle Messi, Güle Güle Ronaldo!

Tüm yazılarını göster