310 milyon dolar ‘kara para’ ve bazı sorular

Türkiye’deki son yılların en büyük kara para aklama davası yine soru işaretleriyle dolu. Sezgin Baran Korkmaz ne kadar kara para akladı? Ve elini kolunu sallayarak nasıl çıktı gitti?

Bahadır Özgür bozgur@gazeteduvar.com.tr

Arkasında İsviçre dağları ve eteklerindeki gölün muhteşem manzarası. Verandadaki masada türlü meyve ve içecek ile beraber bir bilgisayar var; elinde kalem, ha bire bir şeyler yazıyormuş gibi yapıyor. Kamera hafifçe çevresinde dönerken, başını iki yana sallayıp içli içli, “Bu da gelir, bu da geçer” türküsüne eşlik ediyor. Sanırsınız, ülkesinden koparılmış siyasî bir sürgün. Oysa düpedüz bir “kara para” aklayıcısının konforu bu. O kadar rahat ki, içine sığmayan neşesinin ateşi, yüzüne kondurmaya çalıştığı sahte hüznü bile anında eritiyor. (Video)

Hakkında kara para aklama davası açılan Sezgin Baran Korkmaz, 14 Nisan’da kaçtığı İsviçre’den bir video yayınladı. Her gün yenisine tanık olduğumuz “üleşim ekonomisi”nin, birilerini cehennem azabına mahkûm ederken, birilerine nasıl şatafatlı ve korunaklı yaşam sağlandığının bir örneğini daha görmüş olduk böylece. Masada eksik var ama. Tek kişi görünüyor. 10 yılı aşkın süredir muteber “iş insanı” sıfatıyla ortalıkta dolanıp milyonlarca doları dağıtırken koluna giren siyasetçiler, fotoğraf çektirenler, onunla iş tutanlar yok. Mızrak çuvala sığmayınca İsviçre’ye kapıyı açanlar, payını alıp götürmesi için mahkeme kararını değiştirenler de…

***

SBK Holding ve sahibi Korkmaz ile beraber 10 kişi hakkında hazırlanan iddianamede istenen cezaların en yükseği 4 yıldan 7 yıl 6’şar aya kadar hapis. Korkmaz suçlu bulunup yakalanırsa, pek bir şey yatmayacak yani. İsviçre’deki keyif boşuna değil. Olayın ayrıntılı geçmişini, Korkmaz’ın siyasî ilişkilerini merak edenlere, Milletvekili Ahmet Şık’ın yazısını bırakayım. Anlatılacak detaylar, yazıdaki gerçeklerle beraber anlamlı çünkü.

Peki ne kadar para, nasıl aklandı?

***

Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK), 28 Aralık 2020’de ön incelemeyi, 20 Ocak 2021’de ise 2021-ASİR/VM/1757/1 sayılı nihai raporu savcılığa teslim ediyor. Olay ortaya çıktıktan sonra 132 milyon dolara yakın bir paranın aklandığı iddia ediliyordu. MASAK raporunda ise çok daha fazlası görülüyor.

Paraların aklanması için farklı yollar kullanılmış. Yaygın yöntem, parayı hesaplar arasında bölüp, dolaştırmak. Bunu bir örnek üzerinden detaylarıyla inceleyeceğiz. Bütün şirketlerde benzer yöntem kullanıldığı için, diğerlerinde detaylara girmeyeceğiz.

Söz konusu şirket Konak Isı… 11 Mart 2009’da kurulmuş. Hisse dağılımı yüzde 5 Yusuf Araz, yüzde 95 Korkmaz. 2012’de yüzde 95 hisse, Kamil Feridun Özkahraman’a devrediliyor. 2015’te de yüzde 100’ü onun oluyor. Şirket kurulduğu günden beri herhangi bir ithalat ve ihracat yapmamış. Para trafiği şöyle işliyor:

ABD’deki Washakie Renewable Energy’den 9 Eylül 2013’te önce 4, sonra 5 milyon dolar geliyor. 31 Aralık 2013’te 13 milyon dolar daha transfer ediliyor. 22 Mart 2016’da ise Noil Energy’den 3 milyon 810 bin dolar yatıyor. Toplam transfer 25 milyon 810 bin dolar. Sonrası artık oradan oraya gezdirmek.

PARALAR HESAP HESAP GEZİYOR

9 Eylül’de gelen paranın 4 milyon doları, iki gün sonra Özkahraman tarafından 1’er milyon dolar halinde çekiliyor. 5 gün sonra aynı bankaya bu sefer 2’şer milyon dolar olarak yatırılıyor. 31 Aralık 2013’te gelen 13 milyon doların da 4 milyon dolarını iki ayrı işlemle çekiyor Özkahraman. 22 Mart 2016’da ABD’den gönderilmiş 3 milyon 810 bin dolar da bir gün sonra, başka bir bankadaki hesaba aktarılıyor ve biri aynı gün, diğer ikisi ertesi gün olmak üzere dört farklı işlemle çekiliyor. Bu süreçte Türkiye’deki şirketin hesabından da ABD’deki Speedy Lion Renewable’ye 5-2-2 milyon dolar; Ocak 2014’te ise 9 milyon dolar olmak üzere toplam 18 milyon dolar transfer yapıyor.

Diğer bir transfer de ilginç. Özkahraman, ABD’li Kingston’un aynı bankada bulunan hesabına 16 Ocak 2015 günü 5 milyon 610 bin dolar gönderiyor. Kingston parayı aynı gün, aynı bankadaki Setap Teknik (sonradan adı Blane Teknik oldu) şirketi hesabına geçiyor. Yine aynı gün para, aynı bankadaki Ayşe Nil Yılmaz’ın hesabına aktarılıyor. Yılmaz da aynı gün parayı çekiyor.

MASAK’ın incelemesine göre 2013-2019 arasında Konak Isı’nın toplam satış hasılatı 18 milyon 602 bin 192 lira. Şirketin hesaplarına giren para ise bunun 12 katı kadar: 217 milyon 583 bin 873 lira. Toplam mal ve hizmet alımına harcanan para 16 milyon 214 bin 590 lira. Buna karşın hesaplardan çıkan para, 227 milyon 791 bin 239 lira ile 12 katı.

Hiçbir somut iş yapmayan şirket yıllardır faaliyet gösteriyor böyle. Asıl vahim olan, Özkahraman hakkında boynuna kolye gibi asılacak kadar suç duyurusu olması!

2016 vergi denetiminde Konak Isı’nın Kay Grup Turizm İnşaat’a kestiği faturalar sahte çıkıyor. Haliyle Özkahraman hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor. 2017’de bu sefer Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), tasfiye halindeki Ataç İnşaat’ı inceliyor ve Özkahraman’ın gerçeğe aykırı hesap açılmasından muhasebe hilelerine kadar türlü yola başvurduğu, bağlı ortaklıklar Anteks ile Antalya Koleji arasında fiktif (uydurma) faturalar kestiği belirlendiğinden, suç duyurusu yapılıyor yine. Bitmiyor tabii. Üzerine SBK Holding’in, iflas aşamasındayken bünyesine kattığı Kervansaray Yatırım Holding’in içini boşaltmaktan 2017’de SPK bir suç duyurusu daha yapıyor. Son olarak Mega Varlık Yönetimi’nde yapılan bir başka usulsüzlük yüzünden suç duyurusu oluyor.

KORKMAZ’IN AKLAMA ZİNCİRİ

Organizasyonun başında bulunan Korkmaz’ın da para aklama zinciri MASAK tarafından şematik olarak çıkarılmış. ABD’deki Washakie’den gelen para önce ISANNE S.A.R.L adlı Türkiye’de de bulunan yabancı bir şirkete; sonra Bioforma İlaç-Münir İlaç-SBK Holding’i dolaşıp Korkmaz’ın banka hesabına geliyor. Buradan da Korkmaz’ın ABD’deki hesabına aktarılıyor. Korkmaz, elindeki tüm şirketleri buna benzer zincirlerde kullanmış. MASAK uzmanları şirketlerin neredeyse tamamının da daima zarar ettiğini belirtiyor.

MASAK raporunda tespit edilen kara para miktarları ve kimlerin üzerinden aklandığına dair toplam tablo da şöyle:

 

GAYRİMENKULLER HEP AYNI KİŞİLERDEN

Aklamada kullanılan ikinci yaygın yöntem gayrimenkul alımları. Nitekim Blane Teknik şirketine ABD’den gönderilen paranın neredeyse tamamı, 2014 ve 2015 yıllarında 31 adet gayrimenkule yatırılıyor. Burada dikkat çeken konu ise gayrimenkullerin alındığı şahıs ve şirketlerin hep aynı kişiler olması. Mesela; Beşiktaş’tan H.İ.’den 11 adet alınmış. Ataşehir’deki 14 tanesi inşaat şirketi bulunan Ç.S.’ye ait. Yine Ataşehir’de 12 tane de C.P.’den alınıyor. Beşiktaş’taki 5 adedi de bir hukuk firmasından.

MASAK raporunda para transferleri banka banka, isim isim, gün gün çıkarılmış. Ama akıllara takılan bazı soruları da yazmak lazım.

***

SBK Holding’in ünü, yıllardır malî durumu zora girmiş veya iflasın eşiğindeki şirketleri satın alması, ortak olmasından geliyor. Örneğin; herkesin bildiği ve şirket geçmişleri eski olan Bora Jet, Ürosan Kimya, Biofarma, Münir İlaç, Umut İlaç başlıcaları. Böyle bir hayli şirket bulunuyor. Bunlara aktarılan paralar suç gelirleri miydi?

Diğer soru işareti de her şeyin merkezindeki Mega Varlık Yönetim’e ilişkin. 100 milyon TL sermaye ile en büyüklerden birisi. Portföyüne bankaların tahsil edemediği ciddi miktardaki alacağı katmıştı. MASAK raporunda şirketin kara para aklamada Türkiye’deki merkez üs olduğu anlaşılıyor. Raporun en sonundaki cümle önemli: “Mega Varlık Yönetimi AŞ.’nin suç gelirinden elde edilen para ile kurulmuştur.” Ne var ki, şirketin sadece sahibinin hesap hareketlerini görebiliyoruz. Bu arada 2016-2017 arasında yönetimde, AKP’nin ABD’deki ilişkilerinde bir dönem adı sıkça geçen, eski Türk Amerikan İş Konseyi (TAİK) başkanı Ekim Alptekin’in de bulunduğunu not edelim.

Ve gelelim İsviçre’deki şatafatlı videonun nasıl ortaya çıktığına. Ahmet Şık’ın yazısından yararlanarak şüphe zincirini hatırlayalım yeniden…

***

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 30 Eylül 2020’de soruşturma kapsamında 10'uncu Sulh Ceza Hakimliği'ne şirketlerin mal varlıklarına el konulması talebinde bulunur ve Hâkim Furkan Bilgehan Ertem kararı alır. Ancak 5 Kasım’da İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Hâkimi Yasin Karaca, MASAK’tan gelen bir yazıya atıfla, "aklama suçunu oluşturan öncül suçların işlendiğine dair somut bulguların tespit edilemediği" gerekçesiyle tedbir kararlarını kaldırır. Karar aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından Türkiye Bankalar Birliği Başkanlığı'na da gönderilerek, Korkmaz ve diğer şüphelilerin şirket ve kişisel hesaplarındaki tedbirlerin “acilen” kaldırılması istenir. Belgede imzası bulunan kişi 16 Ekim'de Adalet Bakan Yardımcısı olduğu duyurulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'dır.

10 gün sonra, 17 Kasım 2020'de, Korkmaz hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı da 7'nci Sulh Ceza Hâkimi Ramazan Çiçek tarafından kaldırılır. Korkmaz'ın ifadesinin bile alınmadığı bu kararla anlaşılır. Yaklaşık 2 ay sonra MASAK’ın “kara para” raporuna dayanılarak Korkmaz ve şüpheliler hakkında gözaltı ve mal varlığı tedbiri kararı verilir. Fakat Korkmaz ile 8 kişi çoktan yurtdışına çıkmışlardır. Üzerine villasını, bazı mülklerini ve ilaç şirketini de satarak üstelik.

5 Kasım’daki mahkeme kararına dayanak yapılan MASAK yazısından şüpheliler çıkana kadar gösterilen yargıdaki aceleciliğe, her yönüyle soru işaretleri taşıyan bir ticaret-siyaset ilişkisi daha işte. Nerede bir para birikiyorsa orada anında dokunulmazlık zırhlarının da örüldüğü bir ülkeden sürgün edilmenin keyfini Korkmaz sürmesin de kim sürsün!

Tüm yazılarını göster