Ali Babacan: Akşener'in dönmesi için kapıyı açık tutmaya özen gösterdik

Millet İttifakı partilerinin görüşmelerinde yaşanan aday kriziyle ilgili konuşan DEVA Partisi lideri Ali Babacan, "Masa dağılmadı, bir parti kalktı sonra tekrar geldi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk Televizyonu canlı yayınında Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı görüşmelerinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına itirazıyla yaşanan kriz ve sonrasında uzlaşma sağlanmasına değinen Ali Babacan, "Böyle çoklu müzakere ortamlarında tabii ki farklı görüşler gündeme gelir, bazen tartışmalar yoğun yaşanır. Sonuçta geride kalır, anlaşılmış, uzlaşılmış, imza atılmış kararlar kalır" diye konuştu.

Görüşmelerde yaşananları anlatan Babacan, "Toplantımıza 24 saat kala her parti kendi iç değerlendirmesini yaptı. Herkes birbirinin argümanını dinledi. Partilerin iç süzgeçlerinden gelseydi belki hızlı bitirirdik. Saat 15.30 gibi oturduk, 20.00 gibi bitirdik. Ortak adayı açıkladık. Ortak yönetim modeli aslında. 6 parti ne şekilde ülkeyi yönetecek? Şu anda tek kişinin keyfi şekilde, aklına gelen her şeyi ve çok yanlış yaptığı anlayışı var. Buna karşı takım ruhuyla çalışan partiler var. Temsil gücü yüksek takımın uzlaşı içerisinde yönettiği modele karar verdik. Türkiye ve tarihimizde ilk. Avrupa'da bile örnekleri çok azdır" dedi.

'TARİHÇİLERE EPEY BİR MALZEME ÇIKAR'

"Her konuda seçimden sonra ne yapacağımız konusunda uzlaştık. Eğitim, güvenlik, dış politika hepsi var. Bu 2 bin 300 maddenin hepsini yapsak Türkiye bambaşka ülke haline gelir" diyen Babacan'ın açıklamalarından başlıklar şöyle:

"Ortak adayı görüşmeye başladık, 4 gün sonra bitirdik aslında. Masa dağılmadı, bir parti kalktı sonra tekrar geldi. İçeride çekim yapıldı, fotoğraf da çekildi. Sayın Akşener'in tekrar dönmesi kapıyı açık tutmaya özen gösterdik. Nihayetinde uzlaşıp, anlaştığımız için daha önceki süreçlerle ilgili tarihçiler epey bir malzeme çıkarır. Perşembe günü 6 genel başkan oturduk ve ilk defa cumhurbaşkanı adaylarını isimlerini zikrederek konuşmaya başladık. Bizi bir araya getiren en önemli unsur parlamenter sisteme geçme iradesiydi. Ucube sistemden kurtulup güçlü demokrasiyi getirmek. Güçlü demokrasi güçlendirilmiş parlamenter sistem demektir."  

'5 İMZA İLE AÇIKLAMANIN DOĞRU OLMAYACAĞINI SÖYLEDİM'

"Binanın temelini sağlam atmamız gerekiyordu. Adalet, demokrasi, temel hak ve özgürlükler olmak zorunda. Anayasa değişikliği binanın temeli olmak zorunda. Ekonomi, kültür sanat, eğitim, afet yönetiminde ne yapacağız? 2 bin 300 maddenin her birinde uzlaştık. Bütün bunlar bitince, 'takım kaptanı kim olacak' diye ilk kez perşembe günü oturduk. Ev sahibi Temel Bey, galiba Gültekin Bey'den başladı. Yanlış hatırlamıyorsam Ahmet Bey, sonra ben. İlk defa açık açık genel başkanların çoğu Kemal Bey'in de ismini zikrederek Ssayın Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını uygun görüyoruz' dedik. Sayın Akşener'in farklı fikirleri vardı. 'Partimin farklı fikirleri var' dedi. İlk oturumda uzlaşma olmadı. 5 imzalı deklarasyonla ilan mı edelim; yoksa İYİ Parti'ye süre verelim. İlk turda ben dedim ki, 'Ortak adayımızın masadan çıkması gerekiyor' dedim. İlk turda tek bir pozisyon söylemek istemedim. 'Bizim tercihimiz genel başkanlardan birinin cumhurbaşkanı adayı olması ama olmazsa olmazımız değil' dedim. Ancak ilk turda uzlaşma sağlanmadı. 5 imza ile açıklamanın doğru olmayacağını söyledim. Sayın Davutoğlu da aynı şekilde söyledi."

'TOPLANTIDA MASADAN KALKAYIM DİYEN OLMADI'

"Saadet Partisi'nin ev sahipliğinde bu toplantının ikinci oturumunu yapalım dedik. Sayın Akşener, GİK'i toplaması gerektiğini söyledi, birkaç gün sonra olsa iyi olacağını ifade etti. Herkesin müzakere üslubu var. Ben argümanlara bakarım. 'Masadan kalkayım' diyen olmadı. Toplantının ikinci oturumunu pazartesi yapalım fikri kabul gördü. Pazartesi saat 14.00'de toplanacağız dedik. 6 imza ile açıkladık. Galiba Saadet Partisi'nin taslağı vardı. Onun üzerinde redaksiyonlar yaptık. Sayın Kılıçdaroğlu da metin konusunda görüşlerini söyledi. 6 imzalı deklarasyonu yaptık, sonra akşam yemeğine geçip, sohbet ettik. Ortam gergin olsa akşam yemeğinde sohbet olmazdı.

'AKŞENER'İN AÇIKLAMASINI BEKLEMİYORDUK, OLMAMASI GEREKEN BİR ÜSLUP'

"Görüşlerinde ısrarcı olabilirlerdi. Farklı görüşleri varsa pazartesi gelebilirlerdi. Cuma günü 'Biz yokuz bu işte' açıklamasını beklemiyorduk açıkçası. Üzüldük tabii. Açıkçası biraz yaralayıcı üslup vardı. Ancak duygular ayrı rasyonalite ayrı şeydir. Olmaması gereken üslup ama belli ki İYİ Parti içinde zorlu süreç yaşanmış."

'4'LÜ GÖRÜŞME BİZİ RAHATSIZ ETMEDİ'

"Arkadaşlara dedik ki, hiçbir açıklama yapmıyoruz. Pazartesi için randevulaştık çünkü. Bize düşen randevu saatine kadar, 36 saat susmak. Cumartesi akşamı doğru olmayan beyanlar çoğalmaya başladı etrafta. Yanlış değerlendirmeler olursa sessiz kalmamız olmaz dedik. Söylem çerçevesi oluşturduk. Mehmet Emin Bey, Habertürk'e bağlandı, görüşlerimizi açıkladı. Özü, pazartesi saat 14.00'de Sayın Akşener isterse yeri hazır, biz hazırız mesajını verdik. Zorlayıcı ve dışlayıcı tutumumuz olmadı. Anlıyorum zor dönem. İlke bazında baktığımızda sözümüzün arkasında durmak gerekiyordu. Pazartesi iki belediye başkanının sürece dahil olması çıktı. Her şey masada konuşulur, yeni fikirleri herkes masada konuşur demiştik. Hiçbir şey ön şarta bağlı olacağını kabul etmeden, fikirleri konuşalım dedik. 4'lü görüşme bizi rahatsız etmedi. Mesele ağırlıklı olarak CHP ve İYİ Parti arasında. Yeni öneriler iki belediye başkanı ile ilgiliydi. Toplantının hemen başında 'Burada açık fikirle oturduk, hiçbir konuda ön kabulümüz yok' dedik."

'İKİ KEZ TOPLANTIDAN ÇIKIP ARKADAŞLARIMLA GÖRÜŞTÜM'

"Biz resmen duyurduk 'Sayın Akşener'in pazartesi toplantıya katılmasından memnuniyet duyuyoruz' diye tweet attık. Ama hiçbir ön şart kabul edilmez dedik. Önce koltuklara oturduk, birer kahve içtik. Sonra Sayın Akşener, CHP ile iki belediye başkanı konuşmasını anlattı. Bir ön şart ve dayatma olmadı. Belli bir söz verilmiş gibi masaya dönüyor gibi anlaşılmaya müsait bir açıklamadaydı. Üslup konusunu önce iskonto ediyoruz. Ses tonu, iskonto. Netine bakıyoruz. Nette argümanlar, rasyonalite vardır ya da yoktur. Teklifi inceledik, siyasi ve hukuki açıdan ne olur? İki kez toplantıdan çıkıp danışmanlarımla görüştüm siyasi ve hukuki değerlendirmesini. 1 saate yakın değerlendirdik."

'BİR YARIM SAAT TOPLANTIDAN AYRILDIM'

"Tekrar girdik salona, 6 genel başkan konuştuk. Belli noktaya geldi, sonra tekrar arkadaşlarımla görüşmemiz gerektiğini söyledim. Baştan incelemeden apar topar imza atarsanız, sonra imzanızın altında kalırsınız çünkü. Bir yarım saat toplantıdan ayrıldım. Arkadaşlarımla değerlendirdik ve oturduk. Makul şekilde konuyu olgunlaştırdık."

'MUTABAKATI İYİ PARTİ'YE GÖNDERDİK, KABUL ETTİLER'

"Cumartesi siyasi değerlendirme yaptık. 5 imzalı bir şey çıkmasın demiştim ben. Böyle bir şey doğru olmaz dedim. Pazartesi saat 14.00'de gelmek haklarıdır. İlkesel olarak diğer partilerle birlikte kapıyı açık tutmayı çok önemsedik. Pazar günü arkadaşlarımız oturdu, geçiş sürecinde mutabık kalındı. 11 maddeydi. Bu İYİ Parti'ye gönderildi. Mutabıkız dendi. Oturduk, konuştuk. 12 maddeyi yazdık."

'SABAH 03.00'E KADAR TELEFONDAYDIM, AKŞENER DE 05.00'E KADAR GÖRÜŞMELER YAPTI'

"İlk 1 saate yakın mola aldık. Çıktık ekibimizle toplandık. Bu fikirleri olgunlaştırdık. İçeride o fikirleri konuştuk. Daha sonra Sayın Davutoğlu bizim şifahi beyanlarımızı dikkate alarak taslak yazdı. Nihayetinde 12. madde Saadet Partisi'nde bilgisayarda yazan arkadaşlara gönderildi. O madde oraya girmeden önce okundu, herkes onayını verdi ve maddeler yazılıp geldi. 12 maddelik ortak metne hepimiz imzamızı attık. Ortak yönetime ve cumhurbaşkanı adayını belirledik ve büyük müjdeyi Türkiye'ye verdik. İşin bir keyif bir de yorgun olma boyutu var. Birkaç gün genel başkanlar için zor oldu. Ben sabah saat 03.00 gibi telefondaydım. Sayın Akşener 05.00'e kadar. Mutabakatımız herkesin içine sinen mutabakat oldu. Öncesinde tartışmalar olabilir ama sonuç itibariyle herkesin 'doğru oldu' dediği mutabakata vardık. 6 ayrı gözün baktığı, her partinin kadrolarıyla olgunlaştığı metinler ortak akıl ürünü çalışmalar her zaman çok sıhhatlidir ve geniş toplum kesimine hitap eder. Kaldı ki, bizim nihai uzlaşmamız Türkiye'de büyük sevinç dalgası oluşturdu. İnsanların umudu birden arttı."

'6 GENEL BAŞKAN SÜRECİN TÜMÜNDE OLACAK'

"Salı sabahı televizyon programında 'adeta yıldızlar karması oluşturduk' dedim. Muhalefette kimler varsa hepsi şimdi aynı takımda. Şimdi insanlar 'Benim cumhurbaşkanı adayım şuydu' demiyor. Şu andaki yönetimin bir an önce değişmesi gerektiğini, gerçek demokrasiyi düşünen herkes bunu büyük bir mutlulukla karşıladı. Gerçekten tarihi başarı elde ettik. Hukuki yapılabilirliği, siyasi fizibilitesi iki belediye başkanı değerlendirildi. Cumhurbaşkanının uygun göreceği zamanda, görevleri tamamlanmış olarak cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapacaktır dedik. Bu seçimden sonra cumhurbaşkanının inisiyatifinde olacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu bize sorabilir ama biz bunda da mutabakat isteriz demedik. Önemli bir atama kararı, düzenleme, kararname ise zaten 6 genel başkan bir araya gelip istişare ve uzlaşıyla alınacak. Güvenlik, afet yönetimi, sağlık, eğitimle ilgili önemli kararsa 6 genel başkan sürecin tümünde olacak. İki belediye başkan tanımlanmış alanda görevlerini yapacak."

'GENEL BAŞKANLARIN ALANLARINI MUTABAKATLA BELİRLEYECEĞİZ'

"Bizim hangi konuda yetkili cumhurbaşkanı yardımcısı olacağımız karşılıklı mutabakatı gerektiren bir konu olacak. Parlamenter sisteme geçtikten sonra cumhurbaşkanı temsili yetkilere sahip olacak. Şu anda anayasa yetkisi ne ise cumhurbaşkanının hukuki yetkisi o. Hukuken Sayın Erdoğan kadar yetkili olacak. Ama 'ben bu yetkilerimi kullanırken istişare, uzlaşı aracılığıyla kullanacağım, şu andaki cumhurbaşkanı gibi kafama eseni yapmayacağım' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu hukuki yetkilerini nasıl kullanacağını söylemiş oldu. Bu konularda güvenimiz olmasa bu süreçler zaten hiç yaşanmaz. Farklı fikirler tabii ki söz konusu olur. Karşılıklı iknalaşma, argümantasyon süreci olacak. İhtilaf olur ama ihtilafı çözüm alanı olur. Bir kişinin keyfi yönetimi mi, yoksa 6 kişinin uzlaşa uzlaşa, takım ruhuyla mı hareket etmesi."

'CUMHURBAŞKANI PARLAMANTER SİSTEME GEÇİNCE PARTİSİNDEN AYRILACAK'

"En çok tartıştığımız konulardan bir tanesi, genel başkanların yeni yönetim modelindeki yeri. Diğeri cumhurbaşkanı adayımız hangi durumda partiden istifa etmeli idi. Bir aday olduğu gün, iki seçildiği gün, üç parlamenter sisteme geçtikten sonra istifa etmesi. Üç seçeneğinin de artıları ve eksileri var. Nihayetinde üçüncü seçenekte mutabık kaldık. Uzlaşılmış bir madde bu. Seçimleri yapacağız, parlamenter sisteme geçince cumhurbaşkanı partili olamıyor. Peki o güne kadar neden partisinin başında? Bir kere çok hassas süreç yöneteceğiz. Çok ciddi ekonomik kriz devralacağız, eğitim krizini devralacağız. Depremi ele alacağız. Böyle bir dönemde cumhurbaşkanının kendi partisinden ayrılması, kendi partisinde genel başkan arayışı, Meclis'teki grubuyla irtibatının kesilmesinin riskler oluşturacağını düşündük açıkçası. Sayın Erdoğan'ınki ilelebet, biz geçildikten sonra."

'BAKANLARI BELİRLERKEN CUMHURBAŞKANI İKİLİ GÖRÜŞMELER YAPACAK'

"Biz 22 tane eylem planı açıklamışız. Burada her şey var. Ortak politika metnimizle her şeye hazırız. Ekibimiz, kadromuz hazır. Bununla ilgili komisyon kurduk. Milli Eğitim Bakanı kim olacak diyelim. Herhalde ön görüşmesi olur bunun. Herhangi bir genel başkanın isim dayatması söz konusu olmaz. Somut örnekten gidelim; örneğin Saadet Partisi'nden mesela Sağlık Bakanı diyelim, tamamen farazi, yanlış anlaşılmasın. Saadet Partili bir arkadaşımız bakan olacaksa, Saadet Genel Başkanı ile cumhurbaşkanımız konuşacak. Cumhurbaşkanı da isteyebilir bunu. İkili konuşacak. Kabinenin tümüyle ilgili 6 genel başkan onaylayacak demek sıkıntılı olur. Bu empoze edilirse doğru değil. Nihayetinde cumhurbaşkanının takımı olması lazım kabinenin. Başka türlü yürümez. Daha geniş istişareler de olabilir. Sadece ikili mutabakatla olsun diye yazdık. Önemli olan diyalog. Sağlam olunca sorun çıkmaz."

'BELEDİYELERİ SEÇİME 1 YIL KALA İKTİDARA TESLİM ETMEMEK LAZIM'

"Genel başkanlar, cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı için milletvekili olmayacak. Belediye başkanlarımızın, cumhurbaşkanı yardımcısı olması, belediyeyi iktidara teslim etmek anlamına gelmemeli. Belediyeyi durup dururken seçime 1 sene kala iktidara teslim etmemesi lazım. Belki yerel seçimlerinde sonra gelip, cumhurbaşkanı yardımcısı olabilirler. Metinde 'Cumhurbaşkanı ne zaman isterse' dedik. Seçimi kazandıktan sonra belediye meclisindeki dengeler değişebilir. Birileri parti değiştirebilirler. Belediye meclisindeki dengeler değişebilir ihtimaline hazırlıklı olalım dedik. Bu kadar mutabakata ulaştıktan sonra riskleri, olmayacağını konuşmak faydalı değil."

'YEREL SEÇİMLERDE İŞ BİRLİĞİ YAPILABİLİR'

"Yerel seçimlerde günü geldiğinde bakılır. Daha çok belediye kazanacaksa aklın yolu bir, fiili iş birliği yapılabilir. Ama bir anlaşmamız, ön kabulümüz yok. Şu an kilitlendiğimiz nokta cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini kazanmak."

'DEVA PARTİSİ EN AZ 41 İLDE SEÇİME GİRECEK'

"6 partiden oluşan komisyon kurduk. 4 kere toplandı. Biz DEVA olarak karar aldık, kendimiz seçime gireceğiz. En az 41 ilde seçime gereceğiz. Oy pusulaları açıldığında DEVA orada olacak. Milletvekilleriyle pazarlığımız olmadı. Partilerle iş birliği yaparak toplam milletvekilliği sayısını artırabilir miyiz? Her parti ayrı ayrı girince toplam milletvekilliği sayısı az alıyor. Özellikle az sayıda milletvekili çıkaran yerlerde iş birliği geliştirdiğinde daha çok milletvekili çıkarıyorsunuz. Ne kadar çok iş birliği yaparsak toplamda o kadar çok milletvekili çıkarabiliriz. En az 41 ilde seçime girmezsek o zaman seçime girmiş sayılmıyoruz. Bütün partilerin tek bir parti listesinden girmesi mümkün değil. Farklı iş birliği modelleri olabilir. Bölge bazlı seçim iş birliği diyelim buna. Bu çok zor değil; çünkü 2018 seçimlerinde yapılmış bu. Belki çok geniş olmamış ama yapılmış."

'BİZİM İÇİN BARAJ SÖZ KONUSU DEĞİL'

"Millet İttifakı olarak ittifak içinde girince baraj söz konusu olmuyor. Bizim DEVA için zaten baraj söz konusu değil. 41 ilin hangisi olacağını söylemedik. Bugün 3. yaş günümüz. 81 il teşkilatımız var. Türkiye'nin her yerinde varız. Bizim listelerimizden başka partiden adaylar girebilir, başka partilerden bizim adaylarımız da girebilir. Sadece diyoruz ki, beraber çalışırsak toplamda daha çok milletvekili çıkarırız. Ayrıca biz 81 ilin tamamında seçime girebiliriz. Bunda sorun yok."

'VEKİLLERLE İLGİLİ İŞ BİRLİĞİ MODELLERİNİ GÖRÜŞMEYE DEVAM EDİYORUZ'

"Bu fikir CHP tarafından gündeme getirdi. 40 ilde iş birliği modelitelerini çalışalım dedi, biz de tamam dedik. Çalışma devam ediyor. Daha da vakit var. Neredeyse 1 aya yakın süremiz var. Eğer kazan kazan iş birliği modelleri olursa niye yapmayalım? Duruşumuz çok net; en az 41 diyoruz. Bu zaten kanuni gerekliliktir. En az 41 ya da hiç. Yasal olarak böyle. Biz bazı illerde güçlerimizi birleştirerek toplamda daha fazla milletvekili sayısı çıkarabiliriz. İşbirliğinin simetrik olmasına dikkat ediyoruz. Küçük illerde isimler çok önemli. Ortak bir milletvekili adayı belirlersiniz, çok geniş kesimlere hitap eder. Hangi partiden girerse daha çok oy alır diye bakarız ve hep birlikte onun arkasında dururuz."

'PLANLANAN BİR TOPLANTI YOK AMA BENCE GÖRÜŞME FAYDALI OLUR'

"(Millet İttifakı'ndaki 6 parti genel başkanının görüşmesi) Planlanmış bir toplantı yok seçime kadar. Ama olsa iyi olur diye düşünüyorum. Kısa da olsa siyasi değerlendirme için bir araya gelsek iyi olur diye düşünürüm. Artık yepyeni dönem başladı. Çünkü herkes kampanya yapıyor. 1 hafta 10 gün sonra kampanya planlaması yaptıktan sonra oturup koordinasyonda faydalı görürüm. Birleşip tek parti olmadık. Farklı 6 ayrı partiyiz. Ortak mitingi konuşmadık. Ama sonuçta ortak adayımız olduğu için birkaç program olursa iyi olur diye düşünüyorum. İş yeni şekillendi, her şey çok taze. Pazartesi açıkladık. Birkaç defa topluca etkinliğin faydalı olacağını düşünüyorum."

'RAMAZAN'DAN SONRA MİTİNGLERE AĞIRLIK VERECEĞİZ'

"Özellikle Ramazan'dan sonra mitinglere çok ağırlık vereceğiz. Ramazan'ın akşam saatleri kıymetli oluyor. Biz yeni kurulan bir parti olarak çok ses getiren mitingler yaptık. Erzurum mitingimizi maden kazası sebebiyle ertelemiştik. Her partinin doğal hakkıdır kendi kararları. Kendi iç süreçleri vardır. Ama bir araya gelip de beraberce karar oluşturulduktan, mutabakata varıldıktan sonra hiç kimse sapmadı bugüne kadar. Buraya imza atılıp başka şeyler konuşulabilirdi ama bu olmadı. Herkes kendi iradesiyle ödünleşiyor. Sınırımız ortak noktada buluşmak oldu. Ama bu ortak nokta çok kıymetli."

'LÜGATİMİZDE DEVRİ SABIK YOK'

"Bizim lügatimizde devri sabık yok. Türkiye her dönem kazananın diğerlerini ezdiği, üstte çıkanın alttakileri ezdiği adeta nöbetleşe zorbalık dönemi yaşamış. Düne kadar mağduriyete uğramış Erdoğan'ın bugün başkalarını mağdur etmiş. Parlamenter sistem ve anayasa değişikliği bir daha bunları yaşamayalım, adalet bazında ve sağlam demokrasiyle yönetelim diye. Gücü eline geçirenin söylediği olmasın, hukuk ne diyorsa o olsun çabası bu. Kim kaybedecek? Bir kişi 5 yerden maaş alıyorsa artık 1 yerden maaş alacak. Ya da ihale gibi görünen aslında davet usulü işler yapanlar. 3 liralık işin 5-10 liraya mâl olduğunu görüyoruz. Haksız rekabetle, yarışmaya izin vermeden verilen büyük projeler. O büyük projeleri alanlar artık öyle şeyler yapamayacak, rekabet içinde yapacak. Çok büyük kazançlar olmayacak, makul rekabet içinde kazanç neyse o olacak."

'MERKEZ BANKASI BAŞKANINI DEĞİŞTİRMEM İÇİN BASKI YAPTILAR'

"Bana Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'yi niye değiştirmiyorsun dediler. Baskı yaptılar. Kanuni olarak alamazsınız, baskıyla istifa ettirirsiniz. Üstelik işini iyi yapan arkadaş. 5 yılı doldurana kadar Süreyya Bey'le çalıştık biz. İşini iyi yapan Merkez Bankası Başkanını görevini alırsak güveni kaybederiz. Liyakat haricinde hiçbir kriter olmayacak. Kim hak ediyorsa o göreve gelecek. 'Bu benim dostumdur, partilimdir' diye bir şey yok. Şu andaki yöneticiler Erdoğan'a karşı sorumlu. Halka karşı bir sorumlulukları yok."