YAZARLAR

AKP’yi gerilettik, tatil yapabiliriz!

Garip bir ülkede yaşıyoruz. 9 ayda ne oldu da seçmenlerin siyasi tutumu bu denli 'kökten' değişti? 9 ayda hangi ekonomik, sosyal, siyasi, coğrafi, 'kırılma noktası' yaşandı? 9 ay önce yıldızlar (AKP, MHP, İYİP, DEVA, Gelecek, HüdaPar, Zafer ve TİP), enerjileri tükendi de mi içine çöktü?

Garip bir ülkede yaşıyoruz, vesselam. Neredeyse hiçbir siyasi öngörünün, tahminin tutmadığı garip bir ülke. Çok değil, daha 9 ay önce yüzde 52 ile ülkenin 5 yıllık geleceğinde iktidarını garanti altına alan ittifak, yerel iktidarda yüzde 40’lara geriledi. Hatta AKP, tarihinde ilk kez 1.parti olma “özelliğini” kaybetti.

Hadi siyasi analizcileri geçtik (hep birlikte), şu anket şirketlerini de geçtik (ne zaman işlerini doğru yaptılar ki), Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu; “AKP’yi geçeceğiz, Adıyaman’ı, Kilis’i, Tuzla’yı falan alacağız” deselerdi (ki zaten demediler), herhalde alacakları cevap; “Yok Artık Lebron” olurdu!

Garip bir ülke, dedik ya. 9 ayda ne oldu da seçmenlerin siyasi tutumu bu denli “kökten” değişti? Şu 9 ayda hangi ekonomik, sosyal, siyasi, coğrafi, v.b. “kırılma noktası” yaşandı? 9 ay önce yıldızlar (AKP, MHP, İYİP, DEVA, Gelecek, HüdaPar, Zafer ve TİP), enerjileri tükendi de mi içine çöktü?

Ekonomik kriz açıklaması yeterli mi? Geçen seçimin 3 ay öncesi ile bu seçimin 3 ay öncesi ile yapılan kıyaslamalar kesmiyor. Çünkü kriz, çok daha öncesinden başladı ve bu krizi de yaratan AKP hatta bizzat Erdoğan idi, yok faiz yok KKM diye diye…

Deprem deseniz, asıl siyasi tutumunu geçen seçimde göstermesi gerekirdi, değil mi?

Uluslararası ilişkilerde de öyle ahım şahım bir kırılma yaşanmadı. Hatta ABD ile arayı düzeltti, bunu yaparken de Rusya ile arayı bozmadı. İsrail’le bile ne yandaş ne karşıt olmadı, ipin üzerinde bir ileri bir geri gitti.

FARKLI OLAN CHP Mİ?

CHP’nin müthiş, farklı yerel yönetim projeleri mi, yoksa müthiş, yüksek profilli adayları mı? Ülke çapında vaat ettiği yerel yönetim projesi var mıydı CHP’nin? Mesela “musluktan içilebilir su”, “öğrencilerin barınma sorununun toptan çözümü”, “çalışanlarda yüzde 50 kadın olma şartı”, gibi gibi…

Adaylar! Mesela İmamoğlu! 2019’da 4 milyon 100 bin oy almış. Şimdi 4 milyon 400 bin. Yani 300 bin arttırmış. Ancak aynı dönem içinde İstanbul’da 700 bin seçmen artışı var. Mesela yüksek profilli aday İzmir adayı mı?

Belki genel başkan etkisidir! 4 aylık genel başkan Özgür Özel, hangi icraatıyla Kılıçdaroğlu’nu geride bıraktı. Kılıçdaroğlu neler yapmamıştı ki, Ankara’dan İstanbul’a yürüdü, elektrik parasını ödemeyip karanlıkta oturdu, kapısına gitmediği devlet kurumu bırakmadı. Hatta Özgür Özel’den bile radikal beyanatlar verdi; adam, “diktatör bozuntusu” bile dedi…

Açıkçası, üzerinden değerlendirme yapılabilecek birkaç konu var sadece; genel seçim ile yerel seçim davranışları arasındaki fark, emeklilerin beklentisinin karşılanmaması ve belki de en önemlisi seçime katılım oranının düşüklüğü. (katılım oranının bu kadar düşeceğini birileri öngörebilseydi, daha yakın tahminlerde bulunulabilirdi sanki).

 ***

Şimdi yine, gerçek verilere ve bilimsel bir yönteme (akıla) dayanmayan fütüristtik denemelere başlandı bile! Artık AKP dönemi erdi, çok değil iki yıl içinde erken seçim olacak, Erdoğan yargılanmayacağı bir yol arıyor, AKP’nin üst kadroları tasfiye edilecek, AKP genel başkanlığını bırakacak, hatta parlamenter sisteme dönüşü başlatacak, MHP de İYİP de dağılacak yerlerine Mansur’un başkanlığında yeni bir parti kurulacak, Necmettin Erbakan’a alternatif olan AKP nasıl ki iktidara geldiyse şimdi de Fatih Erbakan’ın YRP’si AKP’nin yerine geçecek, gibi gibi…

Bunlar “olmayacak”(!) işler değil elbette ancak hayalin, tahminin ve falın ötesine geçebilmesi için somut verilerle ve akılcı bir yöntem ile ileri sürülmesi gerekir! Yoksa beklenti oluşturmaktan ve yapılması gerekenleri ertelemekten öteye geçmez.

CHP’NİN BOYUNU AŞAR

Neyse çok açık bir sonuç mevcut; AKP, 22 yıl sonra ilk kez 2. parti haline düştü ve CHP, 47 yıl sonra 1. parti haline yükseldi. Bu durum bir başlangıç noktası olur mu, yapılabilir mi?

“- 85 milyon 327 bin kişinin yaşadığı Türkiye’de bu nüfusun yüzde 73.59’unu yerelde muhalefet yönetecek. 35 il merkezinde kazanan CHP, tek başına 53 milyonun yerel yönetimdeki iktidar partisi oldu. Neredeyse nüfusun üçte ikisinin…

- 255 milyar 441 milyon dolar ihracat geliri elde eden Türkiye’de CHP’nin kazandığı illerin payı 203 milyar 254 milyon dolar. Toplamın nerdeyse yüzde 80’ine varan bir pay…

- İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Aydın, Muğla, Eskişehir gibi ülkenin ihracat ve turizm gelirlerinde büyük pay sahibi olan illerin yanına bu seçimde 2019’da az farkla kaybedilen Bursa’daki, ‘sürpriz’ sayılabilecek sonuçlarla Balıkesir, Manisa ve Denizli’deki CHP yerel iktidarları eklendi.

- Sanayi üretiminin ilk beşini oluşturan İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve Adana’dan sadece Kocaeli, Cumhur İttifakı adayı tarafından kazanıldı.”(1)

Bu yükü CHP’nin kaldırabileceğini ve sorumluluğunu yerine getirebileceğini “gönül rahatlığı” ile iddia edebilecek biri mevcut mu? Hani şu bildiğimiz, tanıdığımız CHP’nin? Hadi diyelim, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı seçilme hedefi var ve oyunu arttırmak için ilçe belediyelerini “doğru düzgün” çalışmaya sevk edecek ama 150 milyar liraya yakın İBB bütçesini tekelci sermayeden uzak tutabilecek mi? Ya diğer BB’ler?

Çok uzatmadan, CHP’nin ne geçmişi ne de bugünü, yerel yönetimlerde halkın beklenti ve çıkarlarına uygun bir dönüşümü sağlama konusunda hiçbir şekilde güven vermemektedir. Her şeyden önce CHP’nin bir “yerel yönetim modeli” mevcut değil!(2)

Daha da önemli olan ise CHP’nin elde ettiği bu pozisyonu (1. parti), siyasi iktidarı zorlamada hatta iktidarı ele geçirmede nasıl değerlendireceğidir! Emekçilerin, kadınların, emeklilerin, işsizlerin, öğrencilerin, çiftçilerin, yoksulların hak ve taleplerini siyasi mücadeleye nasıl taşıyacağıdır. Kazanmasında çok önemli bir etken olan Kürt siyasi hareketi ile iktidarı nasıl paylaşacağıdır. Olası bir “kayyum harekatı”na nasıl karşılık vereceğidir. Kuru gürültüyle ve yüksek perdeden açıklamalarla mı yetinecek (şimdiye kadar olduğu gibi) yoksa siyasi mücadele kanallarının açılmasına ön ayak mı olacak?

Bunlar CHP’ye bırakıldığında neler olacağı konusunda hem tarihsel deneyimimiz(3) hem de bilgiye dayalı fikrimiz mevcut! Bu noktada CHP’ye oy verdirten, oy veren insanların sorumluluğu öne çıkmak zorunda. Önümüzdeki dönem CHP’nin (icraatlarının) denetlenmesi, suiistimalin ve keyfiliğin engellenmesi, siyasi iradenin devredilmemesi bu insanların yükümlülüğüdür. Kısacası; en az AKP’yle uğraşılacağı kadar CHP ile “uğraşılmalı”dır. Bu yükümlülük, CHP’yi destekleyen hatta ona oy verilmesini örgütleyen “sol örgütler” için kat be kat daha fazladır! CHP kaybetseydi sol da kaybedecekti değil mi, o zaman tersi de doğru olmalı; CHP kazandığına göre sol da kazanmış olmalı! Sol kazandı mı, kazandıysa ne kazandı?

AKP’nin geriletildiği sonucunun yarattığı moral üstünlük, halkın ihtiyacı olan güçlü, ortak sosyalist bir seçeneğe de zemin hazırlamıştır. Yıllardır, AKP’nin geriletilmesini “asıl hedef” olarak koyanlar için bu hedef aşılmış durumda!

Şimdi, (elbette en başta sol örgütler, öncüler olmak üzere) sosyalistlerin, “neyi nasıl değiştireceksiniz yoksa hala aynı biçimde devam edecek misiniz?” sorusunu yanıtlamaları gerekecek!


1) https://www.gazeteduvar.com.tr/iktidarin-asil-buyuk-kaybi-ilk-kez-ortaya-cikti-makale-1681312 
2) CHP genel merkezi, herhalde bütün BB’lerini topladığı bir toplantı yapar değil mi? O toplantıda İmamoğlu, “kendisine başka parti bulsun” dediği Afyon BB’si Burcu Köksal’a bu kez ne diyecek?
3) 1989’daki SHP’nin başarısı ile kıyaslanıyor bu dönem. Alakası yok! O başarı işçi mücadelelerinin, kamu çalışanları mücadelesinin, gençlik mücadelesinin ve her şeyden önce 80 faşist darbesi altında sıkışmış halkın öfkesi ile gelmişti. Bir kıyaslama yapılacaksa 89 başarısının, 94’te nasıl çöktüğü üzerinden yapılıp, ders çıkarılmalı!


Yavuz Halat Kimdir?

Erzurum İspir’li. İstanbul Samatya’da büyüdü. İlkokuldan sonra iki yıl Darüşşafaka’da yatılı idi. “Ne Yapmalı”yı orada okudu. Maçka Endüstri Meslek Lisesi Elektronik Bölümü’nden 1984’te mezun oldu. Aynı yıl Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’ne girdi. Yıldız Rektörlük İşgali'nde 'işgalciler'den biriydi, bir süre cezaevinde yattı. Eğer bir başlangıç tarihi gerekir ise 14 Nisan 1987’den beri “solculuk” yapıyor.