AK Partili Ömer Çelik: CHP'nin vizyon belgesi bir Zihni Sinir projesi

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun hafta sonu açıkladığı yeni vizyon belgesine ilişkin "Bir Zihni Sinir projesiyle karşı karşıya kaldık" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde gazetecilerle sohbet toplantısında bir araya geldi.

Çelik, partisinin 'Türkiye Yüzyılı' vizyonunu ortaya koyunca, CHP'nin de 'İkinci Yüzyıla Çağrı' toplantısı yaptığını belirterek, CHP'nin bu toplantısıyla bir 'Zihni Sinir projesi'yle karşı karşıya kalındığını söyledi.

Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre; Çelik, Türkiye siyasi hayatının en talihsiz konuşmalarından bir tanesini, iki gün önce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığını söyledi.

Bu konuşmanın, son derece üzücü ve vahim olduğunu dile getiren Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı'mıza 'tiran' ya da 'diktatör' şeklinde ifadeler kullanmayı, Türkiye'nin dışındaki kara propaganda merkezleriyle paralel bir biçimde Sayın Kılıçdaroğlu yürütmeye devam ediyor. Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanına 'tiran' ya da 'diktatör' gibi ifadeler kullanmak hiç kimsenin haddine değil, bunu şiddetle kınadığımızı bir kere daha belirtmek istiyorum" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun siyasi okur yazarlığı olmadığı için ‘tek kişilik hükümet’ tabirini bir türlü anlayamadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

"Tek kişilik hükümet tabiri, hukuki ve siyasi olarak bir kişinin yönetiminden bahsetmiyor. Başkanlık sistemlerinde cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren hükümetin kurulması anlamına gelir. Parlamenterler sistemde ise seçildikten sonra Mecliste bir güvenoyu süreci söz konusu oluyor. Cumhurbaşkanı tarafından atama oluyor, daha sonra Meclisten oy alması gerekiyor. Aradaki farka dikkat çekmek için başkanlık sistemleri için 'tek kişilik hükümet' tabiri genelde kullanılır. Bu şekilde baktığınızda da her zaman görüldüğü gibi bütün başkanlık sistemlerinde başkan seçildiği andan itibaren hükümet kurulmuş demektir. Bu son derece net bir durumdur. Buna rağmen sürekli bunu gündeme getirmesi, politik okur yazarlığının olmadığının yeni bir ifadesi olarak önümüze gelmiştir."

Kılıçdaroğlu'nun, konuşmasındaki ‘Gazi Meclis' ile ilgili sözlerini de eleştiren Çelik, Kılıçdaroğlu'nun bu konuda ortaya koyduğu polemiğin hiçbir şekilde affedilir tarafının bulunmadığını söyledi. Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Milletvekillerimize de dönüp, 'Sizin nasıl milletvekili seçildiğinizi biliyoruz.' dedi. Evet, bütün Türkiye, dünya biliyor. Hür ve demokratik seçimlere girdiler, milletin oyunu aldılar ve milletvekili oldular. Ama kendisinin nasıl genel başkan olduğu konusu halen Türk siyasi hayatının en gizemli, en spekülatif konularından biri olmasına rağmen başkalarının seçimi hakkında bu derece konuşması tam bir basiretsizliktir, haddini aşmaktır. Bizim milletvekillerimiz, Meclisin diğer milletvekilleri gibi hür ve demokratik seçimlere girdiler, demokratik bir yarış neticesinde milletvekili oldular. Bunun tartışmaya açılması, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın kendi oturduğu koltuğun meşruiyetini tartışmaya açması anlamına gelir. Ayrıca milletin iradesiyle seçilen milletvekillerine dönük olarak bu üslubun kullanılması, millet iradesiyle kavga etmekten başka bir şey değildir. Bunu Kılıçdaroğlu ve yönetimi bir varoluş meselesi haline getirmiştir."

‘TANKLAR KİME YOL VERİYORSA DİKTATÖR ODUR’

Diktatörlerin halktan korktuğunu, tankın, topun, tüfeğin arkasına saklandığını söyleyen Çelik, şöyle konuştu:

"Kılıçdaroğlu'nun şunu unutmaması gerekir. Tanklar kime yol veriyorsa diktatör odur. 15 Temmuz'da darbeciler kimi öldürmek istediler? Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanını. Daha da ilerisi var, Cumhurbaşkanı'mızı öldürmek üzere Marmaris'e gelen o katil sürüsü, daha sonra Marmaris'te ormanlarda takip edildiler, yargı önüne çıkarıldılar. Türkiye'de bir diktatörlük olsaydı o zaman onların hepsi Marmaris'te ormanlarda öldürülürdü. Kılıçdaroğlu, darbeye darbe diyemeyen birisidir, Suriye'deki teröre terör diyemeyen birisidir. O yüzden size açıkça ifade edeyim, Türkiye'de bir diktatör olsaydı Kılıçdaroğlu ona diktatör de diyemezdi."

'ZİHNİ SİNİR PROJESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

Çelik, partisinin "Türkiye Yüzyılı" vizyonunu ortaya koyunca, CHP'nin de "İkinci Yüzyıla Çağrı" toplantısı yaptığını belirterek, CHP'nin bu toplantısıyla bir "zihni sinir projesi"yle karşı karşıya kalındığını söyledi.

Toplantıda, "Siyaset üstü kadrolarla Türkiye'yi yöneteceğiz." denildiğini aktaran Çelik, şunları kaydetti:

"Bu, geçmişte Türkiye'nin başına büyük belalar açmış vesayetin kodlarından bir tanesidir. Siyasetin aşağılanması, milli iradenin aşağılanmasıdır. Siyaset aşağılandığı, ötelendiği zaman Türkiye'nin başına ne belalar açıldığını, darbelerden postmodern darbelere, askeri vesayetten yargı vesayetine kadar pek çok konuda gördük. Şimdi Kılıçdaroğlu, siyaset üstü kadrolarla Türkiye'yi yönetmekten bahsederek siyaseti geçmişte vesayetin diliyle aşağılayan üslubu yeniden diriltmeye çalışıyor."

AK Parti'nin iktidara gelmesinden bu yana iç ve dış politikada hangi konuya el atacak olsalar, "Bu siyaset üstü bir konudur." şeklinde tartışmaların başlatıldığını aktaran Çelik, "Siyaset üstü dediğiniz anda siyaseti boğmak isteyen, milli iradeyi felç etmek isteyen bir yazılım yürürlüğe girmeye başlıyor. Türkiye bundan kurtulmuştur, bir daha bugünlere geri dönmeyecektir. Türkiye'de memleketin sahibi millettir" dedi.

'ÜÇ MİCHELİN YILDIZLI BİRİ DEĞİL, ÜÇ VESAYET YILDIZLI BİRİSİ'

Altılı Masa'nın anayasa değişikliği önerisini de değerlendiren Çelik, bu öneride, cumhurbaşkanının yetkisiz ve işlevsiz hale getirilmek istendiğinin görüldüğünü belirtti. Ömer Çelik, şöyle konuştu:

"Diyorlar ki, cumhurbaşkanı seçildikten sonra, altılı masayla birlikte Türkiye'yi yönetecek. Türk devlet sisteminde ve Türk anayasal düzeninde, devlet mekanizmasında cumhurbaşkanının ülkeyi yönetmesinde ya da geçmişte başbakanın ülkeyi yönetmesinde altılı masa diye bir mekanizma yok. Bu paralel bir mekanizma olur. Bu ne demektir? Cumhurbaşkanı ya da başbakan seçilen kişi, millete karşı sorumluluğunu ya da yetkisini yerine getirirken bu altılı masa üzerinden geçecek. Bir tür 'ruhbanlar konseyi' gibi bir şey üretiyorlar."

Çeşitli sebeplerden dolayı "Mutfakta biri mi var?" denildiğini aktaran Çelik, "Ben bu düzenlemelere baktığım zaman mutfakta birinin olduğunu kesin bir şekilde görüyorum. Ama bu üç Michelin yıldızlı biri değil, üç vesayet yıldızlı birisi. Bu düzenlemenin Türkiye için büyük bir siyasi tuzak olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz ve buna karşı siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. (HABER MERKEZİ)