Antep’te deprem toplanma alanları imara açıldı: Çadır kuracak yer az

Antep’teki deprem toplanma alanlarının imara açılmasıyla acil bir durumda halkın toplanacağı alanlar daraldı. Mimarlar Odası Gaziantep Başkanı Girişken, “Kentte çadır kuracak yeterli yer yok” dedi.

Abone ol

Cihat Öztürk

ANTEP - Maraş merkezli depremlerin etkilendiği şehirlerden biri de Antep. Artçı depremlerin ardı ardına sarstığı Antep ve çevre illerde ana gündem maddelerinden biri de deprem toplanma alanları. Evi hasar gören, deprem anında geçici süre bir yerde barınma ihtiyacı duyanlar için şehirlerde ayrılan deprem toplanma alanları, çoğu yerde olduğu gibi Antep’te de imara açıldı.

Antep’te imara açılan deprem toplanma alanlarını o dönem yargıya taşıyan Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken, “Bu alanların önemi şu an daha fazla anlaşıldı” dedi.

STK’LERİN İTİRAZLARI DİNLENMEDİ

Şehir merkezinde deprem toplanma alanı olarak belirlenen alanlar, 2016 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından imara açıldı. Antep’te deprem toplanma alanı olup da imara açılan yerlerin başında 15 Temmuz Mahallesi’nde bulunan Metro AVM ve çevresindeki konut alanları geliyor. Antep’in deprem toplanma alanları olan bu alan, o dönem STK’lerin tüm itirazlarına rağmen imara açılıp konut alanı yapıldı.

 Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken

‘RUHSAT DÜZENLENMEDEN İNŞAAT YAPILMASINA GÖZ YUMULDU’

Deprem zamanında Antep’in bir afet planının bulunmadığının ortaya çıktığını söyleyen Girişken, deprem toplanma alanlarının ise bu süreçte işlevsiz kaldığını belirtti. Deprem toplanma alanlarının imara açılmasıyla ilgili pek çok dava açıldığını hatırlatan Girişken, "Mimarlar Odası’nın bu alanla ilgili açtığı sekiz davanın tümünü kazanmış olsak da ne taşınmaz satışlarına ne de inşaat faaliyetlerine engel olamadık. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, dava süreci devam ederken ruhsat düzenlenmeden inşaat yapılmasına göz yummakla kalmadı, o dönem (2016) müteahhitleri de bu yönde teşvik etti” dedi.

'FATMA ŞAHİN’İN ÖNCELİĞİ METRO AVM ÇEVRESİNİN İMARA AÇILMASI OLDU'

Metro Hipermarket’in bulunduğu alanın acil durum toplanma ve afet alanı olarak belirlendiğini ifade eden Girişken, “Metro AVM’nin bulunduğu alan, orijinal imar planında 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı’nın ek alanı olarak ayrılmıştı. Yaklaşık 500 bin metrekarelik bu alan, kent parkının rekreasyon bölgesi olarak tasarlanmıştı. Daha da önemlisi, bu alan acil durum toplanma alanı olarak ve afet halinde sahra hastanesinin kurulacağı yer olarak belirlenmişti. Bu önemli bölgenin talanı Metro Hipermarket’in buraya yapılmasını öngören imar değişikliğiyle başlarken kalan kısmının ranta kurban edilmesi için 2015 yılının sonuna kadar beklendi. Fatma Şahin, belediye başkanı seçildikten sonra Metro AVM çevresinin yapılaşmaya açılması acil önceliklerden bir tanesi oldu. Plan değişikliğinin gerekçesi, bu alandaki mülkiyetin tümüyle özel şahısların elinde olması ve kamulaştırma maliyetinin çok yüksek olmasıydı” diye konuştu.

‘KAZANILAN TÜM DAVALARA RAĞMEN İNŞAAT ÇALIŞMALARI DEVAM ETTİ’

Büyükşehir belediyesinin dava süreci devam ederken ruhsat düzenlenmeden inşaat yapılmasına göz yummakla kalmadığını, müteahhitleri bu yönde teşvik ettiğini anlatan Girişken, bu hukuksuzluğa karşı çıkan belediye personelinin de pasif göreve alındığını söyledi. Girişken, “Ne yazık ki bu alan, büyük bir kent suçu işlenerek telafisi imkânsız şekilde kaybedildi ve inanıyorum ki bu zor günlerde bu kaybın neden bu kadar önemli olduğu biraz olsun anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı.

‘ANTEP’TE ÇADIR KURACAK YETERLİ ALAN YOK’

"Afet yönetimi sürekli ve kesintisiz bir süreci kapsar" diyen Girişken, şunları söyledi: “Şu anda Gaziantep’te çadır kuracak, geçici konut kuracak yeterli alanımız bulunmuyor. Ulaşılabilir, su ve elektrik erişimi olan alanlarımızın önemli bir bölümü imara açıldığı için afet sonrası yeniden yapılanma sürecinde ciddi zorluklar bizi bekliyor. Bu yalnızca Gaziantep’in sorunu değil, afet tehdidi altındaki neredeyse tüm illerimizde rant politikaları halkımızın güvenliğini önemli ölçüde riske atıyor. Bu döngünün kırılması için hem merkezi yönetim anlayışımızın, hem de yerel yönetim politikalarımızın kökten değişmesi gerekiyor. Belediyelerin taşınmaz satışlarının tümden engellenmesi, kesinlikle tartışmamız gereken çok önemli bir konu.”