Ahmet Taşgetiren: 'Oldu olacak her Kürt seçmene bir kayyım atansın'

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, MHP'nin ve Bahçeli'nin DEM Partisi'nin Meclis çalışmalarına gösterdiği tepkileri değerlendirdi, Kürt seçmenin iradesine ipotek konulduğunu belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Ahmet Taşgetiren, yeni bir yerel seçimin eşiğinde Kürt seçmenin iradesinin kayyım uygulamalarıyla yok sayıldığına dikkat çekti, "Aynı ülkede birilerinin, 'Öteki'lerin hayatını belirleme yetkisi… O yapının adı neydi?" diye yazdı. Taşgetiren'in "DEM’e kayyım atasak..." başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"İkircikli açıklamalar olsa bile AK Parti henüz ’parti kapatma’ noktasında gözükmüyor. Buna rağmen, mesela yerel yönetimler söz konusu olduğunda, daha seçilir seçilmez, belediye başkanlıklarına kayyım atamaktan da geri durmuyor. 2019 sonrası Doğu – Güneydoğu’da patır patır kayyım atamaları yapıldı.

Şimdi yeni bir yerel seçim var. Sol Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden Ahmet Türk, 2019’da Mardin’e belediye başkanı seçildi, yerine kayyım atandı, şimdi yeniden aday oluyor, yerine kayyım atanmasını göze alarak…

‘Kayyım’ olayı başlı başına Türkiye’de Kürtlerin siyaseten sorunlu bir konumda olduklarının göstergesi.

‘Hâkim irade, Kürt seçmenin bir şekilde oy kullanmasından hoşlanmıyor ve onu meşru saymıyor’, mesajı veriliyor.

İşte özet:

‘19 Ağustos 2019 tarihinde üç büyükşehir belediyesiyle başlayan kayyım atamaları, günümüze kadar devam etti ve İçişler Bakanlığının kararıyla 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 HDP belediyesine kayyım atandı.’ Aslında sorun ’seçmen iradesi’ ile ilgili.

Belediye Başkanlarının yerine kayyım atanması, hâkim irade tarafından, ’Türkiye siyasetinin demokratik niteliği’ adına çok sarsıcı görünmüyor olmalı.

Ama Meclis’te siyasi temsil zor konu. Kapat kapat olmuyor. Parti kurdurmamak olmuyor. Kürt seçmenin oy hakkı ortadan kaldırılamıyor. Kürt seçmenin bu partiye oy vermesi ’normal şartlarda’ engellenemiyor.

‘Anormal şartlar’ oluşturmak mümkün mü? Mümkün ama o da sürdürülebilir değil.

O zaman bir şekilde parti oluyor, seçim oluyor, ’Adamlar’ Meclis’e geliyor, maaş alıyor, orada Bahçeli gibi, Erdoğan gibi, Akşener, Özdağ gibi konuşuyor, üstelik oy oranları yüzde 3’ün üstünde olduğu için hazine yardımı alıyor, Anayasa Mahkemesinin parti kapatması Türkiye’nin demokratik görünümünü sakatlıyor vs…

Ne yapmalı?

Bir türlü çözemedik bu sorunu. Kayyım düzeni, Doğu – Güneydoğu’yu özel bir konumda gösteriyor.

Aslında sorun ’Kürt seçmen’in iradesi sorunu. Belediye başkanını da o seçiyor, milletvekilini de…

Belediye Başkanları yerine kayyım atandı. Acaba her bir milletvekilinin yerine de kayyım atanmasını düşünen olmuş mudur?

Ya da her bir Kürt seçmenin yerine?!

Oldu olacak DEM’e kayyım atansa ve sorun kökten çözülse nasıl olur?

Pek çoğumuzun böyle düşünmeye yöneltildiğini söylemek yanlış olmaz. Aynı ülkede birilerinin, ’Öteki’lerin hayatını belirleme yetkisi… O yapının adı neydi?" (HABER MERKEZİ)