Bülent Kuşoğlu: Sorunlar halının altına değil salona süpürülüyor, salon pislik içinde

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Bülent Kuşoğlu, Meclis’te görüşülen bütçeyi “yıkım bütçesi” olarak niteledi, “Sorunları salona süpürüp kapıyı kapatıyorlar, kokusu çıkıyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri bakanların sunumlarıyla devam ediyor.

2022 yılı için kabul edilen bütçe yılın ortasında iktidar tarafından revize edilmişti. Seçimlere az süre kala yapılan ve seçimlerden sonraki yönetimin de kullanacağı bütçenin içeriği ve tercihleri muhalefetin Komisyon görüşmelerindeki söylemlerine yansıyor.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li Üyesi, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’na göre Meclis’te görüşülen bütçe “enflasyon” bütçesi. İktidarın ekonomi alanında attığı adımları eleştirerek bütçe kalemlerine dönük itirazlarını kayda geçen Kuşoğlu, "Burada sorunlar halının altına süpürülmüyor, sorunlar sıkıntılar bir odaya, hatta salona süpürülüyor. Salonun tavanına kadar pislikle dolmuş vaziyette" dedi.

‘BU BÜTÇE ENFLASYON BÜTÇESİ’

Bütçenin en büyük eksikliğinin enflasyonla mücadele edememesi olduğunu, seçimlerin ardından tüm ekonomiye müdahale etmelerinin gerekeceğini ifade eden CHP’li Kuşoğlu’nun sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:  

Meclis’te bütçe görüşmelerine başlandı. İktidar tarafından Meclis’e sunulan bu bütçeyi nasıl tanımlıyorsunuz? Bu bütçeye bir isim verecek olsanız bu ne olurdu?

Bütçeler, halktan alınanın halka verilmesi gereken, halktan demokratik yolla alınan meşruiyetin yine halka mali olarak yansıtılması gereken belgelerdir. Demokrasinin en önemli belgesi bütçelerdir. Biz bunun bu bütçede yerine gelmediğini görüyoruz. Bunu neden söylüyorum, çünkü geçen yılla kıyaslama yapıyorum. Geçen yıl ilk yapılan bütçe, yani başlangıç bütçesi 1 trilyon 750 milyar liraydı. Bir yıl sonra yani bugün ise 4,5 trilyon liralık bir bütçe var önümüzde. Bir yıldaki artış oranı yüzde 155. Bu çok büyük bir artış. Aynı zamanda enflasyonu yansıtan da bir artış. Geçen yıldan bu yıla enflasyonu gösterdiği gibi gelecek yıl da enflasyonun yüksek oranda devam edeceğini, belki üç hanelere çıkacağını gösteren bir yükselme. Yıl içerisinde ek bütçe yapılmış olması, altıncı ayda böyle bir ek bütçeye ihtiyaç duyulması, ikinci bütçenin de ilk bütçe kadar olması enflasyonun büyüklüğünü gösteriyor. Bu bütçe enflasyon bütçesi aslında.

‘BU BÜTÇE SEÇİM BÜTÇESİNİN ÇOK DIŞINDA ANORMAL BİR BÜTÇE’

“Enflasyon bütçesi” olarak tanımladığınız bu bütçenin gelecek dönemdeki yüksek orandaki enflasyonun da habercisi olduğunu söylüyorsunuz.

Maalesef öyle. Ben buna seçim bütçesi demiyorum. Çünkü seçim bütçesi demokratik kurallar içerisinde tüm dünyada demokratik ülkelerinin yaptığı bütçelerdir. İktidarda olma avantajıyla geçmiş yıllara göre daha fazla şeyler verirler seçmene. Bunlar rüşvettir ama bu bütçe seçim bütçesinin çok çok dışında anormal bir bütçe. Bu bütçe sadece seçime kadar idare etmeyi amaçlayan, seçimden sonra yıkım getirecek bir bütçedir. Bu seçim bütçesi değil, yıkım bütçesi.

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu


‘BÜTÇEDE KÜRESEL ETKİYİ GÖREMİYORSUNUZ’

İktidar 2023 seçimlerini çok önemsiyor. En güçlü argümanlardan birinin bu bütçe olduğu belirtiliyor. Siz ise seçim bütçesi olmadığını belirtiyorsunuz? Bunu açar mısınız?

Dünyadaki gelişmeler de dikkate alınmıyor. Her bütçe sunumunda ‘küresel gelişmeler’ başlıklı üç beş sayfalık bir bölüm olur. Sürekli olarak bunu yapıyorlar. Öyle bir bölüm var yine… Küresel gelişmeler paralelinde bizim bütçede ne gibi bir etkisi olduğuyla ilgili hiçbir açıklama yok. Küresel gelişmeler dünyada örneğin faizlerin artıyor olması, dünyada parasal daralmanın olması. Bunlarla ilgili bizim bütçede bir etki göremiyorsunuz. Normal olarak tüm dünyada faizler artıyorsa sizde de artması lazım. Onlar paralarının değerini, dünya paralarıyla paralel olarak değerlendiriyorlar. Kur tespitini daha esnek hale getiriyorlarsa sizin de böyle yapmanız lazım. Bizim tam tersine. Anormal tedbirlere başvuruluyor olduğunu, kurun kısıtlanması gibi özelliklerin olduğunu görüyoruz. Bunun bütçeye yansıdığını da görüyoruz.

EN BÜYÜK EKSİKLİK: ENFLASYONLA MÜCADELE EDEN BİR BÜTÇE DEĞİL

Siz bu bütçeye baktığınızda en büyük eksik olarak neyi görüyorsunuz?

Bu bütçe enflasyonla mücadele eden bir bütçe değil ve en büyük eksikliği bu. Halbuki enflasyon sadece ekonomik açıdan değil, ahlaki açıdan, güvenlik yönünden beladır. Bir ülke için çok büyük sıkıntıdır. Tüm ülkeler enflasyonla mücadele ederken Türkiye’nin etmemesini anlamamız mümkün değil. Bu bütçeye yansımış vaziyette. Bütçe rakamlarına bakınca enflasyonun yansıdığını görüyorsunuz ama bütçe politikasıyla, mali politikalarla enflasyonla mücadele söz konusu değil. Bunu anlamam mümkün değil. En bariz gördüğüm olay bu.

‘CARİ TRANSFERDE YÜZDE 156’LIK BİR ARTIŞ SÖZ KONUSU’

Enflasyonla mücadele eden bir bütçe olsa örneğin cari transfer geçen yılın bütçesinde 657 milyar lira iken bu sene 1 trilyon 682'ye çıkar mı? Cari transferde yüzde 156’lık bir artış söz konusu. Mal ve hizmet alımları keza önemli bir şekilde artıyor. Bu artışlar enflasyonla mücadele edilmeyeceğini gösteriyor. Bütçe kalemlerinde artışlar enflasyonun kabul edildiğini, olduğu gibi de devam ettirilmeye çalışılacağını gösteriyor. Büyümeyi kendileri de söylüyorlar. Devam ettirmek istiyorlar ama enflasyonla mücadeleyi kabul etmiyorlar. Bu şartlar altındaki büyüme gerçekten olursa da adaletsiz büyüme olacaktır. Çarpık bir büyüme olacaktır ve hayır getirmeyecektir.

‘BU BÜTÇENİN HALKI NE KADAR EZDİĞİNİ GÖSTERMEK İSTEMİYORLAR’

Bütçe görüşmelerinde bakanlar sunumlar yapıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bütçe üzerine daha yoğun tartışmalar gözlenirdi. Bu yılki görüşmelerde geçtiğimiz yıllara göre bir fark var mı?

Seçim öncesi olduğu için iktidar da öyle bir talimat almış, bakanları sıkıntıya sokmamak için. İktidara mensup vekiller çok fazla siyasi konuşmalar yapıyorlar ya da muhalefetin yaptığı konuşmaları engellemeye çalışıyorlar.

Nasıl, neden?

Seçim öncesi bir siyasi amaç olduğu, bu bütçenin diğer bütçelere göre daha siyasi değerlendirileceği doğal olarak görülüyor.

Bunu yaparak tam olarak ne amaçlanıyor?

Bu bütçenin ne kadar zayıf ve sıkıntılı olduğunu, enflasyonla mücadele etmediğini, halkı ne kadar ezdiğini göstermek istemiyorlar. Bütçede vergi gelirlerine bakarsanız 3 trilyon 200 milyar liralık bir vergi geliri söz konusu. Bütçe gelirlerinin tümü 3,8 trilyon lira. Vergi gelirleri 3,2 trilyon. Vergi gelirlerinde de müthiş artışlar var. Vergi gelirleri halktan alınacak vergiler. Örneğin gelir vergisi, ÖTV, KDV. İthalatta alınan vergide, motorlu taşıtlardan alınan vergide, damga vergisinde, harçlardan alınan vergilerde müthiş artış var. Bunlar harcamalardan alınan vergiler. Yani vatandaşın günlük yaşantısında harcama yaparken ağırlıklı olarak harcamaya dayanan vergiler. Bunlardaki artış enflasyonla mücadele edilmediğini ama gelirlerin büyük ölçüde vatandaşlardan alınan vergilerle, vatandaşların yaptığı işlemler üzerinden alınan vergilerden karşılanacağını gösteriyor. Bunu da gösterdik ve tartışmak istemiyorlar. Bir ekonomide bir yıl öncesine göre gelirlerin bu kadar artışı olur mu? Yüzde 156’lık bir artış olur mu? Ama maalesef böyle.

‘VATANDAŞIN EZİLECEĞİNİ GÖSTERİYOR’

İktidarın ekonomide sorun olmadığına dair bir kanısı varken yapılan bütçede bir bakıma bu sorunla yüzleşilmiş mi oluyor?

Tabii. Bu sorunu net olarak görüyorsunuz. Bu kadar halktan alınan bir verginin olduğu ülkede, enflasyon ortamında vatandaşın ezileceğini gösteriyor. Bu tercihin yapıldığını gösteriyor. Şöyle bir yorum vardır; genellikle sağ iktidarlar büyümeci, sol iktidarlar da daha kalkınmacıdırlar, gelir dağılımın daha eşit paylaşılmasını tercih ederler. Şimdi burada, ‘AK Parti iktidarı büyümeyi tercih ediyor yorumu’ yapılabilir. Ancak bu büyümeyi tercih etmesi basit büyümeyi tercih etme işi değil. Halkın ezilmesini ve büyümenin sadece belirli sektörler itibariyle, örneğin finans sektörü itibariyle olmasını öngörüyor. Halka yaygın bir büyüme söz konusu değil. Dengeli bir büyüme söz konusu değil. Burada büyüyen finans sektörü oluyor ağırlıklı olarak. Şu anda dövizle para kazananlar, finansla uğraşanlar çok büyük paralar kazanıyorlar. Bu da bütçeye yansımış durumda. Vergi gelirleri veya diğer kalemlerde bunları net olarak görüyorsunuz.

‘TÜM EKONOMİYE MÜDAHALE ETMEMİZ GEREKECEK’

CHP, 2023 seçimleri için iddialı ve iktidar olacağınız söylemini kullanıyorsunuz. Bu bütçe yürürlüğe girecek ve seçimler haziran ayında olursa altı ay mevcut iktidar tarafından kullanılacak. Sonrasında ise başka bir iktidarın kullanma ihtimali de var. Siz nasıl bir bütçeyi devralacağınızı öngörüyorsunuz? İktidar olursanız, bu kabul edilecek ve yürürlüğe girecek bütçeye hemen müdahale etmeniz mi gerekecek?

Kesinlikle. Tüm ekonomiye müdahale etmemiz gerekecek. Yıkım ekonomisi söz konusu. Burada sorunlar halının altına süpürülmüyor, sorunlar sıkıntılar bir odaya, hatta salona süpürülüyor. Salonun tavanına kadar pislikle dolmuş vaziyette. Şu anda ekonomide yapılan maalesef bu. Sorunları salona süpürüp kapıyı kapatıyorlar. Kokusu da çıkıyor artık. Ev yaşanır durumda değil.

‘ÜLKEYİ FELAKETE GÖTÜREN SENARYO’

Seçimden sonra çok kötü bir ekonomi ile karşılaşacağız. "Seçime kadar her şeyi devam ettirelim, çarklar dönsün, yeter" mantığı ile yapıyorlar. Bu ülkeyi felakete götüren bir senaryo. Böyle bir anlayış olamaz. Demokrasilerde seçim ekonomisi vardır ama bu seçim değil, yıkım ekonomisi. Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksi 60’ın üzerinde olduğu bir ülkeyi düşünebiliyor musunuz? Daha da artacak görünüyor. 128 milyar dolar rakamıyla sembolize ettiğimizden çok büyük rakamlar Merkez Bankası’nda yenmiş, harcanmış. Çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bunu bu toplum hak etmiyor. Sanayici, üretenler, esnaf, köylü bunu hak etmiyor. Çok kötü bir yönetim var.

‘DEVLET DÜZENİNİN ÇÖKTÜĞÜ BÜTÇE’

Siz bu bütçeyi topluma hangi sözlerle anlatırsınız?

En kısası yıkım bütçesi olarak anlatırım. Hakikaten öyle bir bütçe. Devlet düzeninin de çöktüğünü gösteren bir bütçe. Sosyal yardımlar 258 milyar bütçesi denildiğine göre, kalem kalem göreceğiz. Türkiye’nin üçte biri aşağı yukarı sosyal yardım alıyor. 258 milyar liralık yardım yapılacak. Ancak önümüzdeki sene sadece Kur Korumalı Mevduat’a bu seneki trend devam ederse bir trilyona yakın para aktarılacak. Zaten almaktan vazgeçtikleri vergi 995 milyar lira. Bunun önemli bir bölümü sermaye kazançlarından oluşuyor. Bu bütçede Kur Korumalı Mevduat’a çok düşük bir rakam ayırmışlar. Bu doğru değil. 2022’deki durum devam ederse 2023’te bunun 10 katı bir rakam söz konusu olur. Bu seçim bütçesi değil, yıkım bütçesidir.