Ahmet Şık: Bu bütçe halkın değil, Daltonların bütçesi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki bütçe görüşmelerine katılan TİP’li Ahmet Şık, bütçeyi “yıkım bütçesi” olarak niteledi, “Halkın değil sermayenin ve işbirlikçisi sarayın bütçesidir” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanların sunumlarıyla devam ediyor.

Muhalefet temsilcileri, seçimlerden önceki son bütçeyi “seçim bütçesi” olarak nitelerken iktidarın tercihlerine dönük eleştirilerini görüşmeler sırasında kayda geçiriyor.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelere katılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a göre bütçenin halkın yararına olmadığı çok bariz görülüyor. İktidarın sunduğu bütçeyi “yıkım bütçesi” olarak adlandıran Şık, “Bu bütçe Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının, halkın bütçesi değil Türkiye'de güçten düşmeden önce son bir vurgun peşindeki saray rejiminin, Daltonların bütçesi” dedi.

‘KİMİN BÜTÇESİ OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ, LAMI CİMİ YOK’

Bakanların “İş olsun diye” komisyon görüşmelerine geldiğini, halkın cebindekinin alınıp “azgın bir sermayenin” cebine koyulduğunu belirten TİP’li Ahmet Şık’ın sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bütçe görüşmeleri sürüyor. Siz bu bütçeyi nasıl tanımlıyorsunuz? Bütçeye bir isim verecek olsanız bu ne olurdu?

İktidar halktan yetki alır ve Meclis’e bir bütçe teklifiyle gelir. Bu bütçede kalem kalem harcama tercihlerinden iktidarın kimi öncelediğini görürsünüz. Bu son bütçeye bakın, kimin bütçesi olduğunu çok net göreceksiniz, lamı cimi yok.

‘AKP BÜTÇEYİ PATRONLARINA VE PROPAGANDA AYGITLARINA DAĞITIYOR’ 

Şimdi önceki bütçelerde de olduğu gibi patron bu bütçeden kârlı çıkıyor. Son zamlar sonrası halkın sofrasına ekmek koyup koyamayacağını tartışıyoruz. Ama iktidarın din şarlatanlığının devamlılığını sağlamaktan başka ülkeye doğru düzgün bir katkısı olmayan Diyanet bütçesi şişmeye devam ediyor. Savunma Bakanlığı’nın bütçesi artmaya devam ediyor. Emekçi, emekli yurttaşlar ay sonunu getiremiyor, başına sosyal medya trollerinin yöneticisi olan birini koydukları İletişim Başkanlığı gibi ne idüğü belirsiz bir kurumun bütçesi artıyor. Yani AKP bütçeyi patronlarına ve propaganda aygıtlarına dağıtıyor. Halktan aldığı vergiyi, kaşıkla veriyor, kepçeyle geri alıyor. 

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık

‘BÜTÇENİN HALKIN YARARINA OLMADIĞI ÇOK BARİZ’ 

Yani saray bir bütçe hazırlıyor, Meclis’teki uzantıları da noter gibi, “çoğunluğuz zaten deyip” onaylıyor. Tartışma sürecinin bile şeffaf olmadığı bir bütçenin halkın yararına olmadığı çok bariz. Yoksulun milli ve manevi duygularını zenginin de parasını seven bir iktidar varken diyecek çok şey var. Halkın değil sermayenin ve işbirlikçisi sarayın bütçesidir bu diyeyim hem sağlam bir tanım olsun, hem de bu memleketin yıkım sürecinin faili bir kez daha kayda geçsin.

‘HALKIN CEBİNDEKİNİ ALIP AZGIN BİR SERMAYE AZINLIĞININ CEBİNE KOYUYORLAR’

Söz konusu bütçeye ilişkin “Seçime hazırlık bütçesi” olduğu değerlendirmeleri de yapılıyor. Buna katılıyor musunuz?

Aksini düşündürecek herhangi bir emare yok. Halkın cebindekini alıp azgın bir sermaye azınlığının cebine koyuyorlar. Yüzde 140’lara yaklaşan bütçe açığı varken kesenin ağzı da açılmış. Yetmiyor, saray yönetiminin elindeki Türkiye ekonomisi yurttaşı enflasyon, pahalılık ve zamlar altında eziyor. İktidar, yağma, talan, soygun düzenini devam ettirmek dışında ne bütçe açığını ne enflasyon ne de yoksulluğu umursuyor.

‘HEM DENİZE ATIYOR HEM DE CAN SİMİDİ FIRLATIYOR’

Bu bütçe faizcileri, döviz kuru vurguncularını, sermayeyi ve yandaşları korumak için yapılıyor. Seçim öncesi olduğu için kamu harcamaları da artacak ve muhtemelen kredilere yönelik bir düzenlemeyle daha da borca batacak halk güya nefes alacak. Hem denize atıyor hem de can simidi fırlatıyor. Ekonomi sözüm ona canlanacak. Hesap bundan ibaret. Bu ekonomik hamlelerin de hiçbirinin iş bilmezlikle, cehaletle, beceriksizlikle ilgisi yok. Bunların hepsini hesaplıyorlar, halka rağmen tercihte bulunmakla da sorunları yok bunların. Beceriksizlik demek bir sempati kazandırıyor. Nurettin Nebati'ye gülünüyor olması bile bunun bir parçası. Oysa ki acınası halimize gülüyoruz. Gözümüzün önünde halkın tüm serveti, alınteri, bir avuç azgın elite hunharca transfer ediliyor. Bunların hepsi  AKP’nin sınıfsal duruşunun tezahürüdür. Bu bütçe Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının, halkın bütçesi değil Türkiye'de güçten düşmeden önce son bir vurgun peşindeki saray rejiminin, Daltonların bütçesi. Eğer ki seçimler lehlerine sonuçlanırsa sürece göre karar verip kervanı yolda düzeceğini düşünen iktidar, kaybederse de gelecek için enkazı büyütmek istiyor. Çünkü “Gördünüz mü? Yönetemiyorlar!” demek kolaylaşacak. Bu anlamıyla bir yıkım bütçesi demek de yanlış olmaz.

‘MECLİS’TE YURTTAŞIN ALEYHİNE KUŞ UÇURTMAYACAĞIZ’

TİP, Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte seçimler için iddialı. Seçimler dolayısıyla, şu an hazırlanan bütçenin yarısını başka bir iktidarın kullanma ihtimali var. TİP’in de iktidarda söz sahibi olduğu senaryoda ne tür adımlar atacaksınız?

Başından beri Emek ve Özgürlük İttifakı’nı halkın çıkarlarının, ihtiyaçlarının sigortası olarak düşündük. Siyaseten böyle bir konumdayız. Önceliğimiz bu. Yani Meclis’te yurttaşın aleyhine kuş uçurtmayacağız. Bütçeyi de böyle düşünebiliriz. Yani, bu bütçeye baktığımızda aslında Türkiye'nin sorunlarına çözüm olabilecek o kadar korkunç israf var ki. Bakın Diyanet’e ayrılan bütçeye, İletişim Başkanlığı’na, saraya akan bütçeye… Buraya aktarılan parayla KYK borçları kapanır, üniversiteler, okullar güçlendirilir. Kur Korumalı Mevduat diye faize ayrılan bütçeyle, ülkede kamuyu önceleyen bir kalkınma planı ortaya konulabilir. Halkın gerçek sorunlarıyla mücadele edebiliriz bu kaynaklarla.

‘KÖTÜ NİYETLİ BİR TERCİH’

İşte tam olarak bu yüzden bir tercih diyoruz, kötü niyetli bir tercih. Bizim bütçe üzerinde söz sahibi olduğumuz gün; toplumsal kalkınmayı, insanca yaşamayı önceleyen, Türkiye'de insanı, çevreyi sömüren odakların karşısında duran bir bütçe hazırlanacaktır. Sadece bu bütçeyle değil, gerçekten Türkiye’de harcamaların, ihtiyaçların nasıl düşünüldüğünü de değiştirmeliyiz. Hükümet, yurttaşlar için vardır. Bir grup kendini bilmez şatafat içinde yaşasın diye değil. İktidarda söz sahibi olduğumuzda bu yönde bir bütçe hazırlayacağız. Muhalefette kalırsak da, bu ilkelerin izlenmesi için elimizden geleni ardımıza koymayacağız.

.
‘BAKANLAR İŞ OLSUN DİYE GELİYOR’

Bütçe görüşmelerinde bakanların sunumları devam ediyor. Bu görüşmelerin geçtiğimiz yıldan farkı var mıdır? Ya da bakanların tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bakanlar öyle iş olsun diye geliyor. Sunumlarının içi bomboş. Zaten ülkeyi mevcut haline sürüklemiş insanlar bütçe görüşmelerinde gelip dişe dokunur ne anlatabilir ki? Bir de biliyorsunuz, milletvekillerinin söz hakkı olur. Bütçe komisyon görüşmesinde söz alıp yer yer bütçe geneli ve ilgili bakanlığın bütçe planlaması üzerine görüşlerinizi, eleştirilerinizi aktarıyorsunuz. Ellerinde olsa bunu da ortadan kaldıracaklar. Ama ben size başka bir şey diyeyim, daha pasif bir yol bulmuşlar. Bakan gelir, dinler gibi yapar. Arada kızarsa konuşmacıya laf atar, AKP’li komisyon başkanı ya da trollerden hallice iktidar vekilleri konuşmacıyı sabote etmek için elinden geleni yapar. Yani bütçe görüşmelerini komisyon düzeyinde de mundar ederler.

‘EMEKÇİLER İÇİN ÜCRETLİ KÖLELİK DÜZENİNİN DEVAMLILIĞI VAR’

Bu bütçeye baktığınızda en büyük eksik nedir?

Bir diktatörün tahakkümünü sürdürmesini sağlayacak bir bütçede ne eksikse, bu bütçede de tam olarak onlar eksik. Ya da bu bütçede eksikten ziyade ne olduğunu söyleyelim ki ne olmadığı daha net anlaşılsın: Adaletsizlik var. Eşitsizlik var. Savaş var. Haraç var. Yağma, talan yolsuzluk var. Halk için yüksek enflasyon, yoksulluk/yoksunluk, pahalılık var. Yandaş müteahhitler için servet transferi var. Emekçiler için ücretli kölelik düzeninin devamlılığı, sermaye için daha fazla sömürünün yolları var. Faizciye para var. Giderek büyüyen iç ve dış borç, bir kara deliğe dönüşen bütçe açığı var. Çocuk işçiliği var. İş cinayetleri var. Kadınlar için erkek şiddeti var. LGBTİ+ yurttaşlar için daha fazla ayrımcılık, daha fazla nefret var. Doğa için daha fazla katliam var. Gençler için daha fazla umutsuzluk karamsarlık var. Hakkını arayana, yanlışı dile getirene hapishane var. Daha fazla sansür var. Yazlığıyla kışlığıyla, uçanıyla yüzeniyle saraylar var. Halk için fıtrat, kader, sabır kendileri için şatafat, israf var.