6 gençten Türkiye dahil 32 ülkeye 'iklim değişikliği' davası

Altı genç, AİHM'e başvurarak Türkiye, AB ülkelerinin tamamı, İngiltere, Norveç, İsviçre ve Rusya'ya 'iklim değişikliği' davası açtı. Dava, AİHM'de bir ilki temsil ediyor.

Fotoğraf: Claudia Duarte Agostinho
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Altı genç, aralarında Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tamamının da olduğu toplam 32 ülkenin hükümetine dava açtı. Gençler bu ülkeleri iklim değişikliği konusunda yeterince önlem almamakla ve sera gazı emisyonlarını Paris Anlaşması'nın küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedefine ulaşacak kadar azaltmamakla suçladı.

BBC Türkçe'den Selin Girit'in haberine göre, sava, kendi türünde Strazburg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan ilk dava olma özelliği taşıyor. Davayı kazanmaları durumunda, ilgili hükümetler için yasal olarak bağlayıcı sonuçlar doğabilir. Davanın ilk duruşması bugün görülecek. Davaya ilişkin konuşan altı davacı gençten 24 yaşındaki Claudia Duarte Agostinho, 2017'de Portekiz'i kasıp kavuran ve 100'den fazla kişinin ölümüne yol açan aşırı sıcak hava dalgasını ve yangınları hatırlatarak, "Hissettiğim şey korkuydu. Orman yangınları beni geleceğimin nasıl olacağı konusunda gerçekten endişelendirdi" dedi.

Duarte Agostinho, 20 yaşındaki erkek kardeşi Martim ve 11 yaşındaki kız kardeşi Mariana, 32 ülkenin hükümetine karşı dava açan altı Portekizli genç arasında. Gençlerin dava açtığı diğer ülkeler, AB üye ülkelerin tamamı, İngiltere, Norveç, İsviçre ve Rusya. Yaşları 11 ila 24 arasında değişen davacılar, Portekiz'de 2017'den bu yana her yıl meydana gelen orman yangınlarının küresel ısınmanın doğrudan bir sonucu olduğunu iddia ediyor.

EKO-KAYGI, ALERJİ, ASTIM...

Davacı altı genç, hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki isteksizlikleri nedeniyle yaşam hakkı, mahremiyet hakkı, aile hayatına saygı hakkı ve ayrımcılığa uğramama hakkı da dahil olmak üzere temel insan haklarını ihlal ettiklerini savunuyor.

Özellikle Portekiz'de yaşanan aşırı sıcaklıkların kendilerini kapalı alanda vakit geçirmeye zorlaması ve uyuma, odaklanma veya egzersiz yapma imkanlarını kısıtlaması nedeniyle hali hazırda önemli sonuçları deneyimlediklerini söylüyorlar. Bazıları ayrıca eko-kaygı, alerji ve astım dahil solunum rahatsızlıklarından da muzdarip. Öte yandan, davacı gençlerin hiçbiri maddi tazminat talebinde bulunmuyor.

'HEM HARİKA HEM ENDİŞE VERİCİ'

Claudia, Mariana'nın uçan helikopterleri duyduğunda, bunlar ona 2017'de 50.000 dönümden fazla ormanın yok olduğu ve küllerin kilometrelerce uzakta olan evlerinin üzerine yağdığı yangınları hatırlattığı için hâlâ korktuğunu söyledi. Claudia, "Bence Mariana'nın bu davaya dahil olması, bu yaşta bu kadar bilinçli olması gerçekten harika. Ama aynı zamanda çok endişe verici: Neden bunları düşünmesi gerekiyor? Onun yerine arkadaşlarıyla oynamalı ve TikTok videolarıyla dans etmeli" dedi.

Altı genç davacıyı temsil eden avukatların, mahkemede 32 hükümetin mevcut politikalarının dünyayı yüzyılın sonuna kadar 3 °C’lik küresel ısınmaya doğru sürüklediğini öne sürmeleri bekleniyor. Başvuranları destekleyen Küresel Yasal Eylem Ağı’nın (GLAN) direktörü Gearóid Ó Cuinn, "Isınma felaket derecede. Hükümetlerin acil önlem almaması halinde, bu davaya dahil olan genç başvuru sahipleri, sağlıklarına ve refahlarına zarar verecek aşırı sıcaklıklarla karşı karşıya kalacaklar. Hükümetlerin bunu durdurmak için çok daha fazlasını yapma yetkisine sahip olduğunu biliyoruz, ancak onlar harekete geçmemeyi seçiyor" dedi.

'HÜKÜMETLERİN İKLİM KRİZİNE YANIT VEREMEMESİ STRESE YOL AÇIYOR'

2021’de tıp dergisi Lancet’te yayımlanan araştırma, iklim değişikliği kaygısının ve hükümetin iklim değişikliğine verdiği tepkilerden duyulan memnuniyetsizliğin dünya çapında çocuklarda ve gençlerde yaygın olduğunu ve onların günlük faaliyetlerini etkilediğini ortaya çıkardı. Dünya çapında 10 ülkede 16-25 yaş arası 10.000 çocuk ve gencin katıldığı bir ankete dayanan çalışma, hükümetlerin iklim krizine yanıt verme konusunda başarısız görülmelerinin çocuklarda ve gençlerde strese yol açtığını öne sürdü.

Hükümetler, davaya verdikleri ayrı ve ortak yanıtlarda, davacıların iklim değişikliğinden veya Portekiz'deki orman yangınlarından doğrudan zarar gördüklerini kanıtlayamadıklarını ileri sürüyorlar. Bu hükümetler iklim değişikliğinin insan yaşamı veya sağlığı için acil bir risk oluşturduğunu gösteren hiçbir kanıt olmadığını, iklim politikasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı kapsamı dışında olduğunu da savunuyor.

'BU GERÇEK BİR DAVID-GOLIATH DAVASI'

Gearóid Ó Cuinn, "Gelecekleri konusunda endişe duyan sıradan bireyler olan Portekizli bu altı genç, eyleme geçmemeleri nedeniyle hali hazırda zarar gördükleri hükümetlerin yüzlerce avukattan oluşan 32 hukuk ekibiyle karşı karşıya kalacaklar. Yani bu, geleceğimiz açısından bizi çok daha iyi bir yola sokacak yapısal bir değişiklik arayan gerçek bir David-Goliath (Calut) davası" değerlendirmesinde bulundu.

MIJATOVIC: BU, POLİTİKALARIMIZI DEĞİŞTİRMEKLE İLGİLİ

Davaya üçüncü taraf olarak müdahil olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç, bu davanın devletlerin iklim sorunlarını ve insan haklarını nasıl ele alacaklarını belirleme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

Mijatoviç BBC’ye verdiği demeçte, ”Bu aslında bunun sadece kağıt üzerindeki kelimelerden ibaret olmadığını gösterme şansına sahip olan üye devletler, uluslararası örgütler ve hepimiz için bir uyarı. Bu sadece bir kutuyu işaretleyip şunu ya da bunu desteklediğimizi söylemekle değil, politikalarımızı değiştirmekle ilgili" ifadelerini kullandı.

AİHM KARARI 32 HÜKÜMETİ AYNI ANDA YASAL OLARAK BAĞLAYACAK

AİHM kararı, iklim değişikliğine karşı eyleme geçme konusunda 32 hükümeti aynı anda yasal olarak bağlayacak. Bu aynı zamanda iklim değişikliğiyle ilgili davalarda AİHM'den rehberlik isteyen yerel mahkemeleri de etkileyecek. Kararın dokuz ila 18 ay içinde çıkması bekleniyor.

Claudia sık sık gelecekte içinde yaşayacakları dünyayı düşünerek, çocuk sahibi olup olmamayı sorguladığını söylüyor; "Fakat bu davayı kazanmak, umudun olduğu anlamına gelecek. Bu, insanların bizi gerçekten dinlediği ve bizim kadar endişeli oldukları anlamına gelecek ve hükümetler bu konuda bir şeyler yapmak zorunda kalacak. Bu her şey için harika olurdu; endişelerimiz için, geleceğimiz için. Devamında pek çok şey gelebilir" dedi. (DIŞ HABERLER)